Pınar Fidan’ın yaptığının hatalı, yanlış ve saygısızlık olduğunu bir kenarda tutalım…

Madımak sadece Aleviler için değil insan olan herkes için bir yürek yangınıdır… Unutulamaz.

Ancak; değerli bir kısım Alevi Kurumları yöneticileri, siz hakkınızda bir kere dahi doğru karar vermemiş bu mahkemelerden adalet mi bekliyorsunuz?

Mizah yapayım derken haddini aşmış, saygısızlık yapmış ve hatta düşkün bir konuma savrulmuş birisini şikâyet ederek adaletin yerini bulacağına inanıyor olamazsınız.

Nefret suçu işlemiş olanları, katilleri affeden mahkemelerden medet umuyor olamazsınız.

Bu şikâyetinizle Alevilerin Cem ve cemlerdeki yargılama yani dara çekme anlayışını bitirmiş olmuyor musunuz?

İki gündür hatalı da olsa, bir kadına yönelik söylenmedik hakaret kalmadı.

Giyiminden dolayı cinsiyetine yönelik her türlü küfür ve aşağılama yapıldı. Deyim yerindeyse sadece linç değil bir kadın adeta şeriat kuralları işletilir gibi “recm” edildi. Bazı Aleviler tarafından. Pınar Fidan’ın yaptığının yanlışlığını dillendirip seviyeli eleştiri yapanları tenzih ederim.

Hani bizde yol ve hakikat önemliydi, düşen ya da düşkün olan ayağa kaldırılmaz mıydı?

Adalette suç ve ceza vardır. Bizim ceza anlayışımız bu olamaz?

Kendinizi, kendimizi bir dara çekelim ve sorgulayalım; kurumlar, örgütler ve basın olarak, Pınar Fidan gibi Alevi ailelerin çocukları olan gençlerin bu hale gelmesinde ki hatalarımız ve yetersizliklerimiz nedir?

Siz Cem Vakfı’nın kuyruğuna takılanlar; Orgeneral Tugut Sunalp’i bilir misiniz?

Bu işkenceci faşist general, 12 Eylül döneminde copla taciz edildiği için kanama geçirip yaşamını yitiren devrimci genç bir Alevi kızının durumunu soran bir gazeteciye gülerek, “elimizde taş gibi askerler var neden cop sokalım” demişti. İşte bu faşist generalin başkanı olduğu MDP’nin kurucularından birisi de İzzettin Doğan’dı. Suçu Pınar’dan daha mı azdı da “İzzettin Dede efendi”nin yıllarca peşine takıldınız!

Faşistleri derneklerinde baş tacı edenlere bile bu kadar ağır eleştiri yapılmamış olmasını sorgulama gereği duydunuz mu?

Madımak katillerinin avukatlığını yapan İstanbul’un önceki belediye başkanı Mevlüt Uysal’ın yaptığı yardıma minnet edip, açılışta ismini bir pankarta yazıp teşekkür edenlerle kol kola olmanız ve bunları halâ düşkün ilan edememiş olmanızı nasıl açıklıyorsunuz?

Siz, Alevi sanatçısı olduğu iddiasında olan bazı türkücüler; ramazan çadırlarında Alevi deyişlerini pazarlayanlar, Tolga Sağlar, şunlar bunlar, susun ki ayıplarınız ortalığa saçılmasın… “Büyük bir hata işlemiş olsa da” bir kadını böyle hedef haline getirmiş olmaktan dolayı rahat mısınız?

Saraya kapaklanmış Cengiz Özkan’lara “yarına bir sözümüz kalsın” bab’ında bir kelam edebildiniz mi?

Ve bir kısım Alevi Medyası; fedakârca çalışıp, büyük çabalar harcayan basın emekçilerini tenzih ederim, kıymeti kendinden menkul bu dergâh yöneticilerinin neredeyse her yaptığını her söylediğini neredeyse hergün peşine kameraman takarak haber yapanlar, bu mudur sizin için Alevi medyası olmak?

Susun, ama artık susun ve bu şikâyeti her kim yaptıysa sessizce geri çekmesini sağlayın.

Çünkü “bozuk düzende sağlam çark olmaz” ve bu düzen tüm kurumlarıyla bozuk bir düzendir. Adalet beklemeyin bu düzenden.

19.03.2020
Abidin Çetin