Mutsuz Aleviler

Mutsuz Aleviler

Mutsuz AlevilerAli BALKIZ / ABF Genel Başkanı Biz Aleviler bu toprakların gerçeğiyiz.Tarihimiz Türklerin tarihi,Tarihimiz Kürtlerin, Arapların...

A+A-

Mutsuz AlevilerMutsuz Aleviler

Ali BALKIZ / ABF Genel Başkanı

Biz Aleviler bu toprakların gerçeğiyiz.

Tarihimiz Türklerin tarihi,

Tarihimiz Kürtlerin, Arapların tarihidir.

Ne yaşadılarsa tarihte onu yaşadık.

Daha fazlasını hatta.

Ne Selçuklu kabullendi bizi, ne Osmanlı…

Tebaa” olmaktan kurtulduk, “Yurttaş” olduk derken; ne yazık ki Cumhuriyet’te de atılır, itilir, örselenir, incitilir, yok sayılır, katledilir olduk.

Çünkü; büyük çoğunluğa benzemiyoruz.

Hakk’ı ademde gören bir tanrı anlayışımız, sevgi’yi din kabul eden bir inanç anlayışımız, büyük-küçük, fakir-zengin, kadın-erkek bir, herkes can’dır diyen bir eşitlik anlayışımız, 72 milleti bir tutan  insanlık anlayışımız varken; olsa olsa kendimize benzeriz.

Bu kendine benzeme, kendin olma özelliği tehlikelidir. Çünkü egemen olanın kendine benzetme çabasının hedefi olursunuz.

Alevilik var oluşundan bugüne  bu anlamda hep hedef olmuştur. Ne iyi ki hâlâ hedeftir. Hâlâ hedef olma olgusu onun yok edilemediği gerçeğini gösterir.

“%90’u Müslüman  olan ülkemiz” diye başlayan kalıp cümle, bu gerçeğin üstünü örtme çabasından, konuya demagojik bir anlayışla yaklaşmaktan başka bir anlam taşımaz.

Aleviler dün köyde, kendi hallerinde Alevice yaşayabiliyorlarken, bugün kentte, vahşi kapitalizmin dayattığı, asimile etme, eritme kendine benzetme koşullarında kette Alevice yaşayamıyorlar. Poyraz’a açık hale geldiler. Kent elbette uygarlık elbette Aleviliğin inanç temelli; Dergah-Pir-Mürşit-Dede- Talip-Musahip örgütlenmesinin yeri yoktur. Bu geleneksel örgütlenmenin yerini onunla da dayanışma içinde olarak kent koşullarında elbette çağdaş örgütler almalıydı. Öyle oldu, dernekler, vakıflar, federasyonlar, konfederasyonlar bu ihtiyaçtan doğdu.

Temel gereksinim şu: Modernize olmak, özünü koruyarak yeniden yorumlamak, kent koşullarına uyum sağlayarak var olmaya devam etmek.

Ne zor ve bir o kadar da insani bir istem.

Zor, çünkü devlet “%99”diyor.

Hoş “%99” u kabul eden Aleviler de var. İçlerinde Fetullah’a övgüler dizenler, cem’i yarıda kesip “Haydi cami’ye namaza gidelim” diyenler bile….

Bu anlamda devlet ilerliyor, ama Aleviler de direniyor. Direnişleri örgütlenmelerinden, “Biz kimiz, neyiz, nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz?...” diye soruşlarından belli.

Alevilik; “soru sorma yoludur” dersek inanınız ki abartmış olmayız. Pir Sultan Abdal 400 yıl öncesinden soru soruyordu :

“Pir Sultanım der varalım
Anda günahlar görelim
Azrail’e bir soralım
Kendi canın alan kimdir?...”

Bir kul’a, yüce Allah’ın dört meleğinden biri olan Azrail’e böyle bir soru sormak, haaşa kimin haddine?...

Ama Pir Sultan sorar.

Soru sormak gerçeği arama gereksiniminden doğar. Bu ise aklı gerektirir. Akıl şüpheciliktir. Akılsızlık teslim olmaktır. Sorgusuz sualsiz uymaktır. Uyuyan; uykusunda mutlu, soran; uyanık ve mutsuzdur.

Aleviler mutsuzluğu seçmişlerdir.

Mutlu olma şansları yoktur.

Zorunlu Din Dersleri ve

Diyanet kaldırılsa;

Alevi köylerine artık cami yapılmasa,

Madımak müze olsa,

Cem ve Kültür evleri resmen tanınsa,

Nüfus cüzdanlarında “Alevi” yazılsa,

Hacı Bektaş Dergahı onlara verilse,

Devlet dairelerinde, okulda, çarşıda, mahallede apartmanda Alevi olduklarını gizleme durumunda kalmasalar,

Herkes eline, diline, beline sahip olsa, arka çıkacakları mazlumlar kalmasa bile, mutlu olmayacaklardır.

Ne iyi ki (ve elbette ne kötü ki) soru sormaya devam edecekler. DNA’ları öyle kodlanmış zira…

İroni bir yana; onlar da mutlu olmak ister kuşkusuz. Bir tek ilacı var bu derdin: Laiklik ve Demokrasi.. Sonrasında da daha iyisi…. En iyisi … Eyvah Aleviler yine mutsuz… Mutsuz mutlular…

Ali BALKIZ / Yazar
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı 
KAYNAK: Alevihaber.com - 13 Aralık 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.