Ozan Emekçi
Asıl adı Ali Haydar Levendiz olan devrimci halk Ozanı Emekçi, 1 Ocak 1955’te Maraş Afşin Kaşanlı’da doğdu. Bağlamayı ilk kez babası Yusuf Çavuş‘tan...
Asıl adı Ali Haydar Levendiz olan devrimci halk Ozanı Emekçi, 1 Ocak 1955’te Maraş Afşin Kaşanlı’da doğdu. Bağlamayı ilk kez babası Yusuf Çavuş‘tan dinleyip ilgi duydu. Küçük yaşlarda aşıklık geleneğini öğrendi. Öncelikle Mahzuni, Meçhuli gibi yöre aşıklarından, daha sonra da İhsani’den etkilendi.
İlk kasetini 1973 yılında Antep’te, İlk plağını ise 1975 yılında çıkardı. 1970’li yıllarda en popüler sosyalist sanatçılarındandır. Mahzuni, Nesimi Çimen, İsmail İpek ve İhsani‘yle çeşitli turnelere katılan Emekçi, özellikle politik şarkılarıyla tanındı.
1976 yılındaki bir konserinden sonra tutuklandı.
Maraş Katliamı’nda babasını ve 17 akrabasını yitirdi.
İddialara göre hakkında 300 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
12 Eylül Darbesi’nden sonra eşi ve iki çocuğuyla birlikte Almanya’ya gitti. 1980’den beri Almanya’da yaşayan ozan, Kanada’dan Avustralya’ya birçok ülkede konserler verdi. Son yıllarda değişik konularda türküler de yazan Emekçi’nin eserleri birçok sanatçı ve grup tarafından seslendirildi.
Türkiye’ yasağı
Emekçi, Türk Vatandaşlık Kanunu gereği, askerliğini yapmadığı gerekçesiyle 2004 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı. Türk Pasaport Kanunu’nun, “Türkiye Cumhuriyetinin emniyetini ve umumi nizamını bozmak niyetiyle veya bozmak isteyenlere ve bozanlara iştirak veya yardım etmek maksadıyla geldikleri sezilenler”e yönelik 5. maddesi gereğince de ülkeye girişi yasaklandı.
20 Nisan 2007’de konser için Atatürk Havalimanı’na geldi. Burada dört buçuk saat tutulup geri gönderildi. Kimi müzisyenler yurttaşlığa iadesi için imza kampanyası başlatınca sekiz gün sonra yeniden geldi. Bir hafta kalması koşuluyla kabul edildi. Daha sonraki yıl Ağustos ve Aralıkta 15’er günlük izinlerle Türkiye’ye alındı.
Ozan Emekçi, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Almanya’da yaşayan Kürt müzisyen Şivan Perwer’in Türkiye’ye davet edilmesi ve Paris’te ölen Ahmet Kaya’nın mezarının Türkiye’ye getirilmesi yönündeki önerisi karşısında çifte standarda uğradığını düşünmektedir ve bu durumu şöyle özetlemektedir: “Perwer’e resmi davet yapılıyor, bana resmi yasak sürüyor. Türkü üretip icra etmekten başka ne yapmışsam söylemeleri lazım. İki hafta gelip terk et demek, işkencedir. Şivan da Almanya’da yaşıyor, biz de. Nispet olsun diye mi söylüyor bunu?
“Bu tip kinler kabile devletlerinin reislerinde bile yoktur. Kardeşimi kaybetsem cenazesinde olamayacağım”
”Siz yıllardır Avrupa’da sürgünde yaşıyorsunuz. Türkiye’ye girişte yaşadığınız sıkıntılar devam ediyor mu?
Evet, 35 sene oldu. Tayyip Erdoğan Hükümeti bir karar alıyor ve diyorki ”Türkiye Cumhuriyeti’nin emniyetini ve umumi nizamını tehlikeye koymak veya koymak isteyenlere yardım etmek maksadı ile geldikleri sezilenler” diye devam eden madde bana uygulanıyor. Giriş iznim İçişlerinin iznine bağlıdır. Biz de bu müracaatı yaptık ve 3 defada toplam 19 günlük bir giriş ve çıkışım oldu. Her gidişimde protokol yapıp imzalatıyorlar. Sekiz on günlük izinlerle girmeyi kabul ediyorsan imzala ve gir diyorlar. Davetli olduğum bazı etkinliklerde yer alabilmek için gitmiştim ben de.
Nasıl bir vicdandır diyeceğim, diyemiyorum, zira bu kavramı kirlettiler. İktidar yalakası, hiç bir değeri olmayan şarkıcılar türkücüler, saray soytarıları el üstünde tutulup saraylarda ağırlanıyor.
Hrant’ın katiline şiir yazanlara ödüller verdiler. Böyle bir vahşilik olabilir mi? 100′e yakın kişi veya grup benim eserlerimi seslendiriyor. TRT’de bile seslendiriliyor. Demek ki bu devlet ne söylendiğine değil, kimin söylediğine bakıyor.
Bitirirken, son cümlelerinizi almak istiyorum.
Özellikle Maraşlı dostlarımız Maraş’ı unutmasınlar. Mutlaka çocukları köylere götürsünler ki o çocuklar bu toprakları sahiplensinler. Maraş Girişimi önümüzdeki aylarda aktifleşecek lütfen her kademesinde yer alsınlar.”
Alıntı: Cemo Doğan
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.