Dünya Ehli Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Alevi açılımının gündeme geliş biçimine itiraz etse de paketi destekliyor. Yıllarca suistimal edildiklerini söyleyen Altun ‘Kim çözerse elini öperim’ diyor.
Bu ülkenin elektrikli alanlarından biri Alevilik. Yanlış anlama ve uygulamaların sebep olduğu kırgınlıklara siyasi küskünlükler de ekli çünkü. Her seçimde vaatler, umutlar karşılığında birkaç ismin vekil yapılmasının ardından vaatler unutulmuş, partiler Alevilerin sorunlarına elini uzatmamış. Son yıllarda artan dernekler ve sivil alanın genişlemesiyle sorunlar nihayet konuşulsa da, tartışmaya diasporanın ve üçüncü tarafların katılmasıyla zemin iyice kayganlaşmış, konu karmaşıklaşmış durumda.
AK Parti hükümeti ise -Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak- mağduriyetlerin giderilmesi için Alevi kökenli milletvekili Reha Çamuroğlu başkanlığında çözüm arıyor. Çamuroğlu’nun kamuoyuna açtığı pakette; cemevlerine ibadethane statüsü verilmesinden dede ve zakirler için kadro açılmasına ve Aleviliğin bir çatı altında kurumsallaşmasına kadar Alevilerin yıllardır dile getirdiği öneriler yer alıyor.
Alevi oyları hep önemsenir, sandık denklemine mutlak dahil edilir, pazarlıktan da bahsedilir ama bunca zaman Alevilerin sorunları neden çözülemedi?
Alevi toplumunun sorunlarını 30-40 yıldan beri oy verdiği partiler de dahil hiç kimse dile getirmemiştir. 20, 25 yıl önce CHP’nin üst yönetimde görev yaptım ben. Sorunları dile getirdiğimde ‘Fermani Altun dincidir’ falan diye hücum ediliyordu.
Siz ne diyordunuz ki?
Ben ‘Alevilerin inançlarıyla ilgili sorunları vardır. Gençler inancını, tarihini, geleneğini örf adetini öğrenemediği için ideolojilerin, terör ve uyuşturucu gibi zararlı unsurların ablukası altında. Nesillerimizin geleceği tehlikede’ diyordum. Onlar da ‘Bizim dinle işimiz yok’ diyordu.
CHP ve Alevi toplumu arasında sıcak bir bağ ve işbirliği vardır oysa?
Aleviler sadece oy vermiştir, başka da bir şey yoktur.
Oy verildiğine göre CHP’den beklentileri, CHP’nin de vaatleri olmalı?
Hayır. Beklenti de yoktu, vaat de.
‘KARDEŞİZ’ DEDİLER AMA...
Bu birliktelik nereden kaynaklanıyordu o zaman?
Efendim öncesinde Aleviler Demokrat Parti’ye oy vermişlerdir, ‘Demokrasi gelecek biz de hakkımızı alacağız, inancımızı yaşayacağız’ diye. 1960’lardan sonra dünyada ideolojilerin hüküm sürmesiyle Türkiye’de de sağ sol kavramları ortaya çıktı. Ve sol Alevi nefeslerini, Pir Sultan, Hacı Bektaşi gibi değerleri kullanınca o güne dek Pir’in adını bile zikredemeyen Alevi toplumu bundan etkilendi.
Çözüm için de solda umut görüldü?
Güvence de görüldü ama bir şey olmadı. İnanca karşı bir şey vardı çünkü. Ben bu yüzden ayrıldım. Sonra ideolojilerin batması ve küreselleşmeyle demokrasi, ekonomik gelişme ve inanca dönüş başladı. Bu Alevi toplumuna da yansıdı. Ama ideolojiler bu arada Alevilere büyük hasar vermişti. O zaman bunun farkına varılmadı. İnsanlara ben ta 1992’de ‘Kendinizi kullandırmayın, hangi parti sizi kucaklıyorsa ona oy verin’ dedim.
Aleviler, dernekler ve dedeler kimi işaret ederse oraya oy verir, denir?
O zaman dedelerin fonksiyonu yoktu. Dernek de yoktu, belli simalar vardı. Böylece toplum sol ablukadan kurtulmaya, oylar partilere dağılmaya başladı. Fakat sağ partiler geçmiş alışkanlıklarını devam ettirdi. Bizi kucaklayamadı. ‘Sizi seviyoruz kardeşiz’ deyip siyasette, kamuda yer vermediler, sorunlara eğilmediler.
ECEVİT DE BİR ŞEY YAPMADI
Ya sol partiler?
Rahmetli Ecevit de ‘yapacağız edeceğiz’ derdi, iyi niyetliydi ama bir şey yapılmadı. Türkiye AB’yle müzakere sürecinde önemli reformlar yaptı. Ekonomi, insan hakları gelişti ama reform yapılamayan tek alan inançlar ve Diyanet oldu.
Türkiye’de din zihinsel ve yapısal olarak kemikleşmiş, konuşulamayan bir alan olmuş durumda, biliyorsunuz. Bahsettiğiniz gelişmelerle; Alevilerin sorunlarının çözülebilmesi için de artık şartlar olgunlaştı, değişimin zamanı geldi mi sizce?
Gelmiştir, geçmektedir. Bu tartışmanın bitmesi için Diyanet tüm inançlarla ilgili herkesin temsil edildiği, her inanç kesimine hizmet eden özerk bir kurum olmalıdır. AB de Türkiye’de yapılmayan reformların başında Alevilik sorununu her aşamada dile getiriyor. Aleviler baskı altında, din hizmeti alamıyor, devlet sadece bir mezhebe hizmet veriyor, diyor.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Mehmet Görmez geçen yıl ‘Alevileri ihmal ettik, hata ettik’ dedi. Ve Diyanet mevcut yapı içinde de olsa bir süredir bu alanda bazı çalışmalar yürütüyor. Bunlar önemli adımlar değil mi?
Zaten Diyanet’in bunda bir kabahati, hatası yok. Oradaki arkadaşlarımız da kamu görevlisidir. Yapabilecekleri azami hizmeti yapmaya çalışıyorlar. Yanlış sistemde. O yüzden Diyanetin inançlarla ilgili bakışı, hizmeti dünya standartlarına göre yeniden yapılandırılmalı. Vakit kaybedilmeden. Türkiye’de 3 bine yakın cem evi yapıldı. Bu sayı daha da artacak. Ne olacak bunlar, başıboş mu kalacak?
İşte bu noktada hükümetin Alevi milletvekili Reha Çamuroğlu’nun başkanlığında çözüm hazırlığında olduğu yansıdı medyaya. Cemevlerine önce destek sağlanması, ardından yasal statüye kavuşturulması gibi öneriler var pakette?
Burada bir yanlış var. Sayın Başbakanımızın Alevi iftarına katılacak olması büyük olaymış gibi sunuluyor. Türkiye Cumhuriyeti başbakanının toplumdaki farklı bir inancın toplantısına katılması gayet normaldir. Arada bir uçurum varmış gibi, yapılan olağanüstü bir şeymiş sunulmasından Alevi toplumu da, Sayın Başbakan da rencide oluyor bir defa.
Başbakanın Alevi iftarına katılacak olması iyi niyet göstergesi değil midir?
Öyledir ama medya bunu haddinden fazla şişirmiştir. İftarlarımıza daha önce de başbakanlar, bakanlar katılmıştır.
ALEVİLİK MESLEK DEĞİLDİR
Alevi dernekleri çözüme katkıda bulunmak yerine niye itiraz ediyor?
Yıllardır çabalayan, kamuoyunda bilinen dernekler var. Bunlara danışmadan ‘Alevi sorununu ben çözeceğim’ diyen bir kişiyle paket açıklamak yanlıştır. Tepki buradan doğuyor. İsim de, verilen beyanlar da yanlıştır. ‘Bazı Alevi STK’larının elinden oyuncaklarını aldık’ diyor. Alevilik bir meslek grubu değildir. İnançtır ve Aleviler kendi kuruluşunu, lobisini oluşturmuştur. O yüzden de bütün kuruluşlar pakete karşı kemikleşti, birleşti.
Amaç üzüm yemekse, kişiselleştirmeden sonuç almaya bakmak gerekmez mi? Paketi desteklemiyor musunuz?
Destekliyoruz. Bunu yapsın da, kim yaparsa yapsın, elini öperim. Paket doğrudur ama yöntemi yanlıştır. Biz hükümetin olumlu icraatlarına destek verdik. Cem evleri şu an bir nevi kanun dışı olarak, göz yumularak, kültür merkezleri olarak tesis ediliyor. Çünkü kanunlarda ibadethane olarak sadece havra, kilise ve cami yer almakta.
ÇIKARCILAR ÇÖZÜM İSTEMEZ
Alevilerin talepleriyle hükümetin önerileri örtüşmüyor mu?
Örtüşüyor. Ama Diyanet de revizyona tabi tutulmalı. Diyanetin 2 katrilyon civarında bütçesi var. Diyanetin hizmetlerinden diğer inanç kesimlerinin de faydalanması, bütçeden pay alması gerekir.
Pakete itiraz eden Alevi derneklerinden bazıları ‘Bu Alevilerin Sünnileştirilmesi projesidir’ dediler. Katılıyor musunuz buna?
Katılmıyorum. Yıllarca bize de böyle söylediler şimdi aksini söylüyorlar. Önemli olan ortak değerlere saygı gösterme, Alevilerde de, Sünnilerde de bilgisizliğin giderilmesidir. Adam cahilse Alevi olmuş, Sünni olmuş ne yazar. Halbuki İslam dini Ehli Kamil olmayı emreder. Ehli Kamil adam Alevi Sünni ayrımı yapmaz.
Peki, Alevilerin sorunlarının çözülmesini kim istemez?
Aleviliğini kaybetmiş olanlar, ideolojik unsurlar istemez. İslam’ı ideolojileştiren, aşırı radikaller istemez. Bazı iç ve dış çıkarcı güçler istemez. Türkiye’de İslam’ın içindeki bu yapay ayırımın giderilmesi, kardeşliğin güçlenmesi onların işine gelmez. Ayrımdan, bloklaşmadan, kavgadan çıkarı olan güçler var. Sistem Alevi’yi de, Sünni’yi de bilgisiz bırakmış, bizi birbirimizden koparmış. Din bu değildir oysa.
YILLARCA SUİSTİMAL EDİLDİK
Yıllanmış bir sorunun AK Parti hükümeti tarafından çözülecek olması, yıllardır Alevilerin oyunu çantada keklik görenler için de sıkıntı kaynağı mıdır?
Bence değildir ama AK Parti’nin de o yanlışlara düşmemesi gerekir. Bir hizmeti, tarihi değişimi, reformu yaparken hassasiyetler göz önüne alınmalıdır.
Daha yolun başı. Reha bey sizin vakfınız da dahil tüm Alevi derneklerinin kapısını çaldığında ne yapacaksınız?
Biz zaten devredeyiz, yardımcı oluyoruz. Büyük bir mücadeleden geliyoruz. Üzüntülerimizi, eksikleri dile getirmek mecburiyetindeyiz. Bu olayların da geçmişi var. Bugüne kadar siyaset erki Alevi toplumunu sürekli suiistimal etmiştir.
Hadi diyelim ki şimdiye dek politikacılar, partiler böyle ‘acımasız ve ikiyüzlü’ bir politika yürüttü. Buna karşılık Aleviler nasıl bir politika güttü?
Alevi toplumu apolitik bir pozisyona düştü. Bugün Türkiye’de 12 milyon insan sandık başına gitmiyorsa bunun yüzde 60, 70’i kesinlikle Alevidir.
Alevi köken çözüme yetmez
Her dönemde Mecliste milletvekilleriniz oldu. Onlar neden bir şey yapmadı?
Olay ne biliyor musunuz? CHP Alevilerden oy isterken sadece Alevi kökenlileri aday gösterdi. Yani adam ateisttir de kökeni Alevi’dir. Alevilikle, inançla alakası yoktur. Ehlibeyte, sorumlarımıza sahip çıktığı, muhabbet kurduğu için AKP Yozgat milletvekili Mehmet Çiçek, CHP’deki 10 Alevi’den üstündür bence.
Demek ki iş sorunu sahiplenmekte?
Hah evet, sorunu sahiplenmekte. Aşure töreni yapıyoruz. Partilerden onlarca kişi geliyor CHP’den bir kişi. Niye? Bizi kullanamadıkları için. Ve biz 30 yılımızı onlara vermişiz, sırtımızda taşımışız düşünebiliyor musunuz? Siyasetin acımasızlığı işte bu!
Bunca tecrübeden sonra Aleviler kendilerini ne kadar sorguluyor peki?
İdeolojilerin Alevi toplumuna ne kadar büyük zarar verdiğini ve büyük bedeller ödendiğini görüyor Aleviler. 1960’lardan önce Türkiye’de en muhafazakar kesim Alevi kesimiydi. İdeolojiler geldi geçti ama yıkıp geçti. Gençlerimiz perişan oldu.
Aleviler ne kadar demokrat?
Aleviler ne kadar demokrat peki? Eşitlik, hak ve özgürlük gibi kendi taleplerinin benzerini talep edenlere mesela başörtülülere, Kürtlere, vicdani retçilere karşı niye bu kadar duyarsız, anlayışsız?
Dediğinize katılıyorum tabi. Başkasının hak ve hukukuna tecavüz yoksa insanlar ne giyerse giysin, neye inanıyorsa inansın. Yüce Rabbimiz bize iki manevi değer verdi. Biri sevgidir, diğeri inanç. Demokrasinin eksiklerinin giderilmesinde Alevlisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü ile herkesin mutabakatı lazım. Ancak bu olursa sorunlar çözülür.
Aleviler çözümün neresinde?
Aleviler kendine gelmeye, inanç kimliği ile ilgili bunalımı aşmaya, Alevi kuruluşları da yeni yeni yerleşmeye başladı. Siyasette de öyle. İyi şeyler olacağı inancındayım.
Kasıt yok ama sonuç ortada
1927’de kurulan Diyanet yasal, yapısal değilse de fiiliyatta sadece Hanefi Sünni mezhebe hizmet eder, gibi oldu. Bu sonuçta devletin kastı olduğunu, Alevilerin Sünnileştirilmek istendiğini düşünüyor musunuz?
Tekke ve zaviyeler 1925’de kapatıldı. Osmanlı döneminde 624 yıl boyunca kesintiye uğrasa da kapatılmamıştı. Ulular veliler şairler inanç önderleri o dergahlarda yetişiyordu. İnsanlar bilgi ve muhabbet sahibi olmayı, örf adeti, sosyal dayanışmayı öğreniyordu. Dergahlar kapatılınca bu sekteye uğradı. Diyanet de 1938’den sonra faaliyetlerini genişletti. Bir mezhebe hizmet pozisyonuna getirildi, diğerleri yok sayıldı. Böylece Aleviler de, Sünniler de büyük bir bilgisizliğe itildi.
Kasıt yok sonuç var, mı diyorsunuz?
Kasıt yoktu, kendiliğinden oldu. Siyasetçilerin konuyu önemsememesi, reforma gidilmemesi de büyük ihmalkárlık. Alevi toplumuna karşı kamuda da hatalar yapıldı. Önceleri Aleviler güvenlik kuvvetlerine bile alınmazdı. Şimdi o kalktı ama kamuda ve siyasette ayrım sürüyor. Asli unsur olmamıza rağmen kültürümüz, sanatımız yok sayıldı. Oysa Aleviler olmazsa demokrasinin laikliğinin omurgası olmaz.
03.12.2007 - STAR