(...) Madımak özgülünde ortaya bir kez daha çıkan gerçek, Alevilerin yakılarak yok edilerek, Alevi sorunun ortadan kaldırılamayacağıdır...
Bugün 8 Kasım. Bugün Aleviler ve dostları yine harekete geçtiler. Geçen yılda bir gün farkla yüz binin üzerinde kitle ile harekete geçmişlerdi. İki yıldır artan ölçüde yoğunlaşan Alevi hareketliliği son yirmi yıldır hep var, hep canlı.
Neden? Bir Alevi sorunu var çünkü. Alevilerin kendilerinden mi kaynaklanıyor bu sorun? Asla! Doğrudan sistemden ve sistemin kuruluş biçiminden kaynaklanıyor bu sorun!
Aleviler sistemin adını koymaktan çoğu zaman sakınır. Bunun nedenleri var kuşkusuz, ama biz yine de adını koyalım: Biçim olarak sistemin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti! Kurucu Ata’lar modern bir devlet kuralım dediler ve böyle bir devletin varlık şartı olarak da Türklere dayanmayı düşündüler. Ne ki Anadolu da sadece Türkler yaşamıyordu: Kürtler, Rumlar, Ermeniler ve daha bir çok ulusal/etnik halk toplulukları yaşıyordu. Türklerde bu ulusal-etnik halk topluluklarından bir tanesi, üstelik hepsini kapsayacak ve üst kimliği olacak kadar da güçlü değildiler. Varsın olmasınlar, her şeyin bir çözümü vardı onlar için: tüm halk topluluklarını yok sayacak, kimliklerini inkar ve imha yolunu seçecek ve Türkleştirmeyi hedefleyeceklerdi. İtiraz edenlerin üzerine acımasızca gidecekler, seslerini çıkaramayanları eğitim ve kültür yoluyla asimile edecekler, Türkleştireceklerdi. “Ne Mutlu Türküm Diyene!” o zamanlardan beri bunun şiarı olacaktı.
Bir yerde ulus varsa, o ulusun dini de olurdu. Cumhuriyetin kurucuları Osmanlıdan gelme, hemen hepsi son dönem Osmanlı Paşalarıydı. Osmanlı’nın dini Hilafet biçimi altında Sünni İslam’dı. Osmanlı devlet tarzıyla, hilafetle bir yere varılamayacağını, yeni zamanlarda bunun yerinin olmadığından hareketle hilafeti reddederken, dinin gücünü göz önüne alarak Sünniliği alacak, devlet dini yapacaklardı. Neden Sünniliği?.. Çünkü Sunilik kuruluşundan itibaren devlet ve iktidar düşüncesine en uygun mezhepti ve üstelik bunu Osmanlı da kanıtlamıştı. İstediler ki kontrollerinde olmaya en uygun bir mezhep üzerinden toplumu kontrol etsinler. Buradan hareketle diğer dinleri/mezhepleri yok sayacak, inkar edeceklerdi. İtiraz edenlerin üzerine aynı şekilde sert gidecekler, “sessiz sedasız” kabul edenleri asimile etmeyi /Sünnileştirmeyi amaçlayacaklardı.
Peki, Alevilik ne olacaktı? Osmanlıdaki gibi sadece Alevi oldukları için Alevilerin “katli vacip” olmayacaktı: eğitim ve kültür hayatında Aleviliğe en küçük bir yer vermeyerek, Sünniliğin toplumun her kesiminde egemen olmasının ortamını yaratarak, Sünni inanç değerlerinin egemen kılınması üzerinden “Aleviliğin katli vacip” olacaktı…
86 yıl boyunca Alevilik yok sayılacak, inkar edilecekti. Bu süre boyunca kendi inanç değerlerini toplum önünde yasal ve meşru bir şekilde yaşayamayan, hor görülen, dışlanan Aleviler için adeta Osmanlıdaki gibi “ibadette, kabahat da gizli” olmaya devam edecekti.
1960’lı, özellikle 70’li yıllar Türkiye toplumunun genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, işçisiyle köylüsüyle, milyonlarca insanıyla sokağa çıktığı hakkını hukukunu aradığı, özgürleştiği, devletle olan göbek bağını kestiği, yurttaşlaştığı yıllar olarak yaşanacaktı. Bu dönemde Aleviler sol/sosyalizm formatı altında emek güçlerinin yanında yer alacak, bu oranda her tür baskıya katliama uğrayacaktı. Sivas, Maraş, Çorum katliamları ve ölümler birbirini takip edecekti. 12 Eylül darbesi Alevi inancının yasaklı haliyle yetinmeyecek, Sünni inancı okullarda zorunlu din dersi yapacak, Aleviliği ve diğer inanış biçimlerinin üzerine sünger çekmenin nesillerini yaratmaya soyunacaktı.1990’lı yıllar Kürt uyanışınınTürkiye'de hayatın her alanını etkilediği, dünyada kimlik, dinsel, azınlık hak ve özgürlük mücadelelerinin öne çıktığı yıllar olacak, bu gelişme kaçınılmaz olarak Alevilerin harekete geçmesi için olumlu bir rol oynayacaktı.
Alevi halkının uyanışı, üstelik bunu dar bir mezhepsel inanış içerisine hapsetmeyip, demokrasi mücadelesi bağlamı içinde yer alarak Kürt uyanışıyla paralel bir hat çizme olasılığının güçlenmesi, Osmanlı’nın torunlarını katliamcı önlemlere götürecekti. 1 Mayıs 1977, Sivas, Maraş ve Çorum katliamlarında faşist çeteleri Alevi halka ve sola karşı kullananlar, 2 Temmuz Madımak katliamında da aynı güçleri kullanacak 35 canımız 15 bin kişilik yobaz/gerici güruh tarafından yakılacaktı.
Madımak Alevi sorunun ortadan kaldırdı mı? Kaldırması olanaklı mı? Tam aksine Madımak özgülünde ortaya bir kez daha çıkan gerçek, Alevilerin yakılarak yok edilerek, Alevi sorunun ortadan kaldırılamayacağıdır.
Alevi sorunun çözümü gerçek bir laiklikten, Alevilere yönelik her türden dışlama ve eşitsizliği ortadan kaldırmaktan geçiyor. Gerçek bir laiklik için zorunlu din derslerinin kaldırılması, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesi, devletin dinden arındırılması ve tüm inançlara eşit mesafede durması başlangıç talepleridir.
Bu taleplerin yerine getirilmesi salt yasal/hukuki değildir. Aleviler nereden geliyor, nereye gidiyor,mevcut durumları nedir, bunun bir bilimsel izahının yapılması gerekiyor. Son 30-35 yıllık tarihten başlanarak, neyi nasıl yaşadılar, yıllar yılı neden ve nasıl inkar edildiler, bunun sonuçları ne oldu, kim fail, kim mağdur aşağıdan yukarıya doğru gelişen gerçek yüzleşme/hesaplaşma süreçlerine ihtiyaç vardır. Bunun bir intikam duygusuyla değil, bir daha aynı şeylerin yaşanmaması ve herkesin kendini özgürce yaşaması için yapmak gerekiyor. 1930’larda Kürtler katledildi ne oldu, bitti mi?1915 Ermeni katliamı Türkiye ye ne kazandırdı? Sözde Türkiye laikti, ama devlet dini de Sünni İslam’dı, laik bir devletin dini olur mu? işte sonuç, tüm inanış biçimlerinin zayıf düşmesi, Türkiye’nin laik düzeninin Sünni İslam’la baş başa kalması. Bu durumda Aleviliğin inkarı Cumhuriyet Türkiye’sine ne kazandırmış oluyor?
Gerçek şu ki, geçmiş unutulmuyor, yaşanmışlıklar unutulmuyor, tarih unutulmuyor!..
Öyleyse bir geçmiş muhasebesi, bir geçmiş yüzleşmesi ve hesaplaşması yapacağız. Geçmişte ki zehirli cangılları ayıklayacağız. Bu geçmişin yasakçı, inkarcı, baskıcı kara sayfasını kapatıp yeni beyaz sayfa açmak, haklar, özgürlükler Türkiye’sini yaratmak için şart!
Öyleyse,
HEPİMİZ ALEVİYİZ!
78’LİLER GİRİŞİMİ
KAYNAK : Alevihaber.com - 6 Kasım 2009