PSAKD Basın Açıklaması : AKP nin Muharrem orucu iftarına katılacaklara düşkünlük ihtarı
AKP’nin “Muharrem orucu iftarına” katılacaklara “düşkünlük” ihtarıBASINA ve KAMUOYUNAAKP’nin “Alevi...
AKP’nin “Muharrem orucu iftarına” katılacaklara “düşkünlük” ihtarı
BASINA ve KAMUOYUNA
AKP’nin “Alevi açılımı” Alevileri asimile ederek bitirme söylemidir.
Sözümüz, AKP’nin “Muharrem orucu iftarına” katılacaklara “düşkünlük” ihtarıdır.
Alevilerin örgütlü yapılarının; Alevi inanç ve kültürüne yönelik ayrımcı, eşitsizlikti ve hukuksuz uygulamalara karşı vermiş olduğu kimlik/kişilik mücadelesi esas olarak sonuç alma noktasına gelmiş bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Alevi çocukları için bir asimilasyon aracı haline gelen zorunlu din derslerinin varlığının, AİHS sözleşmesi ile bir insan hakları ihlali olduğunu hüküm altına almış bulunuyor. Cemevlerinin ibadethane sayılması yönünde açılan onlarca dava, gerek idare mahkemeleri ve gerekse Danıştay sürecinde artık karar aşamasındadır. Alevilere yönelik eşitsiz, hukuksuz ve ayrımcı uygulamalar son sekiz yıldır her yıl yayınlanan Avrupa Birliği İlerleme Raporlarında yer alıyor ve AB Türkiye’den bu sorunu çözmesini talep ediyor.
Gelinen bu noktada iktidardaki AKP hükümeti; artık beş yıldır Alevileri ve Aleviliği inkar yönünde sürdürdüğü politikayı sürdüremez hale gelmiştir. Bu Alevi örgütlülüğünün bir başarısıdır. Alevilere yönelik inkar politikalarıyla Aleviliğin ortadan kaldırılması konusunda sonuç alamayan AKP iktidarı; bu kez bünyesine kattığı devşirme Aleviler eliyle, Alevilerin inançsal, kültürel, siyasal değerlerinin çürütülmesi, aşındırılması yönünde sözde “Alevi açılımı” adı altında sinsi bir asimilasyon planını ortaya koymuş bulunmaktadır.
Bu plan esas olarak “AKP’nin Alevilerini” yaratmayı; bu devşirmeler eliyle Aleviliği Alevilik yapan değerlerin ortadan kaldırıldığı, AKP ile genetik olarak uyum sağlayacak Alevilerden bir arka bahçe yaratmayı hedef almaktadır. Sözde açılımın devşirme sözcülerinin; bin bir hışımla, iftira ve hakaretamiz sözlerle Aleviliğin temel değerlerine sahip çıkan örgüt ve kişilere saldırması da tümüyle bu nedendendir.
AKP çevreleri sözde Alevi açılımının ilk adımı olarak kamuoyuna açıkladıkları “Muharrem Orucu İftar Yemeği” organizasyonu ile Alevi dünyasından ve Alevi değerlerinden bihaber olduklarını göstermişlerdir. Daha başlangıçta niyetlerinin Aleviliği anlamak ve onların yaşadıkları sorunları çözmek olmadığı ortaya çıkmıştır. Kafalarında oluşturdukları şablonu, bakan Yazıcıoğlu’nun deyişiyle “Alevilere biçtikleri elbiseyi” Aleviler üzerine oturtarak, Aleviliği Alevilik olmaktan çıkartacaklardır. Yoksa yüzlerce yıllık Muharrem geleneği bu kadar hafife alınıp Ramazan benzeri bir konsept haline getirilir miydi? Alevilerin önüne bir “Hızır Paşa Sofrası” serilir miydi?
Bir yandan açılımdan söz edilirken diğer yandan başta Amasya’daki Alevi kız öğrenciler olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde Alevi öğrencilere yönelik gerçekleşen tacizler münferit olaylar olarak ele alınabilir miydi?
Alman ARD Televizyonunda Alevilere yönelik rencide edici yayına, Büyükelçilik veya Hükümet bu kadar sessiz kalabilir miydi?
Strasbourg’ta “Madımak’ı müze yapmayı düşünüyor musunuz?” diye soran Fransa Federasyon Başkanımız toplantı salonundan çıkarılabilinir miydi?
Dinci gerici kadrolaşma iktidar eliyle odacı kadrosuna kadar indirilmişken, bu hükümet zamanında numune olarak dahi Alevilerden bir il emniyet müdürü, bir vali dahi göreve getirilmemişken hangi açılımın samimiyetinden söz edilebilinir?
Dini referanslarla politika yürüten AKP ile Aleviler arasında son derece büyük bir zihniyet farklılığı bulunmaktadır. AKP için Aleviliğin temel inançsal değerleri bir anlam ifade etmediği gibi, Alevilerin varoluşlarının temelleri olarak gördükleri laik, demokratik, cumhuriyetçi değerler ise AKP’nin sorunlu olduğu konuların başında gelmektedir.
Hükümetler, yurttaşların sorunlarını çözmek için vardırlar. Sorun çözerken hükümet yurttaşıyla pazarlık yapmaz, yapmamalıdır. Şurası bilinmelidir ki Alevilerin hiçbir değerinin pazarlanmaya olanağı yoktur.
AKP çevreleri Çankaya, Anayasa Mahkemesi, TÜRK-İş ve YÖK’ten sonra Alevileri de etkinlik alanları içerisine almak istiyorlarsa; onlara bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini peşinen söylemek isteriz.
Aleviler yaşadıkları sorunların, ülkenin anti laik, antik demokratik yapılanmalarından kaynaklandığının farkındadırlar. Bu nedenle de sorunlarının eşit yurttaşlık hak ve hukuku çerçevesinde, demokratik, laik bir zeminde kolaylıkla çözülebileceğinin bilincindedirler. Alevilerin hiçbir güçten ihsan, ulufe, lutuf beklentisi yoktur. Aleviler ayrıcalık istememekte, uygulanan ayrımcılıkların son bulmasını talep etmektedirler.
Ve Alevi toplumu ayrıca yalnız kendileri için değil ülke toprakları üzerinde dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların farklılıklarını bir zenginlik sayarak kardeşçe, barış içerisinde bir arada yaşayacakları bir Türkiye özlemektedir.
AKP’nin Aleviliği tasfiye etmeye yönelik sinsi planının bir parçası olan “Muharrem Orucu İftar Yemeğine” bilinçli ya da bilinçsiz olarak katılmayı düşünen Alevi canlara ilişkin olarak dedelerimizin almış oldukları karar yerden göğe kadar haklıdır ve yerindedir.
Alevi toplumu 1970 yılında Demirel hükümetine güvenoyu veren 5 Alevi dedesini düşkün ilan etmiş ve bu kişiler bir daha toplum önüne çıkamamışlardır. Bu iftara gidenlerin sonu da bundan farklı olmayacaktır.
Canlarımızın AKP’nin planlarına alet olmamasını, bu asimilasyon ve yok etme iftarına katılmamalarını istiyoruz, uyarıyoruz.
Önünüze serilen sofra Hızır Paşa sofrasıdır.
Alevilere yakışan ise, Pir Sultan duruşudur.
İftara gidecek Alevileri medya aracılığı ile son kez uyarıyoruz. Yoksa haklarında verilecek ve uygulanacak olan “düşkünlük” yaptırımının tüm sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaklardır.
Basın Toplantımıza katılan ve destek veren kurum ve şahıslar adına saygı ile kamuoyunun bilgisine sunarız.10.01.2008
Av. Kazım GENÇ
Genel Başkan
ALEVİ HABER AJANSI - www.alevihaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.