Metris'te Huma Kuşu

Metris'te Huma Kuşu

Metris'te Huma KuşuYAŞAR SEYMAN / BirGün"(...) Sonra Mazlum Çimen’e ’a dönüyor ve kendi eseri olan ve çok...

A+A-

Metris'te Huma KuşuMetris'te Huma Kuşu

YAŞAR SEYMAN / BirGün

"(...) Sonra Mazlum Çimen’e ’a dönüyor ve kendi eseri olan ve çok sevdiğim “Sen benden gittin gideli” parçasını istiyorum:  Bu arada öyküsünü öğreniyoruz ki,  Mazlum, bu parçayı 2 Temmuz 1993 yılında Sivas yangınında yanan babası Nesimi Çimen için yazmış. Oysa o parçayla binlerce insan sevda ayrılığını, özlemini, acısını dindiriyor. İşte ilk dörtlük:

Öyle ağırım ki kendimden/ Sen benden gittin gideli/ Tenim küs olmuş tenine/ Sen benden gittin gideli

Bir İstanbul akşamında dostlarla bir yemek yemenin bedeli bizim kuşak için acı anılara yolculuk oluyor. Ülkenin toplumsal olaylara ilişkin unutulmaz fotoğrafları üstümüze yapışmış gitmiyor.....

Metris'te Huma Kuşu

YAŞAR SEYMAN 

Yıllar sonra Metris yine gündem oldu. Ergenekon 12. Dalga sonrası tutuklanan akademisyenler, eski rektörler Metris’e gönderildi. “Şu Metris’in önü bir uzun alan” türküde kaldı derken; Metris yine kendini anımsattı… 

İşte su
İşte ışık
İşte hava
İşte kundak
İşte hapis
İşte kavga
Melih Cevdet Anday

12 Eylül sonrası Metris günlerini anlatıyordu: İşkence günlerini dinlerken; ansızın bak, güzel hem de hiç unutamadığım çok güzel bir anımı anlatayım: Her akşam havalandırmadan sonra koğuşların birinde “Huma Kuşu” türküsünü davudi sesli gençten seven sevmeyen herkes sessizce dinlerdi:

Huma kuşu yükseklerden seslenir/ Yar koynunda bir çift suna beslenir/ Sen ağlama kirpiklerin ıslanır/ Ben ağlım ki deli gönül uslanır.”

İsteklerimden biri de dört buçuk yıl dinlediğim bu sesin sahibini tanımak.

- Hiç görmediniz mi?

- Hayır. Ama yaşadığım sürece o sesi nerede duysam tanırım. O sesi unutmam olanaksız. Bir akşam onu dinlerken; topluca hazırlanan savunmadan kopmuşum, arkadaşlar uyardı. O ses işkence yaralarımın ilacı, umudun ışığı, sevdanın çığlıyıydı…

- O sesi her dinleyişte etkilenmeyen, sevmeyen, kimyası bozulmayan bir insan sanırım yoktu.

Bu konuşma 1986 yılında oldu.

Yıl 2008…

Bir İstanbul akşamı dostum Mazlum Çimen’le yemeğe gidiyoruz.

Güzel mi güzel bir akşam, ay dolunay. Bir teknedeyiz. Söz sözü açıyor, söz Metris’e geliyor.  O yıllarda Metris’te yatan mahalle ve okul arkadaşımla mektuplaştığımı söylüyorum.

Tekne sahibi, sakıncası yoksa kiminle mektuplaştığınızı sorabilir miyim diye soruyor:

Adı bende kalsın deyince yine de heyecanlanıyor. Öyle mi? “Ona,  Gani derseniz bilemez ama Huma kuşu derseniz bilir.

“ Ay tutuldu/ Dil tutuldu/ Bütün dertler unutuldu.” Misali tutulsam da soruyorum:

- O, sen misin?

- Evet. 15. koğuşta her akşam Huma Kuşu uzun havasını söyleyen benim.

- O mu? O mu, anlattı?

- Hayır. Bir başka koğuşta bir başka davanın liderlerinden biri senin sesinle yaralarını iyileştirdiğini, acılara dayandığını,  dinlendiğini, en büyük arzusunun seni tanımak olduğunu söyledi.

- Öyle mi?

- Kim o?

- O da bende kalsın…

Güzel olan senin işkence acılarının merhemi, umudun sesi, sevdanın çığlığı olman değil mi?

Bu anıyı dinledikten sonra kuşları çok seven ben, o yıllarda bu kadar sevilen bir türküye adını veren kuşu sordum soruşturdum. Öğrendim ki, Huma kuşu söylentiye göre Kıpçak çöllerinde, Çin'de ve Hindistan'da yaşayan mitolojik efsanevi bir kuş. Bizde ise yıllarca gönülleri yakan, gözleri yangın yerine çeviren türkünün adı olmuş.

Sonra Mazlum Çimen’e ’a dönüyor ve kendi eseri olan ve çok sevdiğim “Sen benden gittin gideli” parçasını istiyorum:  Bu arada öyküsünü öğreniyoruz ki,  Mazlum, bu parçayı 2 Temmuz 1993 yılında Sivas yangınında yanan babası Nesimi Çimen için yazmış. Oysa o parçayla binlerce insan sevda ayrılığını, özlemini, acısını dindiriyor. İşte ilk dörtlük:

“Öyle ağırım ki kendimden/ Sen benden gittin gideli/ Tenim küs olmuş tenine/ Sen benden gittin gideli”

Bir İstanbul akşamında dostlarla bir yemek yemenin bedeli bizim kuşak için acı anılara yolculuk oluyor. Ülkenin toplumsal olaylara ilişkin unutulmaz fotoğrafları üstümüze yapışmış gitmiyor.

Metris’te yıllarca söylenen ‘Huma Kuşu’ türküsü ve Madımak’ta yanan babaya yakılan ‘Sen benden gittin gideli’ türküleri ve ülkenin özürlü demokrasinin yol haritası. Biri sevda türküsü öbürü de sevda türküsü diye dinlenen yanan babaya yakılan ağıt…

Üniversite’ye dönen Metris’te acaba hangi türkü söyleniyor?

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy10699 = 'yasarseyman' + '@';

addy10699 = addy10699 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text10699 = 'yasarseyman' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

10699 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 24 Nisan 2009

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.