Sakın ha çocuğunuza Ali, Hasan ve Hüseyin ismini koymayın !
Sakın ha çocuğunuza Ali, Hasan ve Hüseyin ismini koymayın !AMAN DİKKAT ! VAKİT ŞİMDİDE İSİMLERE TAKTI ! İSMİNİZ ALİ, HASAN veya...
Sakın ha çocuğunuza Ali, Hasan ve Hüseyin ismini koymayın !
AMAN DİKKAT ! VAKİT ŞİMDİDE İSİMLERE TAKTI ! İSMİNİZ ALİ, HASAN veya HÜSEYİN ise bu yazıyı dikkatle okuyun!
Vakit Gazetesi yazarı Ali KARAHASANOĞLU 3 Haziran'da gazetedeki köşesinde "Ali, Hüseyin, Hasan Tahsin.. " başlıklı bir yazı yayınladı. Yazısında Yüksek yargı mensuplarının isimlerinden yola çıkan yazar "Bunlar Alevi" imasında bulundu. Yargı mensuplarını dinci-gerici odaklara hedef göstermeye devam eden Vakit bu yazıyla ayrımcılığın, toplumu ismine bakarak bölmenin kısacası dinci faşizmin ilginç bir örneğine daha imza attı. Yüksek yargı mensuplarının köylerine de değinen yazar, "bu köylerde CHP % 90 oy almış" diyerek yargının taraflı olduğunu iddia etti. İşte Vakit, İşte Kin, İşte nefret...
(...) Ama Türkiye’de “Ali” ismi, atıyorum % 4 oranında ise, bir kurumda, bir özel teşebbüste Ali isimli çalışanlar ise %50’lere yükseliyorsa, orada durup düşünmemiz gerekmez mi: “Nedir bu işin arkasındaki gerçek?” “Hasan” ismi Türkiye genelinde % 1 ise.. Ama şu kurumda, şu firmada çalışanların % 60’ı “Hasan” ismini taşıyorsa, garipsemez misiniz bu durumu? “Hasan Tahsin” ismi, Türkiye genelinde % 0.05 oranında karşılaşılan bir isim birlikteliği olduğu halde, 10-15 yüksek hakimin babasından üç tanesi “Hasan Tahsin” ismini taşıyorsa, garipsemez misiniz?...
Ali KARAHASANOĞLU : Ali, Hüseyin, Hasan Tahsin..
Danıştay eski Başkanı Sumru hanımın kayınpederi vefat etmiş. Başı sağolsun..
Vefat eden kayınpederinin ismi, “Hasan Tahsin” imiş.
İlginç bir durum..
“Ne var, ne olmuş?” diyeceksiniz..
Hayır, ilk anda garipsenecek bir durum yok tabii ki.. “Hasan Tahsin” ismi Türkiye’de yasak bir isim değil!.. Hatta önerilecek, anlam itibariyle de “güzel” kökünden gelen, tavsiye edeceğimiz bir isim..
Ama; siz de benim gibi, uzun süredir isimlere kafayı takmış olsaydınız, garipserdiniz bu durumu..
Gelin de, siz garipsemeyin!..
Yüksek yargıdaki birçok hakimin, kamuoyundaki ideolojik tartışmalarda aktif rol oynamalarından dolayı, hep şaşırmışımdır..
“Bir hakim.. 30-35 senesi şu ilçede, bu ilde derken, hep memuriyet ile geçmiş. Siyasetle yakından uzaktan ilgisi olmayan, hakimlik görevi üstlenmiş. Hakimlik öncesinde siyasetle ilgileri olsa bile, 30-35 sene hakimlik yaptıktan sonra, haliyle siyasetten de kopmuş olmalılar.. Siyasi konularla bu kadar yakın ilgileri nereden kanaklanıyor ki? Mümkün değil, yüksek yargıdaki bazı hakimlerin siyasi alanlara müdahillik merakı, öyle basit bir ilgi değil, çok köklü bir alışkanlıktan kaynaklanıyor olmalı” diye düşünmüşümdür..
İşte bu sebeple düşünürken, kafa yorarken takıldım ben, bu “isimler”e!
çıkış noktam; öyle kişisel bir saplantıdan falan kaynaklanmıyor. önyargılı bir bakış açısı değil benimki!..
Hatta bazı isimlere önyargılı olup olmama açısından bakarsanız konuya, benim saplantım değil, tam aksine sempatim vardır bu isimlere..
çünkü benim adım Ali.. İkinci adım İhsan.. Soyadımda ise yine Hasan kelimesi var....
Dolayısı ile bu isimlerin çokluğundan ben gocunmam, aksine sevinirim..
Ama Türkiye’de “Ali” ismi, atıyorum % 4 oranında ise, bir kurumda, bir özel teşebbüste Ali isimli çalışanlar ise %50’lere yükseliyorsa, orada durup düşünmemiz gerekmez mi: “Nedir bu işin arkasındaki gerçek?”
“Hasan” ismi Türkiye genelinde % 1 ise.. Ama şu kurumda, şu firmada çalışanların % 60’ı “Hasan” ismini taşıyorsa, garipsemez misiniz bu durumu?
“Hasan Tahsin” ismi, Türkiye genelinde % 0.05 oranında karşılaşılan bir isim birlikteliği olduğu halde, 10-15 yüksek hakimin babasından üç tanesi “Hasan Tahsin” ismini taşıyorsa, garipsemez misiniz?
Kimsenin alın teri ile geldiği makamları sorgulamak istemem..
Ama bu ülkede, Mehmet Moğultay gibi dünyaya tek pencereden bakan fanatik siyasiler Adalet Bakanlığı yaptıysalar.. Bu ülkede Seyfi Oktay gibi isimler yıllarca Adalet Bakanlığı yaptıysalar..
Dahası var; Necdet Sezer gibi isimler, bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapıp, seçtiği her ismin kökenini araştırmayı bırakın, hükümetin atadığı isimlerde bile, kararnameye atacağı şeklî imzada cimrilik sergileyip, bürokratların kapıcılarına varıncaya kadar sorgulamalar yapıldı ise, benim de merakım artıyor tabii ki: “Niçin belli isimler, belli noktalarda görev yapan insanlarda, Türkiye ortalamasını 20-30 misli aşıyor?”
Evet; Türkiye ortalamasındaki % 1 oranındaki bir isim, % 4 olur, % 5 olur, % 8 olur.. Bunlara hiçbir şey demiyorum. Bunları sorgulamak bile abes..
Ama insaf edin, Türkiye ortalaması % 1 olan bir isim, bir kurumda % 40 ortalama tutturabilir mi?
Tutturursa, burada bir kayırmacılık, bir seçicilik, bir kadrolaşma olduğunun delili ortaya çıkmış olmaz mı?
Geçenlerde yazmıştım, bir yüksek mahkemeye seçilen üyenin köyündeki oy dağılımını, Türkiye ortalaması ile karşılaştırdığınızda, bambaşka bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.
Türkiye genelinde AKParti % 47, CHPise % 20 oy alıyor...
Ama siz, yüksek yargıya seçim yaparken, CHP’ye % 90, AKParti’ye % 4 oy çıkan bir köyden insanı seçiyorsunuz..
Seçimin objektif olduğuna gerçekten inanmamız için, seçtiğiniz kişinin; köyünden, yaşamına kadar her özelliğinde, her gruba eşit mesafeli duruş sergilemesini aramaz mısınız?
Ama hayır, tek siyasi görüşün, Türkiye genelindeki ortalamanın tam aksine bir keskinlikte hakim olduğu bir köyden yapıyorsunuz seçiminizi..
Bu objektiflik midir sizce?
“Seçilen o üye, çok başarılı, çok hakkaniyetli. çok dürüst. çok zeki olabilir... Böyle bir üye adayı dururken, sırf birilerinin şüphelerini tatmin etmek için, daha az başarılı kişiler mi seçilecek?” itirazında bulunabilirsiniz..
Peki eyvallah.
Ama ben size, 8 kişilik listede, ikinci üyenin de köyünün benzer oy dağılımı ile Türkiye genelinin tam aksi bir siyasi tercihi ortaya koyduğunu söylersem ne diyeceksiniz.
Hatta üçüncü üyenin de..
Beyler, halka temsilci seçtirmiyoruz. Yüksek yargı organlarına, “hak dağıtacak”, “adaletle hüküm verecek” hakim atıyoruz.
Böyle bir seçimde; insanların aklına, küçücük bir şüphe bile gelmemelidir.
Ama görüyorsunuz işte, kendi isimlerinden/babalarının isimlerinden tutun, köylerindeki Türkiye ortalamasının aksi yöndeki oy dağılımına kadar, hep belli bir siyasi görüşteki insanlar seçiliyor..
Sonra da bize soruyorlar: “Yargıya güvenmiyor musunuz?”
Affedersiniz; önce sizin, yargıyı “objektif karar alacak isimler”den oluşturmanız gerekmez miydi?
Ali Karahasanoğlu
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy75993 = 'akarahasanoglu' + '@';
addy75993 = addy75993 + 'vakit' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
var addy_text75993 = 'akarahasanoglu' + '@' + 'vakit' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
( '' );
75993 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Vakit - 3 Haziran 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.