GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK YERİNE, AKP İLE HER ŞEY SANSÜRLENECEK
“Bence Türkiye'de 2 Temmuz ulusal bir anma günü olmalıdır” Fazıl Say.
Türkiye’de egemen olan gericilik ve İslamcı muhafazakarlık, bilimsel, akılcı, kültürel ve sanatsal alandaki gelişimi engellemek için elinden gelen her türlü yönteme başvuruyor. Kültürel ve sanatsal alandaki yatırım ve teşvikler AKP ile bitme noktasına gelmiştir. Eğitimde ise dindarlaşmanın önü AKP ile açılmış ve eğitim alanındaki yatırım ve politikaların dinsel ağırlıklı olması tercih edilmiştir. AKP politikaları eğitim sistemimizin sanatsal alandaki gelişiminin önünü tıkamış ve eğitim sistemimizde müzik, kültür, resim ve estetik gibi sanatsal alanı tamamen önemsiz kılarak öğrencilerin ve ailelerin ilgisini azaltmıştır. Çünkü sınav sistemini “sayısal” ve “sözel” soruların çözümüne endeksleyerek, öğrenci ve ailelerinin sanatsal içerikli derslere olan ilgisini gündemden düşürmüştür.
Dolaysıyla dünyaca tanınan ünlü piyanistimiz Fazıl SAY, sanatçı kimliğiyle kendi ülkesinde hak ettiği demokrasiyi, çağdaşlığı, eşitliği, laikliği, aydınlığı, sanatçı sevgisini ve saygısını görmezken, dünya hakları ona, “Türk büyücü", “Türk Piyanist”, “Dünya çapında bir sanatçı”, "Müziğin harika çocuğu", "Müziğin erişilmez kalesi", "Tuşların üzerindeki çılgın adam” ve “Türkiye ile dünya arasındaki kültür elçisi” unvanlarını vermişlerdir. Fazıl Say, tanıklığını yaptığı gerçeklik karşısında haklı olarak “asıl düşmanımız kültürsüzlük” değerlendirmesi yerinde bir tespittir. Bundan alınmak yerine, eğitimde tedbir almak gerek.
FAZIL SAY İNADINA “YÜZLEŞMEKTEN KORKMAYIN” MESAJINI VERİYOR.
Fazıl Say, Madımak katliamının 10'uncu yılında, 35 aydın, sanatçı ve otel çalışının anısına bestelediği “Metin Altıok Ağıtı”, için Madımak katliamının görüntülerini sansürleyen AKP hükümetine “Aydınlarımızın ölümü, Türkiye tarihinin yüzyılın son çeyreğindeki en hazin olayıdır. Her türlü kimlik tartışması bu ülkede yapılmalı ama bunlar cinayete dönüşmemelidir.” diyerek katliamla yüzleşmeye davet ediyordu. Bu yüzleşmeden korkan AKP Hükümeti ve Başbakan hayatımızı ve sanatımızı sansürlemiştir. Fazıl Say ve ailesi Madımak katliamında kaybettiklerimizin bir çoğu ile dosttu, arkadaştı ve yoldaştı. “Metin Altıok Ağıtı”nı gösterimine, Can Dündar'ın hazırladığı 3 dakikalık Madımak katliamının görüntülerinin sansürlenmesini, kültür politikası olmadığını biliyordu. 35 güzel insanın katillerine af girişiminde bulunanların, 3 dakika 20 saniyelik Madımak görüntüsüne sansür uygulaması, kendi gerçekleri ile yüzleşmesinden korktuğunun açıkça göstergesidir.
Fazıl Say sanatçı kimliğiyle, Nâzım Hikmet'i, Aşık Veysel'i ve Metin Altıok’un şahsında Madımak şehitlerini dünya kamuoyuna tanıtması onun, aydınlara ve aydınların şahsında aydınlığa verdiği önemi ve tutkusunu gösteriyor. Bu tutku Fazıl Say’ı Sivas’a, Aşık Veysel'in köyüne kadar götürdü. Veysel’in köyünde çaldı ve kendi ifadesiyle “insanların kalpten kalbe gideceğine” emindi.
FAZIL SAY KARANLIĞIN EGEMENLİĞİNE KARŞI UYARMIŞTIR.
Fazıl Say’ın açıklaması, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ve siyasi olarak benimsenen istikametin karanlık olduğuna işaret etmiş, demokrasi güçlerinin ve toplumun derdini tercüman olmuştur. AKP adına yapılan resmi açıklamaları dile getiren, Dengir Mir Mehmet Fırat, "İstiyorsa, gidiyorsa çekip gitsin" anlamındaki açıklaması ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın da “sanatçının halkına-toplumuna yabancılaşmış” iddiasında bulunması bir sefalet türü açıklamadır. Çünkü Ümraniye’de, halkıyla, Sivrialan köyünde, köylüsü ile buluşan dünyaca ünlü bir sanatçımız Fazıl Say’dır. Asıl yabancılaşma siyasetin topluma olan ilişkisinde yaşanıyor.
Fazıl Say yalnız değildir. O içimizden biridir. O karanlığa karşı uyaran aydınlığın senfonisidir. Çekip gitmeyecektir. Demokrasi mücadelesinin sanatsal alandaki sesidir ve senfonisidir.
Saygılarımızla
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
Turan Eser, Genel Başkan
19 Aralık 2007