Laf değil, icraat istiyoruz!

Laf değil, icraat istiyoruz!

Laf değil, icraat istiyoruz!PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ BASIN AÇIKLAMASIAlevi hareketinin “uyuyan devi” uyandırması ve sokağa...

A+A-

Laf değil, icraat istiyoruz!Laf değil, icraat istiyoruz!

PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ BASIN AÇIKLAMASI

Alevi hareketinin “uyuyan devi” uyandırması ve sokağa çıkarmasına paralel, önce Sivas Madımak önünde, arkasından Ankara Sıhhiye’de, 8 Kasım’da da İstanbul Kadıköy’de alanları doldurması, Alevilere yönelik siyasi partilerin iştahını kabartmış durumda. AKP’nin Alevilere yönelik başlattığı ilan-ı aşk, şimdi MHP ve “tek taraflı aşkın değişmez adresi” CHP ile devam ediyor.

Dersim katliamı ile ilgili başlayan tartışma, AKP kontrolünde bir güç gösterisine de dönüştüğü için, akla gelebilecek bütün siyasi partilerin Alevilere yönelik aşkı daha da artmış durumda.

AKP, Aleviler için ikiyüzlülüğün partisidir!

1993’de Madımak’ta 12 yaşındaki Koray’ı bile yakan katilleri “ağabeyilerinin” savunduğunu bilmesek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Alevi aşkına neredeyse inanacağız!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, 1994 yılında bir gece sabaha karşı saat 3’de Kararacahmet Dergahı’nı yıkmaya çalıştığını bilmesek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ali aşkına neredeyse inanacağız!

Meclisteki çoğunluklarına, inanç özgürlüğü ve demokrasi konusunda mangalda kül bırakmayan konuşmalarına rağmen, ne cem evlerinin inanç merkezi olması için, ne de zorunlu din derslerinin kaldırılması için, laf dışında kıllarını bile kıpırdatmadıklarını bilmesek AKP’nin sözcülerinin Alevi sevgisine neredeyse inanacağız!

Diyanetin bütçesinin trilyonlarla ölçüldüğü bir ülkede yaşamasak, yolsuzluğa, rüşvete milyonlarca doların gittiğini bilmesek, “Madımak Oteli’nin kamulaştırılması için elimizde yeterli ödenek yok” diyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın Alevi dostluğuna neredeyse inanacağız!

Bütün itirazlara ve karşı koyuşlara rağmen, sanki inadına, İstanbul İl binasını Karaağaç Dergahı üzerine diktiklerini bilmesek, inançlara ve dolayısıyla Aleviliğe saygılı diye neredeyse AKP’ye inanacağız!

MHP bilmelidir; Katliamların kanı daha kurumadı!

1978’de Maraş’ta evlerinin önüne üç hilalli bayraklar çizildikten sonra katledilen onlarca kardeşimizin acısını bilmesek neredeyse MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Alevi dostluğu ile yanıp tutuştuğuna inanacağız!

1979’da Sivas’ta, 1980 Çorum’da yapılan saldırıları, katliam girişimlerini, yanı başımızda Piyangotepe’de, Balgat’ta öldürülen yoldaşlarımızı bilmesek MHP’nin Alevi dostu olduğuna neredeyse inanacağız!

Oruç tutmadığı için Yeşilırmak’a atılan Alevi öğrencileri, Erzurum’da, Sivas’ta, Sakarya’da onlarca kişinin Alevi, solcu yada Kürt oldukları için saldırıya uğradıklarını, linç edilmeye çalışıldıklarını bilmesek, inanç deyince yalnızca Sünniliği, ulus deyince yalnızca Türkçülüğü anlayanların  MHP olduğunu bilmesek, MHP’nin Alevi dostu olduğuna neredeyse inanacağız!
  
CHP kabul etmelidir; Dersim, Alevidir, Kürttür, Zazadır!

Meclis’te CHP adına konuşan Onur Öymen’in söylediklerinden sonra, “her toplumun tarihinde yaşanmış acı olaylar vardır. Izdıraplar vardır. Bu ızdırapları üzüntüyle anıyoruz” diyen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a, Dersim katliamı gerçeği bütün detaylarıyla ortaya çıkmamış olsa neredeyse inanacağız!

Dersim’in neredeyse yüzde yüzü Alevi olan bir bölge olduğunu, 1921’de Koçgiri’de, 1937’de ve 1938’de Dersim’de katledilenlerin yalnızca ve yalnızca Aleviler olduğunu bilmesek, Deniz Baykal’ın “Dersim'de yaşananlar bir mezhebe ya da etnik kimliğe dönük değildir” sözüne bile neredeyse inanacağız!

AKP’nin oyunları bilindiği için "CHP'ye karşı linç kampanyasına fırsat vermeyeceğiz" diyen Deniz Baykal’a ve linç kampanyası olduğuna, Dersim katliamı kınamadığını, acıları bile paylaşmaktan kaçındığını, sorunları şiddetle değil barışla çözeceğiz bile diyemediğini bilmesek neredeyse inanacağız!

Sivas Madımak katliamı için haklı olarak AKP’yi eleştiren ve AKP’lilere Madımak katliamı için özür borçlu olduklarını hatırlatan CHP’lilere, Genel Başkanlarının katliamdan bu yana 16 yıl içinde bir kez bile Madımak Oteli önüne gidip bir karanfil bile bırakmadığını bilmesek neredeyse inanacağız!

Gerçeklerle yüzleşilmeden Türkiye demokratikleşemez!

Ne kadar parlak laflar edilirse edilsin, gerçeklerle yüzleşilmeden Türkiye demokratikleşemez. Sorun kimin ne kadar samimi olup olmadığı da değildir. Siyasette samimiyetin ölçüsü icraattır. Bu anlamıyla yapılması gerekenler bellidir:

Aleviler ve Alevi talepleri konusunda yeni arayışlara girmeye gerek yoktur. İstinasız bütün Alevi örgütleri Cemevleri’nin inanç merkezi olarak kabul edilmesini, zorunlu din dersi uygulamasının sona erdirilmesini, Alevi köylerine cami yapılmasının durdurulmasını ve Madımak Oteli’nin kamulaştırılarak müze yapılmasını istemektedir.

Gelinen aşamada meclisteki bütün partiler, yani AKP, CHP, MHP ve DTP, büyük bir şevkle Alevileri çok sevdiklerini açıklıyorlar. Yani görünüşte, mecliste Alevi taleplerine karşı bir tek muhalefet yok. O halde buyrun icraatınızı görelim!

Gösterin “samimiyetinizi”! Yanıltın bizi, yanıltın bütün Alevileri! Elinizi tutan yok!

"Dersim Katliamı İçin Vicdan Mahkemesi” kurulmalıdır!

Sorunların çözümü için Dersim katliamını örnek göstererek her şeyden öte bir kez daha vicdanları yaralayan, kabuk bağlamış yaranın üstünü açan ve özür dileyerek istifa etmediği sürece vicdanlarda asla affedilmeyecek olan Onur Öymen, belki de farkında olmadan önemli bir iş yaptı: Katliamın bütün boyutlarıyla bilinmesini sağladı. Uzun süre “Madımak katliamı unutulsun” diye çaba gösteren Ertuğrul Özkök bile Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde “devletin resmi tarih ezberi bozuldu” diye yazdı.

Artık toplumun bütün kesimlerinde Dersim katliamı bütün boyutlarıyla biliniyor. Bunu artık kimse değiştiremez. Bu nedenle hiç değilse katliamının acılarının biraz olsun dinmesi için atılacak ilk adım bellidir; "Dersim Katliamı İçin Vicdan Mahkemesi" kurulmalıdır! Samimiyetin ölçüsü budur!

Eğer, böyle bir mahkeme kurulabilir ve toplumun bütün kesimleri bu mahkemede temsil edilebilirlerse, bu ülkemiz için toplumsal barışın, uzlaşmanın, kardeşliğin ve dolayısıyla eşitliğin önemli bir adımı da olacaktır.

Siyasi partilerin samimiyet testi işte bu tür adımlardan geçmektedir: Örneğin, MYK’sında birden çok Dersim’liyi barındıran CHP, Onur Öymen’i görevden almadan, katliamı açıktan kınamadan, bunun Alevilere yönelik bir zulüm olduğunu açıklamadan, vicdanlarda yer bulabilir mi?

Dersim’e Tunceli denmeye devam edildikçe zulüm unutturulabilir mi?

Eğer samimi olmakta kriter icraat ise, atılacak adım bellidir: Dersim’in adının iadesi için hemen yasal adım atmak.

Evet, laf değil, icraat istiyoruz!

Aleviler, laf değil icraat görmek istiyor. Mevcut siyasi partilerin, “Türk İslam Sentezi” üzerine oturmuş sistemin temel dokusunu değiştirebileceklerine inanmıyoruz. Bu nedenle, AKP’nin, MHP’nin ve CHP’nin Alevilere yönelik söylemlerini inandırıcı bulmuyoruz.  Çözümün, Alevilerin ciddi bir yaptırım gücü oluşturmasından, bütün demokrasi güçleriyle birlikte adalet, özgürlük ve eşitlik için karar mekanizmalarında yer almasından geçtiğini biliyoruz. Bu nedenle bütün siyasi eğilimlerin de artık Seyit Rıza’nın sözünü ezberlemelerini istiyoruz:
 
“Sizin  yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedik, bu bize dert oldu. Biz de sizin önünüzde  diz çökmedik, bu da size dert olsun!” 
 
Av. Fevzi Gümüş
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı

KAYNAK : Alevihaber.com - 26 Kasım 2009

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.