Derslere türbanla girmekte ısrar ettikleri için görevden alınan iki öğretmenin, din özgürlüklerinin ihlal edildiği ve ayrımcılık yapıldığı yönündeki iddiaları, AİHM tarafından daha başvuru aşamasında geri çevrildi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), iki imam hatip lisesi öğretmeninin Türkiye’ye karşı açtıkları davada, türban konusundaki tavrını koruduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Derslere türbanla girmekte ısrar ettikleri için görevden alınan Fatma Karaduman ve Sevil Tandoğan’ın din özgürlüklerinin ihlal edildiği ve ayrımcılık yapıldığı yönündeki iddiaları, AİHM tarafından daha başvuru aşamasında geri çevrildi. AİHM kararına gerekçe olarak daha önce türban konusunda aldığı kararları örnek gösterdi.
Karaduman ve Tandoğan, Sakarya İmam Hatip Lisesi’nde görev yaptıkları dönemde derslere türbanla girdikleri ve bu tutumlarında ısrarcı oldukları gerekçesiyle 2001’de Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından görevden alındılar.
Fatma Karaduman ve Sevil Tandoğan, haklarındaki kararda iç hukuk yoluyla herhangi bir değişiklik sağlayamayınca konuyu AİHM’ye taşıdılar.
Davacılar, şikâyet başvurusunda derslere türbanla girememelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din özgürlüğünü garanti altına alan 9. maddesine ve ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğunu savundu.
Davacılar, başvurularında ayrıca Danıştay’daki itiraz sürecinde başsavcının görüşünün kendilerine geç iletilmesinin, AİHS’nin adil yargılanmayla ilgili 6. maddesinin ihlali anlamına geldiği tezini işledi.
Başvuru aşamasında ret
AİHM, davacıların derslere türbanla girememelerini din özgürlüğünün ihlali ve ayrımcılık olarak gösterdikleri tezi daha başvuru aşamasında geri çevirdi. AİHM, öğretimin tarafsızlığının önemine dikkat çekerek örnek olarak da türbanla ilgili Leyla Şahin davasında alınan kararı gösterdi.
AİHM’nin türbanla ilgili şikâyetleri daha başvuru aşamasında, esastan incelemeye gerek görmeksizin geri çevirmesi, bu konuda daha önce alınan kararlarda altını çizdiği ve türban yasağını insan hakları ihlali olarak görmeyen tavrının arkasında kararlı bir şekilde durduğunu göstermesi açısından önem taşıyor.
AİHM, başsavcı görüşünün davacılara zamanında iletilmemesini ise adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirdi. Mahkeme, davacıların mahkeme masrafları da dahil olmak üzere toplam 420 bin euro tutarındaki tazminat talebini de geri çevirdi.
Güven Özalp
MİLLİYET - 5 Haziran 2008