Her kurum,kuruluş bir amaç için kurulur. Amacını gerçekleştirdiği vakit de misyonunu tamamlamış olur ve bir süre sonra aslına geri döner. Bazı kurumlar ise daha amacına ulaşamadan misyonunu tamamlamadan kendisini bitirir.
Benzeri bir örgütlenme de Alevi kurumlarıdır.
Türkiye’de var olan Aleviler ihtiyaçtan kaynaklı,yasalardan ve dünyadaki gelişmelerden de yararlanarak bir örgütlenmeye gittiler.
Dernek,Vakıf,Federasyon gibi son derece önemli kurumlar oluşturdular. Aleviler,alevi dostları, Demokratik kitle örgütlerinin büyük bir kısmı da bu örgütlülüğe destekler verdiler.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Türkiye Alevi hareketinden önce örgütlenenler ile daha sonra örgütlenen diğer alevi kurumlarının bir kısmı amaç ve ilkeleri doğrultusunda çeşitli kazanımlar elde ettiler. Kimileri de istenilen düzeye gelemediler ve güdük kaldılar.
Türkiye Alevi hareketi birkaç koldan örgütlendi.
Bunlardan bir ikisi devlet desteği ile örgütlendiğini söylediler yada devleti yönetenler bu örgütü biz kurdurduk dediler.
Onlara söyleyecek fazla söze gerek yok ama içinde bulunduğumuz Alevi örgütlülüğü 2000 li yılların başında ciddi bir çıkış yaptı,Alevi halkı da çok büyük destek verdi.
Yüzbinlerce insanlar alanları doldurdu. Sonuna kadar sizin yanındayız hatta arkanızdayız mesajını verdiler.
Çünkü son derece önemli sloganlar vardı.
- Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın.
- Zorunlu Din dersleri kaldırılsın/zorunlu olmaktan çıkartılsın.
- Madımak müze olsun.
- Dergahlar sahiplerine verilsin.
- Eşit yurttaşlık hakkı.
Bu söylemler kimi Devlet yöneticilerini ve bazı çevreleri rahatsız etti ve bu hareket durdurulmalı hesabı yapıldı.
Kısa süre içerisinde biranda ortalık karışıverdi.
Alevi örgütlülüğünün olmazsa olamazlarının başında bilimsel çalışma olması gerekirken yani Bilim kurulu veya Yol erkan kurulları oluşturulmalı tartışması yapılırken karşımıza İnanç Kurulları çıkartıldı.
Çok şubeli Alevi kurumları kendi içlerinde oluşturdukları İnanç kurulları ile bir Ruhban sınıfı oluşturdular.
Çatı örgütü olan ABF de İnanç kurulu oluşturarak Devletin, Müslümanlar için kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı karşılığına İnanç Kurulu Başkanlığı ihdas etti.
Artık Alevi inancı ile ilgili muhatap İnanç Kurulu Başkanlığı olacaktı ama bu olmadı. Kimse İnanç Kurulu Başkanlığını ciddiye almadığı gibi Dersim’de Mersin’de Diyanet İşleri Başkanı Cemevlerini ziyaret ederek Kuran hediye etmeye başladı. (Cemevleri yüreklilik göstererek bir Bağlama veremediler).
Burada yine ciddi bir mesaj vardı. DİB, Aleviliği inanç olarak görmemekte, Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmemekte, İnanç Kurulu Başkanlığını da yok saymaktaydı.
Nereden çıktı bu denilebilir ama işin bir başka boyutu vardır.
Türkiye Alevi hareketinin yukarıda sıraladığım sloganı ortadan kalkmıştı.
- Devleti yönetenlerin Aleviliği yok etme politikası karşısında Devletin bu kademeleri ile işbirliği başladı (örgütsel anlamda).
- İktidar mensupları ile özel görüşmeler yapılıyor,kamuoyu ile paylaşılmaz oldu.
- Zorunlu din dersleri kalksın yerine Alevilik ders olarak okutulsun ama dersler alevi öğretmenler tarafından verilsin denilerek laikliğe karşı farklı bir politika geliştirilmeye başlandı.
- Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın denilirken bir manga dede ve yöneticiler tarafından karşılanıp ağırlanmaya başlanıldı.
- Aşure ve diğer Alevilerin önemli günlerinde devlet protokolü uygulandı neredeyse protokol alanına Aleviler alınmadı.
- Demokratik güç birliği ortadan kaldırıldı,Demokratik Kitle örgütlerinden uzaklaşıldı birkaç yandaş ile yetinildi.
- Cemler,semahlar oyuncak oldu.
- Alevilik, eğitimsiz,bilinçsiz, öğretiden yoksun ozakzadelerin ellerine bırakıldı. Bu yolu,öğretiyi bilen dede/analar da kurumlardan uzaklaştırılmaya başladı.
- Cemevleri neredeyse şeriat yuvalarına dönmeye/dönüştürülmeye başladı.
- Dernek ve vakıflar yada şubeleri bilinçsiz bir kadro tarafından yönetilmeye başlandı ve Aleviler kurumlardan desteklerini biranda çektiler. Gerçek hizmet veren yöneticiler ve Pirler/analar neredeyse ortadan kayboldular. Bir kısmı da hizmetleri yurtdışında vermeye başladı.
- Bir kısım yöneticileri siyasi partilerle pazarlıklara giriştiler.
- Aşıklar,sadıklar Aleviliğin dışına çıkartıldı.
- Bilimden tamamen uzaklaşıldı.
Sonuç olarak Alevi kurum sistemi çöktü. Misyonunu tamamladı.
Artık Alevilerin yeniden bir örgütlenme modelini ortaya koyması gerekmektedir.
Emek güçleri ile, Demokratik Kitle Örgütleri ile farklı,yerel çalışmalar başlatmalılar.
Çok şubeli kurumların kendilerini (yasalar çerçevesi içerisinde) fesh ederek şubeleri bağımsız hale getirmeli.
Yöre derneklerini, Köy Cemevlerini içerisine alan bölgesel Federasyonlar oluşturarak Konfederasyona gitmelidir.
Belediyelerin desteği ile Belediyelerin arsalarına yapılan cemevlerinin anahtarları Belediye Başkanlarının cebinde olur. Siyasi bir kuruma dönüştürülür bu uygulamadan vazgeçilmeli.
Saraylara dönüşen Cemevi projelerinden vazgeçilip ihtiyacı karşılayacak kültürel,eğitsel hizmet verilecek,ihtiyacı karşılayacak cemodası ile yetinilmelidir.
Ne kadar çok Cemevi yapılır ise Alevilik o kadar zora girer, gençlik ve kadınlar da bu uygulamalar nedeniyle Alevi örgütlülügünden uzaklaşırlar.
Herkes aklını başına almalı. Biat kültüründen uzaklaşmalı. Ruhban sınıfının gerilerde kaldığını bilmelidirler.
Aşk ile.
20.11.2019
Abbas Tan.