AKP'nin "Alevi Açılımı", çalıştaylar dizisi sonunda düzenlenen bir raporla rengini belli etti. Raporu, AKP hükümetinin Alevileri yedekleme planı olarak gören Aleviler, hükümete ve "yandaş Aleviler"e tepkili...
AKP hükümetinin 2008 yılının Ocak ayından bugüne dek yürüttüğü "Alevi Açılımı"nda, geçtiğimiz gün itibariyle Başbakan Tayyip Erdoğan'a iletildiği öğrenilen rapor ile birlikte, yeni bir aşamaya geçildi.
İlki Haziran 2008, yedinci ve sonuncusu ise Ocak 2009 tarihlerinde yapılan "Alevi Çalıştayları"nın ardından ilgili Devlet Bakanlığı'nca hazırlanan ve kimi yönleriyle basına yansıyan 12 sayfalık ön rapor, Alevilerin büyük bir kesimi tarafından tepkiyle karşılandı. Rapora yönelik eleştiriler, Alevilerin taleplerinin karşılanmadığı ve "Alevilik" tanımı başta olmak üzere raporda yer alan pek çok önerinin Alevilerin Sünnileştirilmesi amacına işaret ettiği üzerinde ortaklaştı.
"Rapor, AKP ile 'yandaş' Alevi örgütlerin ortak eseri"
Raporda yer alan önerileri değerlendiren Alevi örgütlerinin, aralarında Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nin (PSAKD) de bulunduğu büyük bir çoğunluğu rapora bütünüyle karşı çıkarken, İzzettin Doğan başkanlığındaki Cem Vakfı, rapora ve AKP hükümetinin belirleyiciliğinde ilerleyen sürece destek verdiğini ortaya koydu.
Basında, rapora ilişkin değerlendirmelerin farklılığı nedeniyle Alevi örgütleri arasında bir "bölünme" yaşandığına ilişkin haberler yer alsa da, ortaya çıkarılan raporun bir "yandaşlar uzlaşması" olduğuna işaret eden PSAKD Genel Başkanı Fevzi Gümüş, rapora temel teşkil eden yedinci ve son çalıştaya AKP hükümetinin etki alanındaki Alevi örgütlerinin çağrıldığının altını çizdi. Gümüş, rapordaki, Alevi-Bektaşiler arasında pek çok başlıkta görüş ayrılığı bulunduğu kaydına yönelik olarak da, "raporda belirtildiği gibi Aleviler ve Bektaşiler arasında bir görüş ayrılığı yok" dedi.
Fevzi Gümüş: 'Açılım', Alevileri AKP'ye yedekleme projesidir
PSAKD Genel Başkanı Fevzi Gümüş, Başbakan Erdoğan'a sunulan Alevi raporundaki önerilere ilişkin değerlendirmesinde, "Rapor ve 'Alevi Açılımı' esasen, Alevileri AKP'ye yedekleme ve Aleviliği de Sünnilik içinde eritmedir" ifadesine yer verdi. Gümüş, raporda "Aleviliğin 'Hak-Muhammed-Ali' kavramları etrafında oluşan bir inanç ve erkan yolu olduğu" şeklinde bir tanımlama yapılmasına karşı çıkarak, Aleviliğin tanımlanmaya ihtiyacı olmadığını belirtti.
Demokratik yapıdaki Alevi örgütlerinin Türkiye'nin laik ve demokratik bir ülke olmasını istediklerini vurgulayan Gümüş, raporda Dinayet İşleri Başkanlığı'nın yeniden yapılandırılması gerektiğinden bahsedildiğini hatırlatarak, "Aleviler, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın devlet yapısı içerisinde yer almasını kesinlikle istemiyor ve laikliğin tehdidi olduğunu düşünüyorlar. Daha da önemlisi, Diyanet artık bir vesayet makamı niteliğindedir ve demokrasi için tehdittir" diye konuştu.
Raporda, cemevleri ile ilgili bir statüden bahsedildiğini ama statünün ne olacağının belli olmadığını söyleyen Gümüş, "Alevi Açılımı" çalışmalarını koordine eden Devlet Bakanı Faruk Çelik'in son "Alevi Çalıştayı" öncesinde Diyanet İşleri Başkanı ile görüştüğüne ve Diyanet'in cemevlerine ibadethane statüsü verilmemesi yönündeki görüşüne dikkat çekti. Cemevlerinin statüsünün Aleviler açısından belli olduğunu dolayısıyla cemevlerinin bir statüye değil, diğer ibadethaneler gibi yasal güvenceye ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Rapordaki, "Madımak Oteli'nin müze haline getirilmesi fikrinin tehlike ürettiği" yönündeki ifadeyi eleştiren Gümüş, "toplumun ortak acısı haline gelmiş bir katliamla yüzleşmek, o katliamın açtığı derin yaraları sarmaya çalışmanın nasıl bir tehlikeli düşüncesi olabilir? Belli ki, AKP iktidarı, Madımak'ın önündeki o gerici güruhta kendini görüyor ve bununla yüzleşmekten korkuyor. Tamamen siyasi iktidarın istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bir Madımak yaklaşımı var" dedi.
Alevilerin zorunlu din derslerini "devletin çocukları yapılandırmasına yönelik bir müdahale" olarak gördüğünü dile getiren Gümüş, "laik bir ülkede devletin dinsel alandan elini çekmesi gerekiyor. Bu noktada zorunlu din dersi kaldırılmalıdır. Oysa raporda, devletin dinsel alana müdahalesi bir biçimde sürdürülüyor" derken, "dedeler"le ilgili öneriler nedeniyle de, hükümeti, dedeleri devletin memuru haline getirmeye çalışmakla suçlayarak, bu durumun Alevi toplumunun bağımsız duruşunu zedeleyeceğini savundu.
Alevi ve Bektaşi Federasyonu Başkanı: "Oyun içinde oyun oynanıyor!"
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali Balkız, raporun geneli hakkındaki görüşünü, "AKP, Alevileri kendi plan ve projesine göre şekillendiriyor" ifadesiyle dile getirdi.
Balkız, rapora ilişkin olumlu yaklaşımı nedeniyle Cem Vakfı'nı eleştirdiği değerlendirmesinde, "ilk çalıştaya katılan kurumlar, o gün 'din dersi seçmeli olsun' diyordu. Bu konuda bizimle hemfikir olan Cem Vakfı bu son çalıştayda bu isteğini unutmuş olmalı. 'Madımak müze olsun' diyen Cem Vakfı bu isteğini de unutmuş sanırım. Alışverişin geldiği noktayı açısından göstermesi bakımından ilginç bir durumdur" ifadelerine yer verdi.
Balkız, "hangi Aleviler uzlaşmaya vardı, Cem Vakfı çevresi... Dedeleri çağırmışlardı. Bu dedeler kimlerdi, biz niye tanımıyoruz. Aleviliği Sünnileştirmeye ve bu yolla da sinsice asimilasyona uğratmaya çalışan satılmış dede kılıklı insanlar, bakana destek vermişler. Oyun içinde oyun oynanıyor" diye konuştu.
Ali Balkız, "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zorunluluğu devam edecek. Laiklik çiğnenmeye devam edilecek. Yetinmeyecekler, ilköğretim okullarını İmam Hatiplere ve Kursan kurslarına çevirecekler" derken, Diyanet Başkanlığı'nın hangi şekilde olursa olsun laikliğe aykırı olduğunu, raporda Alevi mahallelerine imam atanması ve cami yapılması itirazlarının hiçbirine yer verilmediğini belirterek, Madımak'ın 'utanç müzesi' olması ve cemevlerinin Alevilerin ibadet yeri olduğu gerçeğinin devlet tarafından kabullenilmesi yönündeki talepleri yineledi.
soL - Haber Merkezi - 9 Şubat 2010