Memur-Sen'in Alevi Çalıştayı raporu
Memur-Sen'in Alevi Çalıştayı raporu ALİ BALKIZ / EVRENSELABF’nin 9 Kasım 2008 tarihinde, Ankara-Sıhhiye Meydanı’nda yaptığı “Eşit...
Memur-Sen'in Alevi Çalıştayı raporu
ALİ BALKIZ / EVRENSEL
ABF’nin 9 Kasım 2008 tarihinde, Ankara-Sıhhiye Meydanı’nda yaptığı “Eşit Yurttaşlık Hakkı” mitingi sonrası, kamuoyunda oluşan baskının da etkisiyle; AKP Hükümeti, “Alevi Açılımı”, “Alevi Çalıştayı” adı altında bir dizi toplantılar düzenledi. İlahiyatçılardan Diyanetçilere, ilgili ilgisiz birçok kesimden görüş aldı.
Bu çalıştaylarda Alevilere hakaret edenlere, onları küçümseyenlere rastlandı da, 4. çalıştaya bir raporla katılan Memur-Sen gibi “açık sözlü” hiçbir katılımcıya rastlanmadı.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, raporuna şöyle bir tanımlamayla başlıyor: “Hz. Ali’ye dayandırılan, Ehl-i Beyt sevgisini esas alan ve İslamın mistik bir yorumu olarak değerlendirilen Alevilik…”
Bu bir tanımlamadır.
Ama aynı raporda Gündoğdu Bey, devlete önerilerde bulunurken şöyle diyor: “Çağdaş demokrasilerde ve laik devlet anlayışında, devletin dine ve cemaatlere müdahil olamayacağından hareketle, ‘tanımlamak yerine tanımak’, ‘kendine benzetmek yerine olduğu gibi kabul etmek’ prensibiyle, kendilerini nasıl ifade ediyor ve ne yapmak istiyorlarsa buna imkan ve fırsat sunacak kanallar açılmalıdır.”
Yani diyor ki, Aleviliği devlet tanımlamasın ama ben tanımlayabilirim.
Yani diyor ki; devlet, din ve cemaatlere müdahale etmesin. Onların önünü açsın. Ne yapmak istiyorlarsa onu yapsınlar.
Alevi Çalıştayı’nı fırsat bilip şeriatçı faaliyetlerin daha da açıkça sürdürülmesini istemekten başka ne anlama gelir bu istem? Hem de Diyanet’in devasa bütçesini reddetmeden... Bunu da bir müdahale saymadan...
Sonra diğer önerilerini sıralıyor:
- Dedelerin yurtdışı hizmetleri ve hac-umre ziyareti için kolaylıklar sağlanmalı.
- Alevi köylerinde aktif olan camilere gönderilen imamların, liyakatli ve iletişimi düzgün olmalarına özen gösterilmeli.
- İmam hatip liselerine Alevi kesimin çocuklarını da çekebilecek projeler geliştirilmeli.
- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu okutulması devam etmeli, yanına ‘Din Eğitimi Dersi’ seçmeli olarak eklenmelidir.
- Anayasa değişmeli, başörtüsü sorunu bu kapsamda çözülmelidir.
- 15 yaş öncesi çocuklara da Kuran kursu verilmelidir.
İbretlik öneriler böyle devam ediyor.
Evrensel okuyucuları, Memur-Sen’in AKP yanlısı bir sendika olduğunu, AKP iktidarı zamanında Eğitim Bir-Sen’in üye sayısını 17 binden 144 bine yükselttiğini bilirler.
Yani bu ses AKP’nin sesidir.
“Alevi Açılımı”, “Alevi Çalıştayı” bu işin bahanesidir.
Yukarıdaki öneriler bir bütün olarak, Alevilikten ve Alevilerden kurtulma projesidir. Kendine benzetme çabasıdır.
Hem, “Devlet dine ve cemaatlere müdahale etmemelidir” diyeceksiniz, hem de “Alevileri nasıl asimile edebiliriz” sorusuna yanıt arayacaksınız.
Gündoğdu Bey bilmez mi ki; Aleviler ne hacca gider, ne camiye, ne de imam hatip lisesine…
“AKP Alevi taleplerini sulandırıyor, sürece yayarak soğutuyor, toplumu oyalıyor, buradan kendi ajandasını işletiyor” diyenler, şu örneğe bakınca haksızlar mı?
Şu yakın geçmişte; Ordu-Ulubey kaymakamının, Alevi muhtarları ve dedeleri resmi yazıyla tehdit etmesi; Malatya Hekimhan Devlet Hastanesi çalışanı Alevi kadının, “Bunun elinin değdiği yemek yenmez” denilerek satırla elinin kesilmesi olaylarının yanına, Memur-Sen’in raporunu eklediğimizde, tablo ortaya çıkar:
Aleviler, Alevi örgütleri bunun farkındalar.
Farkındalar...
Çünkü 8 Kasım 2009 Günü, İstanbul-Kadıköy Meydanı’nda yoldaşları ve musahipleriyle birlikte yüz binlerce canla açılımı denize saçmaya hazırlanıyorlar.
Bu arada çevrecilerin tepkisini çekerler mi acaba diye kaygılanmıyor da değiller doğrusu.
EVRENSEL -16.10.2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.