![Halk Müziği sözlüğü](https://www.alevihaber.com/d/news/9227.jpg)
Halk Müziği sözlüğü
Halk müziği sözlüğü
Dizgesel Ögeler:Halk Müziği’nde Türk Müziği’nin diğer türleri gibi 17 ‘li perde dizgesi kullanılır.
Çalgısal Ögeler:Bağlama cura
divan
üç telli
tanbura
kabak kemane
sipsi
kaval
mey
davul ve zurna Bu türün içinde kullanılan belli başlı calgılardır.
Ezgisel Ögeler:Ezgiler bezekli olup;küme motif ve ezgi sekilemeleri yoğun olarak kullanılır.
Ritimsel Ögeler:Usulsüz ve usüllü olabilir. Usullü alt türlerden genel olarak onbeş zamanlıya kadar kücük usuller kullanılmış olup
on zamanlıya kadar olan usuller yoğundur.
Biçimsel Ögeler:Genel olarak bir bölümlü biçimler kullanılmıştır.
İcrasal Ögeler:Bu ögeleri ağız tavır ve düzen olarak üçe ayırıyoruz
a) Ağız özel türlerde türü belirleyen bir öğedir. Örnek: Karadeniz ağzı Arguvan ağzı gibi.
b) Tavır:Hem sözel hem çalgısal türlerde türü belirleyen bir öğe olarak kullanılır. Örnegin
Zeybek tavrı’nın Zeybek türünü belirleyen öğelerden biri olması gibi.
c) Düzen:Halk müziginde seslendirilecek eserin makamı dolayısıyla
durak ve güçlü sesleri dikkate alınarak
telli çalgılarda her telin belirli bir sese eşleştirilmesiyle oluşturulan akort şekline düzen denir. Günümüzde
bozuk düzen (kara düzen)
bağlama düzeni ve misket düzeni adlarıyla anılan üç ayrı düzen yoğun olarak kullanılmaktadır.
TÜRK HALK MUSİKÎSİ SERBEST RİTMLİ TÜRLER-BİÇİMLER VE REPERTUAR ELEMANLARI
Orta Anadolu’da; Keskin Kırıkkale
Kırşehir
Nevşehir
Yozgat
Niğde
Konya
Kayseri ve ayrıca Kastamonu ve Çorum’un güney kesimlerinde görülen bozlaklar ya da “Bozlak” adlandırmasına davalı ezgiler
Türk Halk Müziğinin en yaygın uzun hava türlerinden birisi olarak önem taşır. Halk ağzında “bozlak”
bozalamak
feryâd etmek anlamındadır. Türkmen boylarının ve bu Türkmen boylarına bağlı aşiretlerin
özellikle de Abdal
Avşar (Afşar)
Aydos gibi aşiret ve kollarına mensup halk sanatkarları arasında yoğun bir şekilde tesadüf edilen bozlaklar
yukarıda saydığımız alanlar dışında
bu toplulukların çeşidi iskan hareketlerine bağlı olarak birbirinden bağımsız yörelerde de sözgelimi Maraş’da da karşımıza çıkmaktadır.
Farklı bölgelerin müzik karakterlerine göre kısmen şekillenen bozlak melodileri genellikle l oktavlık bir ses sahasına sahip halk ağzı eserlerdir. Ancak bunlar
tiz seslerde bol hançere oyunlarıyla seslendirilirler. Yine çoğunlukla inici olarak seyreden bozlakların farklı yörelerde farklı dizi ve seyirde örneklere tesadüf edilir. Buna karşılık en çok rastladığımız seyirlerden biri
karar ekseninin 2. ve 6. derecelerinin bemolleştirilerek inici bir seyirle karara götürüldüğü seyirlerdir. Bazı bölgelerde farklı dizi ve seyirdeki bozlaklara
farklı adlar verildiği de görülür. Söz gelimi Çukurova’ya inildikçe bu çeşitliliğe daha çok rastlanır. Bu bölgede rastladığımız “Türkmeni/Türkmani”
“Çukurova”
“Karacaoğlan” adı verilen ezgiler de
bozlakların çeşitliliğine örnektirler. Orta Anadolu’da rastladığımız “Aydos” denilen bozlak çeşidi de böyledir. Bunlar çoğunlukla karar ekseninin 10. derecesinden itibaren “Aydos” nidasıyla başlayan ezgilerini tiz seslerden okurlar ve çeşitli modülasyonlarla karar eksenine inerler.
Yukarıda bozlakların farklı dizi ve seyirlerde oldukları belirtilmişti. Gerçektende Klasik Türk Müziği makam anlayışına göre değerlendirirsek Rast Eviç
Acem kürdi
Karciğar
Kürdi gibi farklı makamların belirgin seyirlerini ve karar tonlar gösteren ve adına “bozlak” denilen örneklere de tesadüf edilmektedir
GURBET HAVASI
Teke bölgesinde; İsparta Burdur
Denizli ve Antalya’ya uzanan bir alanda rastladığımız serbest ritmli kalıp ezgilerden biri de “gurbet havası”dır. Bunlara yörede “gurbet” de denir. Ancak zannedildiği gibi sadece gurbetle ilgili konulan islemez: İskan hadiseleri
savaşlar
ayrılık
ölüm ve sevda konularını da sıkça ister. Gurbet havalarının vokal ve enstrümantal icrada dikkat çeken özelliklerden biri
karar ekseninin 7.derecesinden 5.derecesine kadar glisando inişler olmakla birlikte
enstrümantal icralarda da düzenli bir ritmik- melodik yürüyüş görülür. “Güllük Dağı”
“Ali Beyim”
“Avşar Beyleri”
“Tekelioğlu” adıyla bilinen ezgiler
başlıca gurbet havası örnekleridir.
YOL HAVASI
“Yol havası” tabirine yurdumuzun çeşitli bölgelerinde de tesadüf edilir. Genel olarak yol boyunca söylenen “Türkü/ezgi” anlamında kullanılır. Bu tabir
Doğu Karadeniz içinde yer alan Trabzon
Giresun
Rize gibi illerde ve bu illeri çevreleyen yörelerde çok yaygın serbest rirtmli söylenen bir kalıp ezgiyi ifade eder. Halk arasında “Yayla havası” olarak da adlandırılır. Bahar ayı geldiğinde yaylaya çıkmakta olan halk
yayla yolu boyunca coşkusunu çeşitli eğlencelerle gösterir ki: yaylaya çıkma coşkusunu en güzel ifade eden
bu Yayla havalan/Yol havaları’dır. Bunlar çoğunlukla
kemence eşliğinde çalınır. Kimi zaman zurna ve kavalla da okunur. Serbest ritmde ve yine çoğu zaman serbest vezinli güftelere dayalı ezgiler halinde seslendirilir. Güfte
aliterasyonlu ve mensur ifadeye daha yakındır. Serbest vezine bağlanan manzum güfteler de
eser içinde kullanılır.
BARAK HAVALARI
Yurdumuzun; Kahramanmaraş Gaziantep ve Adana’nın bazı kesimlerinde ve özellikle de Nizip ve Oğuzeli ilçelerinde yoğun olarak rastladığımız serbest ritmli ezgilerden biri “Barak/ Barak ağzı/ Barak havası” diye anılan kalıp ezgilerdir. Bunlar daha ziyade Barak aşiretine mensup halk sanatkarlarının icra ettikleri ezgilerdir.Serbest ritmli Barak havaları
oldukça tiz okuyabilen halk sanatkarları tarafından seslendirilir. Feryat eder gibi içli bir okuyuş tarzı dikkat çeker. Ezgilerde
genellikle l oktav civarında bir ses sahası kullanılır. İnici olarak seyreder. Tiz seslerde hançere oyunları yapmak
profesyonel anlamda bu ezgilerin seslendirilmesini zora sokan Özelliklerden biridir.Barak havalarında dikkat çeken bir başka husus da
anonim halk edebiyatı tarzında ezgiler gösteren tarzların dışında çoğunlukla aşık şairi tarzında güfteler kullanılmasıdır.
Barak havası olarak ilk anda akla gelen kalıp ezgiler dışında yöre içinde farklı adlandırılan başka kalıp ezgilerde vardır: “Elbeyli/İlbeyü Havası (Elbeylioğlu/İlbeylioğlu”
bazı iskan havaları ve halk hikayelerine dayalı epizod musikisi örnekleri (“Aşık Garip-Şahsenem” gibi)
bu serbest ritmli örneklerden bazılarıdır.
MAYA
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin en yaygın serbest ritmli ezgi çeşitlerindendir. Elazığ Sivas
Malatya
Erzincan
Erzurum
Kars
Diyarbakır
Urfa gibi bölgelerde
bu adla okunan pek çok serbest ritmli ezgi vardır. Bunları büyük ölçüde
Hüseyni Tahir
Neva
Muhayyer gibi makamlardaki ezgiler olarak değerlendirebiliriz. Bunlar da
genellikle aşık şiiri tarzı güftelerle ve kimi zaman da hece vezinli güftelerle seslendirilir.
YILDIZ HAVASI (Kervan Kıran)
Halk arasında; “Çoban yıldızı/Tan yıldızı/Şafak yıldızı/Seher yıldızı” gibi adlarla anılan parlak yıldızın bir diğer adı da “Kervan kıran”dır. Mevsime göre bazen güneş doğmadan önce
bazen de güneş battıktan sonra görünür.
“Kervan kıran” denmesinin şöyle bir hikayesi vardır:
«Bir kış mevsimi bir kervan yola çıkmış. Akşam bir yerde konaklamış yatılmış. Bir müddet sonra kervan başı uyanmış. Ortalık ağardığı için sabah oldu sanmış. Adamlarını kaldırmış
yola çıkmışlar. Epeyce yol aldıkları halde bir türlü sabah olmamış. Meğer ortalığın ağarmış gibi görünmesi
çok parlak olan bu yıldızın doğmuş olmasından ileri geliyormuş. İşte
bu seher ayazında develerden ve adamlardan bir çoğu ölmüş. Böyle bir felakete sebep olduğu için bu yıldızın adına “kervan kıran ” denilmiş».
Saha araş armalarında derlenen bir kısım ezgilerde güftelerin bu olayı isledikleri görülür. Özellikle güfte içinde geçen “sarı yıldız”
“mavi yıldız”
“kervan kıran”
“evler yıkan” gibi sözler
güfte içinde bu olayı anlatan başlıca simgelerdir. Anadolu’nun pek çok yöresinde rastladığımız yıldız havalan -ki bunlara halk arasında “yıldız” adı verilir- kimi zaman ayaklı serbest ritmde ya da serbest ritmde olabildiği gibi
kimi ezgiler de usullü bir yapıda
hatta oyun havası tarzındadır.
KEREM HAVALAR
Aşık Kerem ile maşukası Aslı’nın aşkını anlatan halk hikayelerine dayalı “epizod müzik” örneklerine “Kerem” ya da “Kerem Havası” bazı yerlerde de “Kerem’i” denir. Bunlar
çoğunlukla Aşık Kerem’in şiirleri üzerine seslendirilirler. Bir kısım Kerem havası
diğer hikaye kahramanlarının şiirleriyle de seslendirilir. Sadece Anadolu ve Balkanlarda değil
Kuzey Irak’da
Kuzey İran’da
Azerbaycan’da ve hatta Kafkas bölgesinde yaşayan Türk nüfusu arasında da Kerem havalarına ve Aslı Kerem hikayesine/hikayelerine rastlanır. Bu coğrafya içinde ya bir hikaye içerisinde ya da bağımsız olarak tespit edilen Kerem havalarına halk arasında çeşitli adlar da verildiği görülür: “Yanık Kerem”
“Kesik Kerem”
“Yahyalı Kerem”
“Tatvan Kerem”
“Kandilli Kerem”
“Kalpaklı Kerem”
“Dik Kerem”
“Nuri Kerem”
“Aslı Kerem”
“Keremi”
“Aslı-Keremi”
“Kerem Göçtü”
“Kerem Gurbeti”
“Kerem At üstü”
“Kerem Zarıncısı”
“Kerem Güzellemesi” v.s. gibi… Bir kısım ezgiler
“Kerem” adıyla anıldığı halde
Aşık Kerem’in şiirleriyle okunmamaktadır. Sözgelimi
Sivaslı Aşık Veysel’den alınan ve “Yahyalı Kerem” olarak bilinen “Dost dost diye hayaline yeldigim” adlı parçanın şiiri
19. yy. aşıklarından Sivaslı Aşık Veli’ye aittir.
Yukarıda sayılan isimler farklı bölgelerde rastlanılan farklı kalıp ezgiler için kullanılır ve bu ezgiler büyük çoğunlukla birbirine benzemezler.
GARiP HAVALARI
Aşık Garip ile maşukası Şah Senem’in aşkı anlatan halk hikayelerine dayak “epizod müziği” çeşitlerinden birisi de “Garip Havası”dır. Halk arasında çoğunlukla “Garip” olarak adlandırılmakla beraber “Garip ağzı/tarzı” olarak da adlandırılır. Genellikle serbest ritmli ya da ayaklı serbest ritmli olarak seslendirilen bu çeşit ezgilerin coğrafyası da
Kerem havalanır gibi oldukça geniştir ve Hazar ötesine kadar uzanan bir sahada görülebilir. Anadolu da “Dağ Garibi”
“Ova Garibi”
“Antep Garibi”
“Şavı Garibi” gibi çeşitlerine rastlanmaktadır. Giresun
.Trabzon
Kastamonu
Muğla
Silifke gibi yerlerde ele geçen Garip örnekleri ayaklı serbest ritmlidir. Bir kısım türkülerde yine Aşık Garip-Şah Senem hikayesine dayalı olarak usullü bir tarzda seslendirilmektedir.
ÇEŞİTLİ AĞIZLAR
Gerek Aşık müziğinde ve gerekse anonim Halk müziğinde çeşitli şahıslarınaşiretlerin ve hatta yörelerin adına bağlanarak seslendirilen ve halk arasında “ağız” olarak isimlendirilen bir kısım ezgiler vardır ki bunlar çoğunlukla
serbest ritmli ezgilerdirler: Sümmani ağzı
Seyrani ağzı
Arguvan ağzı
Çamşıhı ağzı
Veng ağzı
Tahir ağzı
Hurşit ağzı v.d. “Ağız” terimi
tek başına yörelerin ya da yöre insanlarının konuşma biçimi değil
aynı zamanda dar ya da geniş alanlarda yaygın kalıp ezgileri
kimi zaman buna bağlı olarak ortaya çıkan kişisel üslup ve yöresel tavırları ve değerlerini de ifade eder.
ELEZBER
Harput/Elazığ Bölgesi musiki hayatının en önemli kalıp uzun havalarından biridir.
İBRAHİMİ/İBRAHİMİYE
Elazığ Erzurum
Diyarbakır ve Urfa gibi yörelerin şehir muhiti halk müziği örnekleri arasında rastladığımız İbrahimiler
ayaklı serbest ritmli aruz vezinli ezgilerden biri olarak görülür. Irak makâmâtında
“İbrahimi” adıyla bir makamın bulunduğunu bu arada belirtelim.
TÜRK HALK MÜZİĞİ KIRIK HAVA TÜRLERİ BİÇİMLERİ VE DİĞER REPERTUAR ELEMANLARI
Halay:
Halk ağzında “halay” “haley
“aley”
“halley” gibi söyleyişleri de olan halaylar. Orta Anadolu’dan başlayarak Doğu Anadolu’ya ve Güney-Doğu Anadolu’ya kadar uzanan bir sahada görülen en yaygın oyunlu halk müziği türlerimizdendir. Anadolu dışında Azerbaycan’ın Lenkeran ve Masallı bölgeleriyle
Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Irak sahasında da karşımıza çıkar.
si gibi Halaylar daha ziyade gruplar halinde kadın
erkek ve kimi yerlerde de kadın-erkek bir arada oynanan oyunlu türkülerdir. Kimi yörelerde bağımsız ezgiler halinde
kimi yörelerde de birbirine bağlı
sıralı
süit tarzında oynanarak seslendirilir. Sıralı seslendirmede ritmik
melodik değişimler
melodik köprüler
güfte değişimleri
konu değişimleri ve figüratif değişimler ortaya çıkar. Bu değişimlerin olduğu her bir iç bölümde
bir tempo farklılığı da olur. Halk ağzında bu tür bölümlemelere (geçişlere): “ağırlama/ağırlaması”
“ikileme/ikilemesi”
” üç/em üçlemesi”
“yanlama/yanlaması”
“hoplama/hoplaması”
“hoplatma/hoplatması”
“sıçrama/sıçraması”
“sıçratma/ sıçratması”
“yelleme/yellemesi
“yeldirme/yeldirmesi’ gibi adlar verilir. Bölümleri meydana getiren ezgiler
farklı ortamlarda
bağımsız ezgiler halinde de seslendirilir
Bar
Yurdumuzun Erzurum Kars
Gümüşhane
Bayburt
Ağrı gibi yörelerinde görülen kimi oyunlu türküler “Bar” olarak adlandırılır.
– Bunlar da kimi halaylar gibi
sıralı olarak
birbirine bağlı müziklerle oynanır. Ancak
barlar
bağımsız ezgi kuruluşları içinde
çoğunlukla tek bölümlü bir biçim yapısında olup
bu yönüyle
çok bölümlü kimi ezgilerden farklılık gösterir. Bölgede
ya “bar” adı verilen ya da bir kelimeye bağlı olarak kullanılan “bar” söyleyişi; kullanıldığı alanlardaki müzik karakterleri yönünden
benzer ezgi biçimlerini ve tarzlarını çağrıştırmaz. Şehir muhitinde oynanan oyunlarla
kırsal alanlarda oynanan oyunlar da kısmen birbirinden farklıdır. Şehir
kasaba gibi yerleşik alanlarda kadın ve erkeklerin çoğunlukla ayrı
ayrı
kırsal alanlarda ise
kimi zaman alaca (kadın-erkek karışık) ya da yine aynı mekanda karşılıklı gruplar halinde bar veya oyun/müzik tarzı itibari ile benzeri olan oyunlar oynadıkları görülür. Buna bağlı olarak
bar ve benzeri oyunların
farklı alanlardaki repertuarları ile kadın ve erkek oyunlarının repertuarları çoğunlukla birbirinden farklıdır
“Baş bar” “İkinci Bar”
“Hançer Barı”
“Artvin Barı (Ata Barı)”
“Köroğlu Barı”
“Nare”
“Hekkari”
“Naz Barı”
“Tamzara”
“Demirağa/Temürağa”
“Koçeri”
“Aşşahdan gelirem”
“Deli kız
v.d. gibi oyunlu ezgiler
bölgenin başlıca bar çeşitleri olarak bilinir.
Deme-Çevirme [Nanay-Yallı Havaları]
Kuzey-Doğu Anadolu Bölgesi’nin bilhassa Erzurum ve Kars gibi vilayetleri ve yakın çevresini içine alan bir sahanın oyunlu ezgileri arasında “nanay” ya da “yallı” olarak adlandırılan vokal
vokal-enstrumantal ve kimi zaman da ensrumantal tarzdaki havaların özel bir yeri vardır.Bunlar
çoğunlukla sözlü ve oyunlu eserlerdir. Cinsiyete dayalı ya da özel amaçlı gruplamalar yapılarak ve karşılıklı müzikli şiirler söylenerek
adeta eğlenceli bir yarışma yürütülür. Bu esnada gruplar
yanaşık düzende; yine çoğunlukla bulundukları çeşitli hareketlerle salınarak
oyunlarını oynarlar ve kimi zaman vokal olarak
kimi zaman da vokal-enstrumantal tarzda
türkülerini söylerler. Bu çeşit havaların en önemli özelliklerinden biri
genellikle oyuncuların içinde bulunan herhangi birisi tarafından seslendirilen güfte -bilhassa güftenin satırları içinde yer alan kelime grupları
satırların son kelimeleri
satırların son heceleri
satırlara bağlanan çeşitli terennümler ya da bir bütün olarak kıt’anın tamamı-; grup ya da rakip grup tarafından belirli bir ton üzerinden -özellikle karar sesi
üçlüsü ya da dörtlüsü üzerinden- alınarak tekrarlanır. Bu esnada ilk sözü söyleyen kişi ya da grup
sözü uzatarak bitirir ve bu uygulama sınırsız ölçüde; oyuncuların söz söyleme yeteneklerine bağlı olarak oyun boyunca ya da yarışma boyunca sürdürülür.
Kimi kaynaklarda “nanay/nanay havaları”; şiir içinde geçen “nanay” terennümüne bağlanmaktadır. Yallılar da çoğunlukla enstrümantal eserler olarak zikredilir. Ancak
halk ağzında “nanay” ve “yaylı terimlerinin birbirine karıştırıldığı ve bu tanımlamaların da yukarıda özelliklerini anlattığımız konuyu tam olarak karşılamadığı görülür. Buna karşılık Azerbaycan anonim halk sanatında yallılar
enstrümantal tarzda oyunlu ezgiler olarak bilinir. Karşılıklı söz söyleme esasına dayalı bu çeşitli oyunlu türkülere
civar yörelerde “deme-çevirme” adı da verilir.
Horon /Horan/Horum
Doğu Karadeniz Bölgesinin Trabzon Rize
Giresun illeri dahilinde ve tesiri altında kalan yakın alanlarda görülen
oyun müzik türlerinin genel adıdır.Kadın
erkek ya da alaca (kadın-erkek bir arada) oynanabilir. Açık ya da kapalı alanlarda
çoğunlukla kemençe
davul-zurna
tulum ya da kaval eşliğinde seslendirilir. Sözlü yada enstrümantal tarzda görülen horon havaları
genel bir söyleyişle ülke genelinde en hızlı tonlanan ritmik karaktere sahip ezgiler olarak dikkat çeker.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin horon karakterinde olan başka ezgi çeşitleri de vardır. Sözgelimi tıpkı aşık sanatında olduğu gibi
çoğunlukla kemence eşliğinde irticalen söz söyleyen ve bunu yöresel müzik kalıplarına döşeyerek ifade eden halk sanatkarlarının bir karşılık beklemeden okudukları türkülere “atma türkü” denir. Atma türkü
çoğunlukla dörtlükler halinde (kimi zaman ikilik
üçlük
beşlik
altılık
sekizlik satırlardan meydana gelen kıt’alarla)
mani kafiyesinde (ya da kendine has bir kafiye yapısı içerisinde. Zira; kıt’a içinde satır sayısı değiştikçe kafiye yapısı da değişir) olur. Atma türkü söyleyenin
eğer bir rakibi varsa ve karşılıklı söz söyleme (yarışmasına) havasına girişilmişse
buna “atışma” ya da “karşı’beri” adı verilir.Bu bölgede
belirli bir konu etrafında
uzun manzumeler halinde
kıt’aların birbiri ardına bağlanarak
yine çoğunlukla kemence eşliğinde söylenmesine ise “destan” denir. Bunlar
çoğunlukla mani dörtlüklerine dayalı olarak icra edilirler. Bu çeşit destanların kimileri bir usul etrafında okunduğu gibi
kimileri de serbest bir ritmde okunabilir. Ayrıca
serbest ritmli bir ezgi ile ve serbest vezinli güftelerle okunan ve uzun uzadıya bir mensur anlatım hissi veren ve yörede yine “destan” olarak adlandırılan mahalli havalar da vardır. Bu çeşit destanların da
ardına mani dörtlüklerinin bağlanması ve usullü bir kısma geçilmesine “doğraması” denir. Serbest ritmden usullü kısma geçiş ise “düzerleme” olarak adlandırılır.
Zeybek
Yurdumuzun Ege Bölgesi içinde yer alan Teke Bölgesi’ni de içine alan ve Toroslara kadar uzanan bir sahanın karakteristik oyunlu türkülerinin başında Zeybekler gelir. Bunlar bir çeşit tarihin sis perdesi altında kalmış bir askeri disiplin
meydan okuma
yiğitlik
cesaret
savaşçılık gibi hamaset içeren duygularla çalınan ve oynanan müziklerdir. Daha ziyade bir kişi tarafında solo -adına “tek oyun” da denir-
ikili ya da gruplar halinde oynanan zeybekler
“ağır zeybek”
“kıvrak zeybek” gibi belli ölçüde oyun ve müzik temposuna bağlı olarak yapılan adlandırmalarla da tanımlanır.
Zeybek oyunları çoğunlukla erkek oyunlarıdır. Kimi yörelerde kadınlar arasında bu oyunları oynayanlara da tesadüf edilir. Buna karşılık
zeybek karakterini andıran başka kadın oyunları da vardır.
Zeybekler dokuz zamanlı periodlara bağlı oyunlardır. Başlıca zeybek çeşitleri: Harmandalı
Kerimoğlu
Kocaarap
İnce Mehmed
Gökçen Efem
Avşar Zeybeği
v.s…
Seymen Havası
Orta Anadolu ve Orta Karadeniz’de (Ankara Kastamonu
Safranbolu
Canlan v.d.) görülen
zeybek karakterindeki kimi oyunlu ezgilere “Seymen Havası” adı verilir: “Sepetçioğlu”
“Ankara Zeybeği (yörede böyle adlandırılıyor)”
“Çıkabilsem şu yokuşun başına”
“Beyler bahçesi”
“Aç kapıyı ben geldim”
başlıca seymen havası çeşitlerindendir.
Teke Zotlatması (Teke Zortlatması)
Teke Bölgesi’nde karşımıza çıkan oyunlu müzik türlerindendir. Bilhassa Burdur İsparta
Denizli ve civar yörelerde yoğunluktadır. Ya kadınlar
ya da erkekler tarafından oynanır. Zeybek karakterinde görülmekle birlikte
teke zotlatmaları; hızlı tonlanan dokuz zamanlı oyunlar olarak değerlendirilebilir ve 16’lık birimlerle yazdır. [Yörede dokuzun değişik tiplerinin kullanıldığı hızlı tonlanan başka oyunlar da vardır ve bunlara “Dımıdan”
“Gakgili”
“Dattiri”
gibi adlar verilir. Bu adlandırmalar
adeta
ritmik farklılığa ve oyun karakterlerine bağlı gibidir.
Bengi:
Ege Bölgesi’nde: Balıkesir ve Bursa yörelerinde karşılaştığımız zeybek karakterini andıran vokal-enstrümantal ya da enstrümantal tarzdaki oyunlu türkülerdir
Güvende :
Balıkesir ve Bursa yörelerinde gördüğümüz bir kısım türkülü sıralı oyunlara “Güvende” denir.
Bunlar eski Türk hamaset karakteri gösteren ve çoğunlukla erkekler tarafından oynanan oyunlu türkülerdir. Güvendelerde de
tıpkı halaylar gibi; çeşitli melodik köprülerle birbirine bağlanan bağımsız türküler
ağırdan hızlıya giden bir tempoda oynanırlar. Kadınlar arasında oynanan güvendeler de vardır.
Mengi
Çukurova bölgesinde: İçel sınırları içinde ve bilhassa Anamur
Silifke
Mut yörelerinde rastladığımız
dini ve din dışı karakterli oyunlu havalardır. Bir kısım mengiler
Alevi-Bektaşi inancına mensup yörükler
tahtacılar tarafından
semah karakterinde ve kısmen tasavvufi güftelerle de oynanır.
Semah/Samah
Alevi-Bektâşi inancını yansıtan ve bir çeşit ibâdet müziği sayılan oyunlu bir tür. Daha ziyâde bu inanca mensup aşıkların şiirleriyle seslendirilen semahlar halk ağzında yörelere göre farklı söyleyişlerle de adlandırılır.
Semahlar “cem” ya da “muhabbet” adı verilen zümre toplantılarında; en az iki kişi ya da kimi zaman daha çok kişi tarafından dönülürler. Semah dönenlere
çoğunlukla bağlama ya da bağlama tipinde olup da farklı adlandırılan tezeneli bir çalgı veya herhangi bir yaylı çalgı eşlik eder. Semah dönmeye; erkekler ve kadınlar ayrı ayrı veya bir arada kalkabilirler. Semahların vokal kısımları ise
“zâkir” adı verilen bir kişi tarafından ya da “toplu (cumhur)” olarak seslendirilir.
Semahlar Alevi-Bektaşi inancını taşıyan ve farklı coğrafyalara dağılmış bulunan insanlar arasında görülür. Semah türü ezgilere ülkemizin hemen her yöresinde rastlanabildiği gibi
ülkemiz dışında da bilhassa Balkanlarda
Ege Adalarında ve Doğu’da ülkemiz dışındaki kimi yerlerde de tesadüf edilir. Bu oyunlu ezgiler
tıpkı halaylarda olduğu
ağırdan başlayıp gittikçe hızlanan bir tempoya sahiptirler. Tempo farklılığına dayalı bu icra karakteri
kimi zaman çeşitli adlar verilen “iç bölümlemelerde” de yer alır. Ancak
iç bölümlemeleri olan semahlarda
tempo farklılıkları yanında güfte değişimi -ki her güfte kimi zaman anonim halk edebiyatı tarzında
kimi zaman da aşık edebiyatı tarzında olur ve çoğunlukla üç kıt’adan meydana gelir-
usul ya da ritm değişimi
modülasyon (tonal değişim) ve en önemlisi harekete dayalı figüratif değişim gibi başka öğeler de görülür. Tek bölümlü semahlarda ise
değişim çoğunlukla tempodadır.
*Semahlarda tesadüf ettiğimiz başlıca güfte şairleri: Pir Sultan Pir Sultan Abdal
Abdal Pir Sultan
Abdal Musa
Kul Himmet
Kul Himmet Üstâım
Hatâyi
v.d.
*Başlıca Semah çeşitleri: “Kırklar Semahı” “Turnalar Semahı”
“Dörtler Semahı”
“Bacılar Semahı”
“Armut Ağacı”
“Elmalı Semahı
“Tahtacı Semahı/Semahları”
“Gülbaba Semahı”
“Doğruca (Dobruca) Semahı”
v.d…
Deyiş
“Deyiş; Halk ağzında “söylemek dile getirmek” anlamlarında kullanılır. Aşık şiirinde; aşık tarzı anlatımlara dayalı konuların
yine aşık müziği geleneği içerisinde dile getirildiği örneklere de genel olarak “deyiş denmektedir [Bu genel söyleyiş
sonradan profesyonel müzik camiasına ve kamuya yayılmıştır].
Deyişlerde toplumsal olaylar her yönü ile dile getirilir. Daha ziyade de
aşık şiirinin öğüt verici
yol gösterici konularını ve en önemlisi İslâm kültürü ve felsefesini -dolayısıyla da
Alevi-Bektâşî yolu başta olmak üzere
inanç yollarının mistik-felsefî konularını içerir.Deyişler
çoğunlukla koşma tarz ve kafiyesinde karşımıza çıkar. Anonim Halk Müziği/Anonim Halk Şiiri örnekleri arasında da
“deyiş” adı ile adlandırılan çeşitlere rastlamak mümkündür.
Halk arasında çeşitli konulara temas eden ya da müzik meclislerinde seslendiriliş amaç ve uygulamalarına göre özellik arz eden deyişlere yine kullanıldığı yer ve amaca göre çeşitli isimler verilir:
Sözgelimi “Nevrûz” konusunu işleyen deyişlere “Nevrûz/Nevrûziyye”; “Miraç konusunu işleyen şiirlere “Miraçlama” veya “Mirâciye”; Muhabbet coşkusunu -özellikle de dini coşkuyu- dile getiren ve Erzincan
Tunceli
Malatya gibi yörelerde mahalli kalıp ezgiler eşliğinde söylenen deyişlere “Coş (Cûş) Havası”; Daha ziyade Sünni inancın dile getirildiği tekke tarzı müzikli şiirlere “İlâhî”; Alevi-Bektaşi inancını dile getiren ilahi benzeri deyişlere “Nefes”; İki diz üstüne
iki elle ve bir anda belirli bir tempoda ve düzenli ritmik hareketlerle vurmak esasına dayanılarak okunan deyişlere “Şaplak Havası (Erzincan
Malatya
Tunceli
Balıkesir” v.s. gibi) adı verilir. Bu ve benzeri deyişlerin de kendi içinde çok sayıda çeşidi vardır ve ezgiler
ait olduğu/okunduğu yörelerin belirgin kalıp ezgilerine döşenerek
mahalli çalış ve okuma özelliklerine göre farklı kimlikte/kimliklerde olurlar.
Karşılama
Yurdumuzun bilhassa Ordu ve Giresun yöreleriyle; bilhassa Trakya’nın hemen her tarafında farklı karakterlerde görülen oyunlu müzik türlerindendir. Melodik kuruluş
ritmik kuruluş ve en önemlisi oyun karakterleri yönünden birbirinden farklı olmakla birlikte
karşılamalar
çoğunlukla 9 zamanlı bir usul periyoduna sahiptirler. Bunlar
yörelere göre kadın
erkek ya da alaca (kadın-erkek bir arada) oynanabilen hareketli (yürük) ezgilerdir. Tekli
İkili
dördü ya da daha kalabalık gruplar halinde; çiftler tarafından oynandığında yüz yüze dönülmek suretiyle (karşılıklı) oynanır.
Kol Havası
Buradaki “kol” deyimi Osmanlı dönemi içindeki güvenlik birimini ifade etmektedir. Sosyal yaşam içinde kimi zaman hoş karşılanmayan
kimi zaman kanun dışı sayılan
kimi zaman da şikayet konusu olan bireysel ya da toplu hareketlere müdahale etmek zorunda kalan “kol güçleri” zaman zaman arzulanmayan üzücü olaylarla karşılaşmakta
silahlı çatışmalara girmekte ve neticede ölüm olayları meydana gelmektedir. Kaçakçılık ve sosyal yaşamı bozucu davranışlar
bu çeşit olayların meydana gelmesinde başlıca neden olarak görülür. İşte kimi türküler
bu çeşit olayları anlatır. Sözgelimi “Ayıngacı Türküleri”
bu çeşit konuları işler. Yurdumuzun
çeşitli yörelerinden derlenmiş bu çeşit türkülerden bazıları “Oturak Havası” tarzında ve vokal-enstrumantal olarak icra edilmekte
bazıları ise
oyun havası tarzında olup
çoğunlukla enstrümantal olarak icra edilmektedir. Sahada
“Kol havası” olarak adlandırılan oyunlu türkülerin/ezgilerin bir kısmında
oyunun sessizce ve gittikçe hafifleyen ve ardından da gittikçe kuvvetlenen bir nüans anlayışı içerisinde icra edilmesi
son derece dikkat çekici
karakteristik icra biçimlerinden biridir.
Bu çeşit eserlerde eserin herhangi bir yerinde hafiflemeye başlayan nüans kısmı: “Kol’un -yani tehlikenin- yaklaşmakta olduğunu (mekanda bulunanların kendi anlayışlarına göre)”; kuvvetlenmeye başlayan nüanslar da “kolun
bulunulan mekandan gittikçe uzaklaşmakta olduğunu” ifade eder. Yine kimi yörelerde
içinde “kol” ya da kol baskınını anlatan kimi türkülere sadece “baskın” ya da “baskun türküsü” adı da verilir.
Sürmeli (Sürmeli Havası)
Üstad Nida Tüfekçi’nin Türk Halk Müziği genel repertuarına kazandırdığı türkü çeşitlerindendir.
Babası Hamdi Tüfekçi’den Nida Tüfekçi’ye intikal eden uzun senkoplara dayalı taramalı tezenenin karakteristik bir özellik arz ettiği bu çeşit hava/havalar
halk müziğimizin en önde gelen muhabbet havalarındandır. Tüfekçi’nin deyimiyle Yozgat’ta “Sürmeli” olarak bilinen ezgi “Sabahınan esen seher yelimi” mısraı ile başlayan ezgidir. Bu ezgi içinde geçen “sürmeli”
“sürmelim” gibi söyleyişler
muhtemelen
söz konusu ezgiye ad olmuştur.
Yıldız Havası
Anadolu’nun çeşitli yörelerinde rastladığımız çoğunlukla usullü türkü çeşitlerinden biridir. Kimi yörelerde ayaklı serbest ritmli bir karakterde ya da vokal serbest ritmli olarak da karşımıza çıkar.
“Yıldız Havası” denmesinin sebebi türkü içinde anlatılır: “Sarıyıldız”
“maviyıldız”
“evler yıkan”
“beller büken”
“kervan kıran” gibi nitelemeler
türkünün dayandığı olay hakkında bizlere bilgi verir. Rivayete göre gökyüzünde parlayan yıldızın yarattığı aydınlıktan istifade ederek yoluna devam eden bir kervan
kendisine yol gösteren parlak yıldızın sönmesi ya da kaybolması sonucu yolunu şaşırarak helak olmuştur.
Kısaca “Yıldız” olarak da adlandırılan bu çeşit türküler zaman içinde oyun havası olarak da müzik meclislerinde kullanılmış ve hemen hemen her yöreye yayılmıştır. “Ah gine bugün yarelendim”
ya da pek çok çeşidi bulunan “Yıldız akşamdan doğarsın” sözleriyle başlayan türküler
ilk akla gelen yıldız çeşitlerindendir. Yozgat’da bu sözle başlayan bir yıldız çeşitlemesi “kol havası” adlandırılmaktadır [THM’de Serbest Ritmli Türler
Biçimler ve Diğer Repertuar Elemanları].
Zil Havası
Yurdumuzun kimi yörelerinde “Zil havası” ya da “ziller havası” olarak derlenen ve farklı yörelerden derlenmiş olsa da birbirini andıran bir kalıp ezgi ile seslendirilen vokal-enstrumantal tarzda bir türkü çeşididir. Kimi yörelerde
oyunu da vardır ve zil takılarak oynanır. Adını
güfte içinde geçen “zil” kelimesinden alır ve türkü çoğunlukla “Birini de yavrum birini/Takıver zillerin birini” sözleri ile okunmaya başlanır. Beyitler halinde okunan güfte içinde zikredilen zil sayısı
her beyitte birer birer artırılarak sıralanır.
Horo/Hora:
Bilhassa Trakya’da ve Balkanlara yayılan bir sahada düz ritmlerle (2 veya 4 zamanlı) oynanan türkülere genel olarak verilen addır
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.