Muhalefet Dersim'le iktidar ise Maraş'la Alevilere bakışını ortaya koydu

"Hükümetin ve muhalefetin topyekün, Alevilerin tarihlerini, acılarını, gözyaşlarını hiçe sayarak bizleri incittiği ve adeta yapılan katliamların aklanmaya çalışıldığı bir süreç yaşamaktayız. Muhalefet Dersim’le iktidar ise Maraş’la, Alevileri uslandırma, yola getirme yoluyla Alevilere karşı olan düşüncelerini bir kez daha ortaya koymuşlardır." 

KAYSERİ ALEVİ KÜLTÜR MERKEZİ BASIN AÇIKLAMASI

“Esma SUNA adında bir genç kadın gebedir, doğumu yakındır. Faşistler, Esma SUNA’nın evini dışarıdan otomatik silahlarla tarar, evin içine patlayıcı madde ve benzinli paçavralar atarlar. Sonra evin kapılarını kazma ve baltayla kırarak içeriye giren faşistler, evde bulunan Fidan, Ali, Fikri ve Mehmet SUNA ile konuk Musa FUNDA’yı kurşuna dizer. Fazlı ile Elif SUNA da sopa ve satırla ağır yaralanır ve öldü diye bırakılır. Esma SUNA, “Kocamı, çocuklarımı, kardeşlerimi öldürdünüz. Bari beni öldürmeyin” diye yalvarır, bu arada ellerini karnındaki bebeğin üstünde siper etmeye çalışmaktadır.

İki canlı bir Alevi kadını ellerine geçmiştir bir kere, bu fırsatı kaçırmak aptallık olacaktır. Sopa ve satır Esma’nın kafasına, sırtına, karnına iner. Esma’nın üstü başı kan içindedir. Doğmamış bebeğini kurtarmanın çabasıyla sokağa fırlar. Saldırganlar da arkasında ateş ederek Esma’yı yere düşürürler. Öldü diye bırakırlar. Esma, karnındaki bebeğin yüzünü görmenin hayaliyle ellerini karnının üstünde gezdirmektedir. Bir komşusu Esma’yı sırtlayarak Devlet Hastanesine yetiştirir. Doktorlar, “Esma’nın kurtuluşu zordur, bari bebeğini sezaryen ameliyatla kurtaralım” diye ameliyata alırlar. Ne var ki bebek de sıkılan kurşunla parçalanmıştır.”

Kendisine insanım diyen herkesin insanlığından utanması gereken bu ifadeler Maraş katliamını yaşamış tanıkların ifadesidir.

Tarihlerini unutan toplumlar belleksiz kalır ve zaman içerisinde yok olmaya mahkûm olurlar. Alevilerin tarihi kanın, gözyaşının, acının, ihanetin tarihidir. Tarihte en kanlı ve vahşi Alevi katliamlarından biri de Maraş’ta yaşanmıştır. Resmi rakamlara göre 111 kişinin öldürüldüğü, 1000’den fazla insanın yaralandığı, 210 ev ve 70 işyerinin tahrip edildiği ve askerlerin 3 gün müdahale etmediği 1978 Maraş katliamının 31. yılıdır Aralık ayı. Çocukların, yaşlıların, kadınların, diri diri işkence edilerek öldürüldüğü Maraş’ta yapılan kıyımın yeniden yaşanmaması için gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Bu nedenle katliamı yapanları, destekçilerini, koruyup kollayanları unutmadık, unutmayacağız ve yargılanmaları için de ne gerekiyorsa yapacağız.

Hükümetin ve muhalefetin topyekün Alevilerin tarihlerini, acılarını, gözyaşlarını hiçe sayarak bizleri incittiği ve adeta yapılan katliamların aklanmaya çalışıldığı bir süreç yaşamaktayız. Muhalefet Dersim’le iktidar ise Maraş’la, Alevileri uslandırma, yola getirme yoluyla Alevilere karşı olan düşüncelerini bir kez daha ortaya koymuşlardır. 

AKP hükümetinin olumlu bir hava içerisinde başlatmış olduğu Alevi Çalıştayı geldiği son durumda artık Açılım kapanıma dönüşmüştür. Alevilik ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, Aleviliğin ve Alevilerin nasıl asimile edileceği yönünde görüş beyan eden ve Alevi köylerine cami yapılması gibi öneriler sunanların katıldığı açılım toplantıları artık kapanmıştır. Son olarak 17 Aralık’ta yapılan 6. Alevi Çalıştayı’na Maraş Katliamının baş aktörlerin Ökkeş Şendiller’in çağrılması açılımın kapanan kapıları üzerine kalın zincirlerle kilitler vurmuştur. Bakan Faruk Çelik’in katılımcıların “ilgi, bilgi, vizyon” kriterlerine göre seçildiğini açıklaması Aleviler’e biçilmek istenen elbisenin biçimini belli etmiştir. Soruyoruz: Alevi çocuklarının İmam Hatip Liseleri’ne çekilmesi, Alevi köylerinde aktif olan camilere gönderilecek imamların liyakatlı ve iletişimi düzgün olması yönündeki raporların, Maraş katliamının baş aktörlerini dahil ettiğiniz açılımınız bu doğrultuda açılmaya daha ne kadar devam edecek. Açıldıkça eteklerinizden saçılan asimile taşlarını Aleviler kesinlikle toplamayacaktır. Ve diyoruz ki eğer samimi iseniz Alevi sorunlarını, sorunun muhattaplarıyla, Alevilerle çözünüz. 

Alevi köylerine zorla cami yapılması  bir devlet politikasıdır. Bunun son örneği ilimizde Sarıoğlan ilçesi İğdeli köyünde yaşanmaktadır. İğdeli köyüne cami yapılmasını  istemeyen köylülere Sarıoğlan Jandarma Komutanlığında görevli bir yüzbaşı “Neden cami istemiyorsunuz, Müslüman mısınız, komünist mi?” diyerek içindeki öfkeyi dışa vurmuştur. Geleneğimizde olmayan bir anlayışa karşı çıkmayı komünistlikle değerlendiren bir ülkenin laiklik anlayışını samimi bulmuyoruz ve biz Aleviler inancımızı kimseye sorgulatmayacağız ve İğdeli köyümüze sahip çıkacağız.

Ülkemizde yaşanan tüm sorunlar demokratik yollarla çözülmek zorundadır.  Ülke ve toplum olarak geçtiğimiz hassas süreçte toplumun farklı kesimleri karşı karşıya getirilerek provakatif bir kaos ortamı yaratılmaya çalışılmaktadır. Toplum olarak sağduyulu davranmalı ve demokrasinin gücüne inanarak sorunlarımızı demokratik sınırlar içerisinde çözmemiz gerekmektedir. Tüm ezilenlerin, horlananların dışlananların yanında olan ve mücadelelerini destekleyen biz Aleviler emek mücadelesi yürüten, ekmek kavgası veren Tekel işçilerine, itfaiye çalışanlarına, demiryolu emekçilerine yapılan acımasız saldırıları kınıyor çalışanların hak alma mücadelelerini destekliyoruz.
 
Kamuoyuna saygı  ile sunulur.

RÜSTEM GÜMÜŞ
Kayseri Alevi Kültür Merkezi Başkanı
 
KAYSERİ ALEVİ KÜLTÜR MERKEZİ
Cumhuriyet Mah. Aytar sk. Gençoğlu işh. Kat :  2  MELİKGAZİ  – KAYSERİ
Telefon / Faks  :  ( 352 )  222 27 16

KAYNAK : Alevihaber.com  - 20 Aralık 2009