Sivas katliamı her sene yıldönümünde anılıyor, unutulmuyor ama bunlar yeterli mi?
6-7 Eylül olayları unutulmayıp, nasıl tertiplendiği iyice bilinip bunlara karşı halkın duyarlılığı sağlanabilseydi, benzerleri olan katliamlar da yaşanmazdı
Egemenlerle ezilenler arasında süren mücadelenin değişik biçimlerinin anlatımı olan tarih, egemenlerin saltanatlarını sürdürmeleri için ezilenleri birbirlerine düşürüp kırdırdığının da tanıklığıyla doludur. İşte 2 Temmuz, bu yüzyılın sonunda, bu oyunun nasıl sahneye konduğunun en acı örneğidir. Acıdır; çünkü devlete güvenip Kültür Bakanlığı’nın yardımlarıyla şenlik düzenleyen, saz çalıp semah dönerek ozanlarını anan Pir Sultan dostlarının, devletin gözlerinin önünde olayların yaşandığı sekiz saat boyunca canlı televizyonlardan gösterilerek, şeriatçılarca ateşlerde yakıldığı bir vahşetin, insanlığın vicdanını kanatan kara bir günün yıldönümüdür.
Eğer insanlık böyle bir acıyı bir daha yüreğinde duymak, böyle bir vahşetin külleriyle yüzünü bir daha karalamak istemiyorsa, tarihinin bu kara gününü hiç unutmamalıdır. Unutmamalıdır ki; bunların bir daha yaşanmaması için önlemler alsın, unutmamalıdır ki; bunu gelecek nesillerin bilincine taşıyarak, bu tür utançlardan, insanlık ayıplarından onları korusun, unutmamalıdır ki; insanlığın bu kara gününün dersleriyle geleceğin aydınlığına, dostluğuna, kardeşliğine hizmet etsin, unutmamalıdır ki; bu türden tertiplere (provokasyonlara) karşı halk aşılanmış organizma gibi kendi kendine örgütlenip mücadele etmenin yollarını bulsun.
6-7 Eylül olayları unutulmayıp, nasıl tertiplendiği iyice bilinip bunlara karşı halkın duyarlılığı sağlanabilseydi, bunun benzerleri olan, Maraş, Çorum ve Sivas katliamları da yaşanmazdı. Halkın unutkanlığı denilen hafızasının silinmesinin de bu olaylarda payı fazladır.
Son acı olsun!
İşte bu tarihsel bilince hizmet etmek isteyen bizler 2 Temmuz’un acısını, utancını gelecek kuşakların bilincine taşıyarak, bu tür kötülüklerden insanlığı koruyup bunun insanlığın yüreğini yakan son acı olması için çalışacağız.
Biz tüm insanların, dili, dini, inancı, ulusu, ırkı, yeri yurdu ne kadar farklı olursa olsun, büyük insanlığın eşit bir parçası, birbirinin dostu ve kardeşi olduğu inancıyla, “gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim” diyerek bütün insanlığı barışa, dostluğa ve kardeşliğe çağırıyoruz.
Biliyoruz ki, insan insanı sevdikçe insanlaşır, insan bütün insanlığı kendi gibi bilip birleştikçe yücelir. Dünyamızın ve ülkemizin bu günlerde dostluğa, barışa, kardeşliğe, özgür birlikteliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır.
Ne ezenin, ne de ezilenin olduğu, insanca, hakça bir yaşamın sürdüğü bir dünya özlemiyle eşit, özgür ve onurlu bireyler olarak yaşama davetimizi, bu kara günün yıldönümünde tekrarlıyoruz.
A. RIZA AYDIN
RADİKAL 2 - 29 Haziran 2008