Rüstem GÜMÜŞ : Asimilasyon

Rüstem GÜMÜŞ : Asimilasyon

Rüstem Gümüş : Asimilasyon‘Benim Kabem İnsandır’ 17. yy’da padişaha sunulan bir fermanda Alevilerin nasıl asimle edileceği...

A+A-

Rüstem GÜMÜŞ : AsimilasyonRüstem Gümüş : Asimilasyon

‘Benim Kabem İnsandır’

17. yy’da padişaha sunulan bir fermanda Alevilerin nasıl asimle edileceği konusunda şu öneriler sunulmuştur:

1. Alevi köylerine acilen cami yapılmalı.

2. Şeriat konusunda bilgili, azimli hocalar bu köylere gönderilmeli.

3. Bu köylerde şeriatı öğretecek mektepler açılmalı.

Tarihin birçok döneminde akıl almaz işkencelere ve katliamlara maruz kalan Aleviler, varlıklarını her şart altında korumuş ve yok ederek bitirilememişlerdir. O halde ne yapılmalı bu Aleviler? Kestiler olmadı, astılar olmadı, dipsiz kuyulara attılar olmadı, yaktılar olmadı… ‘İçimizde eritip kültürlerini, inançlarını, yaşam biçimlerini değiştirelim’ dediler. Yani katliamlara yok edememenin diğer biçimini uygulamaya soktular: Asimilasyon! Bugün de günümüzde Alevi köylerine zorla cami yaptırarak, zorunlu din derslerini uygulatarak, Alevilikte olmayan birçok uygulamayı Aleviliğin özü gibi göstererek ve daha birçok uygulamayla Alevilik katledilmeye çalışılmakta.

Son olarak AKP’nin gündeme getirdiği ‘Aleviler için Üç Aşamalı Reform’ ile asimilasyon çalışmaları iyice su yüzüne çıktı. Yapılmak istenenler dikkatlice incelendiğinde, amacın Aleviler için reform değil, AKP’nin kendi zihniyeti doğrultusunda Alevi kurumlarını yaratarak Aleviliği istedikleri potanın içine koyup eritmek olduğu açıklıkla görülecektir.

Taha Akyol, 23.11.2007 tarihli Milliyet gazetesindeki köşe yazısında, yaşananları Alevilerin olduğu yerden değil de kendi durduğu yerden çok güzel(?) özetliyor: “Cemevleri ibadethane olarak kabul edilerek Alevi İslam kurumlaştırılacak. ‘Kıblemiz mi bölünecek’ diye Sünniler korkmamalı, aksine bu yaklaşımı desteklemelidir… Cemevleri, eski tekke ve zaviyelerin manevi mirasçısıdır… Cemevlerine devam eden Alevi vatandaşlarımızda Alevi İslamın ruhani ve tasavvufi değerleri devam etmektedir…” 24.11.2007 tarihli yazısında Prof. Ahmet Yaşar Ocak’tan alıntı yapıyor: “Cem ayinleri çok yoğun bir tasavvufi karaktere sahiptir; orada ayetler okunur, hadisler okunur, okunan nefesler çok güçlü tasavvufi metinlerdir.”

Taha Akyol gibileri, çizdikleri çerçeve içine Aleviliği yerleştirerek Aleviliğin ilerici, mücadeleci, barışçı, paylaşımcı, güzel bir dünyaya olan inancını, cenneti yeryüzüne indirme muradını yok sayarak sadece tasavvufi ve mistik yönünü öne çıkararak, canların sözüm ona manevi boşluklarını doldurmak istiyorlar. Oysa bilmiyorlar ki Aleviliği bu dünyadan ve hayatın gerçeklerinden koparamazlar. Oysa bilmiyorlar ki Aleviliğin mücadeleci yönünü yok edemezler. Oysa bilmiyorlar ki ne yapsalar da, Alevilikteki insana ve doğaya duyulan aşkı söndüremezler. Evet ‘pirimiz’ Şeyh Bedreddin, Akyollara cevabı en iyi şekilde vermiş: “Gerçek iktidar, insanlar üzerinde değil yürekler üzerinde kurulur.”

Taha Akyol, Cumhurbaşkanı Gül’ün himayesinde bir ‘Abdal Musa Enstitüsü’ kurulması düşünüldüğünü söylüyor. Akyol’un son derece olumlu bulduğu bu yaklaşımı, Alevilerin kabul etmesi mümkün değildir. Tarih boyunca egemenlerin himayesine girmeyi reddeden Aleviler, bu uğurda nice bedeller ödemiştir ve işte bu dik ve onurlu duruştur Aleviliğin manevi gücü. “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyen Pir Sultan’ın mirasıdır bizim manevi gücümüz. Alevilerin kimsenin himayesine ihtiyacı yoktur Sayın Akyol! Aleviliği tanımlamaktan, bir potaya koymaktan vazgeçin ve Aleviliği Alevilere bırakın lütfen!

25 Kasım 2007 tarihinde de Bugün gazetesinden Gülay Göktürk, Alevileri asimle etmeye yönelik bu politikaları eleştiren Alevi örgütlerini ‘yıkıcı muhalefet’ yapmakla suçlamaktadır. Türkiye’de yaşayan Alevilerin en büyük temsilcisi ve üst örgütü olan Alevi Bektaşi Federasyonu’nun verdiği mücadele ve talepler dikkate alınmadan, Alevilerin sorunlarının çözüleceğine inanmak mümkün değildir. Onların yapmak istediği, Alevileri dışarıda bırakarak kendileriyle uzlaşan örgütleri yanlarına almak ve yeni yandaşlar yaratmak. Nitekim Sayın Akyol “Politik ve ideolojik birkaç örneğe bakılarak cemevleri hakkında genel hüküm vermek yanlıştır” diyerek ağzındaki baklayı çıkarıyor. Evet, Aleviler politiktir ve ideolojiktir aynı zamanda. Çünkü tarih boyunca hep ezilenin, hor görülenin, haksızlığa uğrayanın yanında saf tutmuştur. Bugün de Aleviler, demokrasi mücadelesinin en ön saflarında yer almaktadır. Kendine demokrat olanların da korktukları herhalde bu olsa gerek.

Rüstem Gümüş

Kayseri Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Şube Başkanı

EVRENSEL - 28.11.2007

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.