Madımak'ın kaderi
Madımak'ın kaderi Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi Çalıştayları sonuç bildirgesi raporunun detaylarını açıkladı....
Madımak'ın kaderi
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi Çalıştayları sonuç bildirgesi raporunun detaylarını açıkladı. Çelik Madımak hakkında da açıklamalarda bulundu.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verecek, sivil bir yapılanmayı esas alan ve gerçekleri de göz önünde bulunduran formül üzerindeki çalışmayı şekillendirdiklerini belirtti.
Alevi paydaşların bir vakıf bünyesinde toplanarak faaliyet göstermesini esas alan bu çalışma kapsamında, kısa vadede, ihtiyaç duyulacak kaynağın sağlanması, yer tahsisi ve inanç rehberlerinin eğitimi için üniversiteler bünyesinde enstitü kurulması gibi çözümlerin, ilgili kesimlerle tartışmaya açılacağını bildiren Çelik, “Orta ve uzun vadede ise bu sivil yapılanmanın, bugün artık özerkliğinin de tartışılmasının uygun olacağı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir devlet kurumu çatısı altında yer alıp alamayacağı değerlendirmeye açık olacaktır” dedi.
Bakan Çelik, Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'nde yaptığı basın toplantısında, “Alevi Çalıştayları Nihai Raporu”nu açıkladı.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin müfredatıyla ilgili çalıştaylarda varılan mutabakat gereğince Alevilerden oluşan bir komisyon kurulduğunu hatırlatan Çelik, komisyonun 3 ay gibi kısa bir sürede tamamladığı çalışmanın, Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne sunulduğunu, Genel Müdürlüğün yaptığı çalışmanın da 13 Aralık 2010'da Alevilerle paylaşıldığını söyledi.
AİHM'nin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatına ilişkin 2007 yılında verdiği kararda belirttiği “nesnellik ve çoğulculuk” ilkeleri ışığında hazırlanan yeni müfredatın, Talim ve Terbiye Kurulunca da onaylandığını anımsatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şunu da bu vesileyle ifade etmeliyim ki bu derslerin artık olağan dersler arasında görülmesi ve yine bu derslerle ilgili belli başlı yaklaşımların da normalleşmesi gerektiği kanısındayım. Nusayri ve Caferi vatandaşlarımızın taleplerini de karşılayan bu yeni müfredat, inşallah 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında öğrencilerimizin sıralarına konmuş olacaktır. Bütün bunların, hamı pişirmek yerine pişmişi ham etmek isteyenlere rağmen 14 asırlık bir meselede, sadece 2 yıla yakın bir sürede aldığımız mesafeyi göstermesi açısından son derece önemlidir diye düşünüyorum.”
CEMEVLERİNİN STATÜSÜ SORUNU
Bakan Çelik, aldıkları bu mesafe sayesinde, Alevi vatandaşlarla kalıcı muhabbet köprüleri kurduklarına dikkati çekerek, samimi ve kararlı bir şekilde yola devam ettiklerini belirtti.
“Hiç kuşkusuz, önümüzde önemli bir eşik daha var. O da cemevlerinin statüsü konusudur” diyen Bakan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:
“Cemevlerinin hukuki bir statüye kavuşturulması konusunda çalıştay katılımcıları arasında fikir birliği sağlanmıştır. Ancak bu statü, nasıl bir statü olmalıdır sorusu, karşımıza iki önemli tartışma alanı çıkarmaktadır. Bunlardan birincisi, konunun teoloji boyutuyla ilgilidir. Teoloji konusunda yetkin akademisyenler, inanç anlamında farklı yorumlar ve mezhepler olsa da Hıristiyanlıkta ve Musevilikte tek bir ibadethane olduğunu, İslam dininin de ibadethanesinin tek olduğunu, farklı bir ibadethanenin farklı anlamlara yol açacağını dile getirmektedirler. Çalıştaylar sürecinde tartışılan diğer bir husus da konunun hukuki boyutlarıdır. Bu noktada; İnkılap Kanunu olarak bilinen, Anayasa'da ve Siyasi Partiler Kanunu'nda güvence altına alınan ve laiklikle doğrudan bağlantılı olan 1925 tarihli ve 677 sayılı tekke ve zaviyelerin kapatılmasını öngören kanun, temel belirleyici bir role sahiptir.”
Faruk Çelik, bu kanunla, sadece cami ve mescitler korunduğunu, tüm tekke ve zaviyelerin kapatıldığını, Aleviliğe ve Bektaşiliğe has “dedelik, babalık, çelebilik” gibi unvanların yasaklandığını anımsatarak, bunun yanında yine bir devrim kanunu olan bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanuna istinaden çıkarılan 1935 tarihli tüzüğün de konuya açıklık getirdiğini bildirdi.
Bu tüzüğün 3. maddesinin “Mabetler, her din ibadetine mahsus ve usule muvafık olarak teessüs etmiş olan kapalı mahallerdir” düzenlemesini, hükme bağladığını vurgulayan Çelik, bu maddenin, mabetleri din eksenli olarak tanımladığını söyledi.
Her iki düzenlemenin de Cumhuriyeti kuran iradenin düşüncelerini açıkça ortaya koyduğunu ifade eden Çelik, “Bu düzenlemeleri yok sayarak, görmezden gelerek bulunacak her çözüm, yeni ve daha büyük sorunların ortaya çıkmasına yol açacaktır. Onun için herkesin, özellikle de siyasilerin; konuya ilişkin söylemlerine dikkat etmeleri, mevcut durumu dikkate almayan, sadece günü kurtarmaya yönelik çıkışlardan özenle kaçınmaları gerektiği inancındayım” dedi.
"SEÇİM SÜRECİNDE SİYASİ MALZEMEYE DÖNÜŞMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN...”
Hükümet olarak konunun üzerinde ciddiyetle durduklarını vurgulayan Çelik, Alevi vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verecek, sivil bir yapılanmayı esas alan ve gerçekleri de göz önünde bulunduran formül üzerindeki çalışmalarını şekillendirdiklerini bildirdi.
Bu çalışmanın, Alevi paydaşların bir vakıf bünyesinde toplanarak faaliyet göstermesini esas aldığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kısa vadede, ihtiyaç duyulacak kaynağın sağlanması, yer tahsisi ve inanç rehberlerinin eğitimi için üniversiteler bünyesinde enstitü kurulması gibi çözümleri, ilgili kesimlerle tartışmaya açacağız. Orta ve uzun vadede ise bu sivil yapılanmanın, bugün artık özerkliğinin de tartışılmasının uygun olacağı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir devlet kurumu çatısı altında yer alıp alamayacağı ya da ne şekilde yer alabileceği hususları da değerlendirmeye açık olacaktır. Bu noktada konunun hassasiyeti nedeniyle seçim sürecinde inanç meselelerinin siyasi malzemeye dönüşmesini önlemek amacıyla ve özgürlükler boyutu da dikkate alınarak, çalışmamızın yeni Anayasa sürecini de fırsat bilerek değerlendirilmesinin daha uygun olacağı kanaatindeyiz.”
Bugüne kadar çalıştaylarda kararlaştırılan tüm konuları, ilgili taraflarla konuşarak, uzlaşarak veya gerçekleri dikkate alarak çözüme kavuşturduklarını belirten Çelik, “Madımak bunlardan biridir, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatı konusu da bunlardan bir diğeridir. Cemevleri statüsü konusunda hukuk komisyonumuzun çalışmaları ve gelinen nihai bu noktada taraflarla oturup yapılacak müzakere, Türkiye'nin özellikle Anayasal sürecini dikkate aldığınız zaman inanıyorum ki çok sağlıklı bir yapılanma bu süreç içerisinde gerçekleşmiş olacaktır” diye konuştu.
hurriyet.com.tr - 31.03.2011
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.