Hallac-ı Mansur kimdir?

Hallac-ı Mansur kimdir?

Ebū el-Muġīt Huseyn Manşūr el-Hallāc olarak 858 Ağustosunda bir Mazdeki Ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. 912 de İslam’a ve Allaha şirk koştuğunu iddia edilerek Bağdat’ta Hapse atıldı.

A+A-

Ebū el-Muġīt Huseyn Manşūr el-Hallāc olarak 858 Ağustosunda bir Mazdeki Ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.

912 de İslam’a ve Allaha şirk koştuğunu iddia edilerek Bağdat’ta Hapse atıldı.

Ve 26 Mart 922 senesinde bundan 1099 sene önce her türlü işkenceden geçirildi. Elleri Ayakları ve dili sonrada başı kesildi ve gövdesi Bağdat’ta Dicle Nehri üzerindeki Köprüye asıldı, Halk köprüde Mansuru ziyarete geldiği için vucudu yakılarak külleri Dicleye atıldı. Onun için bazı Tarihçi yazarlar mezarı Dicle diye yazıyorlar.

Hallac-ı Mansur olarak tanınan bu bilgenin gerçek adı Beydalı Mansur'un oğlu Hüseyin'dir. Dokumacılık ile uğraştığı için ona Hallac denilmiştir. İran'ın Horasanın Tur Köyünde 858 de dünyaya gelmiş. Mazdekî bir ailedendir. Dedesi Muhamma bir Mazdekî idi. Sonra Babası İran’ın Hurmuz Körfezindeki Beyda şehrine göç eder. Babası Hallaç Mansur geldiği bu yerde dinini değiştirip ve İslam'a geçmiştir.

Hallacı Mansurun esas adı Beydalı Mansur'un oğlu Hüseyin'dir.

Hallaç Mansur; Hallacı Mansur olarak ün yapan Kürt Filozofun Babasıdır. Onun adı Huseyin’dir.

Hüseyin el Mansur-Hallac.; Bağdat’ta eğitim görmüş, eğitimi için Hindistan ve Orta Asya ülkelerini dolaşarak yerli Alimlerden dersler almış ve dersler vererek, bilgisine bilgiler katmış ve oldukça derinlikli bir filozof olmuştur.

Onun felsefesinde dünya hayatının hiçbir anlamı ve kıymeti yoktur. Ona göre insan dünyevi şeylerden uzak durmalı ve sevgisini vermemeli. Onun için insan sevgiyi yüreğinde beslemeli. Maddi menfaatlere tutsak olmamalı. Bundan dolayı, asıl olan bu dünya değil anlam dünyasıdır, yani bilimdir, bilim dünyasıdır.

İnsan bu dünyanın madyasından, zevk ve sefasından kurtularak, arınarak, anlam dünyasına ulaşabilmelidir.

Hallac, Vahdet-i Vucud/ Varlığın Birliği felsefesinin öncülerinden biridir. Bu inanışı ve felsefesi İslam'a uygun değildir. Hallac'a göre gerçek Varlık tektir ve o da Tanrı'dır/ Hakk'tır. Tüm varlıklar, varlıklarını ondan alırlar. Varlıkların var olma sebebi O'dur. Çünkü bende varlığımı ondan aldığım için Ben de O'yum. Ben ile O arasında hiçbir fark yoktur. Bu İnançtan dolayı Hallac “En-El-Heq” (Ben Hakk'ım) demişti. Bununla ölüm fermanını imzalamış oldu ve kendi ölümüne sebep oldu.

Ona göre dünyada ölüm yoktu, sadece değişim, dönüşüm vardı. İnsanlar/Canlılar ölmezler yaşamları değişikliğe uğrar. Bu Dünyadan doğru ve gerçek dünyaya giderler. Bu yüzden insanların ölümü, yeni bir diriliştir. Ya da Hayat ölümün içindedir. Bu yüzden, işkenceci katillerine “beni öldürün çünkü benim yaşamım ölümümde, ölümüm de benim yaşamımdadır” demiş.

Hallac'a göre dünya zevk ve eğlencelerinden yüz çevirenler, yüzlerini, yönlerini Tanrı'ya/Hakka çevirirler, böylece Tanrıyla/Hakkla sohbete girmiş olurlar ve bu Muhabbet devam edip arttırıldığında, Tanrıyla/Hakkla birleşip birlik olurlar. (Buda Varlığın birliğine varmaktır).

İnsan manevi gayret ve emekleri ile bu bilgeliğe ve aşamaya ulaşır.

Dünyanın zevk ve eğlencelerinden vazgeçerek, gönül temizliğiyle Tanrıya/Hakka ulaşmak isteyenler Hakikat makamını elde edebilirler. Bu öyle basit Tanrısal bir seçim değildir. Bu aşamalı ve adım adım, emek vererek, zahmetle, eziyetler çekerek buraya ulaşıla bilinir. Öyle bir anda bu aşamaya varılmaz.

Bu Erdemliğe ulaşmak için üç aşamadan geçilir.

İlk Aşama.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi dünya zevk ve eğlencelerinden yüz çevirmek ve yüzleri, yönleri Tanrı'ya/Hakka çevirerek böylece Tanrı/Hakkla sohbete girerek ve bu Muhabbetleri devam ettirip arttırıldığında, Tanrıyla/Hakkla birlik olunur (Buda Varlığın birliğine varmaktır).

İkinci Aşama.

İnsanın Tanrıya/Hakka benzemesi ve Tanrının/hakkın insana benzediğini fark edip, o mertebede bunları görebilmesidir. Tanrıyla/ Hakkla bir olmasıdır.

Üçüncü Aşama.

Görmek ve fark etmektir. Bunları İlimle, Bilimle, Görmektir, fark etmektir. Doğa ve Evrenin dengelerini, ilimle hesapla ulaşmaktır. Doğal olarak bunların hepsi vardı. İnsanın kendisini fark ederek, geliştirerek, bilgisini bilince çıkararak ulaşıp Tanrıyla/Hakla birleşerek Hakla Hakk olmasıdır.

Hallac; Ben Tanrı'nın görünen yüzüyüm, Tanrı benim gizli yüzümdür.

Deyince ve bu düşüncelerin bedeli için canını vermiştir. Hüseyin el Mansur, Aşk ve Sevgi ehli idi. Onun için ölüm doğal bir şeydi üzülmeye değmezdi. Nitekim Huseyin el Mansur’a göre, yukarıda da yazdığım gibi, ölüm bir yeniden doğuştur. Mansur’un bu Felsefi düzeyi, yaşarken anlaşılamadı. Bu anlaşılamamak ona hayatı sıkıntılar ve zulümler içerisinde geçirmesini dayattı.

Bu sıkıntılara rağmen Mansur inancından dönmedi.

O zamanın iktidarı Abbasiler'e karşı, gerçekleşen Karmatilerin isyanında, Hüseyin el Hallacı Mansur’un bu isyancılardan biri olarak gösterilince, Abbasi Hanedanlığının Meliği Hamid, Hallac'ı 26 Mart 922 yılındaki vahşi bir biçimde öldürülmesinden önce; Canlı olarak önce ayaklarını, sonra ellerini, dilini kestiler ve daha sonra vücudunu çarmıha gerdiler. Bu şekilde bir gün kaldıktan sonra da vücudunu yakıp küllerini de Dicle'ye attılar.

Bu kadar Zulüm ve İşkençeya dayanabilmesi Mansur’un inancına olan Aşkı ve Sevgisindendir. Kendini Aşka ve Sevgiye teslim ettiği için ve kendi inancına Canını vererek inancını En-El-Heq diyerek yüceltmiştir.

Mansur’un Katledilişinden yüzlerce yıl sonra Hakk Ehli, Reya Heq ve diğer Hakkın Varlığın içinde var olduğuna inanalar Hallacın bu direnişini Hakk Meydanına getirerek ona büyük bir anlam yüklemişler. Bizlerde Erkanlarımızda bu anlamı kabullenerek DAR a dururuz.

‘’Huseyin el Hallac Mansur dan Etkilenen Hakk-Yolunun Pirleri ve Erenleri, Hafız-ı Şirazi, Sanâ’î, Ferîdüddîn-i Attâr, Mûhy’îd-Dîn ibn’ûl Arabî, Şems-î Tebrizî, Celâleddîn Rûmî, Ömer İmâdüddîn Nesîmî, Şeh Bedrettin, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Sekhal Sermest’’ gibi daha niceleri Mansur’dan etkilenmişlerdir. Ayrıca günümüzde de bir çok Alevi aydın ve yazarlar Mansur’un etkisindedirler.

Biz Aleviler, Bektaşiler Darına durduğumuz Mansur için neden Cem yapmayız Neden 26 Mart’ı yas günü veya En-El-Hak günü olarak Alevi’ce, Alevlerin karşısında semah dönmeyiz veya bir başka etkinlik düzenlemeyiz?..

Mesela Musahiplik ve Görgü ERKAN’ları 26 Martta yapılması Hüseyin el Hallac Mansur Dar günü olarak ilan edilse ve Alevilerin İkrar verme günü yapılsa olamaz mı?!

Devamı. DAR'ı MANSUR Haftaya yayınlarım.

Aşk ile

 

Kaynaklar .: Wikapedi, Sosyalist Kültür Ansiklopedisi 3. Cilte . Ayrıca Halacı Mansuru Wolfgang Günter Lech.

Kevser Yeşiltaş Enel Hak

25 Mart 2021

Berlin

Ali Koçak

Resim: Sosyalist Kültür Ansiklopedisi 3. Ciltte

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum