Madımak Oteli Bari "Katliam Anıtı" Gibi Durmasın
Madımak Oteli Bari "Katliam Anıtı" Gibi DurmasınTartışmalar gösteriyor ki Madımak Oteli'nin bu halinden herkes rahatsız. Yakında "otel...
Madımak Oteli Bari "Katliam Anıtı" Gibi Durmasın
Tartışmalar gösteriyor ki Madımak Oteli'nin bu halinden herkes rahatsız. Yakında "otel yıkılmasın, boş kalsın" diyenler de çıkabilir, madem unutma müzesi yapılamıyor bari "katliam anıtı" gibi durmasın.
Pirsultan Abdal Şenlikleri kutlaması öncesi yakılan aydınlardan bahsederek başlayan klasik bir yazıdan çok, olayın olduğu günden beri burada yaşananları "unutturmayacağız" deyip yılda bir Sivas'a gelmeler dışında, gündelik yaşamda Sivas'a bakmak gerekiyor.
Sivas'a içeriden bakmak
Sivas eskiden beri zayıf ekonomik hayata sahip bir şehirdir. Muhalefetin yükseldiği her dönemde mezhepsel farklılıklarla bastırılan gelişmeler, yıllardır verilen işçi göçleri, son yıllarda beyin göçüyle iyice 'sol' tarafı boşalan şehir oldu.
Hangi sosyal analize uyar bilmem ama her kullanıldığında çabuk kanayan mezhepler arası ayrılıkların gizli düşmanlığı, bu ayrımları siyasal ikballeri için kullanan ve derinleştirmekte sakınca görmeyen siyasetçiler de gördü bu şehir.
Sünni köyünde cennet vaadeden siyasilerin karşısında, alevi dedeleri ile propoganda turları atan başka birileri mutlaka oldu.
12 Eylül'e sebep gösterilen olaylardan olan 3-5 Eylül 1978 Sivas olaylarında da yaşananlar üzerine ders çıkarmak yerine rantını almaya çalışanlar ve beslenenler, 2 Temmuz'da da aynı güruhlardı.
Bugün Madımak'ın müze yapılmasına karşı çıkanlar, geçmişte bu oyunlara denk düşen hareketlere çok benziyor.
Madımak'ta yakılan aydınlar bugün bizi seyrediyorlarsa mutlaka kızıyorlardır. Hem Sivas halkına hem kendileri için anma düzenleyenlere.
"Nedir bu çabanız, neden bizleri unutturmak istiyorsunuz, bizler orada dumanla boğulurken benzin bidonunu taşıyan çocuk beni hiç tanımazdı bile" diyorlardır eminim.
Hasret Gültekin askerlik işlemleri için Sivas'a gelmişti o zaman tanışmıştım bir vesileyle. Hasret, onun türkülerini söylediği halde kibrit çakan çocuğa acıyordur.
Asım Bezirci Hoca tarihten gelen bakış açısıyla yeniden analiz yapıyor ve Pirsultan'ı asan zihniyetin kendisini de Pir'le aynı tecelliye uğratmasına hayret ediyordur. Akarsu sazının telinden vefasızlığa kızıyordur en çok da.
Mazlum hissedenlerin yayın organı yok
Sivas'ta yukarıda anlattığım boşluklardan biri de kendisini mazlum hisseden kesimin sesi olacak bir yayın organını olmaması, yerel basında otel müze sözcüklerinin yan yana geçtiği her mesajda tüyleri diken diken olan ekran sahipleri ya da köşe malikleri bu isteği sırf polemikte "sözümüz olsun" isteğiyle karşı çıkıp fikrilerini hiç empati hissetmeden tüm şehrin görüşleriymiş gibi yansıtmaya çalışmaları, gösteriyor ki şehri seven pek kimse kalmamış.
Halbuki şehri gerçekten sevseler bu kentte yaşanan utanılası olayı abideleştirilerek dünyanın hiç bir yerinde böyle bir olay yaşanmaması için örnek oluşturacak bir çalışmaya katılırlar. Unutulsun teraneleri yerine unutulmasın, unutulmasın ki bir daha böyle bir şey yaşanmasın denmesi gerekir.
Her sene 2 Temmuz günü toplanan kalabalıktan rahatsız olanlar gelenlerin Sivas'ı aydınlatmak adına burada bulunduklarını hissetme çabasında olsalar anlayacaklar.
Ama bu ayrılıklardan medet umanlar Sivas'ı hiç sevmeyenlerdir. "Yananlardan mısın, yakanlardan mısın?" gibi adi bir sorunun Sivas'la birlikte sorulmasından rahatsız olmak gerekirken yetkililerin bile bunu kavrayamamış olması ve otelin müzeye dönüştürülmesine karşı çıkmaları yalnızca duyarsızlık diye tarif edilemez.
15 yıl geriye doğru bir bakalım
Bu yıl on binler burada olacak, geçen yıl yine on bine yaklaşmıştı kalabalıklar, ondan önceki yıl sayı bini bulmazken ne oldu da yıllarca bini bulmayan sayıyla andığımız 2 Temmuz'a ilgi arttı.
Duyarlılıkların artmış olması, yöneticilerin değişmesine rağmen davanın senelerce sürmesi, hiç bir şeyin değişmemesi insanları toplu tepkiler göstermeye yöneltti herhalde.
Son iki-üç yıldır şehirde de bir tartışmadır gidiyor. Otelin akıbeti hakkında herkes bir şeyler söylüyor.
Müze yapma girişimi ve imza kampanyası devam ederken, Alevi örgütlerinin çalışmalarını Avrupa merkezli artırmaları etkili oluyor belki de. Ama şu bir gerçek ki otelin altındaki kebapçı dükkanına ismini veren bir lokantalar zinciri isim hakkını geri alarak bu utançtan kurtuldu.
Ancak başka isimle başkaları devam ediyor. İmza kampanyası internet üzerinden devam ederken, çözümsüz gidişata ara çözüm Ticaret Odası'ndan geldi.
Kent meydanı düzenlemesi kapsamında yıkılacak olan İl Halk Kütüphanesi'nin otelin olduğu yere taşınması tasarısı bu tartışmalara bir nebze olsun rahatlık getirecek gibi görünürken, her ne hikmetse yine maksadını aşan sözlerle pişmiş aşa soğuk su katılmaması dileğiyle 'otelde yananların pişirildiği' anlamı çıkarılarak, kurbanlar bir kez daha yürek burkularak dillendi. Otelin altındaki lokantanın, kaldırılması gerektiğini ve durumdan iğrendiğini söyleyen, Ertuğrul Günay'ın bakanlığınca el sanatları vb. şeylerin sergilenip satıldığı bir merkez haline getirileceği fikri epey süre gündemde durdu.
En sıcak haber, otel için siyasi parti yetkililerinin devreye girmesi ve otel sahibiyle fiyat bile konuşulurken, valiliğin olaya dahil olarak -görüntüsü tehdit ama açıklaması sade bir görüşme olan- sonucunda özel mülklerini satmayacaklarını açıklayan otel sahipleri ile şu anda kilitlenen bir durum söz konusu.
Buradan görünen şu, otel sahipleri aslında Sivas'ta kalmıyorlar yalnızca işletmesi üzerlerinde, bu insanlar sonunda esnaf, devletin de zoralım (kamulaştırma) gibi bir yaptırım olanağı varken buraya hâlâ çözüm bulunamaması herkesi farklı düşünmeye sevk ediyor.
"Unutulsun Sivas artık Madımak'la anılmasın" diyenlerin, buraya anmalara gelenleri eleştirenlerin akılla ters düşen bu görüşleri çok su götürür.
Tüm bunlar gösteriyor ki aslında Madımak Oteli'nin bu haliyle durmasından herkes rahatsız. Yakında "otel yıkılmasın yeri boş kalsın" diyenler de çıkabilir, ya da bunu biz söyleyelim, madem ibret ve unutma müzesi yapılamıyor bari katliam anıtı gibi durmasın. (EÖ/EZÖ)
Erdem ÖZDEN
BİA Haber Merkezi - 28 Haziran 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.