4. ULUSLARARASI 25. ULUSAL ABDAL MUSA SULTAN ANMA ETKİNLİKLERİ 18-19-20-21 HAZİRAN TARİHLERİNDE YAPILACAK.
4. Uluslararası ve 25'üncü Ulusal Abdal Musa Sultan Anma Etkinlikleri, Antalya'nın Elmalı İlçesi´ne bağlı Tekke Köyü´nde 18-21 Haziran 2009 tarihleri arasında yapılacak.
Etkilikleri organize eden ve ev sahipliği yapan Abdal Musa Sultan'ı Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ali ERİŞ "tüm canları cem olmaya, deyiş söylemeye ve semah dönmeye çağırıyoruz" diyerek herkesi Abdal Musa Anma törenlerine davet etti.
Abdal Musa
Abdal Musa, Anadolu’da Aleviliğin yayılmasında, gelişmesinde büyük katkıları olan bir Alevi önderidir. Kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, 1300 ile 1400’lü yıllarda yaşadığı sanılmaktadır. Abdal Musa Sultan, Bektaşi Alevileri tarafından çok önemsenen bir zattır. Hacı Bektaş Veli’nin en seçkin halifelerinden biridir. Abdal Musa adına cem düzenlenmektedir. Abdal Musa, Abdal Musa postu olarak adlandırılan, meydandaki on iki post sıralamasında yer alan ayakçı makamı ile de önemini ortaya koymuştur.
Hemen hemen bütün Alevi önderleri için geçerli olan tarihsel kesinlik, Abdal Musa için de sözkonusudur. Bazı kaynaklar Abdal Musa Sultan’ın Hacı Bektaş Veli’nin akrabası olduğu yönündedir. Aslı Horasan’dadır. Bugün Anadolu’nun bir çok yerinde Abdal Musa’ya atfedilen yerler vardır. Bunların en önemlisi, Antalya ilinin Elmalı yöresinde bulunan Tekke köyündeki dergâhtır. Büyük ihtimalle Abdal Musa Sultan, Anadolu’da bir çok yeri gezip görmüş, insanları aydınlatmıştır. Sonunda Elmalı yöresine gelip dergâhını kurmuştur. Bu dergâhta yüzlerce kişiyi eğitmiştir. Bunlar arasında Kaygusuz Abdal da vardır. (Bilindiği gibi Kaygusuz Abdal, seçkin bir Alevi önderidir.)
Bilinmesi gerekenler; Abdal Musa Sultan, Anadolu’daki Alevi örgütlenmesini geliştiren, kurumsallaştıran, yüzlerce kişiye eğitim verip irşad eden, bir büyük önderdir. Doğum tarihi, nerede hakka yürüdüğü gibi tarihsel bilgiler mühim olmakla birlikte esas değildir. Esas olan, Anadolu Alevileri adına cemler düzenlediği, kurbanlar kestiği ve bu ulu şahsiyetin insanlığa sunduğu hizmetlerdir. Abdal Musa Sultan Velayetnamesi ile Abdal Musa hizmetini sürdürmektedir. Ayrıca her yıl Abdal Musa Sultan adına Tekke köyünde şenlikler yapılmaktadır.
Abdal Musa Sultan’ın günümüzde de geçerliliğini koruyan düşüncelerinde kısa bir kesit:
- Halim selim ol
- Ahde vefa et
- Müsibete sabret
- Sözü düşün sonra söyle
- İbadete malına güvenme
- Yalan söyleme
- Hak divanından ayrılma
- Bilmediğin kişiye yar olma
- Vaktini zayi etme
- Kimsenin uğradığı kötü duruma gülme
- Kendinden ulu kimse ile mücadele etme
- Dünya için gönlünü mahzun etme
- Mevki sahibi kimseye yüzsuyu dökme
Abdal Musa Dergahı
Toroslar'da taşan sevgi seli Anadolu'da geleneksel Alevi-Bektaşi mekanı olan hemen tüm dergahlara sonradan minareli camiler inşa edlmiş. Abdal Musa Sultan Dergahı'nın 600 yıllık geçmişi düşünüldüğünde, burasının bir Alevi-Bektaşi yerleşmesi olduğu ortadayken Osmanlı'nın asimilasyon politikası yetmemiş, çok partili Cumhuriyet dönemiyle birlikte Tekke Köyü'ne cami yapılmış. Cami yapımına karşı çıkmak, İslamiyete, devlete karşı çıkmakla özdeş sayıldığı için köylüler, fazla etkinlik gösterememişler.
Hacı Bektaş Veli'den sonra Anadolu'da adından en çok söz edilen Abdal Musa Dergahı, Antalya Elmalı'ya bağlı Tekke köyü'nde bulunuyor. Köy çocuklarının bile ezbere bildiği Abdal Musa Sultan'ın hayatı, kerametleri, konuklar tarafından dikkatle dinleniyor. Birlikte "Uçan Suya" çıkılıyor. Efsaneye göre tersten dönen değirmen geziliyor. Uluçınar meydanında geçen yıl Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın yaptırdığı tören alanı, tıklım tıklım doluyor. Gelen semah grupları ve ozanlar gece yarısına kadar semah dönüp nefes söylüyorlar. Abdal Musa,14.yüzyılda Tekke Köyü'nde yaşamıştır. Kaynaklar, Abdal Musa'nın, Horosan'dan, "Horosan erenlerinden" olduğunu yazıyor. Babasının ise, Hacı Bektaş Veli'nin amcası Haydar Ata'nın oğlu Hasan Gazi olduğu belirtiliyor. Dergahta, Abdal Musa Sultan'ın kız kardeşiyle annesinin de mezarı bulunuyor. Abdal Musa türbesinin bulunduğu külliye, 600 yıllık. Bugün bir oda ve salondan oluşan türbeye geçmişte iç içe 7 kapıdan giriliyormuş. Külliyenin çevresinde geniş bağ ve bahçeler, misafirhaneler, meydanlar, kiler ve mutfaklar varmış. Dergahta 500 kadar derviş oturuyormuş. Mutfakta 40 derviş konuklara hizmet verirmiş. Erzak dolu 20 ambar, 200 atın girebileceği ahır varmış. Dergahı vakıflar yönetir, köy halkı hiç vergi vermezmiş. Alevi dergahlarını sünnileştirme çabası Cami köy meydanını doldururken, samanlık görünümündeki cemevine gizli bir kapıdan giriliyor. Köylüler sorun çıkmaması için köylerinden bir genci imam-hatip lisesinde okutup imam atamışlar. Alevi imam emekli olunca yerine Sünni kökenli bir imam gelmiş.
Haziran 95'te TİMAŞ yayınları arasında çıkan eski MHP'li Prof.Dr. Orhan Türkdoğan'ın "Alevi-Bektaşi Kimliği" adlı kitaptan aktaracağım bölüm, yazarın Tekke Köyü'ndeki izlenimlerini ve Alevilere bakışını, amacını sözümona "hoşgörüsünü" göstermesi açısından önemli:
"Tekke Köyü'nde bir de Diyanet'in yaptırdığı bir cami var, fakat namaza gidenler ancak birkaç kişiden ibaret. Ali Koca'nın "Hepimiz namaz kılıyoruz." tarzındaki ifadelerini Süni hocaya sorduğumuzda, "doğru olmadığını" ileri sürdü. Köyün çıkışında toplanan pazarcılar da aynı beyanda bulundular." "Burada ileri sürülen namaz, mecazi anlamda "cem töreni" yerine geçebilir. Çevrenin baskısıyla ortaya çıkan eziklik ve psikolojik tedirginlikten ötürü bir "takıyye" de olabilir." Diye de ekliyor.
Diyanet gidecek: 600-700 yıllık tarihi bir yerleşmeye Abdal Musa Sultan'a saygısızlık ederek, köylülerin camiye gitmeyeceklerini bile bile cami yapacak. Bizim yazarımız da camiye gidenler az diye hayal kırıklığına uğrayacak (!) Anadolu'da Alevi-Bekteşi dergahlarını, köylerini Sünnileştirme çabası, Osmanlı ile yaşıt sayılır. Bu uğraşa Hacı Bektaş Veli Dergahı bile dahil olmuş. 2. Mahmut 'un yeniçeri kıyımıyla kalınmamış. İstanbul ve Trakya'daki önemli Bektaşi dergahları yıkılmış. Bektaşi babalarından Kıncı Baba Üsküdar'da, Ağasızade Ahmet Efendi tophane'de, Salih Efendi Bab-ı Hümayun önünde idam edilmiş. İstanbul'da bulunan 14 dergahlı kütüphanesi, tüm eserleriyle birlikte yakılmış. Sağ kalan baba ve dedeler ise, Anadolu'nun çeşitli kentlerine sürülmüş. 2. Mahmut, Hacı Bektaş "Pirevi"ni "ıslah"etmek için, postnişinliğe Nakşibendi şeyhlerinden Mehmet Sait Efendi'yi büyük bir törenle atamıştır. İşte bugün bazı sünni tarikatçı tayfanın: "Bakın Hacı Bektaş Dergahı'ında bile cami var" dedikleri, kapısında yapılış tarihi 1834 yazan cami, bu dönem Nakşi şeyhlerinin ibadet için yaptırdıkları camidir. Yoksa Hacı Bektaş Dergahı'nın kökeninde minareli cami yoktur. Hacıbektaş'a giderken Kırıkkale-Keskin'e bağlı Hasan Dede beldesinde bulunan Alevi büyüklerinden Hasan Dede Dergahı da bugün bir türbeden ibaret ve caminin gölgesinde kalmış bulunuyor.
ALEVİ HABER AJANSI ÖZEL HABER - 11 Haziran 2009