Pir Sultan'ın Torunları Ankara'da
Pir Sultan'ın Torunları Ankara'daFehmi SALIKBöyle bir ‘cem’ görmedi Ankara; böyle bir ‘semah’ dönmedi şimdiye...
Pir Sultan'ın Torunları Ankara'da
Fehmi SALIK
Böyle bir ‘cem’ görmedi Ankara; böyle bir ‘semah’ dönmedi şimdiye dek.
Alevi’si/Sünni’siyle, Türk’ü/Kürt’üyle, yazarı/şairiyle, köylüsü/kentlisiyle, kadını/erkeğiyle, yaşlısı/genciyle, işçisi/patronuyla ‘semah döndü’ tüm Türkiye. Umarım bundan böyle, tüm sağır kulaklar açılır, tüm ‘bakar görmezler’ görürler artık.
Kendini ‘yazar’ sınıfında sayan bir Alevi de, bu güzel ortamda, “Obama hayranı budalalar” başlıklı bir yazı yazdı gazetenin birinde: “Türkiye’de yaşayanların ‘obama davulları’ çalmasını anlayamıyorum ve onları bu yüzden ‘gaflet, dalalet, hatta hıyanet içinde’ odaklar olarak suçlamak zorunda kalıyorum” dedi.
Atatürk’ün söylemiyle okuyucuya gönderme yapan bu kişinin, neden bu denli ‘kin’li davrandığını, yazıyı okuyunca anlıyoruz hemen: Obama’nın Kıbrıs için ‘işgalci’ dediğine ve ‘Ermeni soykırımı’nı dile getirdiğine kızıyor yazar efendi. Yorum yapmama gerek yok; usuma o ünlü söz geliyor hemen: “Yarası olan gocunur.”
08.11.2008 tarihli Güneş Gazetesi de, ön sayfasında bir fotoğraf sergiledi okuyucuya; fotoğrafın altında Van’ın bir ilçesinin bir bir köyünde köylülerin Obama için 44 koyun kestiğini haber etti; vurucu tümce olarak da “Bunu Gül’e yapmadılar” dedi.
İnsan düşünüyor şimdi: “Gül’e niye yapsınlar ki?’ Erdoğan’a niye yapsınlar ki? İster giden olsun, ister gelen; ‘kurban kesenler’i, bir kez olsun ‘adam’ yerine koymadılar ki. Obama’nın çıktığı oruna ülkemizde sahip olanlardan, Mustafa Kemal’e sözüm yok, diğerlerinin hangi biri, bu ‘kurban kesenler’in yaralarına merhem çalabildi? Bir avuç ‘eşitlik tohumu’ mu serptiler bunların bulundukları toprağa? Demokrasinin ‘D’sini mi kazıdılar adamların belleğine? Yoksulluk hırkasını mı çıkardılar bedenlerinden? İş mi verdiler bu fukaralara; aş mı verdiler? ‘Lal’ olan dillerini mi çözdüler? Onları ‘dörtayak’ edip yıllar yılı üstlerine oturan ‘ağa’ları mı indirdiler sırtlarından? Niye onlar için davul çalıp kurban kessinler ki? Peki Obama’ya niye kurban kesiyorlar? Söyleyeyim hemen: Obama’yı kendilerine benzetiyorlar da ondan; kendilerinden biri gibi görüyorlar da ondan. Kendilerinin de ülkelerinde, renkleri siyah olmasa da, tıpkı birer ‘zenci’ gibi göründüklerine inanıyorlar da ondan. Ezilmişliği, işkenceyi, horlanmayı, itilmişliği bölüşülmüş bir ekmek gibi ortak olarak midelerine indirmişler de ondan. Onlar için de bir umut ışığının günün birinde parlayacağına inanıyorlar da ondan…
Yoksa Van’la Waşhington’un arasındaki uzaklığı, Obama’nın elinde bir sihirli değneğin olmadığını, bir Obama’nın tek başına, bu dünyayı içine düştüğü bu bataklıktan kurtaramayacağını o ‘kurban kesenler’ de, çok iyi bilirler.
Alevilerin ‘9 Kasım mitingi’, sadece Aleviler için değil, ülkemiz için de büyük bir aşamadır. Gelecekte ‘9 Kasım’, tıpkı bir ’10 Kasım’ gibi anılacaktır. 10 Kasım, nasıl ki büyük Atatürk’ün, özdeksel olarak aramızdan ayrılış günüyse, 9 Kasım da, Alevilerin ‘diriliş günü’ olarak tarihe geçecektir.
Evet bugün; Maraş’ların, Çorum’ların, Gazi’lerin, Sivas’ların başlarından geçenlerin bir daha yaşanmaması için uygarca bir ‘uyarı günü’dür.
9 Kasım, Hallac-ı Mansur’ların, Baba İlyas’ların, Hacı Bektaş’ların, Nesimi’lerin, Pir Sultan’ların açtıkları ‘insanlık bayrağı’ altında birleşmenin adıdır; yüzyıllar önce istenip de alınamayan eşitliğin, paylaşımın, hakkın/hukukun, adaletin gerçekleşmesi için ortaya konan bir ‘uygarlık girişimi’dir.
Bu güzel girişimi küçümseyenler, kınayanlar da oldu. Önce Sivas’tan çatlak sesler yükselmeye başladı: “Bizim kentimiz için başka tarafta yaşayanlar, bizi korumaya soyunmasınlar!” Herkes iyi bilir ki böylesi bir görüş yamuktur; tutarsızdır; bulanıktır. İnanıyorum ki bu görüşü ortaya atanlar da, orada yaşayan Alevilerdir. Pir Sultan’ın dediği gibi “Ellerin taşı kâr etmez bana/ Dostun bir tek gülü yaralar beni…”
Büyük ozanın bu dizelerini açımlamaya gerek yok artık.
Bu tür görüşlerin mimarı İzzettin Doğan Dede’dir.
Doğan Dede, Yenişafak’ta konuşuyor:
“Bu mitingin liderliğine soyunanların Avrupa’dan kaynaklı tipler olduğunu ve Alevilikle ilgilerinin olmadığını biliyorum. Yani ismi Alevi ama cismen ne cemevlerine giderler, ne Alevi riüellerine katılırlar, ne peygamberleri tanırlar, ne Kuran’ı tanırlar, ne de Muhammed’i. Bugün Türkiye’de bir Kürt hareketi var. Şimdi Alevileri de harekete geçirmeye çalışıyorlar; burada bir destek arayışının Alevi bayrağı altında yapılması sağlanmak isteniyor…”
“Hıdır Bulut” adlı bir dede de, katılıyor ona: “DTP’nin oyununa gelmeyin” diyor; AKP’ye göz kırpıyor. Geçmişini iyi bildiğimiz bir Fermani Altun da, Ankara mitingini desteklemediğini açık açık söylüyor.
Önderliğe soyunan İzzettin Doğan Dede, adının önüne bazı unvanlar ekletip adını uzatmayı bilmiş; ama ne yazık ki içine saklanarak geldiği o kabuğu kıramamış henüz; gençlerin girişimini, dinamikliğini, çağın değişimini/gelişimini kabul edemiyor bir türlü; ille de elini birilerine öptürmek istiyor. Tamam bu el, Hacı Bektaş’ın o paylaşımcı, Pir Sultan’ın haksızlığa karşı o direnen elleriyle kenetlenirse öpülsün; ama şu iyi bilinsin ki: Fethullah Gülen’le tokalaşan, Fethullah Gülen’in eli altında gizlenen bir eli, duyarlı hiçbir Alevi öpmez! Hem bu çağda el öptürmeye kalkışacağına; elini, haklarını alabilmek için savaşım verenlere uzat ki tarih seni, gelecekte ‘kötüler sayfası’na yazmasın.
‘Ankara Mitingi’ni selamlıyorum…
Fehmi SALIK
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy41479 = 'fehmisalik' + '@';
addy41479 = addy41479 + 'gmail' + '.' + 'com';
var addy_text41479 = 'fehmisalik' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';
( '' );
41479 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Alevihaber.com - 9 Kasım 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.