İhsan ÇARALAN : AKP nin Alevilik istismarcılığı oyunu

İhsan ÇARALAN : AKP nin Alevilik istismarcılığı oyunu

İhsan ÇARALAN : AKP’nin Alevilik istismarcılığı oyunu Ülkemiz, AKP’nin Alevilere yönelik bölme girişimine sahne oluyor. Başbakan...

A+A-

İhsan ÇARALAN : AKP’nin Alevilik istismarcılığı oyunuİhsan ÇARALAN : AKP’nin Alevilik istismarcılığı oyunu

Ülkemiz, AKP’nin Alevilere yönelik bölme girişimine sahne oluyor. Başbakan ve partisi, “Hızır Paşa Operasyonu” düzenlemiş, niyetlerini değilse de planlarını açıklamışlardır.

Son birkaç aydır ülkemiz, AKP’nin Alevilere yönelik bölme girişimine sahne oluyor. Başbakan ve partisi, AKP’den seçilmiş kimi Alevi kökenli milletvekilleri üstünden, bir “Hızır Paşa Operasyonu” düzenlemiş, niyetlerini değilse de planlarını açıklamışlardır.

Alevi örgütlerinin ve Alevilerin hakları mücadelesinde son yıllarda öne çıkmış liderlerinin büyük çoğunluğu, AKP’nin bu girişimine karşı olduklarını açıklamıştır. Bu tutumlar, basın açıklamasından konuya ilişkin panellere, konferanslara, törenlerden mitingli protestolara kadar uzanmıştır. Ancak tepkilerin boyutlarının Başbakan ve yanındaki Hızır Paşalara geri adım attıracak boyutlara vardığı söylenemez

Dahası, sayıları az olsa da kimi Alevi kurumlarının AKP planına yakınlık göstermesi; verilmek isten rüşveti almaya hevesli görünmeleri, AKP ve yandaşlarını cesaretlendirmiştir.

Öteki gelişmelerle birlikte düşünüldüğünde; AKP’nin Aleviler içinde bir “nifak merkezi” oluşturma girişimi hafife alınacak, “Ne olacak Aleviler itibar etmedi” diye geçip gidilecek bir şey değildir. Tersine, devletin imkanları da kullanılarak sunulan siyasi ve maddi rüşvet dağıtımını da içeren bu girişim ciddidir ve “Hızır Paşa Operasyonu”na karşı bir mücadele stratejisi geliştirilmediğinde, AKP’nin amaçlarına varması çok zor olmayacaktır.

80 yıldır tepe aşağı duran laisizm ve Alevilik

Alevilik sorunu, bütün cumhuriyet tarihi boyunca, zaman zaman açık zaman zaman da üstü örtülü bir sorun olarak süregelmiştir. Bu sorun bazen “Aleviler laikliğin bekçisidir” denilip Alevilerin sırtı sıvazlanarak geri itilmiş; bazen de Alevilik sapkın, İslam dışı bir inanç, bir mezhep olarak karalanarak Aleviler sindirilmiştir. Daha çok da birbirine karşıt gibi görünen tutum, aynı zamanda devlet politikası olarak bir arada hayata geçirilmiştir.

Dolayısıyla din istismarcılığı, dini siyasete alet etmek deyince, genellikle şeriat düzeni kurmak isteyenlerin halkın dini duygularını kışkırtması anlaşılsa da, gerçekte din istismarcılığı, Aleviliğin karalanması ya da Alevilerin “laisizmin bekçisi” olduğu söylemiyle hep birlikte kullanılmıştır. CHP, bütün tarihi boyunca devletin bu tepe aşağı duran laisizm politikasının taşeronluğunu yapmıştır; bugün de AKP’nin Aleviler içinde etkili olmasına, bu Alevilerle oynama tutumu başlıca dayanak olmaktadır.

AKP son hamlesiyle, düzen partilerini inanç istismarcılığının zirvesine tırmandırarak, Alevileri kendi içinde bölen ve Aleviliğin değişik yorumlarını yapan çevreleri birbirine karşı kışkırtarak, amacına varmaya yönelmiştir.

AKP Hızır Paşaları devreye soktu

AKP bu amacına varmak için iki bakımdan hamle yapmaktadır. Bunlardan birincisi; Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yeni bir Alevilik tanımı yaptırarak Alevi inançlarını yeniden ve Sünnilikle uzlaşacak bir çizgiye çekip, bu yeni anlayışa yaklaşan Alevilerle “eski değerlerini” savunmak isteyenleri bölmeyi amaçlamaktadır. Burada, “Gerçek Alevi kim, gerçek Alevilik nasıldır”, “Şunların Aleviliği Alevilik midir, sapkınlık mıdır” gibi bir tartışma başlatarak Alevi inancı üstünden kargaşa yaratmak istemektedir. İkinci hamle ise yaratılacak bu kargaşayı AKP’nin çıkarları doğrultusunda, Aleviler içinde AKP ile birleşen bir çevre oluşturmak için Hızır Paşaları devreye sokma biçiminde olmuştur. Aleviler, AKP’nin milletvekili ya da yandaşı olan Alevi kökenli kişiler etrafında birleşmeye çağrılmıştır. AKP Alevilere, “Gelin bakın benim milletvekilim olan, sizlerin içinden çıkan ve sizlerin çıkarlarını savunmak için benimle işbirliği içinde olan Aleviler etrafında birleşin” demektedir. Bu iki hamle; dedeler ve öteki din görevlilerine maaş bağlamak, Diyanet’te statü vermek ve tabii milletvekilliği ve öteki devlet katında “kadrolar” vaat etmek...gibi rüşvetlerle desteklenmektedir.

AKP’nin muhalefeti parçalama stratejisi

Böylece AKP, neredeyse 500 yıldan beri, en yoksul kesimlerin mezhebi olması nedeniyle de egemenlerle çatışma içinde olan Alevleri bölmeyi; böylece bir bölümü kendi yanına çekerken geri kalanları da kendi aralarında çatışmaya itmeyi amaçlamaktadır. Bu plan işlerse, Aleviler muhalefet gücü olma özelliklerini de yitirerek, kolayca asimile edilecek bir kesim haline gelecektir.

AKP’nin bu stratejisi sadece Alevileri değil, diğer iki direniş odağı olarak gördüğü Kürtleri ve işçi ve emekçi sınıfların örgütlü kesimlerinin mücadelesini de bölüp tasfiye etmeyi içermektedir. Nitekim, Kürtler arasında DTP’yi dışlayıp Kürtleri asıl temsil edenin DTP değil AKP’li Kürt milletvekilleri olduğunu ilan eden AKP, öte yandan yoksul Kürt kesimlerine iane, erzak dağıtarak “bayram ve Ramazan yardımları” gibi kimi küçük ekonomik çıkarlar sağlama vaadiyle kimi tarikat ve dini çevreleri kullanarak bunları yanına çekmeye çalmaktadır. Yine sendikal alanda sendikaların yönetimlerine müdahale ederek “sendikaları AKP’nin arka bahçesi yapma” girişimleri ve “diyalogcu sendikacılığı” teşvik etmek; işçi sınıfının, kamu emekçilerinin mücadele imkanlarını yok etme amaçlıdır.

Bu gerçekler göz önüne alındığında açıkça ortaya çıkar ki; AKP’nin dağıtmak, taleplerini savunan bir güç olmaktan çıkarmak için hedefe koyduğu bu toplumsal kesimler, AKP’nin planlarını ancak aralarında bir mücadele ortaklığı kurdukları ölçüde püskürtebilirler. Ve böyle bir mücadele perspektifine sahip olmak zorundadırlar.

Hızır Paşa Operasyonu ile türbana anayasal güvence aynı hamlenin bileşenleridir

İlk bakışta AKP’nin Aleviliğe karşı tutumu bir “mezhep mücadelesi” gibi görünür. Yani Sünni mezhebi üstünden örgütlenmiş bir partinin, kendine rakip gördüğü Aleviliği kendi içinde çatışmaya sürükleyerek onları asimile etmesi gibi görünür. Elbette ki böyle bir dinsel kaygıları, hatta amaçları vardır. Çünkü AKP’nin geldiği kültürün Alevilik hakkındaki düşüncesi, onun sapkın bir mezhep olduğu, yok edilmesi gerektiği yönündedir. Ama burada asıl olan AKP’nin arkasındaki sermaye güçlerinin “ülkeyi dikensiz gül bahçesi”ne dönüştürme çabasıdır. Dolayısıyla AKP Hükümeti’nin asıl amacı, dikenleri (Aleviler, Kürtler, işçiler ve emekçiler) etkisizleştirmektir. Yani mezhep içerikli görünen hamle, aslında politik bir hamledir; din ve mezhep tartışmalarının açılması, bu politik amacı gerçekleştirmenin bir arcıdır.

Nitekim Alevi girişimi ile Anayasa değişikliği yaparak “türbanı” anayasal bir güvenceye kavuşturma girişiminin eş zamanlı olması da bir rastlantı değildir. Çünkü AKP bu hamleyle; Aleviler içinde bölünme ve çatışma yaratılacağını, bunun laisizm cephesinde de bir kargaşa anlamına geleceğini, dinin sosyal yaşamdaki etkisini artırıcı rol oynayacağını düşünmektedir. Böylece AKP bir taşla birkaç kuş vurmayı; hem din üstünden yaptığı istismarcılığın etkisini artırmayı, hem de siyasi alandaki muhtemel muhalefet odaklarını tasfiye etmeyi planlamaktadır.

Alevilerin özgürleşmesi laisizm ve demokrasi mücadelesi sorunudur

Alevilerin baskıdan, ezilen bir mezhebin mensupları olmaktan kurtulmalarının yolu, ne AKP’ye yaklaşmaktan ne Diyanet’te koltuk almaktan ne de dedelere maaş bağlanmasından geçmektedir. Tersine Aleviler, devlet elini dinden ne kadar çok çekerse; inanç özgürlüklerini devletin bir kurumuna bağlanmadan ne kadar elde edebilirlerse, ezilen bir mezhebin mensubu olmaktan o kadar çok kurtulabilirler. Bu yüzdendir ki sorun, Türkiye’nin gerçekten laik bir ülke olma sorunudur. Dolayısıyla Diyanet İşleri’nin olmadığı; devletin din adamaları ordusu beslemediği ve din görevlilerinin maaşını devletin ödemediği bir düzene yönelmek, gerçek bir laisizm için ilk koşuldur. Devletin, tüm din ve mezheplerden aynı uzaklığa çekildiği, devletin dine dinin de devlete müdahale etmediği bir Türkiye için mücadele; Alevi, Sünni, Hıristiyan ya da Ateist her inançtan Türkiye halkının temel tutumu olmak durumundadır. Aksi halde sermayenin siyasi odaklarının; Alevilerin ezilmişliğini bahane ederek, Sünni tarikatların yasaklanmasını gerekçe göstererek, türban takmanın “özgürlük sorunu” olduğunu iddia ederek din istismarcılığı yapmalarının sonu gelmeyecektir. Çünkü bu, AKP ve öteki sermaye partileri için en kolay ve en etkin politika yapma yoludur. Onun için CHP, AKP ya da öteki laik geçinen güç odakları; ne devletin din alanından çekilmesini ne de gerçek bir laisizmi isterler.

İhsan ÇARALAN
EVRENSEL HAYAT - 3 Şubat 2008

Etiketler : , , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.