Abdi İpekçi öldürüleli 30 yıl oldu. Geçen onca zamanın ardından cinayeti aydınlatacak olan sorular hâlâ cevapsız
Evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu ölen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi’nin ölümünün ardından tam 30 yıl geçti. O Türkiye’de bugüne kadar suikastlara kurban giden 47 gazeteciden sadece birisi. Ölümü de davası da diğer gazetecilere benzedi. Ve İpekçi cinayetinin ardından geçen 30 yılda birçok soru yanıtsız kaldı. Tetikçi yargılanırken, MİT başta olmak üzere cinayetle ilişkisi olduğu iddia edilen güçler açığa çıkarılmadı.
Mezarı başında anıldı
Sorularına 30 yıldır cevap bulamayan ve cinayetin arkasındaki güçlerinin açığa çıkarılmasını isteyen İpekçi’nin dostları ve meslektaşları, dün yine İpekçi’nin mezarının başındaydı. Yapılan anmada yine cevaplar ve sorumluların bulunması istendi. Anmada konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Eriç, bir talebi şu sözlerle ifade etti: “İpekçi’nin ölümünün ardından tam 30 yıl geçti. 30 yıldır beklediklerimize ulaşamadık.” Gerçek katillere ulaşılmasının engellendiğini söyleyen Eriç, “Tetikçilerin arkasında duranların yakalanmamasına destek verildiği için karanlıklar aydınlatılamıyor” dedi.
Arkasındaki güçler bulunsun
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin de cinayetin aydınlatılmasını istedi. İşlenen cinayetlerin faillerinin bulanamadığını söyleyen Ergin, “Sadece tetiği çekenler bulunuyor. Öldürme emri verenlerin kim olduğu belli değil” diye konuştu. Abdi İpekçi’nin kızı Nuket İzzet İpekçi de babasının katillerinin bulunmasını istedi.
Cinayet aydınlatılmadı
Cinayetin tetikçisi olan Mehmet Ali Ağca’nın yanı sıra cinayette rolü olan kimi isimler çeşitli cezalara çarptırıldı. Ancak aradan geçen zamana rağmen suikast dosyasında hâlâ yanıtı bulunamamış sorular var.
* Cinayeti kimler nasıl planladı?: Abdi İpekçi cinayetinin gerçek azmettiricilerinin Mehmet Şener, Oral Çelik, Yalçın Özbey ve Yavuz Çaylan olduğu, o tarihte MİT’e çalıştığı öne sürülen Abuzer Uğurlu’nun bürosunda planlandığı ve o gün eylem planının yapıldığı odada bir MİT mensubunun da bulunduğu iddia edildi. Bu iddia, mahkeme sürecinde Ağca da dahil olmak üzere en az üç sanık tarafından dile getirildi. MİT, bu iddiaya yanıt vermedi.
* İkinci bir araç var mıydı?: Cinayetten sonra görgü tanıkları “..İki kişiydiler, beyaz bir Renault’ya bindiler, başka bir araç daha vardı....” diye ifade verdiler. İkinci araç konusu hiçbir zaman açıklık kazanmadı. “Cinayet sırasında MİT görevlisi Şahin Tolunoğlu’nun da olay yerinde bir başka araçta beklediği” yönünde bir başka iddia daha ortaya atıldı. Bu iddiayı ileri süren kişi, Gazeteci Uğur Mumcu’ydu. Mumcu’nun kaderi de İpekçi’den farklı olmadı; 1993 yılında öldürüldü.
* Ağca, askeri cezaevinden nasıl kaçtı?: Ağca dosyasının en büyük muammasını, yüksek güvenlik önlemlerinin olduğu Kartal Askeri Cezaevi’nden 25 Haziran 1979 tarihinde kaçırılması oluşturuyor. Ağca, bu hapishanedeki askeri görevliler ve onların devreye soktuğu erler tarafından kaçırıldı. Bu organizasyonun kilit ismi olan “Ömer Astsubay” sırra kadem bastı ve yargılanmadı. Olaya karışan erler ise muhtelif hapis cezalarına çarptırıldı.
* MİT’çi Günyol neden hiç sorgulanmadı?: İpekçi dosyasında hâlâ muamma olarak kalan bir konu, Ağca ile üst düzey bir MİT yetkilisinin yollarının İspanya’nın Mallorca Adası’nda kesişmiş olması. Bu kişi, bir dönem MİT Dış İstihbarat Dairesi başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş olan Metin Günyol. Günyol, Ağca’nın sorgulamasında da yer almıştı. Ağca’nın 1981’de Papa’yı Roma’da vurmasından tam bir hafta önce Mallorca Adası’na gittiği biliniyor. Bu tarihte Günyol’un da Mallorca’da bulunması, Ağca-MİT ilişkisini daha da açığa çıkardı.
Ayrıca Abdi İpekçi cinayetinin organizasyonunda yer alan Mehmet Şener, Yalçın Özbey ve Oral Çelik, bu cinayetten dolayı hiç sorgulanmadılar ve hiç ceza almadılar.
İstanbul/EVRENSEL - 02.02.2009