İlerleme Raporunda din ve ibadet özgürlüğü başlığı altında “Aleviler ve gayri müslimlerin karşılaştıkları temel sorunları çözmede gerçek bir ilerlemeden bahsedilemeyeceği” görüşü yer aldı.
-"CEM EVLERİNİN AÇILMASINDA ZORLUKLAR VAR"-
Raporun din özgürlüğüne ilişkin bölümünde "Cem Evleri"nin açılmasında zorluklarla karşılandığı, ibadet yeri olarak kabul edilmediği ve devletten parasal destek almadığı vurgulanırken din derslerinin zorunlu olmaya devam ettiğine işaret edildi. Raporda Ruhban Okulunun açılmadığı, "Ekümenik Patriği"nin "Ekümenik" unvanını alamadığı belirtildi.
Ne 'Sert' Ne 'Yumuşak' Bir Rapor
AB Komisyonu, diğer aday ve potansiyel aday ülkelerle birlikte Türkiye İlerleme Raporu, strateji belgesi ve önümüzdeki 4 yıla ilişkin mali yardım çerçevesini açıkladı.
İlerleme Raporunda, siyasi kriterlerle ilgili “Güvenlik güçleri üzerindeki sivil gözetim” bölümünde, “Ordunun kamuoyuna yaptığı açıklamalara ve siyasi sürece müdahale çabalarına rağmen 2007 baharında yaşanan anayasal krizin sonucu demokratik sürecin üstünlüğünü teyit etmiştir” denildi.
AB Komisyonu belgesinde, “Silahlı Kuvvetlerin (son bir yılda) önemli siyasi etki yaratmayı sürdürdüğü, Silahlı Kuvvetlerin üst yönetimindekilerin iç ve dış politikayı ilgilendiren sorunlarda kamuoyuna açıklama yapmayı hızlandırdıkları” ifade edilerek, Türk Silahlı Kuvvetleri ve jandarmaya yönelik değerlendirmelere yer verildi.
Türkiye'de son bir yılda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin ve reform çabalarının ele alındığı raporda, 22 Temmuz seçimlerinin TBMM'de “ülkenin siyasi farklılıklarının daha iyi temsiline” imkan sağladığı belirtilerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) adil seçimleri ihlal etmediği yönündeki kararına rağmen yüzde 10 seçim barajının indirilmesinin “tercih edileceği” kaydedildi.
Belgede, “(Bir önceki) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ombudsmanlık Yasası, Vakıflar Yasası ve özel eğitim kurumlarını düzenleyen yasa başta olmak üzere siyasi reformlarla ilgili birçok yasayı veto etti. Ayrıca Ombudsmanlık Yasası'nın iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Cumhurbaşkanı ve hükümet arasındaki gergin ilişkiler, reform sürecinde çalışmaların yavaşlamasına katkı sağladı” ifadeleri yer aldı.
“Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili endişeler sürüyor. Anayasa Mahkemesinin, Nisan ayında TBMM'deki cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk ve ikinci turunda milletvekillerinin üçte ikisinin (367) hazır bulunmasının zorunlu olduğuna karar vererek yapılan ilk tur oylamayı geçersiz ilan etmesi, mahkemenin bu kararında tarafsızlığını yitirdiği yönünde güçlü siyasi tepki ve iddialara neden oldu” denilen belgede, “yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını” güçlendirmek için daha fazla çaba gösterilmesi talep edildi.
“Türkiye'de yolsuzluğun yaygın olduğu ve yolsuzlukla mücadelede sınırlı ilerleme sağlandığı” ileri sürülen raporda, yolsuzlukla mücadele stratejisinin geliştirilmesinde etkin ve iyi koordinasyonlu kurumların ve güçlü yasal alt yapının önemine vurgu yapıldı.
Türkiye'nin benimsediği “işkenceye sıfır tolerans” politikasının olumlu sonuç verdiği, işkence ve kötü muameleyle ilgili dava sayısının azaldığı anlatılan raporda, Adli Tıp Kurumunun bağımsızlığının güçlendirilmesi ve tıbbi rapor kalitesinin artırılması istendi.
İlerleme Raporunda din ve ibadet özgürlüğü başlığı altında “Aleviler ve gayri müslimlerin karşılaştıkları temel sorunları çözmede gerçek bir ilerlemeden bahsedilemeyeceği” görüşü yer aldı.
Belgede, Türkiye'nin Lozan Anlaşması'na dayanarak sadece Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler gibi belirli gayri müslimleri azınlık kabul ettiği anlatılarak, bu bakış açısının Türkiye'nin “etnik köken, dil ve dinine dayanarak bazı vatandaşlarına, kimliklerini korumaları için özel haklar sunmasını engellememesi” tavsiye edildi.
Raporda Kıbrıs başlığı altında “Türk hükümetinin BM gözetiminde kapsamlı çözüme bağlılığı ifade etmeyi sürdürdüğü” belirtilerek, Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerin normalleştirilmesinde herhangi bir ilerleme sağlanmadığı ve Türkiye'nin Rum kesiminin bazı uluslararası örgütlere ve anlaşmalara katılımını engellemeyi sürdürdüğü ifade edildi.
Türkiye'nin 1960 anlaşmasındaki garantörlüğüne dayanarak Kıbrıs Rum kesiminin petrol çıkarmak için Lübnan ile Akdeniz'de münhasır ekonomik alan paylaşımı anlaşması imzalamasını ve Rum kesiminin Fransa ile imzaladığı savunma işbirliği anlaşmasını protesto etmesine değinilen belgede, AB'nin geçen yıl Aralık zirvesinde 8 fasılda müzakereleri dondurmasına neden olan Türkiye'nin Ek Protokol yükümlülüklerini (limanların ve havaalanlarının Rum kesiminin kullanımına açılması) eksiksiz yerine getirmede “hiçbir ilerleme sağlanmadığı” iddia edildi.
İlerleme Raporunda öncelik verilen diğer unsurlar arasında, 301'inci maddenin AB standartlarında yeniden ele alınması talebi ve dini azınlıklara bazı haklar tanıması öngörülen Vakıflar Kanunu'nun kabul edilmesi dikkati çekti.
AB terör örgütleri listesindeki PKK'nın son dönemde artan saldırılarının Türkiye açısından ciddi bir güvenlik sorunu oluşturduğu kaydedilen raporda, terörle mücadeleye destek verildi.
Belgede gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından Türk toplumunun dayanışma gösterdiği fakat bazı kesimlerin faillere destek verdiği ifade edilerek, “Polisin ihmali yönündeki iddialar dahil olmak üzere geniş kapsamlı bir soruşturmaya gerek duyulmaktadır” denildi.
Türkiye'nin geçen yıl 85 milyar avroluk hacimle AB'nin 7'inci büyük ticaret ortağı haline geldiği hatırlatılan belgede, Türkiye'nin dış açıklarının (cari açık ve dış ticaret açığı) büyük miktarlara ulaşmasına rağmen finansman sürdürülebilirliğinin artırıldığı ifade edildi.
Öte yandan, katılım öncesi mali yardım çerçevesinde önümüzdeki 4 yılı kapsayan önerisini üye devletlerin onayına sunan AB Komisyonu, bu yıl 497,2 milyon avro tahsis edilen Türkiye'ye 2008'de 538,7 milyon avro, 2009'da 566,4 milyon avro, 2010'da 653,7 milyon avro ve 2011 yılında 781,9 milyon avro ayrılmasını istedi.
AB, önümüzdeki yıl diğer aday ve potansiyel aday ülkelerden Hırvatistan'a 146 milyon avro, Makedonya'ya 70,2 milyon avro, Arnavutluk'a 70,7 milyon avro, Bosna-Hersek'e 74,8 milyon avro, Karadağ'a 32,6 milyon avro, Sırbistan'a 190,9 milyon avro ve Kosova'ya 124,7 milyon avro mali yardımda bulunacak.
STRATEJİ BELGESİ
AB üyesi ülkelere ve Avrupa Parlamentosuna önümüzdeki bir yıla ilişkin genişleme stratejisi belgesini sunan AB Komisyonu, Türkiye'de reformların 2005 yılından bu yana yavaşladığı tespitinde bulunarak, “siyasi reformların hızlandırılmasını” istedi.
AB Komisyonu belgesinde bu kapsamda ifade özgürlüğü ve dini azınlıkların haklarıyla ilgili reformlara öncelik atfedilirken, vurgu yapılan diğer başlıklar arasında yolsuzlukla mücadele, yargı reformu, sendikal haklar, kadın ve çocuk haklarıyla kamu yönetiminde hesap verilebilirliğin artırılması yer alıyor. Belgede, “AB Komisyonunun güvenlik güçleri üzerindeki sivil gözetim başta olmak üzere Türkiye'deki siyasi reform sürecini yakından izlemesini sürdüreceği” ifade edildi.
Terör örgütü PKK'nın can kayıplarına neden olan silahlı saldırılarının ardından TBMM'nin sınır ötesi operasyona yetki verdiği hatırlatılan belgede, Türkiye'nin vatandaşlarını koruma ve terörizmle mücadele çabasında hukukun üstünlüğü yanında bölgesel barış ve istikrara önem vermesi istendi.
Belgede, üye ülkelere yönelik çağrıda, “AB'nin (aday ülkelere yönelik) taahhütlerine bağlı kalması ve teknik hazırlıkları yapılır yapılmaz ilgili fasılları açarak müzakere sürecini yolunda tutması büyük önem taşımaktadır” ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs Rum kesimine uygulanan “nakliyat araçları kısıtlaması” dahil, malların serbest dolaşımı üzerindeki engelleri kaldırması talep edilen belgede ayrıca, Rum kesimiyle “ikili ilişkilerin normalleştirilmesi beklentisi” dile getirildi.
Strateji belgesinde, “Türkiye, üyelik yükümlülüklerini karşılama yeteneğini geliştirdi. Malların serbest dolaşımı, mali hizmetler, trans-Avrupa ağları, bilim ve araştırma başta olmak üzere müzakere fasıllarında ilerleme sağlandı. Malların serbest dolaşımında, fikri mülkiyet haklarında, kartellerle mücadele politikasında, enerjide, istatistikte, işletme ve sanayi politikasında, tüketici ve sağlığının korunmasında, bilim araştırmada (AB müktesebatına) uyumunu ileri düzeye taşıdı” ifadelerine yer verildi.
- 6 Kasım 2007
2007 İlerleme Raporu: İfade Özgürlüğünde Kötü Not
-Avrupa Komisyonu'nca yayınlanan 2007 İlerleme Raporu'nda şiddet içermeyen görüşler hakkında açılan davaların önemli ölçüde arttığı vurgulanırken 301. maddenin değiştirilmediğinin altı çizildi. Ordu bildiri yayınlayarak seçime müdahale ettiği öne sürüldü raporda PKK'nın sivillere yönelik saldırıların arttığının altı çizildi.
BRÜKSEL(ANKA) Türkiye, ifade özgürlüğü konusunda Avrupa'dan kötü not aldı. Avrupa Komisyonu'nca yayınlanan 2007 İlerleme Raporu'nda şiddet içermeyen görüşler hakkında açılan davaların büyük artış gösterdiği vurgulanırken 301. maddenin değiştirilmediğinin altı çizildi. Ordu bildiri yayınlayarak seçime müdahale ettiği öne sürüldüğü raporda PKK'nın sivillere yönelik saldırıların yoğunlaştığının altı çizildi.
Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin son bir yılda AB yolundaki gösterdiği performansın değerlendirildiği 2007 İlermeme Raporu'nu açıkladı. Türkiye'nin Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesine yönelik ilerlemenin değerlendirildiği raporda, TBMM'nin cumhurbaşkanın halk tarafından anayasa reform paketini onayladığına işaret ediliyor.
Avrupa Komisyonu, raporunda 22 Temmuz seçim sürecini çok olumlu değerlendiriyor ve Yüksek Seçim Kurulu çalışmaları için "şeffaf, profesyonel ve etkin" nitelemelerini kullanıyor. Yeni parlamentonun ülkenin çeşitliğini daha iyi temsil etmekle birlikte baraja ilişkin tartışmaların sürdüğü belirtilen raporda seçim ile oluşturulan yeni AKP hükümetinin reform yol haritasını uygulama kararlığını dile getirdiğine dikkat çekildi.
-"ORDU BİLDİRİ YAYINLAYARAK SEÇİME MÜDAHALE ETTİ"-
2007 İlerleme Raporu'nda "Ordunun yaptığı açıklamalarına ve siyasi sürece müdahale etme girişimlerine karşın, 2007 seçimlerinin sonucu demokratik sürecinin üstünlüğünü teyid etti" değerlendirilmesi yapılıyor.
MGK'nun değiştirilmiş yapısı ile toplanmayı sürdürdüğüne dikkat çekilen raporda "Buna karşın silahlı kuvvetlerin, siyasi yaşam üzerindeki önemli etkisi sürdüğü" görüşü dile getirildi.
Savunma harcamaları kontrolü konusunda ilerleme sağlanmadığı vurgulanan raporda "Üst düzey silahlı kuvvetler üyeleri, Kıbrıs, laiklik ve Kürt sorunları dahil, iç ve dış politika konularındaki kamuoyuna yaptıkları açıklamalarını hızlandırdılar" diye yazıldı.
Avrupa Komisyonu "Genelkurmay, sitesinde ülkedeki laikliğin zayıfladığı savına ilişkin kaygıları içeren bir bildiri yayınlayarak 2007 cumhurbaşkanı seçimine doğrudan müdahale etti" yorumunu yaptı.
-"PKK SALDIRILARI KÖTÜLEŞTİ"-
2007 İlerleme Raporu'nda Güneydoğu'daki durumun değerlendirildiği bölümünde son seçimlerin sonucunda bölgedeki seçmenlerin Parlamentoda daha geniş bir biçimde temsil edildiğinin altı çizildi.
Bölgedeki genel sosyo-ekonomik durumun zor olmaya devam ettiği kaydedilen raporda PKK saldırıları yönünden bir kötüleşme olduğu vurgulanıyor. PKK'nın AB tarafından terör örgütü olarak ilan edildiği anımsatıldığı raporda sivillere yönelik terörist saldırıların arttığı belirtildi.
-"301 DEĞİŞMELİ"-
İlerleme Raporu'nda şiddet içermeyen görüşlere açılan davaların 2006 yılında bir kat arttığı, 2007 yılında da artmayı sürdüğü belirtilirken bu davaların yarısından fazlasının da 301. maddenin kapsamında açıldığına dikkat çekildi. "301 AB standartlarına uygun bir hale getirilmesi lazım" ifadesinin kullanıldığı raporda Terörle Mücadele Yasasının potansiyel etkilerinin de kaygı yarattığı kaydedildi. Raporda Hrant Dink cinayetine, Nokta dergisi olayına de yer verildi.
-"CEM EVLERİNİN AÇILMASINDA ZORLUKLAR VAR"-
Raporun din özgürlüğüne ilişkin bölümünde "Cem Evleri"nin açılmasında zorluklarla karşılandığı, ibaret yeri olarak kabul edilmediği ve devletten parasal destek almadığı vurgulanırken din derslerinin zorunlu olmaya devam ettiğine işaret edildi. Raporda Ruhban Okulunun açılmadığı, "Ekümenik Patriği"nin "Ekümenik" unvanını alamadığı belirtildi.
Ana dilleri Türkçe olmayan çocukların ana dillerini devlet okulunda öğrenemedikleri eleştirisini içeren raporda "Kamuda Türkçe dışındaki dillerin kullanılması yasa dışı olmayı sürdürüyor" denildi.
-"YARGI BAĞIMSIZLIĞI KAYGISI SÜRÜYOR"-
Yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına ilişkin kaygıların sürdüğü savunulan raporda, Şemdinli savcısının görevinden alındığına işaret edilirken hükümet ile yargı arasındaki ilişkilerdeki gerilimlerin sistemin etkin bir biçimde çalışmasına katkıda bulunmadığının altı çizildi.
Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerini onay sürecinde ilerleme sağladığı ifade edildiği raporda buna karşın AİHM'nin birçok kararının henüz uygulanmadığı da savunuldu.
-"İŞKENCEDE SIFIR TÖLERANSIN OLUMLU ETKİSİ OLDU"-
(Ankara Haber Ajansı) - 6 Kasım 2007
AB İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi Açıklandı
AB Komisyonu, diğer aday ve potansiyel aday ülkelerle birlikte Türkiye İlerleme Raporu, strateji belgesi ve önümüzdeki 4 yıla ilişkin mali yardım çerçevesini açıkladı.
İlerleme Raporunda, siyasi kriterlerle ilgili ''Güvenlik güçleri üzerindeki sivil gözetim'' bölümünde, ''Ordunun kamuoyuna yaptığı açıklamalara ve siyasi sürece müdahale çabalarına rağmen 2007 baharında yaşanan anayasal krizin sonucu demokratik sürecin üstünlüğünü teyit etmiştir'' denildi.
Türkiye'de son bir yılda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin ve reform çabalarının ele alındığı raporda, 22 Temmuz seçimlerinin TBMM'de ''ülkenin siyasi farklılıklarının daha iyi temsiline'' imkan sağladığı belirtilerek, yüzde 10 seçim barajının indirilmesinin ''tercih edileceği'' kaydedildi.
Belgede, ''(Bir önceki) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ve hükümet arasındaki gergin ilişkiler, reform sürecinde çalışmaların yavaşlamasına katkı sağladı'' ifadeleri yer aldı.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili endişelerin sürdüğü belirtilen raporda, ''yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını'' güçlendirmek için daha fazla çaba gösterilmesi talep edildi.
''Türkiye'de yolsuzluğun yaygın olduğu ve yolsuzlukla mücadelede sınırlı ilerleme sağlandığı'' ileri sürülen raporda, Türkiye'nin benimsediği ''işkenceye sıfır tolerans'' politikasının olumlu sonuç verdiği belirtildi.
Raporda Kıbrıs başlığı altında ''Türk hükümetinin BM gözetiminde kapsamlı çözüme bağlılığı ifade etmeyi sürdürdüğü'' belirtilerek, Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerin normalleştirilmesinde herhangi bir ilerleme sağlanmadığı ifade edildi.
İlerleme Raporunda öncelik verilen diğer unsurlar arasında, 301'inci maddenin AB standartlarında yeniden ele alınması talebi ve dini azınlıklara bazı haklar tanıması öngörülen Vakıflar Kanunu'nun kabul edilmesi dikkati çekti.
AB terör örgütleri listesindeki PKK'nın son dönemde artan saldırılarının Türkiye açısından ciddi bir güvenlik sorunu oluşturduğu kaydedilen raporda, terörle mücadeleye destek verildi.
Öte yandan, katılım öncesi mali yardım çerçevesinde önümüzdeki 4 yılı kapsayan önerisini üye devletlerin onayına sunan AB Komisyonu, bu yıl 497,2 milyon avro tahsis edilen Türkiye'ye 2008'de 538,7 milyon avro, 2009'da 566,4 milyon avro, 2010'da 653,7 milyon avro ve 2011 yılında 781,9 milyon avro ayrılmasını istedi.
AB üyesi ülkelere ve Avrupa Parlamentosuna önümüzdeki bir yıla ilişkin genişleme stratejisi belgesini sunan AB Komisyonu, Türkiye'de reformların 2005 yılından bu yana yavaşladığı tespitinde bulunarak, ''siyasi reformların hızlandırılmasını'' istedi.
(Anadolu Ajansı) - 6 Kasım 2007
AB: "301'i değiştirin, Ek Protokol'ü uygulayın"
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, ''TCK 301'inci madde hiçbir gecikme olmaksızın değiştirilmeli'' dedi. Rehn, Ek Protokol uygulanmadıkça Türkiye ile 8 başlığın açılmayacağını kaydetti.
AB Komisyonu, diğer aday ve potansiyel aday ülkelerle birlikte Türkiye İlerleme Raporu'nu, strateji belgesini ve önümüzdeki 4 yıla ilişkin mali yardım çerçevesini bugün açıkladı.
İLERLEME RAPORU
Ordunun durumu:
Ordunun kamuoyuna yaptığı açıklamalara ve siyasi sürece müdahale çabalarına rağmen 2007 baharında yaşanan anayasal krizin sonucu demokratik sürecin üstünlüğünü teyit etti.
Silahlı Kuvvetler (son bir yılda) önemli siyasi etki yaratmayı sürdürdü. Silahlı Kuvvetler'in üst yönetimindekiler iç ve dış politikayı ilgilendiren sorunlarda kamuoyuna açıklama yapmayı hızlandırdı.
Türkiye'deki siyasi çalkantı:
22 Temmuz seçimleri TBMM'de ülkenin siyasi farklılıklarının daha iyi temsiline imkan sağladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) adil seçimleri ihlal etmediği yönündeki kararına rağmen yüzde 10 seçim barajının indirilmesi tercih edilecek.
Beklenen yasalar:
(Bir önceki) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ombudsmanlık Yasası, Vakıflar Yasası ve özel eğitim kurumlarını düzenleyen yasa baştaolmak üzere siyasi reformlarla ilgili birçok yasayı veto etti. Ayrıca Ombudsmanlık Yasası'nın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Cumhurbaşkanı ve hükümet arasındaki gergin ilişkiler, reform sürecinde çalışmaların yavaşlamasına katkı sağladı.
Yargının bağımsızlığı:
Anayasa Mahkemesi'nin, nisan ayında TBMM'deki cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk ve ikinci turunda milletvekillerinin üçte ikisinin (367) hazır bulunmasının zorunlu olduğuna karar vererek yapılan ilk tur oylamayı geçersiz ilan etmesi, mahkemenin bu kararında tarafsızlığını yitirdiği yönünde güçlü siyasi tepki ve iddialara neden oldu.
Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirmek için daha fazla çaba gösterilmeli.
Yolsuzluk:
Türkiye'de yolsuzluk yaygın ve yolsuzlukla mücadelede sınırlı ilerleme sağlandı. Yolsuzlukla mücadele stratejisinin geliştirilmesinde etkin ve iyi koordinasyonlu kurumların ve güçlü yasal altyapı önemli.
İşkence:
Türkiye'nin benimsediği "işkenceye sıfır tolerans" politikası olumlu sonuç verdi. İşkence ve kötü muameleyle ilgili dava sayısı azaldı. Adli Tıp Kurumu'nun bağımsızlığı güçlendirilmeli ve tıbbi rapor kalitesi artırılmalı.
Din ve ibadet özgürlüğü:
Aleviler ve gayrimüslimlerin karşılaştıkları temel sorunları çözmede gerçek bir ilerlemeden bahsedilemez. Türkiye Lozan Anlaşması'na dayanarak sadece Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler gibi belirli gayrimüslimleri azınlık kabul ediyor. Bu bakış açısı Türkiye'nin etnik köken, dil ve dinine dayanarak bazı vatandaşlarına, kimliklerini korumaları için özel haklar sunmasını engellememeli.
Kıbrıs:
Türk hükümeti BM gözetiminde kapsamlı çözüme bağlı. Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerin normalleştirilmesinde herhangi bir ilerleme sağlanmadı ve Türkiye Rum kesiminin bazı uluslararası örgütlere ve anlaşmalara katılımını engellemeyi sürdürdü.
Türkiye, 1960 anlaşmasındaki garantörlüğüne dayanarak Kıbrıs Rum kesiminin petrol çıkarmak için Lübnan ile Akdeniz'de münhasır ekonomik alan paylaşımı anlaşması imzalamasını ve Rum kesiminin Fransa ile imzaladığı savunma işbirliği anlaşmasını protesto etti.
Ek Protokol:
Türkiye, AB'nin geçen yıl aralık zirvesinde 8 fasılda müzakereleri dondurmasına neden olan Ek Protokol yükümlülüklerini (limanların ve havaalanlarının Rum kesiminin kullanımına açılması) eksiksiz yerine getirmede hiçbir ilerleme sağlamadı.
TCK 301:
301'inci madde AB standartlarında yeniden ele alınmalı.
PKK terörü:
PKK'nın son dönemde artan saldırıları Türkiye açısından ciddi bir güvenlik sorunu oluşturdu. Terörle mücadele destekleniyor.
Dink suikastı:
Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından Türk toplumu dayanışma gösterdi fakat bazı kesimler faillere destek verdi. Polisin ihmali yönündeki iddialar dahil olmak üzere geniş kapsamlı bir soruşturmaya gerek duyulmaktadır.
Ekonomi:
Türkiye geçen yıl 85 milyar euroluk hacimle AB'nin 7'inci büyük ticaret ortağı. Türkiye'nin dış açıkları (cari açık ve dış ticaret açığı) büyük miktarlara ulaşmasına rağmen finansman sürdürülebilirliği artırıldı.
Katılım öncesi mali yardım çerçevesinde önümüzdeki 4 yılı kapsayan önerisini üye devletlerin onayına sunan AB Komisyonu, bu yıl 497.2 milyon euro tahsis edilen Türkiye'ye 2008'de 538.7 milyon euro, 2009'da 566.4 milyon euro, 2010'da 653.7 milyon euro ve 2011 yılında 781.9 milyon euro ayrılmasını istedi.
STRATEJİ BELGESİ
AB üyesi ülkelere ve Avrupa Parlamentosu'na önümüzdeki bir yıla ilişkin genişleme stratejisi belgesini sunan AB Komisyonu, Türkiye'de reformların 2005 yılından bu yana yavaşladığı tespitinde bulunarak, "siyasi reformların hızlandırılmasını" istedi.
AB Komisyonu belgesinde bu kapsamda ifade özgürlüğü ve dini azınlıkların haklarıyla ilgili reformlara öncelik atfedilirken, vurgu yapılan diğer başlıklar arasında yolsuzlukla mücadele, yargı reformu, sendikal haklar, kadın ve çocuk haklarıyla kamu yönetiminde hesap verilebilirliğin artırılması yer alıyor.
Belgede, "AB Komisyonu'nun güvenlik güçleri üzerindeki sivil gözetim başta olmak üzere Türkiye'deki siyasi reform sürecini yakından izlemesini sürdüreceği" ifade edildi.
Terör örgütü PKK'nın can kayıplarına neden olan silahlı saldırılarının ardından TBMM'nin sınır ötesi operasyona yetki verdiği hatırlatılan belgede, Türkiye'nin vatandaşlarını koruma ve terörizmle mücadeleçabasında hukukun üstünlüğü yanında bölgesel barış ve istikrara önemvermesi istendi.
Belgede, üye ülkelere yönelik çağrıda, "AB'nin (aday ülkelere yönelik) taahhütlerine bağlı kalması ve teknik hazırlıkları yapılır yapılmaz ilgili fasılları açarak müzakere sürecini yolunda tutması büyük önem taşımaktadır" ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs Rum kesimine uygulanan "nakliyat araçları kısıtlaması" dahil, malların serbest dolaşımı üzerindeki engelleri kaldırması talep edilen belgede ayrıca, Rum kesimiyle "ikili ilişkilerin normalleştirilmesi beklentisi" dile getirildi.
Strateji belgesinde, "Türkiye, üyelik yükümlülüklerini karşılama yeteneğini geliştirdi. Malların serbest dolaşımı, mali hizmetler, trans-Avrupa ağları, bilim ve araştırma başta olmak üzere müzakere fasıllarında ilerleme sağlandı. Malların serbest dolaşımında, fikri mülkiyet haklarında, kartellerle mücadele politikasında, enerjide, istatistikte, işletme ve sanayi politikasında, tüketici ve sağlığının korunmasında, bilim araştırmada (AB müktesebatına) uyumunu ileri düzeye taşıdı" ifadelerine yer verildi.
REHN'İN AÇIKLAMALARI - cnnturk.com
301'inci madde:
Konuya ilişkin olarak bir basın toplantısı düzenleyen Olli Rehn, "Hükümetin demokrasi ve bireysel özgürlükler alanında bazı reformları üst sıralara yerleştirmiş olması önemli birşey. AB'ye katılacak bir ülkede, akademisyenlerin, gazetecilerin, diğer aydınların veya herhangi bir vatandaşın sırf düşüncelerini açıkladığı, şiddet içermeyen bir şekilde açıkladığı için yargılanmaları kabul edilemez" dedi.
Rehn, bu sözleriyle Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin "hiçbir gecikme olmaksızın" değiştirilmesi gereğine atıfta bulundu ve "Türkiye, din ve ifade özgürlüğü için daha çok çaba harcamalı" dedi.
Rehn, Türkiye'deki reform sürecinin siyasi çalkantılar sebebiyle yavaşlamasını da eleştirdi.
Sınır ötesi operasyon:
Türkiye'nin olası sınır ötesi operasyonuna da değinen Rehn, "Türkiye sınır ötesinden PKK terörüne maruz kalmaktadır. AB bu durumu kınamaktadır. Bunu anlıyoruz" ifadesini kullandı.
Rehn, Türkiye'nin olası operasyonunun AB'ye katılım sürecini ne yönde etkileyeceğine yönelik bir soruya, "Varsayımlar üzerinden konuşmak doğru olmaz. Türkiye'nin Irak ile birlikte, bölgesel yetkililerle, uluslararası toplumla bu sorunlara çözüm bulması gerekir" yanıtını verdi.
"Soruna politika aracılığıyla siyasi bir çözüm bulunmalı" diyen Rehn, "Bence Bush ve Erdoğan arasındaki görüşmeler son derece teşvik edici görüşmelerdir" dedi.
Rehn, tezkerenin de bu siyasi stratejinin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini kaydetti.
Bölgedeki bütün oyuncuların Türkiye'nin kendi halkını korumak için gösterdiği çabayı desteklemesi gerektiğini söyleyen Rehn, "Uluslararası hukuka saygı gösterilmeli ve orantısız askeri güç kullanımından kaçınılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"İki yeni başlık açılabilir"
Teknik hazırlıkların tamamlandığı başlıklarda müzakerelerin başlaması gerektiğini belirten Olli Rehn, "Önümüzdeki haftalarda en azından iki başlıkta açılabilir: Tüketicinin ve sağlığın korunması ve Trans-Avrupa ağları başlıklarında" dedi.
Rehn, bu iki başlıkta müzakerelerin başlamasını bütün AB üyesi ülkelerin desteklemesini beklediğini söyledi.
Olli Rehn, Türkiye'nin kendi yükümlülüklerini (Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün uygulanması) yerine getirmemesi durumunda ise diğer 8 başlığın açılmayacağını kaydetti.
Türkiye, Gümrük Birliği'nin Kıbrıs Rum yönetimi dahil AB'ye yeni katılan 10 üyeye de uyarlanması için Ankara Anlaşması'nın Ek Protokolü'nü imzalamış, ancak aynı zamanda bir de deklarasyon yayımlayarak, imzanın Kıbrıs Rum kesimini tanıma anlamına gelmediğini ilan etmişti.
Türkiye, KKTC'ye izolasyonlar kaldırılmadıkça Türkiye'nin, limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesimi gemi ve uçaklarına açılmasını öngören Gümrük Birliği Ek Protokolü'nü gündeme almayacağını belirtiyor.
Rehn, Türkiye'ye ilişkin İlerleme Raporu'nun çok sert ya da yumuşak olmadığını dile getirdi.
Türkiye 2005'te müzakerelere başladı
Türkiye ile AB arasındaki müzakereler 3 Ekim 2005'te başladı. Bu tarihte, Avusturya'nın 'imtiyazlı ortaklık'ta diretmesi krize neden olmuştu.
AB Dönem Başkanlığı'nı yürüten İngiltere, bu süreçte Türkiye'ye önemli ölçüde destek vermiş ve müzakerelerin başlamasında etkili olmuştu.
CNNTURK - 6 Kasım 2007