FEDA: Munzur Gözeleri’nindeki zulme dur demenin zamanıdır!
Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Munzur Gözeleri'nde, Valiliğin, 'iş makinası kullanılmayacak' açıklamasına rağmen kepçelerin çalışma başlatmasına "Irkçı ulus devletin do
Munzur Gözeleri’nde, valiliğin, peyzaj çalışmasında “İş makinası kullanılmayacak” demesine rağmen ağır iş makineleri ile çalışma yapıldı.
Dersim’de tüm tepkilere rağmen devam eden peyzaj projesine karşı bir tepki de Demokratik Alevi Federasyonu’ndan geldi. FEDA yaptığı açıklamada, “Tüm demokrasi güçlerinin, Dersimlilerin, Alevilerin, Kürtlerin, sivil toplum örgütlerinin, ekolojistlerin, sanatçıların, aydınların ve inanç önderi Pirlerin, Rayberlerin, bu zulme dur demelerinin zamanıdır” çağrısı yaptı.
FEDA’nın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Dersim’in Pulur (Ovacık) ilçesinde bulunan, Kürt-Kızılbaş Alevilerin kutsalı Munzur Gözeleri’nde “çevre düzenlemesi” diyerek başlatılan yıkıma devam ediliyor. Valinin, “Peyzaj çalışmalarında iş makineleri kullanılmayacak” demesine, Munzur Gözeleri 1.nci Derece Doğal SİT alanı olmasına rağmen Munzur Gözelerine iş makineleri girmiş, kutsalımızı ve kutsal suyumuzu kirletmişlerdir.
“MUNZUR GÖZELERİ’NE IRKÇI FAŞİST ZİHNİYET KELEPÇE VURMAK İSTİYOR”
Irkçı ulus devletin doğamızı, sermaye ve iktidarlara peşkeş çekmesinde sınır tanımıyor. Bir bütün doğamız ve Dersim coğrafyası sermayenin bu pervasız saldırısı altında can çekişmektedir. Munzur Gözeleri Raya(Rêya)Heqî-Alevi inancının önemli kutsallarındandır. Munzur Bawa’nın otlattığı koyunlarının sütü olduğu ön kabulden hareketle kutsallık atfedilen yan yana kırk gözeden akan süt beyazı su Munzur Vadisi’ne hayat verendir. Tarihi yapım ve yaratım faaliyetlerine mekanlık eden Mezopotamya- Kürdistan coğrafyasının önemli su kaynağı olan Munzur Gözeleri’ne ırkçı faşist zihniyet kelepçe vurmak istiyor. Munzur Gözelerinden çıkan süt beyazı su, kurda kuşa, bitkiye, insana ve doğaya hayat verendir. Eteklerinden çıktığı Munzur Bawa Dağı ile birlikte inanç sahipleri hem kutsal saymış, hem de kendisine Wayîr (Sahip) diyerek murat istemiş, sorunlarına sahip çıkması için dualar etmiş, kurbanlar sunmuş, lokmalarını pay etmişlerdir. Munzur Bawa, Munzur Gözeleri, Düzgi Bawa başta olmak üzere inanç sahiplerinin kutsalları ve değerleri ile nasıl ki tarih boyunca oynanmışsa, bugün de AKP-MHP faşist iktidarı da kutsallarımız ve inanç değerlerimizle sistematik şekilde oynamakta, yok etmeye çalışmaktadır. Raya Heqî- Alevi inancında kutsal kabul edilen, inanç sahiplerinin her zaman ve yer yerde sosyal ve kültürel yaşamalarında yer verdikleri bu kutsallar, insanların ziyaret ettiği, rızalık aldıkları, murat istedikleri bu kutsal mekânlar gözlerimizin önünde yok ediliyor.”
“YOK ETMEK İSTEDİKLERİ DERSİM’DİR”
Yok edilenin tarih, kültür, dil, kimlik ve Raya Heq inanç değerleri olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Yok etmek istedikleri Dersim’dir. Doğamız ve ekolojik yaşam alanımızdır. Raya Heqî inanç sahiplerini belleksiz, kimliksiz ve inançsız bırakmak istemektedirler. Seyit Rıza ve Dersim önderlerinin üzerine yemin ettikleri Düzgi Bawa ve Munzur Bawa’nın yok edilmek istenmesi sıradan basit bir olay görülmemelidir. Kürdistan ve Dersim adına ne varsa ortadan kaldırma amacını güden bilinçli, planlı 2014 Ekim çöktürme planının yıkım ve yok etme projesidir” ifadeleri yer aldı.
“DERSİM’İN DİRENİŞÇİ ÇİZGİSİNİ KIRMAK, TÜRKÇÜ-SÜNNİ İSLAM’I EGEMEN KILMAK İSTİYORLAR”Açıklamaya şöyle devam edildi:
“Dersim’ in her yanını barajlarla çevrelemek, florası, faunası ve tarihi kültürel değerleri yok edilmek isteniyor. Kapanlar, kameralar, ajanlar ve istihbarat ağlarıyla Dersim’ in direnişçi çizgisini kırmak, Türkçü-Sünni İslam’ı egemen kılmak istiyorlar. Türk devleti sermaye ve iktidar biriktirme amacıyla sulara, derelere, ormanlara, meralara ve yer altı değerlerine olduğu kadar insan toplumsallığına da el koymak istiyor. Eko-sistemin doğal döngüsüne yapılan bu müdahaleler ve el koyma sonucu yaşanan doğal felaketler, biyolojik salgınlar, önlenemeyen yangınlar, küresel ısınma ve kuraklık umurlarında bile değildir. Eko-sistemde geri dönülmez ağır yıkıma yol açarak Dersim’i ve Kürdistan’ i insansızlaştırmak istiyorlar. Devletli sistem doğanın adaletini, toprak ananın haklarını yok sayarak, doğaya alınıp satılan bir meta zihniyeti ile yaklaşmaktadır. Ekolojik toplum mücadelesi tüm canlı, cansız varlıklar için verilen mücadele olduğundan demokrasi ile direkt ilişkisi olan bir mücadeledir. Hiyerarşi dışı insan toplumsallığı, çokluğun ve çeşitliliğin fonksiyonu ile eko-sistem içinde kendisini var edip sürdüre bildiğinde mümkün olabilir. O nedenle inancımıza, inanç değerlerimize, kutsallarımıza, doğamıza, kimliğimize ve dilimize sahip çıkmak demek eko-sistem zincirinin parçası olmak demek olacağından demokratik, ekolojik ve özgürlükçü mücadelenin bizatihi kendisidir.Şimdi tüm demokrasi güçlerinin, Dersimlilerin, Alevilerin, Kürtlerin, sivil toplum örgütlerinin, ekolojistlerin, sanatçıların, aydınların ve inanç önderi Pirlerin, Rayberlerin, bu zulme dur demelerinin zamanıdır. Şimdi tüm canların FEDA’da birlikte örgütlü mücadelenin zamanıdır. Munzur’uma Dokunma.!”
PİRHA/ İSTANBUL
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.