Necdet SARAÇ : Dernek ya da devlet yönetmek
Necdet SARAÇ : Dernek ya da devlet yönetmek Geçtiğimiz haftanın en önemli ana gündemlerinden biri Alevilerdi. Aleviler, talepleriyle,...
Necdet SARAÇ : Dernek ya da devlet yönetmek
Geçtiğimiz haftanın en önemli ana gündemlerinden biri Alevilerdi. Aleviler, talepleriyle, protestolarıyla gündeme oturdu. Meclis'e ve doğrudan Başbakanlığa bugüne dek birçok kez yazılı başvuru yapılmış, hatta son olarak 'Alevilere 2008 bütçesinden 400 milyon YTL bütçe ayırın' diye dilekçe verilmiş olmasına rağmen 'bana henüz resmi bir talep ulaşmadı'diyen Başbakan Erdoğan, Bilkent Oteli'ndeki yemekte hiçbir soruna değinmeden herkesin tereddütsüz evet diyeceği bir konuşmanın nasıl yapılacağına iyi bir örnek verdi! Daha önce de "Hazreti Ali'yi sevmek Alevilikse ben herkesten daha Aleviyim" diyen Başbakan, bu kez de somut bir tek cümle etmeden Hz. Hüseyin'den Hasan Hüseyin'e kadar şiirler okuyarak gönülleri okşadı.
Bu gönül okşama seansının bitmesinden sonra bugüne dek Aleviliğin 'a'sını bile ağzına almayan birçok köşe yazarı, yemeğe katılmayı reddeden Alevilere ve özellikle onları temsil eden örgütlere 'dinime küfreden Müslüman olsa' özdeyişini de akıllarının ucuna getirmeden uzun uzun demokrasi dersi vermeye kalktı. Alevileri temsil etme kabiliyetinde olan örgütlerin neredeyse tamamının, hatta Anadolu Aleviliği ile hiçbir bağı kalmamış Refah Partili ve AKP'nin 'yakın akrabalık bağları' olan Fermani Altun'un bile AKP'nin 'Alevi açılımı' oyununa gelmemiş olması ve önlerine uzatılan 'yağlı pilava hayır' demiş olmaları her dönemin 'demokratlarını' çok sinirlendirdi. Hacı Bektaş Anma Törenleri'ne Cumhurbaşkanlığı düzeyindeki katılımları yok sayan bu zat-ı muhterem yazarlar 'Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan Alevilerle bir araya geliyor, siz de bunu reddediyorsunuz, bu ne biçim demokratlık' palavrasının arkasına sığınarak, sanki 20 milyonluk bir kitleye bir yemekle lütuftabulunuluyormuşgibi, utanmadan bir de Alevilere demokrasi dersi vermeye kalktı!
Bu sinirlenmenin asıl nedeni bu gelişmeler karşısında Alevi örgütlerinin ortaya koydukları birlik tavrıydı. Alevi örgütleri, ilk kez aralarındaki farklara, farklı yaklaşımlara rağmen daha önceki gelişmelerden farklı olarak bu kez birlikte davrandı. Anadolu Alevilerinin tamamı tarafından Serçeşme olarak kabul edilen Hacı Bektaş dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy, bugüne kadar pek görülmedik bir biçimde 'siyasi bir tavır aldı' ve Alevi dedelerine 'yemeğe katılmayın' çağrısı yaptı. Arkasından da bu çağrısını YOLTV'de katıldığı programda bütün Alevilere birlik olun çağrısı ile pekiştirdi. Bu gelişmenin arkasından Türkiye'de Alevi hareketinin, farkları kamuoyu tarafından da yakından bilinen iki örgütlenmesi, Alevi Bektaşi Federasyonu ve Cem Vakfı'nın kontrolündeki Alevi Vakıfları Federasyonu da AKP'nin yemeğine katılmama konusunda ortak tavır koydular. Bu iki federasyon dışında kalan ancak sembolik değerleri çok fazla olan Karacahmet, Şahkulu, Abdal Musa gibi örgütlenmeler de yemeğe katılmayacaklarını açıkladı. AKP'nin 'kendi Aleviliğini' yaratma çabasını bozan bu gelişme sonucunda bilindiği gibi AKP'nin 'Alevi iftarı'na Alevi örgütlerini temsil edenden daha çok Diyanet İşleri Başkanı başta olmak üzere Sünni kurumlarını temsil eden kişiler katıldı.
AKP'nin bu yemeği, AKP'den çok Alevi kurumlarına yaradı. Alevi örgütleri, aralarındaki önemli farklara rağmen, hem temel taleplerde ortak bir tavır sergileyebileceklerini, hem de ortaya koydukları bu olgunlukla yalnızca dernek değil, devlet de yönetmek istediklerini açıkça gösterdi. Modern tarzdaki örgütlenmelerinde yaklaşık 20 yılı geride bırakan Alevi örgütlenmelerinin bu olgun ve öğretici tavrı yine YOL televizyonundaki bir canlı yayın programında açıkça görüldü. YOL TV'de yayımlanan "Farklı Çizgi" programına katılan AABK Genel Başkanı Turgut Öker, telefonda Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. İzzettin Doğan ve ABF Genel Başkanı Turan Eser, Alevi hareketinin AKP'nin 'Alevi açılımını', Ankara Bilkent'de yapılan yemeği ve sonrasını değerlendirdi. Alevi liderleri, programda 'Alevilerin birliğini' öne çıkardı ve yükselen siyasal İslam karşısında birliğin önemini vurguladı. Mevcut Alevi örgütlenmesinin üç önemli temsilcisi Alevilerin haklarını elde etmek için yanyana gelmelerinin önünde ciddi bir engel olmadığını da vurgularken, Cemevlerinin ibadet merkezi olarak kabul edilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Madımak Oteli'nin müze olması ya da yıkılarak anıta dönüştürülmesi gibi konuların artık bütün Alevilerin ortak taleplerine dönüştüğünü söyledi. Görülen o ki, bu söylem bir başka önemli gelişmeyi de beraberinde gündeme taşıyarak, kendileri dışındaki neredeyse bütün güçlerin temel tezi olan 'kardeşim bu Aleviler de 40 parça, bir araya gelmiyorlar, hangisinin söylediğine kulak verelim'tezini de yerle bir edecek... Malum ya birçok çevre sanki aralarında farklılıkları olan bir tek grup Ale-vilermiş gibi akıl verip duruyorlardı. Aleviler son tavırlarıyla 'bu oyuncağı' da ilgili kişi ve kurumların elinden alıverdi! Yani demem o ki; Alevileri doğal kulvarından çıkararak 'AKP Aleviliği' yaratmaya ve kendilerince Alevileri Sünni İslam'la aynı hizaya getirmeye çalışanların işi giderek zorlaşıyor, ama karar mekanizmalarında yer almak isteyen, yalnızca dernek değil, devlet de yönetmek isteyen, buna talip olan Anadolu Alevilerinin işi de giderek kolaylaşıyor...
Necdet Saraç
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy76849 = 'necdetsarac' + '@';
addy76849 = addy76849 + 'birgun' + '.' + 'net';
var addy_text76849 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';
( '' );
76849 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
19 Ocak 2008 - BİRGÜN
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.