Kandıra'dan mektup var
Kandıra'dan mektup varAli BALKIZ / EVRENSELAlevi Bektaşi Federasyonu’na her hafta birçok yurttaş başvurur. Kimi mektup yazar, kimi faks-mail...
Kandıra'dan mektup var
Ali BALKIZ / EVRENSEL
Alevi Bektaşi Federasyonu’na her hafta birçok yurttaş başvurur. Kimi mektup yazar, kimi faks-mail gönderir, kimi de telefon eder. Karlıova’nın yüksek dağ köyünden telefon eden yurttaş, o kendine özgü güzel şivesiyle der ki; “Siz orada ne güne duruyorsunuz?.. Bizim köyde düzen bozuldu. Akrabalarımız İstanbul’a göçünce, azınlığa düştük. Bu sebeple Sünni komşularımız bize baskı yapıyorlar. İstiyorlar ki biz de göçelim. Meralarımız, tarlalarımız, evlerimiz kendilerine kala”.
Özel sektörde iş başvurusunda bulunan genç, Alevi olduğu gerekçesiyle daha mülakatta elenir. “Bana iş bulun” der.
Silifke’den mektup yazan genç: “Ben demokrat, ilerici, laik bir evde büyüdüm. Gönlüm bir Alevi kızına düştü. O da beni seviyor. Ama Sünniyim diye kızı bana vermiyorlar. N’olur bir çare!..”
“Civardaki bütün Sünni köylerin yolları gıcır gıcır asfalt. Bizimki delik deşik toprak. Çayın üstüne bir köprü bile yapmadılar.”
Ayrımcılık örnekleri, istemler, şikayetler böyle sürer gider.
Derken; son mektup, Kandıra F Tipi Cezaevi’nden geldi:
“Öncelikle sizlere tutuklu bulunduğum Kandıra F Tipi Hapishanesi’nden tüm arkadaşlarım adına sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Nasılsınız?
Kısaca kendimi tanıtayım. Ben 22. yaşını parmaklıklar arkasında tecrit altında geçiren bir Alevi genciyim. Yaklaşık dokuz aydır siyasi bir davadan dolayı tutukluyum. Size yazma sebebim, hapishanelerde yaşadıklarımız.
Bu ülkede siyasi davalardan dolayı hapislik yaşamak çok zordur. Baskının her türlüsünü görürsünüz. Ancak bu sefer Alevi kimliğimizden dolayı çektiğimiz sıkıntılardan birkaç örnek vermek istiyorum. Bu konuda en büyük sorunumuz Alevi kültürünü anlatan, tanıtan kanalları (Yol TV, Su TV, Dem TV, Hayat TV, vb.) izleyemememiz. Defalarca dilekçe yolu ile hapishane idaresine başvurmamıza rağmen, talebimiz kabul edilmediği gibi ciddiye alınıp herhangi bir cevap da verilmemiştir. İşin ilginç tarafı, bu kanalları yayınlamayan hapishane idaresi; Hilal TV, Kanal 7, Samanyolu gibi Sünni eksende yayın yapan kanalları izlettirmektedir. Burada amaçlanan, bizlere kültürlerimizi, inançlarımızı unutturmaktır. İlginç bir benzetme olacak ama yaşadıklarımız Nazi Almanya’sında tutuklu bulunan Yahudilerin yaşadıklarına, İsrail hapishanelerinde tutsak edilen Filistinlilerin yaşadıklarına gitgide benzemektedir. Öyle ki deyişlerimizi, türkülerimizi unutmaya başladık.
Biz Kandıra F Tipi’nde tutuklu ve hükümlü bulunan Alevi tutsaklar olarak inançlarımızdan her ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyeceğimizi bir kez de sizin aracılığınızla duyurmak istedik. Sizlerden sorunlarımızın çözümü konusunda ilgi ve alaka bekliyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Hoşça kalın...
Sevgi ve saygıyla.”
Bu ülkede Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler... Kısaca ötekileştirilmiş herkes; içeride, dışarıda, mahallede, çarşıda, okulda, kışlada ayrımcılığın her türlüsünü yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar.
Bir yandan da “Alevi Açılımı” sürüyor.
Bu mektubu adalet bakanına göndereceğim.
Umarım yanıt verir.
EVRENSEL - 23 Ekim 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.