AİHM, nufüs cüzdanınının din hanesine "alevi" yazılamamasını din özgürlüğünün ihlali saydı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de nüfus cüzdanlarında din ibaresinin yer almasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesine aykırı olduğuna hükmetti.
AİHM, Sinan Işık adlı vatandaşın 2005 yılında yaptığı başvuruyu bugün karara bağladı.
Mahkeme, din ya da inancı ifşa etme özgürlüğünün olumsuz bir yönü olduğunu, kişinin din ve inancını açıklamak zorunda olmadığını belirtti.
Hükümetin, "2006 yılından sonraki uygulamayla, nüfus cüzdanlarında din belirtmenin zorunlu olmadığı" yönündeki savunmasını yeterli bulmayan AİHM, Işık’ın başvurusunda olduğu gibi, kişinin din ve inancıyla ilgili değerlendirmenin de devletin görevi olmadığı, bunun devletin tarafsızlık ilkesine aykırı sonuçlar doğuracağı görüşüne vardı.
Başvuruda bulunan kişi, talepte bulunmadığı için maddi tazminata gerek görülmedi.
Işık, 2004 yılında Türkiye’de mahkemeye yaptığı başvuruda, nüfus cüzdanındaki din hanesine "Alevi" yazılmasını istemişti.
İzmir Mahkemesi, Diyanet İşleri Başkanlığından aldığı görüş doğrultusunda, Aleviliğin başlı başına bir din olmadığı gerekçesiyle başvuru yapan kişinin şikayetini reddetmişti.
Türkiye’de 2006 yılından sonra, kişilerin istemesi halinde din hanesi boş bırakılabiliyor.
Işık, AİHM’ye yaptığı başvuruda, adil yargılanma ve ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili maddelerin de ihlal edildiğini ileri sürmüştü.
KÜRTÇE İSİM KARARI ÜZDÜ
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), nüfus cüzdanlarına W, X ve Q harflerinin kullandığı Kürtçe isim yazılması konusunda açılan davada, bugünkü kararıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni haklı bulması, davayı açanları hayal kırıklığına uğrattı. AİHM’e başvuran 8 kişiden biri olan Medeni Alpkaya, gerekçeli kararı görmeden açıklama yapmak istemediğini, ancak yargı kararı ile istediği ismi kullanamamasının kamu vicdanını yaraladığını söyledi. Davayı AİHM’e taşıyan avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, son zamanlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı kararlarını politik bulduğunu, karara yasal süresi olan 3 ay içinde itiraz edeceklerini söyledi.
AİHM’e nüfus cüzdanına Kürtçe karakterli isim yazılması ile ilgili davayı açanlardan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri Şube Müdürü Medeni Alpkaya, gerekçeli kararı gördüktene sonra gerekenleri yapacaklarını söyledi. Dava sürecini anlatan Alpkaya, anne ve babasının kendisine zamanında Kürtçe olan ve Türkçe ‘kulağa hoş gelen’ anlamındaki ‘Xoşev^ıst’ adını vermek istediklerini ancak kabul edilmediği için kimliğine Medini adının yazıldığını belirtti. Alpkaya, şunları söyledi:
“Ben de 2003 yılında Diyarbakır Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak, ismimi Kürtçe karekterli olan isim ile değiştirmek istedim. Ancak, Nüfus Müdürlüğü'nden olumsuz yanıt alınca İdare Mahkemesi’ne dava açtım. Buradan da sonuç alamayınca bu kez kararı Yargıtay’a taşıdık ve oradanda bir sonuç alamayınca ve iç hukuk yollarını tükenince konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. Ben bölgede anne ve babaların çocuklarına verdiği isimlerin nüfus cüzdanlarında yer almasını doğal bir hak olarak görüyorum. Kamu vicdanında da bu taleplerimizin haklı olduğuna inanıyorum. AİHM’in verdiği karar ile ilgili gerekçeli kararı görmeden bir açıklama yapmak istemiyorum. Ancak, yargı kararı ile istediğim ismi kullanamamak kamu vicdanını yaralamaktadır.”
AVUKAT: DOĞRU BİR KARAR DEĞİL
Mevekkilleri Kemal Taşkın ve Medeni Alpkaya adına AİHM'de dava açan avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir ise, 3 ay içerisinde mahkemeye itiraz haklarının bulunduğunu, karara 17 yargıçtan oluşan Büyük Diure nezdinde itiraz edeceklerini söyledi. Reyhan Yalçındağ Baydemirş yunları söyledi:
“Son zamanlarda AİHM’in bazı kararlarını politik buluyorum. Yüzde 10 barajının makul bulunması gibi. Mahkeme biraz teknik bir şeye büründü. Özellikle Doğu Bloku çöktükten sonra. Sözleşmenin ruhuna uygun olmayan kararlar zaman zaman veriliyor. Doğru bir karar değil. Politik bir karardır. Son derece dar yorumlanmış bir karar. Nüfus yasasından dolayı Türk alfabesinde olmayan harfler çevrilmiyor. Bu ülkede Türk olmayan insanlar var. Onların alfabelerinde Türkçe olmayan harfler var. Bu insanların mağduriyetleri nasıl ortadan kalkacak. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ruhuna da aykırıdır. İş yükünden kurtulmak için peşpeşe doğru olmayan kararlar veriyor. Belki bu konu ile ilgili mahkemeyi ziyaret edebiliriz.”
DAVA AÇANLARDAN BİRİ KESK GENEL SEKRETERİ
Nüfus cüzdanlarına alfabede olmayan harflerle Kürtçe isim yazdırmak isteyen ve iç hukuk yollarını tüketerek AİHM’e dava açan 8 kişiden birinin Kamu Emekçileri Sendikaları Korfederasyonu (KESK) Genel Sekreteri Emirali Şimşek olduğu ortaya çıktı.
Emirali Şimşek, nüfus cüzdanına Kürtçede ‘Direniş’ anlamına gelen ‘Berxwedan” adının eklenmesini istemişti. Diğer 6 kişinin de Kemal Taşkın, Abdülkadir Fırat, Emin Ang, Doğan Genç, Celalettin Yöyler ve Reşit Sünbül olduğu belirtildi.
Kaynak: Milliyet - 02 Şubat 2010
***
AİHM'den iki önemli Türkiye kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), nüfus cüzdanının din hanesinde "Alevi" yazılmamasının din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti. AİHM, kimliğe Kürtçe isim yazılırken Türk alfabesinde olmayan harflerin kullanılmaması konusunda ise Türkiye'yi haklı buldu.
Sinan Işık isimli Alevi vatandaş, 2004 yılında nüfus cüzdanının din hanesine "İslam" yerine "Alevi" yazdırmak istedi, ancak İzmir Mahkemesi, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan aldığı görüş doğrultusunda, Aleviliğin başlı başına bir din olmadığı gerekçesiyle başvuru yapan kişinin şikayetini reddetti.
Bunun üzerine Işık, Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet etti.
AİHM, durumun din ve vicdan özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve ayrımcılığın yasaklanması ilkelerine aykırı olup olmadığını görüştü.
Durumun din ve vicdan özgürlüğü ihlali olduğuna karar veren mahkeme, "Din hanesi yazılacaksa, kişinin istediği gibi yazılmalı" hükmüne vardı.
Mahkeme, din ya da inancı ifşa etme özgürlüğünün olumsuz bir yönü olduğunu, kişinin din ve inancını açıklamak zorunda olmadığını belirtti.
Hükümetin, "2006 yılından sonraki uygulamayla, nüfus cüzdanlarında din belirtmenin zorunlu olmadığı" yönündeki savunmasını yeterli bulmayan AİHM, Işık'ın başvurusunda olduğu gibi, kişinin din ve inancıyla ilgili değerlendirmenin de devletin görevi olmadığı, bunun devletin tarafsızlık ilkesine aykırı sonuçlar doğuracağı görüşüne vardı.
Başvuruda bulunan kişi, talepte bulunmadığı için maddi tazminata gerek görülmedi.
Türkiye'de 2006 yılından sonra, kişilerin istemesi halinde din hanesi boş bırakılabiliyor.
Sinan Işık: "Sessiz devrim"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurarak, Türkiye'de nüfus cüzdanlarında din ibaresinin yer almasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesine aykırı olduğu yönünde karar aldıran Sinan Işık, "Sessiz bir devrim gerçekleştirdiğime inanıyorum" dedi.
Konak Belediyesi'nin Gültepe semtindeki kütüphanesinde görevli olarak çalışan Sinan Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nüfus cüzdanı hanesine "Alevi" yazdırmak için 2004 yılında İzmir'de mahkemeye başvurduğunu kaydetti.
Aleviliğin, İslam'ın dışında bir din anlayışı olduğuna inandığını kaydeden Sinan Işık, bu davranışı nedeniyle en çok "Alevilik İslam'ın özüdür" diyen Alevilerden tepki aldığını kaydederek, "Ben açtığım davanın doğru olduğuna inanıyordum. Laik bir yurttaş olarak benim isteğim din hanesinin tamamen ortadan kaldırılmasıydı. Ancak devlet eğer bunu yazmakta ısrar ediyorsa, o zaman benim din haneme Alevi yazılmasını istedim. Bu konu Aleviler arasında ciddi tartışmalara neden oldu. Bana karşı çıkan çoğunluğun yanı sıra, beni destekleyenler de oldu. Benim eşim dahi bana bu konuda tepki gösterdi. Yerel mahkeme, Diyanet İşleri Başkanlığından görüş alarak talebimi reddetti" diye konuştu.
AİHM'nin Türkiye'de nüfus cüzdanlarında din ibaresinin yer almasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesine aykırı olduğu yönündeki kararını ise memnuniyetle karşıladığını dile getiren Işık, "Devlet şimdi AİHM'nin kararını yerine getirmelidir. Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi kaldırıldığında her duyarlı vatandaş gibi ben de çok sevineceğim. Çocuklarıma iyi bir miras bırakmış olacağım" şeklinde konuştu.
Kürtçe isim yazımı
AİHM, Türkiye'de bir grup vatandaşın nüfus cüzdanlarındaki isimlerinde Türk alfabesi dışında harf kullanılması yönündeki talebini reddetti.
Kürt kökenli 8 vatandaşın 2004 ve 2005 yıllarında yaptığı başvuruları ortaklaşa değerlendiren AİHM, "Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aile ve özel yaşama saygıyla ilgili 8 ve ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddelerini ihlal etmediğine" hükmetti.
AİHM'de dava açanlar, 2003 yılında Türkiye'de mahkemelere başvurarak, kimlik belgelerindeki isimlerinde Q, W ve X gibi harflerin kullanılabilmesini talep etmişti. Türk mahkemeleri, Türk alfabesinde yer almayan bu harflerin nüfuz cüzdanlarında kullanımını kabul etmemişti.
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen ise kararın bağlayıcı olduğuna dikkat çekti, "Türkiye kararın gereğini yapmak zorunda"
Kaynak: CNNTÜRK - 02 Şubat 2010