İçinde bulunduğumuz Yası Muharrem, (Hicri 10 Muharrem 61- Miladi 10 Ekim 680) 1329 yıl önce Kerbela’da yaşanan insanlık tarihinde yaşanan en acı katliamın yıl dönümüdür. Kerbela çölünde kuşatılan Hz. Hüseyin 72 yandaşı ile Yezid'in ordusuna karşı durdu. Sonu belli bir savaştı bu. Ya zulme teslim olmak vardı, ya da onurluca ölüm… Hz. Hüseyin ölümü tercih ederek ölümsüzleşti. İnsanlığın onuru, başkaldırının simgesi oldu. Yezit 10 Muharrem 61'de Kerbela'da galip geldi ama tarih önünde yenildi, her cemde lanetlendi ve insanlıktan yana zalimlere karşı her insan tarafından o günden bu yana lanetlenmektedir.
Kerbela mazlumla zalimin kavgasıydı. Bu kavga insanlık tarihinin kavgası, günümüzdeki adı ile sınıf kavgasıdır. Bu kavga ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında sürüyor. Hazreti Hüseyin'in verdiği kavga İnsanlığa zulmeden, sarayında kadın ve içkinin sefası içinde ama İslam adına hükmeden, kendisinin hiç bir ibadetle ilgisi olmayan Yezid'e karşı idi. Günümüzde bu mücadele aynı zulmü yapan faşizme karşı veriliyor. Ta ki yeryüzünden bütün kötülüklerin kökü kazınana kadar, sürecek.
Kerbela, Esat Korkmaz'ın deyimiyle "Şeriatçı İslam’la hesaplaşmanın başlangıç öyküsü" dür. Şeriat, O günden bugüne kan dökmekte yani Kerbela halen devam etmektedir. Yezid'in zulmü Muaviye'nin politikası başımızdadır ve yönetmeye devam etmektedir. Kahramanmaraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları bunun en acı örnekleridir. Bu gün bu katliamların başrol oyuncuları Alevi çalıştaylarına davet edilerek hakkımızda çözüm sunmaktalar.
Kerbela’yı anmak Hz. Hüseyin’i anlamakla olur. Tarihsel-toplumsal haklılıktan kalkarak onun yolunda onun mücadelesini yükseltmekle olur. Kerbela’yı anmak sadece ağlamak eziyet çekmekle olmaz. Acısı bütün insanlığın acısı, mücadelesi tüm ezilenlerin mücadelesi olmalıdır.
Kerbela bulunduğumuz coğrafyada çok derin izler bırakmıştır. Hüseyin yandaşları, Kerbela'yı bir tapım kültürü haline getirmişlerdir. Şiiler namaz kılarken secdeye indiklerinde Kerbela taşına alınlarını sürerler. Küfelilerin mahcubiyetinden kaynaklı kendilerine eza eder, Hazreti Hüseynin acısını duymak, hissetmek, paylaşmak isterler.
Anadolu Alevileri Hüseyin için gözyaşı dökseler de genel olarak Kerbela'yı bir direniş destanı olarak algılarlar. Hazreti Hüseyin'i cemdeki en büyük makam olan posta oturtur, Hazreti Muhammet, Hazreti Ali ve Hazreti Hasan’ı da, Hazreti Hüseyin’e bağlı kılarlar. Bu "zalimin karşısında boyun eğmektense, onurlu ölüm yeğdir" diyen Hazreti Hüseyin'in mücadelesine saygının ifadesidir. Bu onurlandırma Hazreti Hüseyin'in direncinin halk nezdinde karşılık bulmasıdır. Hazreti Hüseyin'in direnişi halkın zalimlere duyduğu nefretin destanıdır.
Kerbela olayının dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilelim. Bugünün Muaviyelerini, Yezitlerini, Hızır Paşalarını iyi bilelim. İyi bilelim ki verdiğimiz kavga özüne uysun, iyi bilelim ki verdiğimiz kavga anlamlı olsun ve haksızlığa karşı hep haklı kalsın. Şu çok açıktır ki; kan ve gözyaşı üzerine politika yapan egemenler o gün Kerbela’yı kana buladılar. Bugün aynı zihniyet dünyayı kana bulamaktadır.
Hazreti Hüseyin'i davet eden Küfelilere Hazreti Hüseyin'in kız kardeşi Zeynep şöyle seslenir.
"Şimdi kardeşim ve bizler için mi ağlıyorsunuz? Onun için mi hazin ve acıklı çığlıklarınız göğe yükseliyor? Evet, vallahi ağlayın! Çünkü siz ancak ağlamaya layıksınız. Sizinki öyle bir utanç ve alçaklık ki hiç bir suyla yıkanmaz.
Siz zamanın imamının katline ortak, en azından seyirci kalma alçaklığını içinize sindirdiniz. Onun mübarek kanının pıhtıları hala ellerinizde ve siz onları asla temizleyemeyeceksiniz.''
Haksızlığı gördüğü halde sessiz ve seyirci kalmak da haksızlığa ortak olmaktır.
Evet, bu gün Küfelilerin yaptığını yapan Hızır paşalar MHP mitinginde semah döndüler. Kendilerine Alevi diyen bu kişiler Küfeliler gibi bu alçaklıktan kurtulamazlar.
Gazi Aslan
Banaz Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı
Alevihaber.com - 14 Aralık 2009