ABF : Demokrasi İstiyoruz !..
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU HACI BEKTAŞ BİLDİRİSİ
DEMOKRASİ İSTİYORUZ !...
Biz Alevi-Bektaşiler; yıllardır devlet yöneticilerinden; “Sizler bu ülkenin birinci sınıf yurttaşlarısınız, Cumhuriyetin asli kurucularındansınız, laikliğin bekçilerisiniz” gibi okşayıcı sözleri hep duyarız. Duyunca da “Vay be, meğer bizler neymişiz de haberimiz yokmuş!...” duygularına kapılır, biraz gururlanır, biraz öğünür, sonra da düşünürüz.
Düşüncelerimiz, bu sözlerin bir latifeden ibaret olduğu gerçeğine götürür bizi. Alay edildiğini anlarız.
Alay konusu olmak kadar kötü bir şey olabilir mi?..
Evet bizlerle alay ediyorlar;
“Bizi tarif etmeyin” diyoruz, tarif ediyorlar,
“Biz Aleviyiz” diyoruz, hayır değilsiniz diyorlar,
“Bizim ibadethanemiz cem ve kültür evidir” diyoruz, hayır camidir diyorlar,
“Zorunlu Din Dersleri olmaz, laikliğe aykırıdır” diyoruz, AİHM ve Danıştay kararlarını önlerine koyuyoruz, bizi bağlamaz diyorlar,
“Diyanet İşleri Teşkilatı diye bir kurum laik devlet anlayışına aykırıdır, üstelik şeriat yuvası haline gelmiştir” diyoruz, hayır o kurum aynı zamanda sizin de kurumunuzdur diyorlar.
“Alevi köylerine, okul, yol, sağlık ocağı, çeşme yapın” diyoruz, hayır cami yapacağız diyorlar,
“Okulda, yurtta, çarşıda, kışlada, devlet dairesinde, sokakta, mahallede, apartmanda kimin Alevi olup olmadığını neden merak edersiniz” diyoruz, ilgi alanımızdır diyorlar,
“Muharrem ayında neden TV ve radyolarınız, bu ayda oruç tuttuğumuzu bir türlü anımsamazlar” diyoruz, Ramazan var ya yetmez mi diyorlar,
“Yurdun dört bir yanında yüzlerce cem ve kültür evimiz var, hepsi gecekondu statüsünde, hiçbiri imarlı değil, düzeltin şunu” diyoruz, İŞTE CAMİ VAR YA, NEYİNİZE YETMİYOR, DİYORLAR.
“Madımak UTANÇ Müzesi olsun” diyoruz, ödeneğimiz yok diyorlar.
“Zam-zulüm damarınız yine depreşti, elektrik, doğalgaz fiyatları, enflasyon şu düzeye yükseldi, şu kadar gencimiz yine üniversiteye giremedi, şu kadar üniversite mezunumuz yine işsiz kaldı, kaçak kuran kurslarının kaçak binaları altından çocuklarımızın cesetleri çıkıyor, Güngören de bombalar patlıyor, annesinin karnında bebekler bile ölüyor, YÖK üniversiteleri şeriat yuvalarına çeviriyor, Tuzla da işçiler ölüyor, sendikalar tasfiye ediliyor, memleketi imamlar yönetiyor, nehirler, barajlar kuruyor, ormanlarımız yanıyor, Kürdüyle Türküyle Türkiye Halkları barış bekliyor ” diyoruz, bundan size ne diyorlar…
Bu liste uzayıp gidiyor.
Tüm bunlar, alay etmek değil de nedir?...
Yeter Artık…
Alay unsuru olmayacağız.
Derneklerimiz, vakıflarımız, dergahlarımız, dedelerimiz, ozanlarımız, bacılarımız, gençlerimiz, akademisyenlerimiz, yazarlarımız, aydınlarımızla, elimizin dokunabildiği, sesimizin gidebildiği her yere, herkese gideceğiz. Canımızı dişimize takacağız, bitmez tükenmez bir enerjiyle, yol ulularımızın yolundan giderek, yasal, haklı, meşru zeminden sapmadan, devletin çalmadık kapısını bırakmayacağız, gerekirse yataklarımızı o kapıların önüne sereceğiz.
Bizi kandırmalarına, alay etmelerine izin vermeyeceğiz.
Dünyanın eski dünya, Türkiye’nin eski Türkiye, Alevilerin eski Aleviler olmadığını göstereceğiz onlara.
Nedenli, masum taleplerimiz var oysa.
İstediğimiz tek şey; demokrasi ve onun ayrılmaz bir parçası olan laiklik.
Çok mu zor bir şey bu.
Evet zor.
Çünkü ne siyasi partilerimiz, ne onların yöneticileri, ne meclis, ne de devlet; demokrat ve laik.
İşe oradan başlamak gerekiyor.
Önce herkes kendi evinde, ev halkı içinde demokrat olsun ki, giderek partisinde, meclisinde; demokrat ve laik olabilsin.
“Seçtiklerim beni seçsin” anlayışından kurtulmadıkça, siyasi partiler yasası ve seçim yasası (%10 barajı) değişmedikçe, işe buradan başlamadıkça, bir arpa boyu yol bile alınamaz.
Bunun için öncelikle demokrasi istiyoruz.
Türkiye halkı bunu hak ediyor.
Ve bekliyor…
Hayır beklememeli… Koparıp almalı.
Aleviler buna hazır.
Önümüzdeki yerel seçimler de bir fırsattır bunun için.
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
GENEL YÖNETİM KURULU
ALEVİ HABER - 18 Ağustos 2008