Konfederalizm ve Alevilik
Alevice yaşamın siyasal-örgütsel-Finansal dağıtım ve paylaşım- özerklik-özyönetim yanı es geçilmekte, sadece bir ezber şeklinde tiyatral yanı öne çıkarılarak sistem içi varlığı devam ettirilmektedir.
1400 yıldır inkar-imha ve asimilasyonla yozlaştırılmaya çalışılan Aleviler , son 10-20 yıldır tarihi-yaşamı ve kendilerini sorgulamaya başlamış, bu doğrultuda bir çaba içine girmişlerdir. Bu sevindiricidir. Ancak çoğu örgütlenme ve çalışmalarda, hala asimilasyonun etkisinden kurtulamamış, tüm çalışmalar dayatılan asimilasyon üzerinden yapıla gelmektedir.
Alevice yaşamın siyasal-örgütsel-Finansal dağıtım ve paylaşım- özerklik-özyönetim yanı es geçilmekte, sadece bir ezber şeklinde tiyatral yanı öne çıkarılarak sistem içi varlığı devam ettirilmektedir.
“Cem evleri” halkın kendi paralarıyla yaptırıldığı halde halka verilmemiş, belediyelerin tekeline sunulmuştur. Buralarda Pir-Dede lik görevi sistem yalakası ya da görevlisi asimilasyonculara emanet edilmiştir. Bunlar Cem de toplumsal –tarihsel ve inançsal soru ve sorgulamalara müsaade etmemekte, kendi eksik ve taraflı düşüncelerini “hak kelamı” olarak dayatmaktadırlar.
Alevilik bir doğma veya din değildir. BİLİM-TARİH-MANTIK süzgecinden geçerek doğruluğu kabul edilmeyen hiç bir olgu Aleviliğin kuralı olamaz.
Kadim Aleviliğin geçmişten bu yana toplumsal yaşam biçimi, finansal örgütlenme biçimi, Kadına ve çocuklara yaklaşımı öz savunma sistemi bilinmeden veya bunlara gerek duymadan dayatılmış bir ezber üzerinden sunulması, imha, inkar politikalarına bilerek yada bilmeden hizmet etmektir.
DEVLET DIŞI TOPLUM
Devlet dışı toplum tanımı ile, var olan sosyolojinin yaptığı “devletsiz toplumlar” tanımı karıştırılmamalıdır.her iki tanım temelde birbirinden farklı hatta zıt anlamlar taşımaktadır.”devletsiz toplumlar” tanımının dayandırıldığı temel husus, benmerkezcilik veya Aristoculuktur. Bu mantık ve akıl yürütme, devletli toplumu erdemli ve üstün toplum olarak ele alır. “Devletsiz toplumlar” ı ise erdemli olma seviyesine ulaşmamış parya düzeyinde aşağılayarak ele almaktadır.
Devlet dışı toplum tanımı insan(lık)ın insanlaşma, toplumlaşma sürecine ilk adımını attığı andan itibaren başlayan komünal ve kolektif uygarlıksal akımı ve hiyerarşik, devletçi-iktidarcı toplumun ortaya çıkışıyla birlikte, komünal ve kolektif değerlere bağlı olarak, devletli uygarlığın karşısında konumlanan toplusallığı ve uygarlığı içermektedir.
Devlet dışı toplum tanımı HİYERAARŞİYE—SINIFLAŞMAYA-İKTİDARCILIK ve DEVLETÇİLİĞE bulaşmamış; tüm bunlara karşı komünal ve kolektif maddi ve manevi kültür değerlerini üreten, koruyan ve savunan;tüm etnik kültürel ve toplumları, kadın,gençlik,emekçi vb. farklı sosyo-kültürel toplumları kapsayan bileşenleri içermektedir.
En önemlisi komunal ve kolektif değerlerin ortaklığı, üretimi ve korunması açısından ortak bir geleceğe sahip oluşları, çoklu nitelikleri ve farklılıkları ile toplumsal ve tarihsel gerçekliğe tekabül etmeleri ve devletli toplum karşısında özgürlük,, eşitlik ve demokratik bir yaşam için konumlanmaları, bu kapsamda bir tanımla yaklaşılması gerekmektedir.
Devlet dışı toplum tanımında dar sınıfçı yaklaşım yoktur.tersine tüm ezilen sömürülen ve dışlanan kesimleri kapsamaktadır. Ve kapsamına aldığı bileşenlerin ortak özellikleri, kolektif değeğre sahip çıkmaları ve devlet—İkktidar çarkı içinde yer almamalarıdır. Özgür bir seçenek ve tercih olarak bu konumlanmayı gerçekleştiren ve muhafaza eden ve bunun için mücadele verenlerden oluşuyor.
Tüm bu bağlamlarıyla ele alındığında,, devlet dışı toplum gerçekliği salt teorik olarak geliştirilen basma—kalıp bir kavram değildir.. tarihsel ve toplumsal gerçeklikte ve yaşamın her alanında karşımıza çıkan, karşılığı olan çoklu bir olgudur… ailede,iş yerinde,okulda, sokakta ve her yerde günlük olarak karşılaşılan toplumsal bir gerçektir.
KONFEDERALİZM
1) Demokratik konfederalizmdeki yönetim olgusu organiktir.organik yönetim sistemleri; çalışanlarla etkileşim içinde ilişkilerin sürekli ayarlanıp yeniden tanımlandığı, denetim, doğal otorite ve iletişimde ağ benzeri yapıların oluşturduğu, tüm organizasyonda dikey değil yatay bir iletişim zincirinin kurulduğu dolayısıyla farklı mevkilerdeki insanların birbirleriyle sık,sık ilişkiye geçtikleri ve bu ilişkilerin emirlere değil tavsiye ve dayanışmaya dayandığı bir çalışma ortamına uygun bir yönetim tarzıdır. (189 Marshal,Gordon sosyoloji sözlüğü syf.542)
2) organik yönetim koordinasyonu aynı zamanda kolektif yönetimdir de. Merkezi veya tekil bireyci yönetimleri kabul etmez.yönetim işlerinden etkilenen herkes yönetime katılır. Kolektif ahlak ve vicdan değerleri bu hususta temel ölçüdür. Yönetim, alacağı kararların ve sergileyeceği uygulamaların sonuçları kimin veya kimlerin ekonomik,sosyal, kültürel, ekolojik ve savunma yönünden yaşamını etkiliyorsa onların, öneri, söz,karar ve uygulamanın tüm aşamalarında yönetime katılma hakları vardır.bu hakkın etkin kullanımı için tüm koşullar sağlanır. Yönetim kademelerinde de bu temel işleyiş esas alınır.
3) yönetim içinde ayrıcalıklı bürokratik kesimin gelişimi engelleyen komunal yönetim tarzıdır. Komunal yönetim tarzı sadece komünün örgütlenmesi, iş ve hizmetlerin yerine getirilmesi için vardır.
4) komunal, kolektif ve organik yönetim koordinasyonu Ataerkil veya toplumsal cinsiyetçi değildir. Kadın, özgürlük, eşitlik ve demokratik yaşam temelinde hem kendi özerk yapılanmalarında hem de genel toplumsal örgütlenmelerinde yönetimin tüm kademelerinde yer alacaktır.
5) demokratik konfederalizm ati-devlet çi ve anti-İktidar cı dır. Yönetim makam,mevki,rant,sömürü ve egemenlik için rol oynamaz. Kendi kendini yönetmek esastır.
ALEVİLİK
Batıni hareketler ana akım peygambersel hareketlerdeki paradoksun devletçi-İktidarcı eğilimi sonucu, dini hareketlerin, köleci sistem yerine kendi devletçi-iktidarcı sistemlerini kurmaları; devlet dışı toplumun, dini, kültürel eğilimi, tarihi Batıni hareketlerle komunal ve dayanışmacı; tarihsel konumlanmalarını ve toplumsallıklarını sürdürmüşlerdir.
Batınilik çoğu zaman ya sapkın,ya önemsiz ya da klasik anlamda mezhep olarak ele alınmıştır.çoğunlukla da mezhep kategorisi içerisinde değerlendirilmiştir. Oysa Batıni hareketlerin çıkış anlamı dini mezhepleşmelerden oldukça farklıdır. Mezhepleşme derken,salt dini bir olgu olarak algılansa da, esasında tüm toplumsal hareketlerdeki veya akımlardaki benzer ayrışmaların hepsi mezhep karakterlidir.
Mezhepler toplumu sun i ayrımlar üzerinden tekrardan ana akıma bağlar.bu yönüyle mezhepleşmeler gericiliği öncülüğünü yaparlar. Hem yeni devrimci çıkışların önünü tıkarlar, hem de sistemin ömrünü uzatırlar.tarihteki tüm mezhepler ve bölünmeler böylesi bir rol oynamışlardır. Batıni hareketlerin duruşları, ideolojik,,politik ve ahlaki nitelikleri ile mezhepleşmelerden tamamen ayrılmaktadır..
Batıni hareketler ana akım dinciliğin gerileme ve başarısızlık döneminde ortaya çıkmamıştır. Dinlerin devletleşip gericileştiği andan itibaren, en görkemli zaferlerin kutlandığı dönemlerde bile vicdani ve ahlakiliği gereği karşı çıkışını gerçekleştirmiştir.
Şüphesiz her Batıni hareketin kendi özgün nitelikleri,ideolojik,politik farkları vardır. Bu anlamıyla Batıni hareketler aynılaştırılamaz. (Budizm,Zerdüştilik,Alevilik gibi Batıni hareketlerin ortak noktası “”VAROLUŞÇULUK”tur. Biri diğerinin türevi yada uzantısı değildir.)
Alevilik bu Batıni hareketlerden biridir ve toplumsal tabanı geniş bir harekettir.
Alevilik diğer Batıni hareketler gibi, devletleşen dinciliğe karşı,devlet dışı, kültürel toplumun hakikate ulaşma yolunu gösteren arayışçı hareketleri ifade etmektedir. Komunal yaşama dayalı, dervişçe arayışı hakikatin manasının ve sırrının peşindedir.
Alevilik ve Batıniliğe göre;
Evren ve tanrı birdir. Tanrı yaratan değil var olandır. Evrenin toplamıdır. Önsüz ve sonsuz olan tanrı (Hak, makrokozmoz da, mikrokozmozda da mevcuttur. Evren, tanrı(Hak) ile özdeş olduğu ve ondan başka hiçbir varoluş bulunmadığı için iyilik ve kötülük kavramları da tanrı (Hak9 ifadeleridir. Ancak asıl olan sevgidir iyiliktir. Tanrı(Hak)sal fışkırmanın bilinen en üst düzey ifadesi olan İNSAN, iyi ve kötünün savaştığı alandır. Asıl olan iyilik olduğu,evrenin tümü sevgi üzerine kurulu bulunduğu için ancak iyi bir insan ruhu, Kamil(bütün,eksiksiz,yetkin,tam kimse) insana dönüşebilir ve tanrı ile bütünleşebilir. Hak la Hak olur.(Cihangir Gencer; ezoterik, Batıni doktrinler tarihi syf.16-17)
Alevi-Batıni inançsal kültürel toplum, Özerk veya konfederasyonlar şeklindeki komün birliklerinde kendi kendine yeten, devlet dışı olarak örgütlenmişlerdir. Ocak,Dergah, Tarikat vb. örgütlenmeler bu tarz bire komün birlikleridir. Esas alınan temel husus gönüllülüktür.(İKRAR)
DERVİŞ:yaşamını Batıni amaç için arayışa adayanlardır.sözü,zikri bir olanlardır. Herhangi bir iktidara, şan ve mevki ye dayanmaksızın yaşadıkları gibi, çağrıları ve davetleri iktidarcı mevki için vaatler içermemektedir.
Bu birliğe katılan her gönüllü üye komün birliğinin toplumsallığına bağlı ve ona karşı sorumlu olur. Bu komün birliğine her türlü katkıyı yaptığı gibi temel ihtiyaçları komün tarafından karşılanır ve sorunları orada çözüme kavuşturulur.
Kürt toplumundaki Alevilik ve Ezidilik Batıni karakterlidirler. Her ikisi de resmi İslamcılığı temsil eden Emevi ve Abbasi hanedanlıklarına karşı komünal,kolektif niteliklerini korumanın ve direnişin odağı olmuşlardır. Ancak Alevilik ve Ezidiliğin ayırıcı temel özellikleri de vardır. Kürt toplumundaki Aleviler Alevi adı ile merkezi devletçi İslamcılığın iç çatışmasına daha fazla angaje olmuşlardır. Bir nevi kendilerini yaşatmanın yolunu bulmaya çalışmışlardır.(TAKİYYE) Ezidiler böylesi bir örtüye gerek duymadan, temel Zerdüşti öğretiye ve ahlaki değerlere bağlı yaşamışlardır.
Aleviler, İslam içi çelişkilerden hareketle ALİ taraftarı olduklarını ilan etmişlerdir. Ali nin herhangi bir ideolojik ve felsefi öğretisi yoktur. Dolayısıyla Alevi inançsa,kültürel toplum, politik anlamda Ali yandaşı olsa da özünde temel komünal ve manevi kültürel değerlere bağlı kalmışlardır. Alevi toplumundaki bu politik hamlenin nedeni, kendi varlığını koruma ve savunma refleksidir. Benzer refleks Fars Şialığına yönelik yakın duruşta da ortaya çıkmıştır.önemli olan bir nokta var ki; o da şudur, genelde Kürt Aleviler, devlet dışı kültürel ve inançsal varlıklarını halen sürdüren istisnai Batıni değerlerinin olmasıdır.
İslami dini kültürel toplumun ilk kadroları devlet dışı toplumdan gelmişlerdir. Bunlar iktidar mücadelesinde Alinin etrafında toplanırlar. Ali bu refleksin bir sembol kişiliği olarak tarih sahnesine çıkmıştır.
ALİ kavramı Batıni Alevilerde daha geniş ve felsefi anlam taşımaktadır. Varlıklar bütünü evrene atfedilmiş bir isimdir. 1400 yıllık İslam halifesi Ali den çok öncesinden zikredilen bir kavramdır. Takkiye gereği Hz.Ali de sır edilmiştir.
NOT: yararlandığım kaynak: (Ergin ATABEY,Devlet dışı Tolum ve Demokratik Konfederalizm.Aram yayınları.)
Süleyman DEPREM
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.