Kuran hangi dine - inanca aittir?
Her yıl olduğu gibi bu yılda kamuoyunda Kurban Bayram telaşı veya rantı başladı. Kurban kültü Anadolu Aleviliğinde var mı ? yok mu? yok diyenleri hala hain ilan etme tartışmaları aldı başını gidiyor.
Kurban, insanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip ve tarihe baktığımızda, kurban sunmayan kültür yok denecek kadar az. İnsan denen varlık ilk çağlardan günümüze kadar, totemlere, şeytana, ilâhi ve doğaüstü güçlere, hayali veya bilinmeyen canavarlara, yanardağlara, şimşeklere, azgın okyanuslara doğa üstü güce adaklar adamış, kurbanlar sunmuş. Bazen doğal çevrimin sorunsuz sürmesi için, bazen verimliliği arttırmak, bazen doğayı ya da ilahları kızdırmamak, kızgınlığını yatıştırmak, bazen şükranlarını sunmak, kefaret ödemek, Allah’a yaklaşmak bazen de sevgi ve sadakatini kanıtlamak için Kurban vermiş.
İbadeti sevgi olan bir inancın izinden gittiğini söyleyen soyunu 12 Şii İmama bağlayan çakma dedeler yüzünden Alevilerin durumu içler acısı. Farklı fikirlere sahip olmak, bunları tartışmak inancımızın ilerlemesine katkı sağlar ancak kullanılan dil ile yaratılan atmosfer bizlerin ve yolun lehine değil aleyhinedir. Eline bir kitap alıp okumamış, inançlar hakkında en ufak bilgi sahibi olmayan bu Çakma’lar bir tarihçi, bir antropolog veya din bilimci edasıyla işkembe-i kübradan tezler savuruyorlar. Bu yalana sözde aydın ve Alevi kurumlarıda bu rüzgara kapılıyor, Serçeşmenin başı Hünkar'ın "Bilimden gidilen yolun sonu karanlıktır" düstürünü terk edip dominant dine yaranmak kendi egoları için yeni bir yol tasarlıyorlar. İbret-i baba,
" Saklıdır ikrar da yol‘un esrarı.
Sen turap ol, önce kendini tanı.
Nefsin cemde birlik kurbanı.
Kan akıtsan, kime ne faydası var.
Gelmişiz Can‘nın damına
Sıtk ile katıldık yol kervanına
Canı baş vermişiz aşk meydanına
Hayvan kesmek gerekmez ” der
Toplumlar sürekli birbirleri ile etkileşim halindedirler. Bu etkilenmeler din ve inançsal bazda birbirinden etkilenmeleri doğal.
Tek tanrılı (Semav-i) dinlerin hepsinde kurban kesme geleneği var ve bunun kökeni, Tevrat’a uzanıyor.Tek tanrılı dinlerde kurban denilince akla KAN gelir. Çünkü tarih boyunca kanın, sözleşme, kutsallaştırma, korunma, arınma, büyü ve statü anlamları içerdiği biliniyor. En yaygını kanlı kurban uygulaması, hayvan kurbanı, hayvan kurbanlarının yetmediği yerde insan kurbanına başvurulmuş. İnsan denince de akla ilk olarak çocuklar gelmiş. Özellikle ilk doğan çocuk Tanrı’nın hakkı sayılmış.
İslama göre kurban,
Adem’in oğullarından Habil, kardeşi Kâbil’le aynı kızla evlenmek istediğinde, Kâbil, kızla evlenmek hakkının kendisinde olduğunu söyler bu söyleme kardeşi itiraz eder. Bu sorunu çözmek için Tanrı’ya kurban sunmaya karar verdiklerinde Habil çoban olduğu için sevdiği besili bir koçu, Kâbil ise çiftçi olduğu için mahsulünden bir başak demeti sunar. Gökten gelen ateş, Kâbil’in başak demetini yakarken Habil’in hayvanına dokunmaz.
Musaviliğe göre kurban,
Hz. İbrahim’in, eşi Sara’dan çocuğu olmaz. İbrahim, Sara’dan bir çocuğu olması halinde bunu Tanrı’ya kurban olarak adar. Bu arada cariyesi Hacer’den İsmail doğar. Akabinde Hz. İbrahimin 100 yaşındaki eşi Sara’da bir oğlanda doğurur. Oğlanın adını İshak koyarlar. İbrahim, Tanrı’nın isteği üzerine oğlu ile birlikte Moriah Dağı’na gider, orada bir sunak hazırlar, üzerine odun dizer ve İshak’ı, sunaktaki odunların üzerine yatırır. Tam onu boğazlamak için bıçağına uzanmıştır ki, Tanrı’nın meleği göklerden seslenir ve “Çocuğa dokunma!” der. “Ona hiç bir şey yapma. Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.” İbrahim çevresine bakınca, boynuzları çalılara takılmış bir koç görür. Gidip koçu getirir. Oğlunun yerine onu kurban eder.
Her iki din de ilk kurban olayını Hazreti İbrahim’in oğlunu kurban etme olayına bağlar. Tek fark, Hazreti İbrahim’in hangi oğlunun kurban edilmek istendiği konusundadır. İslâmi kaynaklara göre, olay, Moriah dağı yerine Mekke’de geçmiştir. Kur’an’da çocuğun ismi açıkça belirtilmediği halde, İslâmi kaynaklar bu ismi ‘İsmail’ olarak verirler. Bilindiği gibi, İsmail müslümanların atası, İshak ise Yahudilerin atasıdır.
Hırıstiyanlığa göre kurban,
Hıristiyan inancına göre, İsa son kurban olduğu için artık yeni kurbanlara gerek yoktur. Hıristiyanlar, kurban ritüelini, İsa’nın etini sembolize eden ekmek ile kanını sembolize eden şarabın kullanıldığı ayinlere dönüştürürler. Yeni Ahit’te (İncil), yukardaki hikâye aynen tekrarlanır,
Kızılbaşlara göre kurban ne karşılıklı bir alışveriş ne de rüşvettir. Negatif enerjiden arınma nefsine sahip olma iç çatışmaları yatıştırmak, önlemek şiddeti bertaraf etmektir.
Yol öğretisine göre başkalarını etkilemek, onlar tarafından beğenilmek, sevgilerini kazanmak, yaşanmış tatsızlığını unutturmak, hatayı telafi etmek ya da karşıdan gelecek bir kötülüğü aza indirmek için nefsine sahip olacaksın.
Bu öğretisini inança uyarlana şekli lokmadır. Onun için her Perşembe akşamı en madur veya hasta komşuya lokma (ŞİW) götürmektetir. .
Saygılarımla
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.