Nihat Behram: ''A be alçak Doğu Perinçek''
Sanatçılar Girişimi'nin hazırladığı ve “Baş sorumlu sorumsuz Cumhurbaşkanıdır” başlığıyla yayınlanan, “İnsan olma onuru ve sorumluluğu taşıyan...
Sanatçılar Girişimi'nin hazırladığı ve “Baş sorumlu sorumsuz Cumhurbaşkanıdır” başlığıyla yayınlanan, “İnsan olma onuru ve sorumluluğu taşıyan herkesi, bütün kişi ve kurumları suskun kalmamaya çağıran” bildiri ve Türkiye’nin önde gelen sanat kuruluşlarının girişimiyle başlayan “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” imza kampanyası sanatçılar arasında tartışma yarattı.
Ataol Behramoğlu'nun öncülüğünü yaptığı Sanatçılar Girişimi'nin bildirisini ilk önce Aydınlık'tan Hüseyin Haydar, "Bu savaş Türk’üyle, Kürt’üyle Türk Milletinin vatanseverlik savaşıdır" sözleriyle eleştirdi. Haydar yazısında, “Bu
savaş saray savaşı değil, vatan savaşıdır”, “Türkiye’nin kendini
savunması için mecliste onaylanan tezkere ‘kanlı karanlık’ işler için
değil, vatan savunması için gereklidir” ve “Emperyalizme karşı verilen savaş aynı zamanda sanatçıların vicdan savaşı, onur savaşıdır” gibi ifadeler kullandı.
Şair Hüseyin Haydar, bildiriye katılmadığını ve söz konusu bildiriden yayınlandıktan sonra haberi olduğunu açıkladı. Haydar’ın “Sanatçılar
Girişimi’nin sesi, köşeye sıkışan PKK’ya nefes aldırmak için bağıran
yandaşlarının sahtekarca ‘barış! barış!’ çığlıklarına karışıyor” ifadelerine yer verdiği bildiride, böyle bir yanlışa katılmanın mümkün olmadığını belirtti.
Nihat Behram soL.org'da bildiriyi eleştiren hem Doğu Perinçek'e hem de Hüseyin Haydar'a yanıt verdi. Behram özetle şu ifadeleri kullandı:
Doğu Perinçek’in “vatan” anlayışı
olsa olsa dinci faşizme kürekçilik, ırkçılığa çanakçılık, emperyalizme
yalakalıktır. Devrime ve zalimleri devirmeye dönük bir halk ayaklanması
olsa, bu alçak “vatan savunması” maskesi altında acaba neler yapacak?. “Acaba” sözü de bu cümlede yanlış oldu, çünkü neler yapacağı gayet açık! “Acaba” yerine “belli ki” demeliydim...
A be alçak, bebekler öldürülüyor, dağ taş bombalanıyor, halk “sokağa çıkma yasağı”yla
evine, köyüne, kasabasına kapatılıp katlediliyor; ırkçılık
körükleniyor; diktatör koltuğundan düşmemek için her türlü kanlı
karanlık hesaplar içinde; bir iktidar ki, sadece Anadolu’da değil
Libya’dan Irak’a, Sudan’dan Malezya’ya kadar dinci, cani, katil, halk ve
insanlık düşmanı güçlerle ilişkili, bu güçleri besliyor, bu güçlerle
emperyalist yağmacılar arasında köprü; nice kanlı karanlık provakasyon
ve katliamların kuluçkası...... “Hiç mi vicdanın sızlamıyor” demiyorum, çünkü bu konuda da “belli ki” sende vicdanın kırıntısı yok... Yani, kürekçiliğini yaptığın diktatörle yarışsan açık ara öndesin!
Hele ki, orada burada karşılaştığımızda mahalle eniği gibi kuyruk sallayarak fırdönen şu 2. sınıf manzumeci, ‘siyasi şefin emirerliği bastonu’yla ‘diklenen’
Hüseyin Haydar’a bak! Ömrü billah şair olmak için çabalamasının yüzü
suyu hürmetine, o bildiriyi imzalayan şairlere hırlarken bari biraz
haddini bilseydi! Ama ne çare, tasması ve doyumluk kemiği, kapısında
hırladığı “kasap”a ayarlı!
"DAVA AÇIYORUM"
Behram'ın yazısının ardından da Hüseyin Haydar açıklama yaparak bu sözlere yanıt verdi. Haydar o açıklamasında şunları aktardı:
"Yurtdışında
yaşayan bir yazar olarak Nihat Behram’ı, Ulusal Kanal’da hazırlayıp
sunduğum Edebiyat Cephesi programına yıllar önce konuk aldığımı
anımsıyorum.
Adı geçen
şahısla, bu tv programı nedeniyle, zorunlu telefon görüşmesinin dışında
herhangi bir mekanda, herhangi bir şekilde bir saniye bile bir araya
gelmişliğim, iki sözcük konuşmuşluğum yoktur.
Sol.org
yazarı Nihat Behram’ın basın yolu ile şahsıma yaptığı bu ağır saldırıya,
yanıt verme lüzumu görmüyorum. Ancak, yaptığı hakaretlerinden dolayı
Nihat Behram hakkında ceza ve manevi tazminat davası açılmak üzere
avukatıma talimat vermiş bulunuyorum.
Kamuoyuna ve edebiyatseverlere duyurulur."
BİR İTİRAZ DA O BİLDİRİYE
Öte yandan geçen günlerde Türkiye’nin önde gelen sanat kuruluşlarının girişimiyle başlayan “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” imza kampanyası düzenlendi. Ferhan Şensoy’un SES Tiyatrosu’nda bir araya gelen sanatçılar “Mehmetçiğin yanındayız” diyerek
kampanyaya desteklerini ilan etti. Ancak Sanatçı Onur Akın, Füsun
Erbulak ve kızı Sevinç Erbulak imzalanan metne imza vermedikleri halde
isimlerinin, metne katılmış gibi listeye eklendiğini belirterek itiraz
etti.
Onur Akın, Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Böylesine ırkçı, militarist, barış ve
kardeşlik anlayışını da hiç bir sanatçıya yakıştırmıyorum...! Sanat ve
sanatçı her türlü terörü reddeder! Terörün bir çeşidi yoktur, ben her
türlü teröre karşıyım. Sanatçı bölücü ve ayrıştırıcı değildir, olmamalı!
Ölüme ve şiddete top yekün karşıyım! Yaşasın halkların kardeşliği,
yaşasın barış... Her ölüm bizi birbirimizden uzaklaştırıyor... Bilinçli
bir politika bu... Bu oyuna gelmeyelim!!!" dedi.
Sevinç Erbulak ise "Radikal'de
gördüm, o bildiride imzam varmış. Tek satırını okumuş değilim. Kim
yaptıysa kendi ismini yazsa iyi olur. Metnin başlığını biliyorum sadece,
4 kelimesinden haberdarmışım yani, söylendiğinde. Ama içerik bambaşka.
Altında imzam yoktur" açıklamasını yapmıştı.
YANIT İNCİ ÖZDİL'DEN GELDİ
Onur Akın, Füsun Erbulak ve kızı Sevinç Erbulak'ın
bu itirazına Türkiye Sanatçılar Birliği Başkanı İnci Özdil yanıt verdi.
Özdil, “Füsun Erbulak'a telefonla
ulaşarak kampanyayı anlattık. Kendisine kızı Sevinç Erbulak'ın adresi
üzerinden 3 kez eposta gönderdik. İmzacı olmayı kabul etti. Hatta
'Sevinç'i de ekleyin' dedi. Ancak basın açıklaması yaptığımız günün
gecesi saat 22.55'te beni arayarak HDP'ye katıldıklarını, imzalarını
geri çektiklerini söyledi. Açıklamadan hemen sonra imza listesi basınla
paylaşılmıştı. Eğer daha önce bizi bilgilendirselerdi basına geçmeden
önce isimlerini çıkartabilirdik” dedi.
Onur Akın'la da daha önce eşine ait eposta adresi üzerinden iletişim kurduklarını ifade eden Özdil şöyle devam etti:
"İmza metnimizi 'Kampanyaya katılmak istiyorsanız adınızı, soyadınızı yazarak bu epostaya cevap verin'
notuyla yine eşinin epostasına gönderdik. 30 Eylül günü Onur Akın'ın
kişisel adresinden sadece gönderen kısmında isminin bulunduğu içeriksiz
bir eposta geldi. Bunu listeye dahil olmak istediği şeklinde yorumladık.
Eğer bize herhangi bir dönüş olmasaydı bu katılmadığı anlamına
gelecekti."
Onur Akın'la önceki gün telefonla görüştüğünü de söyleyen Özdil, “Kendisine 'Metnimizde
hiçbir şekilde ırkçılık veya bunu kasteden bir anlatım yok. Yaşasın
halkların kardeşliği diyorsunuz. Biz halkımız diyoruz. Ayrıştırmıyoruz.
Böyle ırkçı bir yaklaşımla zaten imza metnimizde isminiz olamaz. Derhal
isminizi çıkartıyorum' dedim. Gönderdiğimiz e-postada benim telefon numaram vardı. Bana telefon açıp haber verseydi hemen ismini geri çekebilirdik” dedi.
Kampanyada son derece titiz hareket ettiklerini söyleyen Özdil, “Tüm imzacılara 3 kez eposta, defalarca SMS attık. Aramalar
yaptık. Başarılı bir kampanya yürütüyoruz. Teröre karşı kardeşliğimizin
bozulmaması, halkımızın birliği için çaba gösteriyoruz. Kürt ırkçılığı
yapan ve bunun için terör örgütü haline gelen oluşumlara cepheden
karşıyız. Bu halkı ayrıştıramayacaklar. Ülkeyi böldürtmemeye kararlı,
Atatürk devrimlerine sahip çıkan sanatçılar olduğu sürece bunu
başaramayacaklar. Bu başarılı kampanyaya gölge düşürmek isteyen
davranışları reddediyoruz” diye konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.