Gözümüz Aydın, Sonunda Anladı

Gözümüz Aydın, Sonunda Anladı

Gözümüz Aydın, Sonunda AnladıHüseyin MAT / AABF Genel SekreteriSonunda Başbakan Recep Efendi, kendini de parçalasa kendi varlık gerekçesinin...

A+A-

Gözümüz Aydın, Sonunda AnladıGözümüz Aydın, Sonunda Anladı

Hüseyin MAT / AABF Genel Sekreteri

Sonunda Başbakan Recep Efendi, kendini de parçalasa kendi varlık gerekçesinin en önemli muhalefeti olan Alevilerden oy alamayacağını gördü. Bunu görünce de geçmişini hatırlayarak, saldırmaya başladı.

Başbakan, Alevileri kandıramayacağını anlayınca, gerçek yüzünü açıkça ve çirkin bir şekilde ortaya koymaya başladı. Asırlardır süregelen zihniyetini, amacını ve hedefini çok açık bir şekilde miting alanlarında avazı çıktığı kadarıyla bağırıyor. Bu çıkışı sürpriz olmadı, şaşırmadık, çünkü biz malımızı çok iyi tanıyoruz. Halen tanı(ya)mayanlara şaşırıyorum...

Artık, Alevilerden oy alamayacağını anlayan Recep Efendi, kendi tabanına güvenerek, bilinçli bir şekilde ayrıştırmayı ve ötekileştirmeyi daha da derinleştiriyor. Daha doğrusu kaynağına dönüyor. Alevileri yine hedef göstererek, "Bakın, biz çok şeyler yapmak istedik, ama Alevi olan bürokratlar buna izin vermiyor, hep engel çıkarıyorlar. Yarın, Aleviler devletin kademelerinde çoğalırlarsa Sünnilere hükmedecekler" diyerek, Ebusuud gibi fetva vermeye başladı. Alevi ve Sunniler arasına kalın çigiler çiziyor. Onlar Alevi, biz Sunniyiz diyerek; kini, nefreti, şiddeti ve düşmanlığı miting alanlarında hedef olarak işaret ediyor.

Çorum mitinginde konuşan Recep Efendi: "Nasıl ki Çorum bu topraklardan yetişmiş Akşemsettin Hazretleriyle, Ebusuud Efendi yle, Koyunbaba yla, İskilipli Atıf Hoca yla gurur duyuyorsa, bizler de Çorum la gurur duyuyoruz."  Peki, kimdir bu Ebusuud Efendi?   Ebusuud Efendi, Yavuz Sultan Selim in Şeyhülislamıydı. "Alevilerin, canları, malları, namusları size helaldir"  diye fetva veren şeriatçı din adamıydı. Recep Efendi de doğal olarak Ebusuud ile gurur duyuyor, çünkü; aynı zihniyetin bugünkü fetva veren temsilcisi. Ve açıkca, Alevilere yönelik yapılan katliamların arkasında durduğunu söylüyor.

Maraş, Çorum ve Sivas ta aynı zihniyet aynı fetvaları vererek, insanları vahşi bir şekilde katletmişlerdir. Bugün aynı fetvalar miting alanlarında verilmeye başlandı.

Aleviler olarak kızmamıza gerek yok. Çünkü biz bunların şeriatçı ecdatlarını da torunlarını da çok iyi tanırız, çok iyi biliriz. Çükü biz, Muaviye'yi, Yezit'i, Yavuz Sultan Selim'i, Kuyucu Murat Paşa'yı, Köpürlü Mehmet Paşa'yı, 2. Mahmut'u da zalimliklerini de unutmadık, unutmayacağız.

Soruyoruz: Alevi ulularından, pirlerinden, dedelerinden hangisi yaşadığı kendi döneminde başka inança sahip olan insanları kendine benzetmek için zorbalık kulanmış, vahşice insan öldürmüşlerdir?

Tarih; Yaratılanı severiz, yaratandan dolayı  diyen bir felsefenin savunucusu olan ve sevgi, barış, kardeşlik, dostluk, her şeyden önce insanlık adına; Hz. Hüseyin, Seyyid Nesimi, Şah Hatayi, Pir Sultan Abdal, Fuzuli, Yemini, Virani, Kul Himmet, Hace Bektas Veli, Yunus Emre, Seyit Rıza, Aşık Vesel, Aşık Mahsuni Şerif, Hasret Güntekin ve nicelerini unutmadı, unutmayacaktır.

Bu nedenle Aleviler olarak, ulularımızla, pirlerimizle, dedelerimizle gurur duyarız. Tertemiz bir tarihimiz, bir geçmişimiz var.

Recep Efendi şunu bilmelidir ki, Alevi termolojisinde biat, ümmet, ulema, fetva, ruhban sınıfı, şeriat hukuku ve her şeyden önemlisi kulluk gibi kavramlar ve terimler asla yoktur. Bu kavram ve terimlerin hangi inanç sisteminde olduğunu en iyi Recep Efendi bilir.

Recep Efendi: "Dedelerden talimat alma dönemi sona eriyor" diyor. Daha dün şeriatçı tarikat lideri Gülbeddin Hikmetyar'ın elini öperek, önünde diz çöküp oturduğunu unutmadık. Başbakan olmadan önçe ABD'ye  giderek biat ettiğini de unutmadık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, Karacaahmet Sultan Dergahı nı yıkmak için verdiği fetva ile dozerleri Dergahımıza dayattığını da unutmadık.

Şunu herkes bilmelidi ki, Alevi Dedeleri; cemi ve hizmeti yürütebilmek için talip oldukları posta oturmadan önçe Cem de bulunan herkesten rızalık almak zorundadır. Cem de bulunan bir kişi bile Dede ye rızalığını vermezse posta oturamıyor ve hizmet yürütemiyor. Çünkü bizim inancımız rızalık ve ikrar ile yürütülmektedir. Rızalık şehri bizim Käbemizdir, insanın gönlüdür. Soruyorum, Recep Efendi, başka bir inanç sisteminde böyle bir uygulama ya da yöntem var mıdır?

Baktın, Kaygusuz Abdal ne güzel demiş:

Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kuium geçsin deyü
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı.

Kaygusuz Abdal'ın şiirinde de anlaşıldığı gibi, Aleviler bırakın dedelerden talimat almayı, yeri geldiğinde Tanrı'sını bile eleştirebilen bir inanç sistemine sahiptir. Çünkü Tanrı'sı ile muhabbet eder. Tanrı'sından korkmaz, aşk ile bağlıdır. Mantığına, vicdanına uymayanı da söyler, korkmaz. Çünkü Alevi inancı tabu tanımaz.

Aleviler, öyle sizin şeriatçı atalarınız ve ecdatlarınız gibi insanlıklarını, vicdanlarını kaybedip, Allah adı istismar edilerek, din adına insanları diri diri yakmaz, insanların gözlerini oymaz, kulaklarını kesmez, hamile kadınların karnına şiş sokmaz, çuvala konup taşlayarak öldürmez. İşte aramızda ki fark bu Recep Efendi.

Recep Efendi, o kirli ağzına dedelerimizi, pirlerimizi ve geçmişimizi almaktan vaz geçin. Alevileri ve inançlarını siyasi malzeme yapmaktan uzak durun. Ayrıca unutmasın ki Aleviler de Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşıdır. Her Sünni gibi Aleviler de Türkiye'nin her bölgesinde her makamında görev ve sorumluluk alma hakkına sahiptir.

Alevilerin soyunu, dedelerini ve geçmişini hiç kimse sorgulayamaz. Aleviler, en büyük gücü geçmişinden alır. Berrak olan yüzüdür, geçmişidir ve tarihidir. Alevileri ve değerlerini sorgulamak isteyenler, önce dönüp kendi sahip oldukları inanç sistemini, soylarını ve tarihini sorgulamaları gerekir.

Başbakanı uyarıyoruz. Toplumsal ayrıştırmalardan ve ötekileştirmelerden oy alma umudunu bıraksın. Aleviler artık dünün Alevileri değildir. Türkiye'de dünün Türkiye'si değildir.

Yapılmak istenilenlerin hepsi tam anlamıyla tahammülsüzlüktür. İnkar etmek, asimile etmektir. Yaşama hakkı tanımamaktır. Böylece AKP, şeriat ve kafatasçı milliyetçiliğin temsilcisi olduğunu, unutanlara hatırlattı. Bu bağlamda AKP, Türkiye ve Türkiye halklarının geleceği için büyük bir tehlike arz ediyor.

Ayrıştırmanın, ötekileştirmenin ve fişlenmenin karşısında mücadele eden herkesi, çok geç olmadan birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Bir daha geçmişin acılarının yaşanmaması için, daha demokratik, daha çağdaş, eşit, özgür ve kardeşce bir düzende yaşamak hepimizin hakkıdır ve tüm Türkiye halklarının faydasınadır. Halkların kardeşliği için dün olduğu gibi bugün de Aleviler olarak, mücadele etmeye hazırız.

Hüseyin Mat
AABF Genel Sekreteri

KAYNAK : Alevi.com - 5 Eylül 2010

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.