Ferhat Tunç Hükümetin Alevi Çalıştayı'na Katılmıyor
Ferhat Tunç Hükümetin Alevi Çalıştayı'na KatılmıyorMüzisyen Tunç, hükümetin düzenlediği 4. Alevi Çalıştayı'na...
Ferhat Tunç Hükümetin Alevi Çalıştayı'na Katılmıyor
Müzisyen Tunç, hükümetin düzenlediği 4. Alevi Çalıştayı'na çözüme hizmet etmediğini düşündüğü için katılmayacağını açıkladı. Tunç, hükümetin Madımak'ı müze yapmasını, cemevlerini yasal statüye kavuşturmasını, Tunceli'de barajların durdurulmasını istiyor.
Müzisyen Ferhat Tunç, hükümetin düzenlediği Alevi Çalıştaylarının dördüncüsüne davet edildiğini, ama katılmayacağını açıkladı.
Alevi örgütlerinin ilk çalıştayda dile getirdiği taleplerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Tunç, hükümetin Kürt sorunu ve Alevi sorunu konularındaki girişimleriyle beklenti yarattığını ama uygulamada bu beklentileri boşa çıkarttığını ekledi.
Tunç, yazılı açıklamasında çalıştaylara davet edilen ilahiyatçı ve diyanetçilerinse Alevilerin asimilasyonunu hedeflediklerini, bu nedenle çalıştayları iyi niyetli görmediğini de duyurdu.
"Anayasa değişmeden güvence olmaz"
Taleplerin hayata geçmesinin güvencesinin yeni anayasa olduğunu, ama hükümetin bir anayasa değişikliğinin gündeminde olmadığını açıkladığını anımsatan Tunç, "Bu çalıştaylarda çıkaracağınız sonuçların garantisi ne olacaktır veyahut bu kararları bu anayasa ile nasıl uygulayacaksınız?" diye de sordu.
Basit adımlar
Tunç'a göre, hükümet bazı basit adımlarla iyi niyetini somut olarak gösterebilirdi. Bunları şöyle açıklıyor.
Madımak'ın müze olması: Sivas katliamının yaşandığı Madımak kardeşlik ve barış müzesi olarak düzenlenebilirdi. Hiçbir zorluğu olmamasına rağmen hükümet inatla bu basit adımı atmıyor kebapçıyı satış mağazasına dönüştürmeyi adım görüyor.
Cemevleri: Basit yasal düzenlemelerle cemevleri yasal statüye kavuşturulabilir, Hacı Bektaş Dergâhı gibi Aleviler açısından kutsal kabul edilen bir mekana insanlar parayla girme garabetinden kurtarılabilirdi; ama maalesef adım atılmıyor.
Tunceli'de barajlar: Hükümetinin son samimiyetsizlik örneğini de memleketim olan Dersim'de (Tunceli) yaşadık. Kızılbaş-Aleviliğin en önemli merkezlerinden biri olan Dersim, yaşadığı bunca acının üstüne yeni bir katliam tehdidiyle karşı karşıya. Dersim coğrafyası yapılmak istenen barajlarla katledilmek isteniyor. Bu anlamda Dersim'de doğa ile beraber katledilmek istenen Kızılbaş-Alevilik kültürüdür. Bu coğrafyada onlarca ziyaretimiz ve kutsal kabul edilen yerlerimiz suların altında bırakılarak yok edilecektir. Şimdiden yapılan Uzunçayır barajında Gole Çetu ziyaretimiz sulara gömüldü. Gole Çetu gibi onlarca kutsalımız barajlarla yok edilecek. Şimdi sormak gerekiyor bir yandan çalıştaylarla Alevilerin sorunlarını çözme iddiasında olanlar Dersim'de barajlarla yok etmek istedikleri kültürümüzü ve inanç merkezlerimizi nasıl izah edecekler.
Buradan AKP hükümetine çağrıda bulunuyorum Alevilerin sorunlarını çözme noktasında en ufak bir samimiyetiniz varsa adım atın ve Dersim'de giriştiğiniz doğa katliamını durdurun baraj yapımına son verin. (TK)
İstanbul - BİA Haber Merkezi - 29 Eylül 2009, Salı
FERHAT TUNÇ'UN AÇIKLAMASININ TAM METNİ :
Basına ve Kamuoyuna
Diyanet İşleri başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından davet edildiğim 4.Alevi Çalıştayına Katılmayacağım
AKP Hükümeti tarafından düzenlenen Alevi Çalıştaylarının dördüncüsüne bende davet edildim. Prensip olarak ülkenin var olan sorunlarının çözümü için gerçekleştirilecek tartışmaların olumlu olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda Alevi çalıştaylarının düzenlenmesi, fikri anlamda doğrudur fakat bu çalışmaların çözüme hizmet etmesi gerekmektedir. Bu anlamda çalıştayları düzenleyenlerin niyetleri ve bu çalışmaları sorunların muhataplarıyla yapması en doğru olan yaklaşımdır. Aksi takdirde sorunların çözülmesi mümkün değildir. Siyasal çıkarlar ve konjüktürel olarak yaşanan sıkışmaları aşmak için kullanılan bir taktik olarak yaklaşmak ise tehlikeli ve çözüme hizmet etmeyen yaklaşımlardır.
Gelinen aşamada sorunları yaşayanların verdiği demokratik mücadelenin kazanımları ile Türkiye Alevi Sorunu ve Kürt Sorununu çözmekle yüz yüze kalmıştır. Zorunlulukların ve koşulların dayatmasıyla AKP hükümetinin Kürt sorunu ve Alevi Sorunu konusundaki girişimleri beklentiler yaratsa da uygulamaları bu beklentileri boşa çıkarmaktadır. İnkâr siyasetinin yarattığı bu iki temel sorunun çözümü noktasında atıldığı iddia edilen adımlar yetersizdir. Çözüm noktasında gösterilen yaklaşımlar sorunları muhataplarıyla demokratik, özgürlükçü bir yaklaşımla ele almak yerine, çözüm adı altında farklı bir çürütme ve asimilasyon politikasının devamı tek yanlı olarak sürdürülmektedir.
Bugüne kadar yapılan Alevi çalıştaylarına baktığımız zaman bu çalıştaylara katılan bileşen dahi sorunludur. Alevilerin sorunlarını ilahiyatçılarla, diyanetçilerle çözebilmek mümkün değildir. Bu toplantılara katılan ilahiyatçılar, diyanetçiler ve Alevilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan hatta Aleviliğin asimilasyonunu amaç edinen kişi ve kurumlarla sistem içi bir çözüm aramak iyi niyetli bir yaklaşım değildir.
AKP Hükümeti, Alevilerin sorunlarının çözümünde, Konunun esas muhatapları olan Alevi Temsilcileri tarafından, 1. Alevi Çalıştayında Hükümete sunulan önerileri biran evvel yerine getirmelidir. Bu konudaki gerekli yasal ve Anayasal değişiklikler yapılmadan, Alevilerin talepleri anayasal güvenceye alınmadan, sorunun çözümü mümkün değildir. Ortada böyle bir realite dururken hükümet şimdiden bir anayasa değişikliği düşünmediğini deklare etmiştir. O halde sormak gerekiyor bu çalıştaylarda çıkaracağınız sonuçların garantisi ne olacaktır veyahut bu kararları bu anayasa ile nasıl uygulayacaksınız.
Elbette sadece bu değil, basit bazı adımlar dahi bu noktada iyi niyet belirtisi olarak okunabilirdi. Örneğin Sivas katliamının yaşandığı Madımak kardeşlik ve barış müzesi olarak düzenlenebilirdi. Hiç bir zorluğu olmamasına rağmen hükümet inatla bu basit adımı atmıyor kebapçıyı satış mağazasına dönüştürmeyi adım görüyor. Yâda basit yasal düzenlemelerle cem evleri yasal statüye kavuşturulabilir, Hace Bektaş Dergâhı gibi Aleviler açısından kutsal kabul edilen bir mekâna insanlar para ile girme garabetinden kurtarılabilirdi ama maalesef adım atılmıyor sorunun çözümü sürece yayılarak oyalama taktiği güdülüyor.
AKP hükümetinin son samimiyetsizlik örneğini de memleketim olan Dersimde yaşadık. Kızılbaş-Aleviliğin en önemli merkezlerinden biri olan Dersim, yaşadığı bunca acının üstüne yeni bir katliam tehditti ile karşı karşıya. Dersim coğrafyası yapılmak istenen barajlarla katledilmek isteniyor. Bu anlamda Dersimde doğa ile beraber katledilmek istenen Kızılbaş-Alevilik kültürüdür. Bu coğrafyada onlarca ziyaretimiz ve kutsal kabul edilen yerlerimiz suların altında bırakılarak yok edilecektir. Şimdiden yapılan uzunçayır barajında Gole Çetu ziyaretimiz sulara gömüldü. Gole Çetu gibi onlarca kutsalımız Barajlarla yok edilecek. Şimdi sormak gerekiyor bir yandan çalıştaylarla Alevilerin sorunlarını çözme iddiasında olanlar Dersimde barajlarla yok etmek istedikleri kültürümüzü ve inanç merkezlerimizi nasıl izah edecekler.
Sonuç olarak bugüne kadar halkının hizmetinde olmuş, onun değerlerine bağlı olarak sanat yapmaya çalışmış bir sanatçı olarak halkımın çıkarlarına ters düşen hiçbir çalışmanın içerisinde olamam. Bu benim halkıma karşı bağlılığım ve vermiş olduğum sözün gereğidir. Dersimde barajlarla kültürümüz, inanç merkezlerimiz yok edilmek istenirken bu suça ortak olmak anlamına gelecek, oynanmak istenen sinsi politikaların figüran olma durumuna gelmeyeceğim. Dersimde yapılan barajları protesto etmek ve iyi niyetli görmediğim bu girişimin figüranı olmamak için davet edildiğim Alevi çalıştayına katılmayacağımı tüm kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
Buradan AKP hükümetine çağrıda bulunuyorum Alevilerin sorunlarını çözme noktasında en ufak bir samimiyetiniz varsa adım atın ve Dersim’de giriştiğiniz doğa katliamını durdurun baraj yapımına son verin.
Ferhat Tunç - 29 Eylül 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.