Haziran 2015 Seçim Öncesi Kamuoyu Açıklaması
BASINA VE KAMUOYUNAÜlkemizin başındaki tehlikeyi bertaraf etmek için herkesi birlik olmaya çağırıyoruz…Halkları tek tipleştiren, farklılıklara tahammülü...
BASINA VE KAMUOYUNA
Ülkemizin başındaki tehlikeyi bertaraf etmek için herkesi birlik olmaya çağırıyoruz…
Halkları tek tipleştiren, farklılıklara tahammülü olmayan bu zihniyetin kanlı yüzünü “Gezi Direnişi” esnasında hep birlikte gördük. Ve gördüğümüz bir başka gerçekte; elindeki güç ve cesareti artıkça, bu zihniyettin daha fazla kan dökeceği gerçeğidir.
Devletle işbirliğini reddeden “bağımsız” bir çizgimiz var…
Avrupa’daki Alevi kurumları olarak, kurulduğu tarihten bu yana Alevileri yok sayan, inkâr edip, asimile etmeye çalışan devletle her daim aramıza mesafe koyduk ve bugüne kadar yaşanan tüm Alevi katliamlarının arkasında devletin olduğu gerçeğini bilerek hareket ettik. Kurumumuz, Alevileri katlederek yok edemeyeceğini anlayan devletin, asimilasyon politikalarıyla uyumlu “kendi alevisini” yaratma çabalarına da her zaman karşı durmuştur. Hızır Paşa sofralarını reddeden tavrımız, devlet eliyle sunulan dönemsel ve bireysel çıkara dayalı pazarlıkları ve işbirliği taleplerini geri çevirmiştir.
Bu nedenledir ki; örgütlenmemiz, 25 yıllık süreçte gerek devletin kendi eliyle, gerekse de satın aldığı taşeronlar aracılığıyla birçok saldırıya maruz kaldı. Ama her defasında gücünü toplumundan ve tabanından alan bağımsız çizgimiz sayesinde tüm saldırıları boşa çıkarmayı başardık. Bugün Avrupa’daki Alevi hareketinin bu kadar güçlü olmasındaki en önemli özellik; kendi bileşenleri dışında hiçbir güce diyet borcunun olmamasıdır.
“Alevilik kendine özgü bir inançtır”
saptamamızda tarih ve gelişmeler bizi haklı çıkarmıştır.
Yola çıktığımızda ortaya koyduğumuz en önemli öngörülerden biri de “Aleviliği kendine özgü bir inanç” olarak kabul ettirme çabalarımız oldu. Anadolu topraklarında yüzyıllardır halklara barışı ve kardeşliği öğütleyen inancımızı, tarih boyunca binlerce katliama imza atmış bir inançla birlikte anılmasını tıpkı ecdatlarımız gibi doğru bulmadık. Bugün geldiğimiz noktada devletle anlaşmalar imzalayan, asimilasyon politikalarından temizlenmiş kendi öz değerlerini okullarda çocuklarına ders olarak anlatan bir Alevi hareketinden bahsediyoruz.
Bizim yüzyıllardır şahit olduğumuz fakat Avrupa’nın yeni yeni tanıştığı İslami terörle ve bunları besleyen yapılarla yıllar öncesinden aramıza ördüğümüz duvarların ne denli doğru bir karar olduğunu yaşayarak, görüyoruz. Bu konuyla ilgili ayırt edebildiğimiz önemli noktalardan biri de, Avrupa’daki inançlı Müslümanların bu süreçte ırkçılar tarafından hedef haline getirilmemesidir. Emperyalist planlar doğrultusunda halkların birbirine düşman edildiği bir ortamda kurumumuz, inanç özgürlüğü kapsamında herkesin eşit bir şekilde ibadetlerini yerine getirme hakkini her platformda ısrarlı bir şekilde savunmaktadır
2015 yılında artık bıçak kemikte…
AKP’nin her fırsatta Osmanlı’dan miras aldıklarını ifade ettikleri değerlerin en başında ‘Alevi düşmanlığı’ gelmekte. Madımak Katliamı’na karışmış katilleri savunan, her fırsatta cemevlerine ve Alevilere saldıran AKP Hükümeti, yüzyıllardır Anadolu topraklarında yer alan Siyasal İslam’ın vücut bulmuş halidir. Özellikle Madımak Katliamı’nda yer almış katilleri Avrupa’daki camilerde imam kadrosuyla kollayan, davanın avukatlarını milletvekili hatta bakan bile yapanları, unutmamız mümkün değildir. Halkları tek tipleştiren, farklılıklara tahammülü olmayan bu zihniyetin kanlı yüzünü “Gezi Direnişi” esnasında hep birlikte gördük. Ve gördüğümüz bir başka gerçekte; elindeki güç ve cesareti artıkça, bu zihniyettin daha fazla kan dökeceği gerçeğidir.
Alevi hareketi olarak ilk kez 2007 yılında, gelen bazı itirazlara rağmen “sözümüzü sokakta söylemedikçe var olamayız” gerçeğinden hareketle halkımızı meydanlara davet ettik. Ve hep beraber sokağa çıkarak neleri değiştirebileceğimizi gördük.
Nasıl AKP’nin baskıcı politikalarının baş verdiği günlerde duyarlı kitleleri sokağa çıkmaya davet ettiysek, bugün de tüm demokratik yapılanmaları bu tehlikeyi bertaraf etmek için birlik olmaya çağırıyoruz. Siyasal İslam’a dur diyebilmek için ve tüm farklılıkların bir arada yaşayabileceği bir ülke için tüm demokratik oluşumların bir araya gelmesinden ve bir ittifak oluşturmasından başka bir seçenek bulunmuyor. Bu perspektife karşı çıkan herkes ve her kesim tarihsel bir vebalin altına girer. Her seçim öncesi sıklıkla sarf edilen “olağanüstü bir dönemden geçiyoruz” söylemi bile artık yaşanan tehlikeyi özetlemeye yetmiyor. Değerli Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirinde olduğu gibi artık “bıçak kemikte”…
Kurumsal ve şeffaf olmayan hiçbir görüşmede yer almayız.
Avrupa Alevi hareketi hiçbir siyasi oluşuma eklemlenmeden, kamuoyu tarafından bilinen talepler çerçevesinde ve eşit koşullarda oluşturulacak tüm demokratik ittifaklarda yer alacaktır. Alevi toplumunun rızasının alındığı, gerekli kurullarca değerlendirmelerin yapıldığı ve elde edilen bilgilerin şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaşıldığı bir yöntemi doğru buluyoruz. Önümüzdeki dönemde yapılacak olan görüşmeler kapsamında en önemli kriterimiz; gözden uzak otel lobilerinde veya gizli toplantılar çerçevesinde kurumsal olmayan tüm görüşme taleplerini geri çevirmek olacaktır. Tabanımızın bilgisi ve rızası dâhilinde, toplumsal taleplerimiz seçim bildirgelerinde yer aldığı tüm demokratik oluşumlarla görüşmeye hazırız.
AVRUPA ALEVİ BİRLİKLERİ KONFEDERASYONU
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.