Eski savcı: "Dersim, tehdit olarak kullanılmamalı"

KAYSERİ'de düzenlenen ‘Alevilik ve Dersim' konulu toplantıyı yöneten Adana eski Cumhuriyet Savcısı ve 7'nci Cumhurbaşkanı Kenal Evren hakkında dava açtığı için meslekten atılan Sacit Kayasu, “Dersim, tehdit unsuru olarak kullanılmamalı” dedi.

Sivil toplum kuruluş temsilcileri ve milletvekillerinin katıldığı, ‘Kayseri Küçük Millet Meclisi' Aralık ayı toplantısı, Kocasinan Belediyesi toplantı salonunda yapıldı. ‘Alevilik ve Dersim' konulu toplantıyı yöneten Adana eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, ırk, dil, din, düşüncü ayrımı yapılmadan herkese aynı sevgi ve saygının gösterilmesi gerektiğini söyledi. İnsanların ırkını veya dilini tercih edemediğini, doğuştan gelen bu özelliklerin birer güzellik olduğunu belirten Kayasu, şöyle dedi:

“İnsanlar farklı düşündükleri için korkutulmamalı. Toplantımızın gündemine Dersim'in de alınması anlamlıdır. Artık, insanlar farklı düşündükleri için ‘Bakın, sonunuz Dersim'dekiler gibi olur’ denilerek, korkutulmamalı. İnsanlar artık Dersim ile ıslah edilmemeli.”

Alevi dedesi Hüseyin Yalçın da Alevilik hakkında bilgi verdi.

HÜRRİYET - Recep İSTEK/KAYSERİ, (DHA) - 6 Aralık 2009

Küçük Millet Meclisi ‘Aleviliği’ tartıştı

Malatya Küçük Millet Meclisi Platformu’nda bu kez Alevilik konusu tartışıldı

Malatya Küçük Millet Meclisi Platformu'nun Öğretmenevi'nde yapılan toplantısında Alevilik ve Dersim konusu ile Anayasa konuları tartışıldı.

Yazar Metin Aktaş'ın yönettiği tartışmaya AKP İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, AKP Malatya Milletvekilleri Mücahit Fındıklı ve Öznur Çalık, Güneş medya Grubu Başkanımız Turan Özkan, CEM Vakfı Başkanı Eşref Doğan, Hacı Bektaş Kültür Merkezi Vakfı Başkanı Hasan Meşeli ile Anayasa Hukukçusu Prof Dr. Fazıl Hüsnü Erdem ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

‘ÖNCE DEMOKRASİYİ İÇİMİZE SİNDİRMELİYİZ’

AKP İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, "Acılar çekerek, kanlarımızı dökerek kurduğumuz ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Peki Türkiye Cumhuriyeti'nde biz cumhuriyeti getirmişiz de demokrasiyi niye getirememişiz. İşte en büyük eksiğimiz burada. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri gerçekten politikacılarımızda dahil, üst düzey yöneticilerimiz dahil, devletin kurumları dahil, demokrat kişi yetiştirememişiz. İnsanın düşüncesi olabilir. Sağda da olabilir, solda da olabilir. İnsanların her şeyden

önce demokrasiyi benimseyip, özümseyip, içlerine sindirmeleri için insanların önce demokrat olmaları lazım. Ne yazık ki bizim ülkemizde politikacılarımızda dahil, bu demokratlığın sıkıntısını çekiyoruz" dedi.

ÖZKAN: DERSİM ADI İADE EDİLSİN

Yönetim Kurulu Başkanımız Turan Özkan ise, Küçük Millet Meclisi olarak bir raya gelmenin önemine değindikten sonra Alevilerin taleplerini sıraladı. Alevi köylerine cami yaptırıldığına değinin Özkan, “Bu bir asimilasyon politikasıdır. Alevileri Sünnileştirme politikasıdır. Bu yüzden Alevi köylerini cami yapılmasına son verilmelidir” dedi. Madıkam Oteli’nin de müze yapılmasını talep eden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burası bir utanç müzesi olmalıdır. Yine zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır. Hele hele Türkiye’nin yüzde 99 Müslüman söyleminden vazgeçilmelidir. Bu söylem kullanılırken Sünnilik esas alınıyor. Farklılıklar doğru tanımlanmalıdır. Yine Dersim adı iade edilmelidir. Ve katliamda yaşananlar devlet tutanaklarından çıkarılarak, gerçekler açığa çıkmalıdır. Bunda sorumlu olanlar ise yargılanmalıdır.”

‘DEMOKRASİ HEPİMİZİ LAZIM’

AKP Milletvekili Çalık ise, demokrasinin herkese lazım olduğunun altını çizerek, “Bu kavramın içini dolduralım. Bugüne kadar sorunlar halının altına süpürülmüştür. Herkesin kardeş olduğunu bilerek bu demokratikleşme sürecini tamamlamamız lazım” dedi. Çalık, farklı kimliklerin sorunlarının çözülmesi için herkesin empati kurması gerektiğini belirterek sözlerine son verdi.

‘BÜTÜN KİMLİKLER GARANTİ ALTINA ALINMALI’

AKP Milletvekili Mücahit Fındıklı ise bütün kimlikleri içersinde barındıracak bir Anayasa olması gerektiğine dikkat çekti. “Benim arzu ettiğimiz devlet adalet esaslı olmalıdır” diyen Fındıklı,  bütün kimliklerin ve inançların garanti altına alınması gerektiğine vurgu yaptı. Fındıklı sözlerini, “Bir diğeri için gözyaşı dökebiliyorsa o zaman kardeşliği tesis edebiliriz” diyerek bitirdi.

ÖNEMLİ OLAN ANAYASA DEĞİL TARTIŞMA KÜLTÜRÜ OLUŞTURMAKTIR’

Yaşanan Alevi ve Kürt sorununun sosyal kültürel sorunlar olarak karşımıza çıktığını belirten Anayasa Hukukçusu Prof Fazıl Hüsnü Erdem ise, Anayasa’nın değişmesinden önce insanların bir birleri ile olan diyaloglarının gelişmesinin daha önemli olduğuna dikkat çekti. Anayasa’yı değiştirmenin sihirli bir değnek gibi sorunları birden bire ortadan kaldırmayacağına işaret eden Erdem, Devlet eksenli değil toplumsal eksenli bir sivil anayasaya ihtiyaç olduğunu belirtti. Geçmiş Anayasalara değinen  Erdem, “1924 Anayasa’sı daha özgürlükçüydü. Kimlik, ve inanç ayrımı yapılmadan herkes Türk olarak kabul ediliyordu. Türklük bir etnik kümeye sığdırılmıyordu. Ancak o zaman Anayasa mecliste görüşüldüğü zaman birileri kalkıp gayri müslümler, Aleviler ya da başkaları Türk olmayı hak etmiyor o yüzden bu kabul edilemez denildi. Bu anlayışlar da farklı  kimliklerin ötekileşmesine neden oldu. Devlet bu güne kadar Alevi sorununda Sünnileri destek almış, Kürt sorununda Türkleri destek almış, solcuların sorunlarında sağcıları destek almıştır. Bu gelişmeler doğrultusunda da şimdiki sosyo kültürel sorunlar ortaya çıktı” diye konuştu.

Bu sosyo kültürel sorunları tartışmanın önemine değinen Erdem, “Ben bunu yeni sivil bir Anayasa yapmaktan daha çok önemsiyorum. Önce tartışma kültürümüz gelişmelidir. Demokratik  anlayış olmadan yeni bir Anayasa yapmak o kadar da önemli değildir” dedi.

Gunestv.com - 6 Aralık 2009