Abbas TAN : Cogi Baba ve Aleviler

Abbas TAN : Cogi Baba ve AlevilerBir COGİ BABA var Anadolu’da, Sivas’ta, İmranlı’da, Koçgiri’de. Cogi Baba, birçok Alevi...

Abbas TAN : Cogi Baba ve Aleviler

Bir COGİ BABA var Anadolu’da, Sivas’ta, İmranlı’da, Koçgiri’de.

Cogi Baba, birçok Alevi için umut kapısı, ilaç, doktor, tedavi merkezi, Rehabilitasyon merkezi, ziyaret, halk ve haktır.

Ona ulaşmak ise günümüzde zulümdür, işkencedir.

Çocukluğumda yaşadığım bölgede (Sarız, Göksun, Tufanbeyli, Develi) de Cogi Baba’yı duyardım ama bir türlü gidip ziyaret etmek kısmet olmamıştı.

6 Temmuz 2008 tarihinde Cogi Baba’yı anma etkinliklerinin yedincisi yapılıyordu. Bu bir fırsattı ve bu fırsatı değerlendirerek o tarihte Cogi’de, Cogi Baba’yı ziyaret etme imkanı buldum. Gidişim son derece iyi oldu ama bir o kadar da içimi acıttı.

Alevilikte yatırların, ziyaretlerin, uluların önemi çok büyüktür. O yüzden buralara gerekli önem verilmeliydi ama binlerce insanın katıldığı etkinlik alanı tamamen toz toprak içerisinde, oturacak yer yok, ağaçların arası korkunç berbat.

Türbe, bir zamanların meşhuru Zöhre Ana tarafından restore edilme bahanesiyle yerle bir edilmiş. Anadolu Aleviliğinde simge olan Teslim taşında ve diğer yerlerde gördüğümüz sekiz köşe, on iki köşe dışında ilk defa rastlanan altı köşe esasıyla yapılan bu türbe yok edilmiş ve türbedeki taşların nerede olduğu da belli değil. Son derece basit bir yapı. Ziyaretçilerin girişte çıkarttıkları ayakkabıları yağmur ve yaş altında.

Ziyaret suyu kabul edilen ve kutsadıkları bu suyun bulunduğu yerde ayrı bir sıkıntı, cemevi inşaatı yapılmış ama o da yarı vaziyette.

Cemevinin ve ziyaret suyunun bulunduğu yerde bir Cogi Baba Derneği var ve hemen iki yüz metre aşağıda Cogi Baba Türbesi yönetimi bir başkalarında. Etkinliği düzenleyenler ise bir başkaları (İMRANLI-DER).
 
Yöre insanları Cogi Baba üzerine yemin ederler ama Cogi Baba kimlerin elinde işte bu konu son derece önemli.

Cogi Baba etkinliğinde Aleviler vardı, Alevi dostları vardı, protokol  oradaydı, binlerce insan oradaydı ama basın yoktu. Sadece Yol TV çekim yapıyordu, hatta canlı yayın yapıyordu ama o da ayrı bir sorundu.

Belirtilen saatte etkinlikler resmen başlatıldı.

İmranlı kaymakamı, İmranlı Belediye Başkanı, Akıncılar Kaymakamı, İl Jandarma Komutanı, İl Genel Meclisi üyesi, Köy muhtarları, CHP Sivas Milletvekili, bütün bunlar son derece büyük ilgi gördüler, yollarda karşılanarak alkışlar arasında yerlerine oturtuldu, izzet ikram eksiksizdi.

Bizlerde protokolde oturuyorduk. Yanımda üç yada dört sandalye boştu. Türkiye’nin belki de dünyanın en büyük Demokratik Kitle Örgütü olan Hacı Bektaş Veli Kültür Tanıtma Dernekleri Genel Başkanı Tekin Özdil ve yine en büyük kurumlarımızdan birisi olan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez alana geldiklerinde görevlilerin umurunda bile değillerdi. Onlarda yanımda bulunan boş sandalyelere oturmuşlardı. Görevliler tarafından bütün ilgi sayılı birkaç kişi içindi. Kimdi bunlar, Alevilere, Aleviliğe, Cogi Baba’ya, yöreye, etkinliğe ne tür bir katkı sunmuşlardı acaba? Gördüğüm manzara beni ve benim gibi düşünenleri üzmüştü ama o itibar görenler son derece mutluydular.

Tertip komitesi üyelerinin tavrı ayrı bir tartışma konusu.

Birileri tarafından göklere çıkartılan İlçe Kaymakamı ve Belediye Başkanı Cogi Baba için ne yapmıştı acaba? Her ikisine de konuşma verdiler, merakla dinledim ne diyecekler acaba diye?

Söyledikleri bir söz vardı o da birlik, beraberlik, hoşgörü, insan sevgisi. Cogi ve Cogi Baba’dan hiç söz etmediler, edemezlerde.

Evet işte bu sözleri söyleyen iki insanı sunucunun da ricası ile elleri kızarana kadar alkışlıyorlardı o saf ve içerisi pırıl pırıl temiz insanlar. Niçin alkışlıyorlardı onlar? Alevilerin söylediklerini Alevilere söyledikleri için alkışlıyorlardı. Birlikten, beraberlikten... Halbuki onlarda biliyorlardı ki Alevilerin birlik, beraberlik diye bir sorunları yoktur.

Yöre halkı mutluydu, daracık ve tozlu yollardan traktörlerin üzerinde yada beş kişilik otomobile yedi, sekiz kişi binerek, asker ve polis kontrolünden geçerek gelebilmişlerdi etkinlik alanına. En çok mutlu oldukları konu ise Koçgirililer (yöre halkı) mahalli sanatçıların söyledikleri Kürtçe türkülere birlikte eşlik ediyorlar hem de seslerinin çıktığı kadar yüksek sesle bağırarak eşlik ediyorlardı. Niye mutlu olmasınlar ki ! Kaymakamın, Belediye Başkanının, İl Jandarma Komutanının ve canlı yayın yapan televizyonun karşısında Kürtçe türkülerini söylüyorlardı.

Sanki kendilerine bağ bağışlanmıştı.

Ama söyledikleri Kürtçe türkülerde; "köyüm viran olmuş, ağaçlar kurumuş ve köyde birkaç ihtiyar kalmış" diyorlardı ama yinede mutluydular.

Düşünebiliyor musunuz insanlar nelerle nasıl mutlu olabiliyorlar?

Yaşlı birisi ile sohbet ediyoruz, başka ne istiyorsunuz diye sorduğumda; “Daha ne isteyeyim, bak çocuklarımız Kürtçe türkü söylüyorlar ve kimse de bir şey demiyor daha bundan güzel ne olabilir ki” diyordu.
   
Bunu söyleyen o yüzü pak, elleri nasırlı, o temiz insan Türkçe’yi doğru dürüst konuşamıyor çünkü ana dili Kürtçe ve Türkçe’yi sonradan öğrenmiş.

İşte böyle bir Cogi Baba ziyaretini tamamlayarak yola koyulduk.
 
Cogi Baba etkinliği dönüşü yol kenarında bir anıt mezar var, Han Köyü'nde Hasret Gültekin’in mezarı.

Önümüzde ki araçta Ozan Dertli Divani ve arkadaşları ile anıtın önünde ziyaretçilerin yanında duruyoruz. Gözlerinden ışık saçılan bir bayan, Hasret Gültekin’in kardeşi Güler hanım ve biraz ileride Ulu bir çınar gibi duran Hasret Gültekin’in babası ve diğer yakınları.

Hasret’i ziyaret ediyoruz. Herkes gözyaşlarını birbirinden saklamaya çalışıyor ama bunlar nafile.

Hani bir dörtlük vardır.

Henüz gonca bir güldüm
Açılmadan dürüldüm
Baharıma ermeden
Topraklara büründüm

Toprakla bütünleşen ama teninin kokusu Madımak’ta kebap kokusu ile bütünleşen Hasret’i hasretle anarak babasının evine konuk olduk.

Baba, anne, kardeş, yeğenler yan yana dizildiler koskoca evde, biraz sonra herkes dağılacaktı. İstanbul’dan baharla gelip, güze kadar Hasret’le hasret giderip dönecek aile yalnız kalacaklardı.

Bizde onları anıları ile baş başa bırakarak dönüyoruz ama ne dönüş?

Abbas TAN
ALEVİ HABER AJANSI – 9 Temmuz 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku