"AKP nin Alevi açılımı nedir?" sorusuna Başbakan'dan yanıt yok!

BAŞBAKAN'A SORDU, DİYANET İŞLERİ BAŞKANI YANITLADIDSP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN YAĞIZ’IN AÇIKLAMASI: Başbakan, “AKP’nin...

BAŞBAKAN'A SORDU, DİYANET İŞLERİ BAŞKANI YANITLADI

DSP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN YAĞIZ’IN AÇIKLAMASI:

Başbakan, “AKP’nin Alevi açılımı nedir?” soruma yanıt vermedi

“Cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınması ve ibadet yerlerine sağlanan olanaklardan yararlandırılması da hükümetinizin Alevi açılımında yer alacak mıdır?” sorumu ise Sayın Başbakan adına Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu yanıtladı.

Bardakoğlu, “Cemevi, caminin alternatifi bir ibadethane değildir. Cemevinin caminin alternatifi gibi sunulması, Aleviliği müstakil bir din haline getireceği ve kahir ekseriyeti camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı için yanlıştır” dedi.

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiğim 22 Ocak 2008 tarihli yazılı soru önergemde yer alan, “Hükümetinizin, Alevi kardeşlerimize yönelik olduğu ileri sürülen, ancak içeriği henüz net olarak açıklanmayan açılımı konusunda bilgi verir misiniz?” soruma yanıt verilmedi. Sorumun yanıtsız kalması, AKP’nin Alevi açılımının söz konusu olmadığını ortaya koyuyor.

BARDAKOĞLU’NUN YANITI

Aynı önergemde yer alan, “Cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınması ve ibadet yerlerine sağlanan olanaklardan yararlandırılması da hükümetinizin Alevi açılımında yer alacak mıdır?” ve “Alevi kardeşlerimizin, "eğitim ve yardımcı kitaplardaki inanç ayrımcılığı ve farklı inançlara hakaret içeren metinlerin kaldırılması" yönündeki taleplerinin karşılanması yönünde hükümetinizce bir çalışma yapılacak mıdır?” sorularıma ise Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu yanıt vermiştir. Sayın Bardakoğlu’nun yanıtı aynen şöyledir:

 “İslam'ın on dört asırlık tarihsel tecrübesinde cami ve mescitler, belli bir mezhebin, meşrebin veya inanç grubunun ibadet yeri değil, camiye gelen, gelmeyen, namaz kılan kılmayan bütün Müslümanların ortak mabedi olarak varlığını sürdüre gelmiştir. İslam tarihinin hiçbir döneminde kendisini İslam içinde görüp de camiye alternatif başka bir ibadethane kuran mezhep ve tarikat olmadığı gibi, tasavvufi adap ve erkânın yürütüldüğü mekânlar hiçbir zaman caminin alternatifi bir ibadethane olarak algılanmamış ve isimlendirilmemiştir. Dolayısıyla cemevi, caminin alternatifi bir ibadethane değildir. Cemevinin caminin alternatifi gibi sunulması, Aleviliği müstakil bir din haline getireceği ve kahir ekseriyeti camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı için yanlıştır. Bu talep, Aleviliğin özüne ve tarihsel tecrübesine aykırı olduğu gibi Müslümanlar arasında tefrikanın körüklenmesine ve meydana getirilen ayrılığın giderek kemikleşmesine de yol açar. 

Alevilik, Anadolu'nun mistik ve sufi geleneği içinde ortaya çıkan, yazılı kaynaklardan ziyade büyük ölçüde kültürel öğeleri içeren ve şifahi yolla ve çeşitlenerek bugüne intikal etmiş olan İslam içi bir inanış ve yorum biçimidir. Tarihimizde de böyle algılanmış, hiçbir zaman ayrışma, ötekileme sebebi olmamıştır ve olmamalıdır da. Cemevleri de özgün, kültürel ve mistik kimliği ve misyonu bulunan ve bize ait olan bir zenginliğimizdir. 

İnancı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, hiç kimse bu inanç sebebiyle kınanamaz. Bu yasal olduğu kadar insani ve ahlaki bir ilkedir de. Bizim kendi kültür mirasımız, milli ve dini değerlerimiz arasında yer alan Alevilik geleneğine ve bu geleneğe mensup Alevi kardeşlerimize yönelik ne kadar ayrımcı, dışlayıcı ve incitici ifadeler veya tanımlamalar varsa, topyekün bunların karşısında yer almamızı gerektirir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu tür ifadelerin hepsinden rahatsızlık duymakta, toplumu bu yönde bilgilendirmekte ve uyarmakta, metinlerde bu tür incitici ve ötekileştirici ifadeler varsa, bu metinlerin acilen kitaplardan çıkarılmasının gerekli olduğunu düşünmektedir.”

SÜLEYMAN YAĞIZ’IN NOTU:

Sayın Bardakoğlu’nun “cemevinin caminin alternatifi gibi sunulduğu” iddiasına kesinlikle katılmıyorum. Zira ben dâhil hiç kimse, hiçbir Alevi, cemevini, caminin ya da başka bir ibadet yerinin alternatifi olarak görmemiştir. Cemevini, caminin karşıtı olarak da görmemiştir. Kaldı ki, sorumda, “cami” sözcüğü bile geçmemektedir.

Mesele, alternatiflik ya da karşıtlık meselesi değildir. Bu, bir inancın doğal tercihidir, gereğidir. İnançlar ve inançların ibadet yerleri kesinlikle tartışılamaz. Aleviler cemevini ibadet yeri olarak görüyorlarsa -ki öyle görüyorlar- o zaman hiç kimsenin aksini savunmaya hakkı yoktur. Zira cemevinin ne olduğu konusuna karar verecek olan Alevi kardeşlerimizdir. 

“Cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınıp alınmaması ve ibadet yerlerine sağlanan olanaklardan yararlandırılıp yararlandırılmaması” ise hükümetin tercihidir. Verilen yanıttan anlıyoruz ki, hükümet, buna karşıdır.

Alevi Haber - 9 Nisan 2008

Güncel Haberleri

Kendi kaleminden: Rabia Mine kimdir?
‘Bizim Yunus’ genelgesine tepki
Önlü: Dersim’in doğası talan edilirken itiraz edilmesin istiyorlar!
Diyanet: 'Kadın-erkek el ele olmasın'
Seyahat yasağı mağdurları isyan ediyor