Rahmi Saltuk : Adımdan hala korkuyorlar
Adımdan hala korkuyorlarRahmi Saltuk, 70'Ii yıllarda söylediği protest türkülerle Türkiye'nin en çok önemsenen sanatçılarının...
Adımdan hala korkuyorlar
Rahmi Saltuk, 70'Ii yıllarda söylediği protest türkülerle Türkiye'nin en çok önemsenen sanatçılarının başında geliyordu. Onun türküleri dilden dile dolandı yıllarca ve üniversitelerde, eylemlerde, mitinglerde marş gibi söylendi. Bunun bedelini ise sürgünlerle ödedi. Adı geçen her yer basıldı, yasaklandı... Çeşitli yasaklanmalar, sürgünler yaşayarak müziğini yapan, yapmaya çalışan Saltuk 18 yıl aradan sonra bugün Babylon'da bir konser verecek. Her zaman profesyonellikten yanayım diyen Saltuk, "geride durmamın nedenleri uardı" diyor. 'Dosttan Dosta' adlı toplama bir albüm çıkartan ama çıkışını cumhurbaşkanlığı sürecine gelince erteleyen Rahmi Saltuk, "müziğimden ve adımdan halâ korkuyorlar" diyor. Konser öncesi bir araya geldiğimiz Rahmi Saltuk'la müzik ve politika üzerine konuşurken avukatlığa başlayacağının da ip uçlarını aldık.
Uzun bir aradan sonra konser veriyorsunuz. Bu uzun aranın nedenini öğrenebilir miyiz?
Evet çok uzun bir aradan sonra konser veriyorum. Yaklaşık olarak 18 yıl oluyor. Tabii bu 18 yıllık zaman diliminde birkaç konser oldu ama profesyonel anlamda ilk kez diyebilirim. Oysa bir sanatçı yılda 15 konser vermeli. Bu her anlamda önemli. Bu potansiyel bende vardı hâlâ da var ama, bana göre korkuyorlar. Benim adımdan hâlâ korkuyorlar.
Neden?
Tabii ki korkuyoruz demiyorlar; diyor ki "biz yapmayalım" biraz daha zorlayınca "ticari değilsin, sen unutuldun" diyorlar. Bunu söyleyen profesyonel müzik adamı. Sonra bir yerde karşılaştığımız zaman da "sen her zaman açık havayı doldurursun" diyor. Bunu söyleyen de Mustafa Oğuz. Mesela ben diyorum ki senin sanatçı listende ben niye yokum?" "Aaa unutmuşuz, seneye" diyor ama o sene hiç gelmiyor. Bir yerlerde karşılaşınca da az önce söylediğim durum ortaya çıkıyor.
Ben anlıyorum ki Türkiye bela bir ülke. Niye? Çünkü Türkiye'de yönetenlerin uzlaşma kültürü yok. "Ya bendensin" diyor "ya da düşmanımsın" Öyle olunca, bütün serbest iş yapan insanlar sanatçılar vs. kendini buna göre konumlandırıyor. Ya ben bu belayı sırtlar götürürüm, ya da biraz esnerim. Ama o esnemenin sonu gelmiyor, çünkü Türkiye'de uzlaşma kültürü yok. Uzlaşma kültürü olan bir ülkede esneme payı olur. Türkiye'deki yöneticilerle uzlaşalım dediğin zamanda pas pas oluyorsun o yüzden de uzak durum hep.
Bunun için mi 18 yıllık zaman dilimi?
Evet, bu yüzden. Ben Türkiye'nin en iyi sanatçılarından, en iyi seslerinden birisiyim. Ve ispat etmişim bunu. Başka ne olabilir ki? Başka bir neden de sendika ve dernekler. Oralarda da kendi cemaatinden insanları çağırıyorlar. Bunları yaşayınca tabii ki geride durmak kaçınılmaz oluyor.
Biraz gerilere gidersek, Türkiye İşçi Partisi üyesiydiniz...
Evet, lisede okurken sempatizanıydım. Militandık yani. Sonra ikinci Türkiye İşçi Partisi üyesi de oldum. Sonra da bıraktım her şeyi. 1974 yılında istifa ettim.
Neden?
Çünkü birden bire Yalçın Küçük'ü antisovyet, antikomünist yaptılar. Benim kafam almadı bu işi. Ben isyan ettim, her yerde dillendirdim ve bastım istifamı. Bundan sonra bir daha parti bazında hiçbir partiye üye olmayacağım dedim. Şu an da zaten hiçbir yere üye değilim.
Bazı gruplarla da çatışma yaşadınız ama...
1972'de düşünme, eleştirme, bağımsız hareket etme nedeniyle TKP'lilerle çatışmaya başladım. Bir baktım bir sürü şeyi yanlış yapıyorlar, eleştirdim çatıştık ve beni sildiler. Çünkü onlar örgüttü.
Avukatlık mesleğiniz de var, buna rağmen resmi kurumlardan, örneğin milletvekili adaylığı gelmedi mi?
Tabii ki geldi. 1987 yılıydı. Ama kabul etmedim.
Neticede müzik yaşantınız sarsıntılara uğradı, başka yollarla politikanızı sürdürebilirdiniz, öyle değil mi?
Şunu hep düşündüm, ben o anlamda politika yapamam. Ben politikamı müziğimle yapıyorum. Bu bana yeter. Bu tür teklifleri reddediyorum. Öyle bir ortamda kafamı sıyırırım. Hiçbir şekilde düzgün politikalar yapılmıyor ki, şu görünen tablo felaket. Ülke adına içim kan ağlıyor ama bunun da bir nedeni var.
Nedeni derken?
Bakın bir ülkede tek kanatlı kuş uçmadığı gibi tek kanatlı politika da yürümez. Sağın önü alabildiğine açık, sol örgütlenme yok. Olmamış. Nesilleri sen kesmişsin. İki kuşağı heder etmişsin. Ben bunu yakından yaşayan bir sanatçıyım. Bakın devletin içindeki paramiliter güçler solu ezdi 70'li yıllarda. Sinanlar, Denizler nice politika yapan gençleri yok ettiler. Yaşasalardı politika yapacaklardı. Sonra 78'i kuşağını da ezdiler 80 darbesiyle. Hani sol bugün geride diye eleştiriyoruz ama devlet bir belleği yok etti. Artık insanlar gölgelerinden korkar oldu.
Tabii 80 darbesi sanata da büyük bir darbeydi.
Evet ama bazı yanılsamalar da var burada. Mesela Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve birçok isim yasaktan söz ediyor o yıllardaki, "bizi TRT yasakladı" diyorlar. Ama bakın o yollara polis radyoları en çok onları çaldı, film piyasaları onlar için çalıştı, sonra da "biz yasaklandık" diyorlar, asıl yasağı kimler yaşadı onlar biliyorlar mı? İşkence masalarına kimler yatırıldı? Kimler hapishanelerde ömür çürüttü? Kimler katledildi? Bir de gazetelere çıkıp 80 darbesinde yasaklandıklarını anlatıyorlar. Bıraksınlar bunu, bir bellek yok edilmiş, solun üzerinde silindir gibi geçmiş sistem, onlar yasaktan söz ediyor.
Siz de o dönemi en ağır şekilde yaşadınız zaten...
Evet ben de çok şey yaşadım, yasakalandım, ama ben kendimi anlatırsam haksızlık olur, çünkü o yıllarda da 2 bin faili meçhul vardı. Ben onları yok sayıp kendi yaşadıklarımı anlatamam ki, bana yapılmış zulmü anlatırsam haksızlık yapmış olurum.
Yaklaşık olarak 30-40 yıldır müzik yapıyorsunuz, geçmişe dönük bir projeniz var mı?
Bir projem var, 40. sanat yılımı kutlayacağım gelecek yıl. Ve anılarımı yazacağım kitabım olacak. İki bölüm halinde olacak, 1975'e kadar olan bölüm ve sonrası. Ama şunu da ifade etmek istiyorum: Ben Rahmi Saltuk olarak hâlâ iddia ediyorum ki stadyumu doldururum. 30 yıldır müzik yapıyorum, bugün bir konser vereceğim kimse demiyor ki bu adam nereden çıktı, onca zaman sonra neden konser yapıyor? Ama boşver.
Peki bunca yıl avukatlık yapmadınız, müzik de yapmadınız. Nasıl geçindiniz?
Dostlarım sayesinde geçindim. Bir iş yapmadım. O yüzden dostlarımın maddi sıkıntısı olmasın diyorum. Türkiye Sırat köprüsünden geçiyor. Ama ben inanıyorum ki birden bire yağa kalkacak ve her şey güzel olacak.
Sürgünde geçen koca bir ömür
Rahmi Saltuk 1945 yılında Tunceli'de doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenime başladı; 12 Mart 1971 darbesinden sonra yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Bir süre Berlin'deki Hür Üniversiteye devam etti. Döndükten sonra Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. İstanbul Barosu'na kayıtlı; buna rağmen hiç avukatlık yapmadı. 1968 yılında Halk Oyuncuları tiyatro topluluğuna girdi ve 'Pir Sultan Abdal' oyununda oynadı. Bu oyunla kitleler tarafından tanındı ve benimsendi. 1970 yılında Halk Oyuncuları topluluğundan ayrıldı; tek başına çalışmaya başladı. Avrupa'da ve Türkiye'de sayısız resitaller verdi. Sinema ile ilişkisi 1973 yılında Güneş Karabuda'nın yönettiği, Cezayir'de çekilen 'Bebek' adlı filmle başladı. 1979 yılında Berlin'de çekilen, Şerif Gören'in yönettiği 'Almanya Acı Vatan'da oynadı ve müziğini yaptı.
GÜLSEN İŞERİ
BİRGÜN - 05/11/2007
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.