ALEVİ-BEKTAŞİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI ALİ BALKIZ’IN 6 MART İZMİR MİTİNGİ KONUŞMA METNİ
Hz. Ali’nin, Hz. Hüseyin’in, Hallac-ı Mahsur’un Nesimi’nin, Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin, Şahkulu’nun, Hamza Baba’nın, Kalender Çelebi’nin, Sevgili Dostları Merhaba…
Pir Sultan Abdal’ın, Agahi’nin, Edip Harabi’nin, Aşık Veysel’in, Nesimi Çimen’in, Muhlis Akarsu’nun dostları merhaba…
Aleviler, Sünniler, Türkler, Kürtler, işçi kardeşler, Kamu çalışanı dostlar, siyasi partilerimizin, Demokratik kitle örgütlerimizin değerli temsilcileri merhaba…
Sevgili canlar, kardeşler, yoldaşlar merhaba…
Yine bir meydanda, yine yüzbinlerle bu kez İzmir’de beraberiz.
Hep beraber olacağız. Hep birlikte olacağız. Birlikte mücadele edeceğiz.
Taa… ki; Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılıncaya, Zorunlu Din Dersleri kaldırılıncaya, cemevlerimiz yasal statüye kavuşuncaya, Madımak Oteli Müze oluncaya, Alevi köylerine cami yapma politikaları son buluncaya, Başta Hacı Bektaş Dergahı olmak üzere kaç yüz yıllık dergahlarımız ve kutsal mekanlarımız biz gerçek sahiplerine iade edilinceye; kutsal Gadirhum günü Doğu Akdeniz Bölgesinde yaşayan müsayip kardeşlerimiz Arap Alevileri için bayram, dolayısıyla resmi tatil günü ilan edilinceye dek, mücadelemizi sürdüreceğiz.
Koçgiri, Dersim, Çorum, Maraş, Sivas, Gazi katliamlarının dosyaları yeniden açılıncaya, katiller bulununcaya, bu katliamların arkasındaki gizli örgütler açığa çıkartılıncaya, devlet kendi ayıbı ile yüzleşinceye dek mücadelemiz devam edecek.
Abdal Musa Dergahımızı tehdit eden taş ocağı kapatılıncaya, Munzur, Pülümür ve Doğu Karadeniz çayları üzerine yapılmak istenen HES projelerinden vazgeçilinceye dek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Tunceli, Dersim oluncaya; her kent, kasaba ve köyler kendi gerçek adları ile anılıncaya dek mücadelemize devam edeceğiz.
Eşitlikçi, çoğulcu, demokratik bir Anayasa’ya kavuşuncaya; kimsenin dilinden, dininden, mezhebinden, felsefi görüşünden, sosyal sınıf farkından, yaşam tarzından, kökünden ve kökeninden dolayı, ayrımcılığa uğramadığı, ötekileştirilmediği bir Türkiye kuruncaya dek mücadelemize devam edeceğiz.
Bugün 6 Mart, 12 Mart’a 6 gün kaldı.
12 Mart’ın, 12 Eylül’ün ne anlama geldiğini bu ülkede yaşayan herkes iyi bilir. Ama biz Aleviler herkesten çok daha iyi biliriz.
Alevi köylerine cami yapma işleri 12 Eylül’le başladı. AKP devam ettiriyor.
Zorunlu din dersleri 12 Eylül’le başladı. AKP devam ettiriyor.
Alevilerin fişlenmesi, ordudan, emniyetten dışlanması 12 Eylül’le başladı. AKP devam ettiriyor.
Siyasi partiler yasası, seçim yasası, seçim barajı 12 Eylül’le başladı. AKP devam ettiriyor.
Sendikaları susturma, odaları etkisizleştirme 12 Eylül’le başladı AKP devam ettiriyor.
Üniversiteleri, bilim insanlarını, özgür basını, gençleri susturma girişimleri 12 Eylül’le başladı. AKP devam ettiriyor.
Yargı, yasama, yürütme ahengini 12 Eylül bozdu. AKP devam ettiriyor.
Kısaca; 12 Eylül ne yaptı ise, AKP onu yapıyor.
AKP kimin çocuğu?.. 12 Eylül’ün çocuğu. İyi ki anası belli, babası belli bir çocuk. Ya bir de nesebi sahih olmasaydı?..
Bu çocukta maharet marifet sonsuz.
Şuradan belli: Biz Alevilere diyor ki; siz yoksunuz. Yok olduğunuz için de size ad koyma, sizi kendi sıfatlarımla kendimce tanımlama hakkı bana aittir. Böyle olduğu içindir ki; “Cemevi”nizin adı “Kültür Merkezi”, “İnanç Merkezi”, “Erkan Merkezi” olabiliyor. “Dede”mizin adı “İnanç Önderi” olabiliyor. “Madımak Utanç Müzesi”nin adı “ Anıevi” olabiliyor.
AKP önce adımızı değiştirmek istiyor ki; devamında özümüzü değiştirebile. Özümüzü değiştirebildiği ölçüde de kendi Aleviliğini ve Alevilerini yaratabile…
Sevgili canlar, lütfen, size soruyorum, bırakın AKP’yi, bu Dünya’da, şu evrende bunu başarabilecek bir Allahın kulu veya doğanın yarattığı bir güç, kuvvet var mıdır?
Var mıdır?
Elbette yoktur.
O nedenle AKP’nin çabası nafiledir.
Tam da burada üzerinde durmamız gereken bir konu daha var: AKP bu işleri kimlerle pişiriyor, kimlerle becermeye çalışıyor.
20-25 Milyon Alevi’nin içinden; 3-5, 15-25 çürük-çarık insanlar her zaman bulunabilir. Bunlardan biri Çorum’da profesör olmuş, biri bir Alevi örgütünün başında Avukat olmuş, biri aynı zamanda “Hacı Dede” olmuş, birileri çakma Alevi örgütü olmuş, biri “Dikme Dede” olmuş… Yetinmemiş, Tunceli Üniversitesi, Gazi’deki Enstitü olmuş…
Bunlara kurslar, dersler vereceklermiş, dedeler yetiştirecek, ellerine sertifikalar vererek Anadolu’ya, taliplere, cemlere salacaklarmış… Diplomalı, sertifikalı dedeler olacaklarmış bunlar. Bankamatik’ten de maaş alacaklarmış. En başlarında da yeni kuracakları bir “Alevi Vakfı” olacakmış. Yani AKP her şeyi, ama her şeyi özelleştiriyor ve satıyorken (Oktay EKŞİ’nin kulakları çınlasın ) Aleviliği ve Alevileri devletleştireceklermiş. Başımızda bir Diyanet yetmezmiş gibi bir de Alevi Diyaneti ihdas edeceklermiş.
Şimdi tam da burada;
Sevgili canlar sizlere bir kez daha soruyorum;
Bu AKP yetiştirmesi, elinde sertifikası, cüzdanında Bankamatiği olan, sahte, çakma, dikme dedeleri siz hanenize kabul eder misiniz, elini öper misiniz, dizinin dibinde oturur musunuz, ikrar verir misiniz?...
Yoksa, yoksa… “ Git başka kapıya” mı dersiniz. “Senin gibileri biz tarihten tanıyoruz. Bize Hızır Paşa’yı anımsatıyorsunuz” mu dersiniz?...
Sevgili canlar;
Çağımız; demokrasi, insan hakları, laiklik, eşitlik, çoğulculuk, çok seslilik, hoşgörü, farklılıklarımızla bir zenginlik içinde, bir arada yaşama çağıdır.
Her bir rengin, her bir sesin, her bir duygu ve düşüncenin, bir değerinden öğreneceği, alıp kabulleneceği, değerlerin olduğu çağdır.
Çağımız insanlık çağıdır.
Bu çağda; tektipliliğe, ırkçılığa, köktendinciliğe, faşizme, şeriata yer yoktur.
Bakın Arap dünyası alt-üst oluyor.
Arap dünyası alt-üst olurken; bizimki kendisini Kaddafi gibi, Mübarek gibi, Ahmed-i Nejat gibi olmaya hazırlıyor.
Bu, yüzde on barajında ısrar etmenin, bu Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile, Yargıtay ve Danıştay ile uğraşmanın, sonrasında; Başkanlık sistemi önermelerinin başkaca anlamı nedir?...
Bütün bunlar ne alın yazgımızdır ne de kaderimiz?..
Gün geçmiyor ki ; Alevi bir öğrenci, öğretmen, işçi, memur, doktor, köylü, üretici hak mahrumiyetine, tacize, tecavüze uğramamış olsun.
Gün geçmiyor ki; Sivas, Malatya, Tokat, Çorum, Erzincan, Erzurum, Kars, Ardahan, Ordu, Ankara, İstanbul, Bursa, Amasya, Antalya, Niğde, Antep ve Hatay’dan benzer haberler, belgeler, bilgiler, imdat sesleri bize ulaşmamış olsun.
Bütün bunlar ne alın yazımızdır, ne de kaderimiz.
Bütün bunları değiştirebilecek, güç bizde derman ellerimizdedir.
Bizleri hiç kimse ama hiç kimse, yolumuzdan döndüremez.
Ne han, istiyoruz ne hamam.
Ne bayrak istiyoruz, ne toprak.
Bu güzel ülkede, bizim ülkemizde; Sünni, kardeşlerimizle, inanan inanmayan, başka şeye inanan inanmayan, yurttaşlarımızla birlikte, eş ve eşit koşullarda yaşamak istiyoruz.
Ama bu isteğimizi, biz Aleviler; Sünni kardeşlerimiz olmaksızın yalnız başımıza çözemeyiz ki… Tıpkı Kürtlerin sorununu, Türklerin anlayışı, kabulü ve desteği olmaksızın çözemeyecekleri gibi…
Bunların her ikisi de olabilir.
Buna olmaz diyen; tek tipçi devlettir, sistemdir.
AKP’nin tutunduğu, yapıştığı ve giderek kullandığı yapı da odur.
Bu nedenle; bu meydanda olan herkesi; insanlığın, hümanizmin, eşitliğin, kardeşliğin, barışın, laikliğin, demokrasinin, cumhuriyet değerlerinin temsilcisi ve savunucusu olan herkesi, emeği en yüce değer kabul eden; alın terinin ve fikir ifade özgürlüğünün ne olduğunu bilen bütün siyasi figürleri ve siyasi partileri; “ Yeter ki şu AKP kurtulalım” şiarı altında buluşmaya; dolayısıyla 12 Haziran seçimlerinde aynı hatta yürümeye, aynı oyu kullanmaya davet ediyorum.
Saygı ve Sevgilerimle.
Ali BALKIZ
Genel Başkan
Alevi Haber - 6 Mart 2011