Uzun zamandır tartışılan ve Meclis'ten geçmesine rağmen günlerdir Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde bekletilen Türban yasası nihayet silah seslerinin geldiği, kanın akıtıldığı bir sırada onaylandı.
Günlerdir köşkte bekletilen yasanın onaylanmasına tepkilerin geleceği endişesi ile günlerce bekletildi. Halbu ki köşke onaya gelen yasa ya da kararnameler saatler değil, dakikalar içerisinde onaylanırken, Türban niye bekletildi dersiniz ?
Türbanın mecliste görüşüldüğü günlerde, bir taraftan da ABD ile görüşmeler devam ediyordu. Irak yetkilileriyle bazen açıktan bazen gizlice görüşüldüğünü basından öğreniyorduk. Bu da gösteriyordu ki bu günlerde ciddi bir sınır ötesi hareket yine yapılacaktı. Yine teröristlerin yuvaları darmadağın edilecek ve askerlerimizde şehit olabilecekti.
İşte bunları çok iyi bilen Erdoğan ve Gül, son MGK toplantısından sonra ikili görüşmeye devam ettiler.
Elbette o görüşmede neler konuşulduğu tam olarak bilinmez ama sonraki gelişmelerden dolayı tahmin edilebilir.
Operasyon başlayacak ve çatışmanın en sıcak saatlerinde bütün kanallar bu çatışmayı canlı verirken, birileri şehitleri için figan ederken, diğerleri çocukları için ağıtlar söylerken, "Türban yasası Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı" dendiğinde çok fazla ses getirmez ve güme gider hesabı yapıldı ve uygulamaya kondu.
Sonuçta “5 asker şehit edilirken 44 militan da etkisiz hale getirildi…” haberinin arkasından alt yazılarla Türban onaylandı dendi.
İşte Silahların gölgesinde Türbana da kan damladı.
Sanki başka bir zaman açıklansaydı ne olurdu da o saat beklendi dersiniz.
Buradan şu sonuç çıkartılabilir.
Bu iktidar dediğini yapar ama kılıfına uydurur.
Siz ne kadar kılıf hazırlarsanız hazırlayın, geçmişte söylenenin başka bir versiyonu.
Minare kılıfa sığmaz.
Bu bir samimiyetsizliktir. Topluma karşı iktidarın yaptığı bir saygısızlıktır.
AKP seçimlerden önce, seçim bildirgesinde yazdıklarının dışında seçim alanlarında, mahalle ve kahve toplantılarında söylediklerinin içerisinde türban sorunu da vardı.
Bunu son derece açık ve net yapsalardı, oldu bittiye getirmeden önce kadın örgütleriyle bu konu tartışılsaydı.
Mecliste bulunan kadın Milletvekilleri tarafından günlerce, aylarca tartışılsaydı, işte o zaman böyle bir sonuç belkide çıkmayacaktı.
Anamuhalefetin bu konuda bir şeyler yapamayacağı (Anamuhalefet derken Baykal’ı kasdediyorum) belli ama muhalefette bulunan DSP ve bağımsızların gücü ortada. DTP yanlışa yanlışla gidiyor. Sözde özgürlük mücadelesi olarak değerlendirdiği Türbana destek vererek kendilerinin talep ettiği diğer hakları elde etmek için AKP den destek alacaklarını sanarak büyük bir yanılgıya düştüler. Bu sorumluluğun altında onlarda bir gün AKP ile birlikte ezileceklerdir.
Zaten MHP belli. AKP nin dışarıdan ortağına kimse bir şey demez hatta diyemez. MHP nin bu konudaki tavrı da hiçbir zaman net olmadı.
Diğer birçok partilerde olduğu gibi MHP de bir çok konuda meclis grubunun görüşü alınmadan, parti meclisinin, Parti GYK larının görüşü alınmadan, tartışmalara açılmadan sadece Genel Başkanlarının aklına geldiği an açıklama yapmaları ülkenin başına işler açıyor.
Anayasanın Laiklik ilkesine aykırı olan bu yasa ve ek 17 maddesi konusunda bakalım Anayasa mahkemesi ne diyecek. Anayasa Mahkemesine başvurudan sonra iki hafta içerisinde karar verilecek.
Umarım en doğru karar çıkar ve silah seslerinin geldiği, kanların aktığı, anaların ağladığı saatlerde adeta bu insanlara saygıyı unutarak açıklanan bu onay tekrar döner de bu kararı çıkartanlarla onaylayanlar bizler yasal haklarımızı kullandık ve diğer konularda olduğu gibi Özgürlük mücadelesi vermiştik ama yanlış yapmışız derler.
Abbas Tan
22 Şubat 2008 - ALEVİ HABER AJANSI