Kızılbaş - Alevi Mezar Kültürü
İnsanoğlunun son yolculuk yeri mezarlıklar burdan kaçış yok...Ölünün içine defnedildiği üzeri toprakla örtülü çukura gömüt, sin, Mezâr, metfen, kabir, makber denilmektedir.
Mezar taşı; Tarih ve sanat bakımından önemli birer vesika teşkil eden bu taşlara şahide (orada yatanın kim olduğuna şehadet eden manasına) denilir.
Taşlar, gerçekten mezar taşları da dahil olmak üzere bu topraklarda yaşayan medeniyetlerden, kalma yadigardır ve bunlar o bölgenin tarihi hafızasıdır. Mezar taşının tarihi anlamı büyüktür.O bölgenin tarihini, dinini, inancını, kültürünü çıkarmak istiyorsak da yine bu taşlara bakacağız. Taşlar bir kütüphanedir. Okumasını bilen insanlar için, bakmasını bilen insanlar için çok şeyler ifade ederler.
Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir.Kutsanması günahtır.Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri hâline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.
Vehhabi-Selefîliğin mezar yıkıcılığının arkasında İslam’ı bid’atlerden arındırma değil aksine İslam maskesi altında diğer milletlerin hafızasını yok etme asimilasyon stratejisi vardır. Bu strateji vatansızlaştırma ve kültürsüzleştirme daha doğrusu Araplaştırma çölleştirme amacına yöneliktir...
Türklerde mezara taş koyulmasının ve bir takım sözler yazma geleneğinin. İslam'dan çok önce başladığını bilmek gerekir.
Türk kültürünün geçmişini aydınlatan pek çok ipucunu Orhun Kitabeleri’nde, Selçuklu ve Osmanlı mezar taşlarında bulmak mümkündür. Türk sanatı tarihinde önemli bir yere sahip olan mezar taşları başta Hun Devleti olmak üzere Göktürk, Uygur, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu ve nihayet Osmanlı Devleti gibi Türk devletlerinin hepsinde var olmuştu.
Anadolu coğrafyasında başka medeniyetlere, dinlere ( pagan, semavi dinler Yahudilik, Hristiyanlık ,Yahudilik ve İslamiyet ) ait mezarlıklar yapılan arkeolojik kazılarda çıkartılmıştır. Müzelerde, açık hava müzelerinde sergilenmekte. Günümüzde bahsedilen bu semavi dinlerin ayrı ayrı mezarlıkları vardır.
Geçmişten bugüne gelen tarihi süreçlere tanıklık eden mezar taşları nerede hangi uygarlığa, millete, dine, inanca ait olursa olsun. Bu mezarlıkları kaldırmak, taşlarını sökerek herhangi bir yerde kullanmak vandallıkdır. İnsanlık tarihine, birlikte yaşam kültüsaygı ihanettir saygısızlıktır.
***
Kızıbaş- Alevi İnancı
Alevilik, tek bir milletin, tek bir coğrafyanın, tek bir din ve mezhebin içine sığmayacak kadar büyük ve evrenseldir.
Aleviliğin inanç kökleri de, zengin kültür mirasının beslendiği asıl kaynaklar da semavi dinlerden binlerce yıl önce yeryüzünün değişik bölgelerinde ve Anadolu coğrafyasında yapılan arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkıyor.
Aleviliğin insanlik tarihi kadar eski olduğu gerçeği mezar taşlari üzerine çizilmis çizim ve sembollerin sırrı bize Alevilik inanci ve mitolojisi hakkinda birçok seyi öğretecektir.
Kızılbaş - Alevi / Işık Taifesi bütün tarihleri boyunca, Semavi dinlerden Yahudilik, Hristiyanlık ,Alevilik ile Şii/Caferi İslam ile Sünni İslam'da inancıyla bağdaşmamayı başarmış bir dizi, heterodoks inanış.
İslam içinde eritmeye-tek tipleştirmeye yönelik ilk kez planlı programlı Yavuz ve Şah İsmail döneminde başlamıştır. İki tarafında amacı politiktir. Şii olan İran Devleti'nin Anadolu'daki etkinliğinin kırılması için Şah İsmaile bağlı Alevilerin yok edilmesidir. Devrin Osmanlı Şeyhül İslamları İbn Kemallerin, Ebu Suhud efendilerin fetvaları ile Aleviler kâfir ilan edildiler. Alevilerin katli vacip malı helal kılındı.
Osmanlı Devletinde Hace Bektaşın Postuna Balım Sultanı oturtarak Sünni Asimilasyona başlanmıştır.
Alevilik hayatta kalabilmek için tarihten gelen inançlarını bağlı kalmakla birlikte yeni bir İslam yorumu sunmaktadır. Hz. Muhammed'in ölümünden itibaren , Hz.Ali ve Ehlibeyt, Kerbela ve On iki İmam taraftarı ve savunucusu olmuştur.
Anadolu'da yaşayan Türk, Kürt, Zaza Kızılbaş- Aleviler Şii- İran , Sünni Arap inanç ritüellerini yapmasalar da bunların kültürlerinden inançlarından etkilenerek Ehl Beyt'in Arapça adlarını kullanmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, Hz. Ali ve On İki İmamın fotoğrafları, Arap harfleriyle yazılmış levhalar, Zülfikar ( Hz. Ali'nin kılıçı ) Cem evlerini ve evlerini süslemişlerdir.
Asimilasyon etkisi zaman içinde
Alevi öz İnanç ritüelleri içinde, yapılan cemlerde, türbeler de, mezarlar da ana dillerinde Arabi, Farsi dillerin etkisi, İslami yorumlar, simgeler görülmeye başlamıştır.
Bu inancın mensupları arasında farklılıklarıyla birlikte Kürtler, Zazalar Türkler, Araplar, Balkan halkları vs. mevcut. Hal böyle olunca da; bu farklı coğrafyalarda ve değişik zaman dilimlerinde, savaş alanlarında gel-gitleri yaşayan halkların inanca ilişkin okumaları, yaşam tarzları da değişimler gösteriyor.
***
Semavi dinlerin yüzlerce yıldır baskı , karalama, şiddet ve katliamlar altında yüzyıllarca gizlenmek, takiyye yapmak, yada örtünmek zorunda kalan farklı ırk ve dillerde olan Aleviler, inançlarını yol önderleri ve ozanlarıyla bir yandan deyiş, gülbenk / gülbang, beyit gibi sözlü şekilde dilden dile ulaştımış, diğer yandan Ayin-i Cem, Semah, Gülbang /Musahiplik gibi kavramlarla ritüellerine işlemiş ve aktarmış, aynı şekilde de çeşitli sembollerle ifade ederek günümüze kadar taşımışlardır. Çeşitli sembol ve şekillerle ifade ettikleri inançlarını bugünlere kadar taşıyan Aleviler ve Aleviliğin en önemli belge ve bilgilerinden birisi de mezar taşlarıdır. Aleviliğin geçmişini aramak isteyenler Alevilere ait mezar taşlarında gizli olan bu hazineleri keşfetmeli ve anlamaya çalışmalı...
Hakka yürüme Erkanı
Mezar Kültürü
Fikri Demirtaş
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.