12 Eylül'ün 'Alevi önderleri'

12 Eylül'ün 'Alevi önderleri'ERGİN DOĞRU / GUNDEMONLINE12 Eylül darbesi Türkiye'de demokratik sol muhalefetle beraber...

12 Eylül'ün 'Alevi önderleri'

ERGİN DOĞRU / GUNDEMONLINE

12 Eylül darbesi Türkiye'de demokratik sol muhalefetle beraber Alevi örgütlülüğünü de ezmiştir. Daha çok sol güçler içerisinde örgütlü olan Aleviler açısından bu durum kaçınılmaz bir sondu. Cumhuriyet dönemi boyunca asimilasyon ve katliamlara maruz kalan Aleviler, darbenin ağır baskılarına maruz kaldı.

Darbe paşaları toplumun yaşamından, siyasetine ve inancına her alanı yeniden şekillendirdiler. Yapılan toplum mühendisliği ile devletin resmi anlayışı oluşturulmaya çalışıldı.12 Eylül valisi Kenan Güven'in Dersim'i camilerle donatma çabaları bu politikaların sonucuydu. 12 Eylül zihniyeti pratik olarak cami yaptırma, zorunlu din dersi uygulamalarını katılaştırma, imam hatiplerin önünü açma gibi uygulamaları yürürlüğe koyarken, bir yandan da, bunun kadrolarını oluşturdu.

Yeni belirlenen Türk-İslamcı çizgi devletin anlayışı yapılırken, Aleviler de bunun içine yerleştirilmeye çalışıldı. 90'larla beraber demokratik Kürt muhalefetinin yükselmesi, devletin Alevilere dönük politikalarını da değiştirdi. Devlet, birden yok saydığı Alevileri hatırlamaya başladı, yeni 'Alevi önderleri' açığa çıkmaya başladı. Yine bu süreçte resmiyeti olmasa da cemevlerinin önü açıldı.

Bugünlerde isimleri revaçta olan Fethullahçı ve İslamcı medyanın hazine bulmuş gibi sarıldıkları ve ilerici Alevilere küfür etmenin dayanağı yaptıkları 'Alevi önderleri' ve yazarları, işte bu dönemde açığa çıkarıldı. Bu isimlerden öne çıkan Fermani Altun ve İzzettin Doğan'ı derinlemesine incelemek 12 Eylül politikasını anlamamızı sağlar.

Egemenlerin 'Alevi önderleri'nden Fermani Altun

12 Eylül'le beraber ticari olarak büyüyen, SHP içerisinde siyaset yürüten, daha sonra ise iktidar olan ANAP'la yakınlaşan Fermani Altun, sonraki süreçlerde dönem dönem medyada boy göstererek Alevilerin temsilcisi boyutuna getirilmeye çalışıldı. Fermani Altun ve kurucusu olduğu Ehlibeyt Vakfı, süreç içerisinde Refah Partisi ve o gelenekten gelen siyasi partilerle siyasi ilişkilerini sürdürdü.

Fermani Altun'un siyasi ilişki biçimi, açığa çıktığı dönem ve Aleviliği yorumlama biçimi hangi anlayışın ve politikanın yürütücüsü olduğunu anlamamız bakımından önemli ipuçları veriyor. 12 Ekim'de Eyüp'te açılışı yapılan Ehlibeyt Vakfı'nın merkez binasının açılışı bu anlayışı tanımamız için fazla söze gerek bırakmıyor. AKP'li Eyüp Belediyesi'nin arazisini verdiği binanın açılışına AKP'li bakanlar gelerek methiyeler düzüyor. Sokaklarda açılışla ilgili pankartlara baktığınızda AKP'li Büyükşehir Belediyesi'nin imzası, açılış için gezen anons arabaları ise aynı partinin Eyüp Belediyesi'ne ait. Daha ilginci vakıf binasının açılışı mehter takımı ile yapılıyor. Bir şey söylemeye gerek var mı? Destekleyicilerine baktığınızda, Fermani Altun'un ve ehlibeytin nereye hizmet ettiği görülüyor.

Geçmişe gidip Fermani Altun'un Yeni Şafak Gazetesi'ndeki röportajını okuduğunuzda ise anlayış ve hedeflerini kendi ağzından daha açık görebilirsiniz. Alevilik tanımlarını, siyasal yaklaşımlarını, İslama bakışını görüyorsunuz. Fermani Bey röportajında, cuma namazlarını kaçırmadığını, zaman buldukça vakit namazlarına da gittiğini söylüyor. Kendilerinin Aleviliğin İslam'ın ayrılmaz bir parçası olduğunu gösterdikten sonra samimi Müslüman kardeşlerinin de Ehlibeyt Vakfı'na üye olduklarını ise böbürlenerek anlatıyor. Daha neler neler...

Fermani Altun örneği Alevilik üzerinde oynanan oyunların bir parçası. Aleviliği İslamlaştırma politikasının bir ayağı. 12 Eylül paşalarını Türk-İslam anlayışı içerisine çekerek sisteme bağlamaya çalıştığı Alevilik politikalarını nasıl gerçekleştirilmeye çalıştığı Fermani Altun üzerinden iyi anlaşılıyor. Hedeflenen bir yandan inançsal olarak asimile ederek Sunnileştirme, öte yandan bunun üzerinde siyasal olarak sağcılaştırarak demokratik mücadele geleneğinden koparma.

Has devletçi İzzettin Doğan

12 Eylül cuntasının açığa çıkardığı isimlerden biri de İzzettin Doğan'dır. Aslen Dersimli olan Malatyalı İzzettin hocanın ismi darbe sonrası sık sık duyulur oldu. Babası Hasan Doğan 1 Haziran 1960'ta Sivas'ta oluşturulan toplama kampına konulan isimlerden biriydi. Darbe sonrası devlet aleyhine yıkıcı ve bölücü faaliyet suçlamasıyla tutuklanan 458 isimden biri İzzettin hocanın babasıdır.

12 Eylül darbesine kadar pek ortalarda gözükmeyen İzzettin Doğan, darbe sonrası kurulan generallerin desteklediği Turgut Sunalp'in partisinde yer aldı. Daha sonraki süreçlerde ise kurduğu cumhuriyetçi eğitim vakfı tartışılan bir isim oldu.

İzzettin Doğan'ın ortaya çıkışı ve ilişkilendiği çevreler göz önüne alındığında cuntacıların yaptığı toplum mühendisliğinde özel bir görev üstlendiğini söylemek yanlış olmaz. Fermani Altun, Zelyut, Şener vb. isimlerle birlikte Aleviliği asimile ve sistem yedeğine çekme noktasında yapılan bu görevlendirme pratikte kendini gösteriyor.

Cuntacıların Aleviliği özünden kopararak sisteme yamalama, yarattıkları Türk-İslam çizgisi içine yerleştirme amacıyla özel roller biçilen isimlerin başında İzzettin hoca gelir. Aleviliğin Müslümanlığın özü ve öz be öz Türklük olduğu tezini hayata geçirmeye çalışan bu yeni strateji var gücüyle yaşama geçirilmeye çalışıldı.

Türkiye'de demokrasi mücadelesi içerisinde önemli bir rol oynayan Alevileri yeni strateji ile beraber siyasal anlamda demokratik mücadele geleneğinden koparmaya çalışılan bu yeni çizginin bir diğer çabası da Alevi hareketinin demokratik Kürt hareketiyle buluşma olasılığını ortadan kaldırma niyetidir.

Demokratik Kürt hareketinin yükselmesiyle beraber ortaya çıkan bu isimlerin izlediği yol ve söylemlerine baktığınızda devletin izlediği süreçle paralellik arz eder.

İzzettin hoca siyasal anlamda Sunalp'in MDP'siyle başladığı arayışına tüm sağ partilerle görüşmekte sakınca görmemiş pazarlıklar yapmıştır. Alevilerin gerekirse MHP'yi dahi destekleyebileceğini söylemekten çekinmemiştir. Aleviliği siyasal anlamda sağcılaştıran İzzettin hoca, köken olarak da ne kadar Türk olduğumuzu kanıtlamaya girişmiştir. Babası Kürtçülükten tutuklanan İzzettin hocanın Kürt düşmanlığını anlamak için yeni stratejide aldığı görev önemlidir diye düşünülebilinir.

Fethullah - İzzettin ortaklığı

Aleviliğin İslam'ın özü olduğu, gerçek Müslümanlığın Alevilik olduğu tezini savunan İzzettin hocanın Fethullah Gülen'le var olan ilişkileri bu etkilenmenin nereden kaynaklandığına da işaret ediyor. BOP çerçevesinde ılımlı İslam projesi kapsamında görevlendirilen Türkçüleştirme çalışmalarında özel görevli olan Fethullah-İzzettin ilişkisinin daha derinlikli olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. Nurcuların önde gelen isimlerinden Mehmet Kırkıncı hoca; İzzettin hocanın babasıyla tanışmasına ilişkin anlattığı anılarında Hasan Doğan'ı nasıl namaz kılmaya ikna ettiğini mutluluk içerisinde anlatır.

Fethullahçı basının İzzettin hocayı öne çıkarması, onu Alevi önderi olarak kabul ettirme çabaları bu noktada anlaşılırdır. İzzetin hocanın Fethullah Gülen'i Nazım'la kıyaslayan ucubeliği bu tarihsel dostluğa bağlamak yanlış olmaz. Fethullah Gülen'e güzellemeler düzen İzzettin hoca Alevi örgütlemelerinin önde gelenlerine hakaret etmekten vazgeçmiyor. Fethullah hoca için döktüğü gözyaşlarını sivasta katledilen canlarımızdan sakınıyor. Bugüne kadar Sivas katliamı protestolarına katılmayan İzzettin hoca her fırsatta Fethullah hocaya yapılanları protesto etmeyi kendine borç biliyor.

İzzettin Doğan'ın büyük Ankara mitingi öncesinde Fethulahçı ve İslamcı basına yaptığı açıklamalarla gerek mitingi boşa çıkarma gerekse organizatörleri Alevi görmüyorum diyerek maskesini biraz daha düşürmüştür.

Yine Semah Dergisi'nde yer alan bir habere göre Cem (cumhuriyetçi eğitim vakfı) Avrupa'da devletle ortak çalışmalar yürütüyor. Tanınmış faşistlerden Musa Serdar Çelebi, İzzettin Doğan'a danışmanlık yapıyor. Türkî faaliyetleri ortak yürütürlerken Avrupa'da güç olmaya çalıştıkları bir gerçek. Son olarak Başbakan'la yaptığı pazarlıkla bir kez daha gündeme gelen hocanın neyi tartıştığı şaibeli olarak ortada duruyor.

Bu oyuna dikkat

Tayyip Erdoğan, Çamuroğlu'yla beceremediği sözde açılımı bu sefer İzzettin hoca üzerinden gerçekleştirmek istiyor herhalde. Bu ilişkinin bir diğer yanı da zaten fiiliyatta yürütülen çalışmalara resmiyet katma çabasımı acaba? Hocaya bağlı Alevi din adamlarının Avrupa'ya gönderildiği biliniyor. Kendinden olan canlara karşı düşmanlık güden, onları Alevi dahi kabul etmeyen İzzettin Doğan'ın artık iyi anlaşılması ve teşhir edilmesi gerekiyor. Fethullahçı basının ve sistem güçlerinin abartarak İzzettin hocayı Alevilerin yegane temsilcisi konumunda göstermek istemesi oyunun başka bir boyutu.

Sistem Alevilik üzerinde oynamaktan vazgeçmiyor. Geçmişte kaba yöntemler, imhalar ve asimile politikaları ile yok etmek istedikleri Aleviliği günümüzde Fermani Altun, İzzettin Doğan vb isimlerle özünden koparmaya çalışıyorlar. Kendilerinin açığa çıkardığı 'Alevi önder'leri ile içten inceltilmiş politikalar yürütülüyor. Bu kesimler üzerinden Aleviliğin tarihsel özüne ve duruşuna sahip çıkmaya çalışan örgütlenmeler karalanmaya çalışılıyor. Yürütülen tartışmalara dikkat edildiğinde Aleviliğin demokratik talepleri doğrultusunda mücadele yürütülürken karşımıza çıkarılan Cem Vakfı, Ehlibeyt Vakfı vb örgütlenmeler oluyor. Çok dillendirilen bir söylem 'Siz demokratik taleplerde bulunuyorsunuz ama ehlibeyt, cem vakfı vb bunları istemiyor ve karşı çıkıyorlar' söylemi. Sanki sunni İslam anlayışında olanların tümü aynı şeyleri istiyormuş gibi kendi yetiştirmelerini karşımıza koyuyorlar.

Alevilerin tarihte Hızır paşalarda, Cemalletin efendilerde gördüğü, bildiği bu anlayışlardan kurtulmasının yolu Demokratik Alevi Hareketi'nin büyümesi ve gelişmesindedir. İnancımızı dejenere ederek İslamlaştırmaya çalışanlara, felsefemizi, kültürümüzü yok sayarak ehli sünnet anlayışını dayatanlara karşı yapmamız gereken bunları teşhir ederek yolumuza devam etmektir.

Tarih bilincimiz gereken dersleri çıkarmak için yeterlidir. Bir derede aynı suyla iki kere yıkanılmayacağı gibi Alevilerin aynı oyunu bir kez daha yutmasını kimse beklememelidir.

ERGİN DOĞRU / GUNDEMONLİNE - 15 Aralık 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku