Gül: Haksızlık edilmesin, Alevi rektör de CHP'li rektör de atadım
Gül: Haksızlık edilmesin, Alevi rektör de CHP'li rektör de atadımCUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, bizim İngiltere’nin kraliyete bağlı...
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, bizim İngiltere’nin kraliyete bağlı ünlü düşünce kuruluşu Chatham House’un her yıl verdiği büyük ödülü salı günü Kraliçe Elizabeth’in elinden almak üzere Londra’da.
Heyet çok kalabalık değil, program çok yüklü değil. Belki de o yüzden, Cumhurbaşkanı’nı ve bizleri taşıyan uçak Ankara’dan havalandıktan kısa süre sonra Abdullah Gül arka bölüme geldi, uçaktaki akademisyen ve gazetecilerle tek tek ilgilenip ayaküstü sohbet etti. Ardından biz gazeteciler ön tarafa geçtik ve Cumhurbaşkanı ile bu kez yazılmak üzere konuşmaya başladık. Sobetten bazı satırbaşları şöyle:
Baştan beri iyimserim: İyi şeyler olacak demiştim, başka şeyler söyledim. Ama bu işler kısa sürede hallolacak işler değil. Süreç önemli, anlayış önemli. Sabır... Taşla, silahla, terörle bir yere varılamayacağını herkes gördü. Görmeyenler de görür. Dünya da, Avrupa da gördü bunu. Bu sürece katkı sağladıkları için suçluluk hissediyorlar. Avrupa kendisine çeki düzen veriyor. Türkiye’de standartlar yükseliyor. Düşünün, 10 yıl önce birtakım tabular varken bunlar şimdi hayatımızın bir parçası oldu. Yeni bir dönem kaçınılmaz. Yeni bir dönem kuruluyor. Bütün bu değişiklikler ve dış dünyanın yeni bakışı, terörü ve terör örgütünü izole ediyor. Onların da bunu değerlendirmesi gerekiyor. Önünüzde bir yanlış varsa o yanlışın düzeltilebilmesi için karşınızdakine fırsat vereceksiniz. Bu, silahla olmaz. Çok boyutlu bir mücadele biçimi var. Bakın, dağdaki insan ne sağlıklı düşünebilir, ne de sağlıklı bir değerlendirme yapabilir.
‘Uzun ince yol’ ama sonsuz değil: Tabii ki bu işlerin bir sabrı var. Ama terör, silah ve şiddet kesinlikle aradan çıkacak. Herkes şunu bilmeli; dağdaki insan sağlıklı düşünemiyor. Farkına varmadan kullanılıyor, kullanılabilir. Onun bu yoldan vazgeçmesinde de yol göstericiliği biz yapacağız.
Terörün gerekçesi yok: Terörü ortadan kaldırmak için birtakım imkanları kullanmak gerek, bu muhakkak ki, kararlı biçimde devam edecek. Teröre bir gerekçe yok ki Türkiye’de. Beceri önemli... Bu reform sürecine bağlı olarak yapılacak çok şey var. Barajın indirilmemesi terör gerekçesi değildir.
Atamalarda haksızlığa uğruyorum: Tek yanlı bakıyorlar. Görüyorum onları. Yeteri kadar da bilgilenmeden değerlendirme yapıyorlar. Bu konuda bana haksızlık yapılıyor. Ben Anayasa Mahkemesine iki asıl üye atadım. Biri asker, biri sivil. Kalifikasyonları, tahsilleri, onlara bakalım.. Oraya koyduğumuz iki üye, yurt dışında doktora yapmış, her bakımdan katkısı olacak uyeler... Önemli olan; atadığınız kişi partizanlık mı yapacak, bağımsız, dürüst, objektif kararlara mı hükmedecek. Tüm atadığım adaylara çok dikkat ediyorum. Ben hiç kimsenin eşi, hanımını takip etmiyorum. Siyasete bulaşıp bulaşmadıklarına bakıyorum. Herhangi bir partiden aday olanları çok değerli bile olsalar atamıyorum. HSYK’da Ali Suat Ertosun’u ben atadım mesela. Bunun değerlendirmesi yapılmadı. Suna Hanım vardı onu da ben atadım. (Pişman mısınız diye soruldu. Girmek istemedi) Ama ben atadıklarımı sonra çağırıp şöyle hareket edin, böyle yapın demem. Alevi kesimden rektörler atadım. CHP’nin bilim kurulundan rektör atadım. HSYK’ya atadıklarımın tek tek özgeçmişlerine bakın lütfen. Ben bu HSYK’ya bir avukat bir baro başkanı atadım. Avukatlara da atarken bakın bürolarınızı kapatacaksınız, ortaklık şeklinde dahi olsa bu işe devam etmeyeceksiniz dedim. Bu büyük bir fedakarlık. Bir avukatlık bürosunun müşteri bağlantılarını kaybetmesi ne demek? Atamalarda bazen çok zorlandığımız oluyor. Hangi avukatla alakalı internette bir şey yoktur. Google’a girersen her avukat hakkında bir şeyler çıkar. Tam işin ehli bir ismi atamak istiyoruz ama bakıyoruz google’da zamanın birinde hakkında bir haber çıkmış. Araştırıyoruz haber iftira. Ama orada duruyor. Bu kullanılabilir diye atamayı yapamıyoruz.
Google’da kaydı çıkınca: Atamalarda bazen adam bulamıyoruz. İsimler geliyor, bir bakıyorsunuz adı Google’da çıkıyor. Elbette bakılıyor, araştırılıyor, güvenlik soruşturması yapılıyor, en layık insanlar bazen haklarında çıkan ve google’da gözüken haber ve yazılardan dolayı eleniyor.
Üniversiteler patlama yapacak: Üniversitelerimizdeki değişimi 4-5 sene sonra göreceksiniz. Türkiye üniversitelerindeki başarıyı. Artık üniversitelerimiz eğitime araştırmaya kilitlendi. Kendilerini buldular. Benim zamanımda hatırlıyorum TÜBİTAK’la işbirliği yapmayacaksınız diye kağıt gelirdi. Herkes birbiriyle uğraşırdı. Bugünse bütün rektörlerimiz eğitim için seferber oldu.
YÖK mutlaka değişmeli: Bizdeki üniversite sistemi kesinlikle değişmesi lazım. Kadro kapmak için değil başarı için yarışmalı üniversiteler. Bir üniversitenin kadrosu verilmemiş filan olmamalı. İlk oluşturulduğunda YÖK yapısı üniversiteleri kontrol etmeye yönelikti. Rektörlerin böyle seçim ve sonra atama şeklinde belirlenmesi sistemi gibi bir şey olmamalı artık.
Mahkemede anadil olur ‘mücadele’ye izin verilmez
CUMHURBAŞKANI Gül, “Mahkemede anadil” tartışmasını şöyle değerlendirdi: “Anadili dışında başka bir dil bilmiyorsa tabii ki olur. Fakat mahkeme safahatı bir mücadele aşamasına dönüştürülüyorsa ona da kimse müsaade etmez. İçlerinde Türkçe bilmeyen varsa tabii ki dilinde yapacak. Ama mahkeme, mücadelenin bir parçası haline getirilmemeli. Hakimler, kendi vicdan ve kanaatleri ile bakacak.”
Maksimalist hareket reaksiyon doğurur
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, “Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı mı” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bakın biz Kürtçe televizyon olsun mu olmasın mı diye onu tartışmaya açsaydık, vatan bölünüyor tartışmaları çıkar ve biz o televizyonu açamazdık. Bazı şeyleri tartışmadan yapmak lazım. Türkiye AB’ye tam üyelik adayı bir ülke. Nihayetinde Türkiye bu fasılların tamamını açacak ve kapatacak. Onların gerektiği her şey yapılacak. Ama şuna dikkat etmek lazım. Maksimalist tavır reaksiyon doğurur. Sen hepsini birden halledeceğim dersen öteki de hepsine birden karşı çıkar. Tepki doğurur. Doğru olanı, ilkeli ve kararlı olarak yapmak lazım. Suya sabuna dokunmamaya çalışıyor olarak da anlamayın bunu. Sadece bazı şeyleri konjonktürün gereğini yapıyormuş gibi yapmamak lazım. Öyle görünmemeli. Dediğim gibi maksimalist hareket reaksiyon doğurur.”
Başörtüsü konusunda kanun arkadan gelir
CUMHURBAŞKANI Gül, başörtüsünde fiili duruma dikkat çekti: “Bu konunun çözülmesi gerektiği konusunda kamuoyunda bir mutabakat oluştu sanıyorum. Fiili yanlış fiili olarak da çözülmüş durumda. Özel televizyon yayınında da böyle olmuştu. Fiili uygulama hukuki düzenlemeden önce gelmişti. Bu konuda ilgili hukuki düzenlemenin, ileride bir problem çıkmaması için sakin bir şekilde yapılması doğru olur.”
İsmet BERKAN
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy24741 = 'iberkan' + '@';
addy24741 = addy24741 + 'hurriyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
var addy_text24741 = 'iberkan' + '@' + 'hurriyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
( '' );
24741 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Hürriyet - 7 Kasım 2010
"Bazı şeyleri tartışmadan yapmalı"
Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Ödülü almak üzere dün Londra’ya giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yolculuk boyunca gazetecilere önemli mesajlar verdi. Rektör atamaları konusundaki eleştirilerin haksız olduğunu belirten Gül, bir üniversiteye Alevi rektör atadığını belirtti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Chatham House) Ödülü almak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere dün İngiltere’nin başkenti Londra’ya gitti. Gül uçakta, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Eşinin de eşlik ettiği Gül, özellikle rektör atamaları konusunda yapılan eleştirileri haksız bulduğunu söyledi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Alevi kesiminden rektör atadığını söyledi.
İşte Gül’e sorular ve yanıtları:
Atamalar konusunda çok eleştiri geliyor. Kıstasınız nedir?
Tek yanlı bakıyorlar. Görüyorum onları. Yeteri kadarda bilgilenmeden değerlendirme yapıyorlar. Bu konuda bana haksızlık yapılıyor. Ben Anayasa Mahkemesi’ne iki asil üye atadım. Biri asker, biri sivil. Kalifikasyonları, tahsilleri, onlara bakalım. Oraya koyduğumuz iki üye, yurtdışında doktora yapmış, her bakımdan katkısı olacak üyeler... Önemli olan; atadığınız kişi partizanlık mı yapacak, bağımsız, dürüst, objektif kararlara mı hükmedecek. Tüm atadığım adaylara çok dikkat ediyorum.
Ben hiç kimsenin eşini, hanımını takip etmiyorum. Siyasete bulaşıp bulaşmadıklarına bakıyorum. Her hangi bir partiden aday olanları çok değerli bile olsalar atamıyorum. HSYK’da Ali Suat Ertosun’u ben atadım mesela. Bunun değerlendirmesi yapılmadı. Suna Hanım vardı onu da ben atadım. (Pişmanmısınız diye soruldu. Girmek istemedi.) Ama ben atadıklarımı sonra çağırıp şöyle hareket edin, böyle yapın demem. Alevi kesimden rektörler atadım. CHP’nin bilim kurulundan rektör atadım. HSYK’ya atadıklarımın tek tek özgeçmişlerine bakın lütfen.
Ben bu HSYK’ya bir avukat, bir baro başkanı atadım. Atamalarda bazen çok zorlandığımız oluyor. Hangi avukatla alakalı internette bir şey yoktur. Google’a girersen her avukat hakkında bir şeyler çıkar. Tam işin ehli bir ismi atamak istiyoruz ama bakıyoruz Google’da zamanın birinde hakkında bir haber çıkmış.
Araştırıyoruz haber iftira. Ama orada duruyor. Bu kullanılabilir diye atamayı yapamıyoruz. Türkiye’de yargı çevresi dışa çok kapalı. Valilerimiz, askerlerimiz, akademisyenlerimiz hep yurtdışına gidiyorlar. Bazıları doktora yapıyor oralarda. Dil biliyorlar. Ama yargı mensupları dışarıya çok kapalı. Ben Anayasa Mahkemesi’ne Avrupa’da doktora yapmış, Avrupa hukukunu tanıyan birini atıyorum, bunu anlamıyorlar. Ben yargının da dışarı açılması gerektiğini söylüyorum. Üst yargı başkanlarıyla konuşurken de söyledim. Bütçelerinizi buna göre şekillendirin, yargı mensupları yurtdışı görsün, orada akademik çalışma yapsınlar dedim. Atamalarda bazen adam bulamıyoruz. İsimler geliyor, Google’da bakılıyor, araştırılıyor, güvenlik soruşturması yapılıyor, en layık insanlar bazen haklarında çıkan haber ve yazılardan dolayı eleniyor. Üniversitelerimizdeki değişimi 4-5 sene sonra göreceksiniz. Artık üniversitelerimiz eğitime, araştırmaya kilitlendi. Kendilerini buldular.
Dağda silah sesleri susmaya başladı. İyimser misiniz?
Baştan beri iyimserim. İyi şeyler olacak demiştim, başka şeyler söyledim. Ama bu işler kısa sürede hallolacak işler değil. Süreç önemli, anlayış önemli. Sabır... Taşla, silahla, terörle bir yere varılamayacağını herkes gördü. Görmeyenler de görür. Avrupa kendisine çekidüzen veriyor. Halk da gördü. Türkiye büyük olgunluk içerisinde. Tabii bu durum, terörün içinde olanları hayal kırıklığına sevk ediyor. Türkiye’de standartlar yükseliyor. Düşünün, 10 yıl önce birtakım tabular varken bunlar şimdi hayatımızın bir parçası oldu.
Yeni bir dönem kaçınılmaz. Yeni bir dönem kuruluyor. Bütün bu değişiklikler ve dış dünyanın yeni bakışı, terörü ve terör örgütünü izole ediyor. Onların da bunu değerlendirmesi gerekiyor. Önünüzde bir yanlış varsa o yanlışın düzeltilebilmesi için karşınızdakine fırsat vereceksiniz. Bu, silahla olmaz. Çok boyutlu bir mücadele biçimi var. Bakın, dağdaki insan ne sağlıklı düşünebilir, ne de sağlıklı bir değerlendirme yapabilir.
Öcalan’ın ne kadar etkisi oldu veya olabilir?
Bu konu güvenlik ve istihbaratla ilgili, devletin bu işlerle görevli uzmanları var. Zaten yapıyorlar.
Sabır gerektiren, uzun ince bir yol mu diyorsunuz?
Öyle değil. Tabii ki bu işlerin bir sabrı var. Ama terör, silah ve şiddet kesinlikle aradan çıkacak. Herkes şunu bilmeli; dağdaki insan sağlıklı düşünemiyor. Farkına varmadan kullanılıyor, kullanılabilir. Onun bu yoldan vazgeçmesinde de yol göstericiliği biz yapacağız.
Taksim bombası, süreci nasıl etkiledi?
Taksim’deki bomba bir şeyi deşifre etti. Ne olursa olsun, hiç kimse, içeride veya dışarıda bu işleri tolere etmeyecek. Allah’a çok şükür ki, orada herhangi bir insan kaybı olmadı. Bunun da nereyle irtibatlı olduğu ortaya çıktı işte... Terörü ortadan kaldırmak için birtakım imkânları kullanmak gerek, bu muhakkak ki, kararlı biçimde devam edecek. Bu reform sürecine bağlı olarak yapılacak çok şey var.
Mahkemede anadilde savunma?
Anadili dışında başka bir dil bilmiyorsa tabii ki olur. Fakat mahkeme safahatı bir mücadele aşamasına dönüştürülüyorsa ona da kimse müsaade etmez. Hâkimler, kendi vicdan ve kanaatleri ile bakacak.
‘Türkiye ’nin haklı bir pozisyonu var’
NATO Zirvesi, Türk ABD ilişkilerinde sıkıntı yaratır mı?
Hayır öyle bir ilişkileri torpilleme olayı olmaz. Bu füze kalkanı meselesinde dışarıdan Türkiye’ye baskılar yapmaya çalışanlar oldu. Bu zirvede üç şey konuşulacak. Birincisi NATO AB ilişkileri. NATO üyesi ülkelerin Türkiye hariç hepsi AB üyesi olunca NATO ile AB arasında çok ilginç karşılıklı bir ilişki gelişti. Burada Türkiye’nin çok kesin ve haklı bir pozisyonu var.
İkinci konu yeni stratejik konsept. Üçüncü konuda bu Füze kalkanı sistemleri. Bunlar konuşulur, kararları verilir. Herkesin Türkiye’nin değerini daha iyi anladığı bir dönemde Türkiye ile ABD arasında neden bir kriz yaşansın?
‘Başörtüsü sorunu fiili olarak çözüldü’
Başörtüsü sorunu nasıl aşılacak?
Bu konunun çözülmesi gerektiği konusunda kamuoyunda bir mutabakat oluştu sanıyorum. Fiili olarakda çözülmüş durumda. Özel televizyon yayınında da böyle olmuştu. Fiili uygulama hukuki düzenlemeden önce gelmişti. Bu konuda ilgili hukuki düzenlemenin, ileride bir problem çıkmaması için sakin bir şekilde yapılması doğru olur.
Askerin resepsiyon boykotu?
O konu geride kaldı. Şimdi geleceğe bakacağız.
Gelecekten ümitlimisiniz?
Çok ümitliyim. Yahu adamlar bana söylüyorlar BM Genel Kurulu’nda ‘Eskiden Avrupa’nın hasta adamıydınız, şimdi en sağlıklı adamısınız’ diye. Niye ümitli olmayayım?
Genelkurmay Başkanı’nın, bakana bağlanmasına ne dersiniz?
Bakın biz Kürtçe televizyon olsun mu olmasın mı diye onu tartışmaya açsaydık, vatan bölünüyor tartışmaları çıkar ve biz o televizyonu açamazdık. Bazı şeyleri tartışmadan yapmak lazım. Türkiye AB’ye tam üyelik adayı bir ülke. Nihayetinde Türkiye bu fasılların tamamını açacak ve kapatacak. Onların gerektiği herşey yapılacak. Ama şuna dikkat etmek lazım. Maksimalist tavır reaksiyon doğurur. Sen hepsini birden halledeceğim dersen ötekide hepsine birden karşı çıkar. Tepki doğurur. Doğru olanı, ilkeli ve kararlı olarak yapmak lazım.
Habertürk - Amberin ZAMAN / LONDRA - 07 Kasım 2010 Pazar
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.