İslamcı yazar : Unutun Gitsin...

İslamcı yazar : Unutun Gitsin...

İslamcı yazar : Unutun Gitsin...Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Hayrettin KARAMAN "Madımak oteli olayı örnek değil, ibret olsun" başlıklı...

A+A-

İslamcı yazar : Unutun Gitsin...İslamcı yazar : Unutun Gitsin...

Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Hayrettin KARAMAN "Madımak oteli olayı örnek değil, ibret olsun" başlıklı bugünkü yazısında sistemin ve islamcıların bildik nakaratlarını yeniden tekrarladı: UNUTUN GİTSİN... Yazar "Madımak oteli faciasının üzerinden yıllar geçti (2 Temmuz 1993), birileri bu olayı kullanarak, canlı tutarak, sünnî Müslümanları suçlayarak, Alevî Müslümanları tahrik ederek haince maksatlarına ulaşmak istiyorlar." diyor ve "Canavarları bile merhamete getirecek elim olayları aynen, hatta biraz daha abartılı olarak her yıl temsilen yenilemenin kime ne faydası vardır?" diye de ekliyor. Sayın Karaman size uzun uzadıya cevap vermeyeceğiz. Ama şunu bilin ki orada insanlar yandı. Yobaz, geri kafalı, şeriatçı, ırkçı, faşistler devletin gözleri önünde 35 insanı cayır cayır yaktı. O yananlardan birisi siz ya da ailenizden biri olsaydı yine "UNUTUN GİTSİN" dermiydiniz? Ayrıca aleviler Sivas Katliamı nedeniyle hiçbir zaman sünnileri suçlamamıştır. Çünkü Sivas Katliamı bir alevi-sünni çatışması, bir mezhep kavgası değildir. Olayları çarpıtmayın. Sivas'a canlarmızı anmaya gitmemiz sizi neden rahatsız ediyor. Bunun neresi sizi ve sizin gibileri TAHRİK ediyor anlamış değiliz? Son olarak diyoruz ki; Sivas'ta 2 Temmuz'da Şehitlerimizi anmamızdan rahatsız olan herkes bizi yakan yobazların yanındadır, aynı zihniyettedir.

Hayrettin KARAMAN : Madımak oteli olayı örnek değil, ibret olsun

Madımak oteli faciasının üzerinden yıllar geçti (2 Temmuz 1993), birileri bu olayı kullanarak, canlı tutarak, sünnî Müslümanları suçlayarak, Alevî Müslümanları tahrik ederek haince maksatlarına ulaşmak istiyorlar.

“Haince maksat” derken, bu iki Müslüman caimayı birbirinden soğutma, aralarını açma, birbirine düşürme, ülkenin birlik ve beraberliğini bozma, parçalanmanın getireceği zayıflıktan yararlanma… maksadını kastediyorum.

Çocukluğumda Alevîlerin (Sıraçların) fırsat bulduklarında sünnîleri diri diri yaktıkları konuşulurdu ve biz bundan korkardık. Madımak oteli olayından beri de sünnîlerin alevîleri yaktıkları konuşuluyor. Sanki bir avuç tutulmuş veya gözü dönmüş, bir avuç da tahrik edilmiş ve aldatılmış insan milyonlarca sünnî müslümanı temsil ediyormuş ve bu milyonlar olanı onaylıyormuş gibi her yıl bu laflar ediliyor, arada kurulmak istenen sevgi ve barış köprülerine dinamit konuyor.

Tarihimizde, iki camiayı ilgilendiren en büyük facia Kerbelâ olayıdır. Bu olayda şehid edilen can-parelerimiz, Sevgili Peygamberimizin torunları, Sünnî olsun Şîî ve Alevî olsun bütün Müslümanların göz bebekleri, her birimizin ailelerinin manevi mensupları, sevgililerimizdir. Buna rağmen bazı çevreler bu faciayı sünnîlere mal etmek, sünnîleri Yezîd tarafı olarak itham ve takdim etmek, böylece bu iki camianın arasına fitne, fesat ve nifak sokmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Canavarları bile merhamete getirecek elim olayları aynen, hatta biraz daha abartılı olarak her yıl temsilen yenilemenin kime ne faydası vardır?

Bunları yapmak yerine olaylar uygun bir üslup ile hatırlatılsa, olayların arka planları açıklansa, kötü maksatlar ortaya konsa ve bütün bunlar, “geçmişten ibret alarak mezhep farklılığı içinde bütünleşmiş bir İslam ümmeti oluşturmak” için delil ve dayanak yapılsa daha iyi olmaz mı?

Hâricîler başkaldırıp ayrılıkçılık yapınca Hz. Ali onlara şu kuralı hatırlatmıştı:

“Mescidimize gelip ibadet emek isterseniz buyurun, orası size de açıktır. Bizimle birlikte cihada (ülkemizi ve değerlerimizi koruma ve savunma mücadelesine) katılmak isterseniz buyurun, bize olan size de olur. Her ikisini de kabul etmez, biz kendi alanımızda kendi kurallarımıza göre yaşayacağız derseniz, buyurun yaşayın. Ama silaha sarılır, bize saldırmaya kalkışırsanız biz de sizi silahla yola getiririz.”

Sünnî doktrinde de farklı mezhep sahiplerine karşı tavır konusunda şu kural genellikle kabul görmüştür: “Dine ve mezhebe zarar vermeyen (saldırmayan, kandırmayan) farklı mezhep sahiplerine dokunulamaz, bütün hak ve özgürlüklerden onlar da yararlanırlar.”

Şu halde bu iki camianın bir arada kardeşçe yaşamasına “din ve mezhep” mani değildir. “Müminler kardeştir” kuralına göre her iki camia da mümindir ve kardeştir.

Gelin birlik olalım, düşmanın ekmeğine yağ sürmeyelim, bölünüp kolay lokma olmayalım, ortak değerlerimize saldıran düşmanlara karşı kafa, gönül ve göğüslerimizi birlikte siper edelim.

“Madımak Otelinde olana benzer facialar tekrarlanmasın” diyorsak yol budur.

“Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”.

Yeni Şafak - 29 Haziran 2008

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.