“Nerdesin aşkım? Burdayız kirve!”
“Nerdesin aşkım? Burdayız kirve! Vay vay vay!”, “Ellerinde lolipoplar, geliyor lubunyalar” marşı da hit oldu kısa sürede.22 Haziran’da hep birlikte...
A+A-
“Nerdesin aşkım? Burdayız kirve! Vay vay vay!”, “Ellerinde lolipoplar, geliyor lubunyalar” marşı da hit oldu kısa sürede.
22 Haziran’da hep birlikte 5.’si düzenlenen Trans Onur Yürüyüşü’nde, Partizan okurları olarak yerimizi aldık. Eee 40 yılın başı Partizan, Onur Yürüyüşü’ne çağrı yapmış, gitmeyelim mi? Tabii ki de gideceğiz.
Zor geçecekti, biliyorduk, ama olsun!
Birçok eyleme zorluklarını bilerek gelmiyor muyduk?
“Kesin çatışma çıkacak” denilen eylemlere bile tüm korkularımızla yüzleşme pahasına gitmiyor muyuz? Hem de en önde!
“Biz Kürtlerin kuyrukçusu muyuz?” şeklindeki kaygılara (ki bu kaygının temelinde yatanın sosyal şoven damarımız olduğuna hep vurgu yapmışızdır) rağmen Rojava mitingine, Newroz’a, hatta 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine bile gitmedik mi?
Hatta “Bu kadınlar niye bizi eylemlerine almıyor” diyerek, kadınlardan zılgıt yeme ihtimalinin yüksekliğine rağmen 8 Mart’lara, eylem ve etkinliklere gidip, kenardan kıyıdan dolanmadık mı?
Bunların hepsini yaptık!
Şimdi de içimizdeki homofobi ve transfobi ile yüzleşme korkusuna rağmen Onur Yürüyüşü’ne gidecektik, hem de transların… Heyecan dorukta!
Sloganlar terletti!
Taksim’e gittiğimizde ilk önce 21-22 Haziran’da TMMOB’da bir buluşma düzenleyen Yeni Demokrat Kadın’dan arkadaşları gördük alanda. Sonra Yeni Demokrat Gençlik’ten arkadaşlar geldi. Kısa bir süre sonra sloganlarla, ellerinde lolipop ve gökkuşağı bayraklarıyla kitle gelmeye başladı. Ellerimize lolipop ve gökkuşağı flamalarını vermeye çalışıyorlardı. Biraz çekingen olsak da, yanımızda YDK’lılar var, onların korkusundan aldık.
Şaka şaka… O kadar da değil, elbette ki flama ve dövizleri aldık elimize çekinmeden ama flamayı daha yükseğe kaldıramıyorduk. Ya da bazen kaldırıp, hemen geri indiriyor, omuz hizasında tutuyorduk.
Sıra sloganlara geldiğinde, döktüğümüz ter arttı. “Nefrete inat, yaşasın hayat”, “Transfobik devlet, yıkacağız elbet”, “Trans cinayetleri politiktir” gibi sloganlarda sorun yoktu. Ne de olsa “vurmalı”, “kırmalı” sloganlardı. Bize uyuyordu!
Ama sıra “Nerdesin aşkım? Burdayım aşkım! Ay ay ay!”, “Faşizme karşı bacak omuza” sloganlarına geldiğinde… Halimiz görülmeye değerdi. Ama ona da çözüm bulduk:
“Nerdesin aşkım? Burdayız kirve! Vay vay vay!”
“Transların katili, patron-ağa devleti!”
Giderek ısınıyorduk. Durmadan slogan üretmeye, marş yapmaya çalışıyorduk. Özellikle kadınlar, yaratıcılıklarının sınırlarını zorluyordu gerçekten “Diren trans, Partizanlar seninle” sloganını keşfettiğimizde “Aha” dedik, “İşte şimdi oldu!”
“Ellerinde lolipoplar, geliyor lubunyalar” marşı da hit oldu kısa sürede. “Tokat’tan mı geliyon da, yar sen trans mısın? Ben sana varacağım da oğlan mısın, kız mısın?” türküsünü söylemeye çalıştıysak da pek beceremedik, ama olsun. Ama en son, en beğendiğimiz “Em kinem; LGBT! Bijî berxwedana LGBT!” oldu.
Hele de Tünel’e varıp, halayımızı kurduk mu? Kurduk! Sanırım Partizan, Partizan olalı böyle bir eyleme katılmadı, ama yine de eylemi kendi eylemine döndürmeyi başardı. Biraz terlesek de, yabancılasak da hepimizin kendisini en özgür hissettiğimiz eylem oldu.
Biraz şaka, biraz espri ile yazsak da izlenimimizi, açıkçası söylemek gerekirse ilk defa kendimizi homofobi ve transfobi ile mücadele etme konusunda bu kadar kararlı gördük. Kesinlikle aştığımızı ilan etmiyoruz ama sanırız buzu biraz da olsa kırdık!
Nice “Onur”lu buluşmalara!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.