ESER : Aleviler ne ayrıcalık ne de özel bir imtiyaz istiyor

ESER : Aleviler ne ayrıcalık ne de özel bir imtiyaz istiyor

ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI TURAN ESER:Aleviler ne ayrıcalık ne de özel bir imtiyaz istiyorAleviler solda birlik projesi ve siyasette yeniden...

A+A-

Aleviler ne ayrıcalık ne de özel bir imtiyaz istiyorALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI TURAN ESER:

Aleviler ne ayrıcalık ne de özel bir imtiyaz istiyor

Aleviler solda birlik projesi ve siyasette yeniden yapılanma tartışmalarında, karar alma süreçlerinde doğrudan yer almak istiyor. Aleviler solun birlik projesinden devletin, dinsel ve dilsel açıdan uyguladığı ayrımcı politikadan arındırılmasını, birarada yaşamı savunmasını, devleti dini kimlik üzerinden yapılandırmadan kurtarmasını bekliyor

» Aleviler arasında ‘solda birlik’  projesi talebi söz konusu mu?

Türkiye’de yaşayan Alevilerin asırlardır süre gelen ve çözüm bekleyen sorunları var. Çözümünü de siyasi ve hukuksal mücadele zemininde aramıştır. Bu nedenle Aleviler haklı olarak, artık siyasetin “oy deposu” olarak görülmek istenmiyor. Aleviler sadece oy vermeye değil, aynı zamanda ülke ve ülke insanlarının sorunlarını çözmeye ve devlet işlerini eşitlikten yana yönetmeye adaydır. Solda birlik projesi ve siyasette yeniden yapılanma tartışmalarında, karar alma süreçlerinde doğrudan yer almak istiyor.

Aleviler solun birlik projesinden, devletin, dinsel ve dilsel açıdan uyguladığı ayrımcı politikadan arındırılmasını, herkesin farklılıklarıyla eşit koşullarda bir arada kardeşçe yaşamasını savunmasını ve devleti dini kimlik üzerinden  yapılandırmadan kurtarmasını bekliyor.  Bu anlamıyla, Aleviler olarak ne ayrıcalık ne de özel bir imtiyaz istemiyoruz. Bütün inançlara her alanda eşitlik istiyoruz. Haklı taleplerimize kulak verilmesini bekliyoruz. Sol proje ilkesi gereği, toplumda yaşayan herkes “farklı ancak eşit” olduğu ilkesinden taviz vermemelidir. Kendini farklı ifade eden herkese saygı duyulmalı ve eşit vatandaş olarak herkes kadar hakka sahip olduğu kabul edilmelidir. Aleviler solun bugüne kadar ihmal ettiği sorunları bugün cesaretle savunmasını ve her ortamda dile getirmesini bekliyor. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı ve zorunlu din derslerinin kaldırılmasını, devletin Alevi köylerine cami yaptırma ve imam gönderme politikalarına karşı açıktan tutum almasını, cemevlerimizin inanç ve kültür merkezi statüsüne ilişkin yasaklara, Alevilere karşı yapılan ayırımcılık ve haksızlıklara karşı solun aktif mücadele vermesini bekliyor. Aleviler artık gerek siyasi alanda, gerekse karar alma ve yönetme süreçlerinde, kendi dışlarında yaratılacak ya da yaratılan bir temsiliyeti de istemiyor. Artık katılıp, insanların lehine değiştirmek, dönüştürmek ve yönetmek istiyor.

» Bir birlik projesinde Alevilik nasıl işlev görebilir?

Dünyayı değiştirmek istiyorsak, hayatın her alanında toplumsal değişime katkı sunmalıyız. Hayatı ve
kendini değiştirmekten uzak, soyut bir iktidar mücadelesi verenlerin, bir süre sonra muhalefetin küçük ve cılız dünyasında kendi küçük iktidarlarını kurduğuna tanık oluyoruz. Bu “idari maslahatçı” yaklaşımlarla sol ve sosyal demokrat dinamiklerin birliğine engel olan, sol muhalefetin dünyasındaki dar grupçu iktidarlarla yüzleşmeden, gericiliğe, neo-liberalizme, siyasal islama, milliyetçiliğe, statükoculara ve onların siyasi iktidarlarına karşı mücadelede başarı elde etmek mümkün görünmüyor.Alevi hareketi solun tüm renklerini içinde barındırmış ve gerçek anlamda bir toplumsal harekettir.Yani sola örnek oluşturacak bir modelden bahsediyorum. Siyasi homojenliği olmayan, ama ortak amaçlar etrafında buluşan bir harekettir. Bu nedenle  Alevi hareketi solun buluşmasına zemin yaratabilir. Solun ve sosyal demokrasinin tüm renklerini buluşturabilir. Önemli olan sol ve sosyal demokrat dinamiklerin ülkenin acil sorunları konusunda, kendisi için önemli olandan daha çok, Türkiye'nin ve toplumsal kesimlerin önemli ve öncelliği olan sorunlarına çözüm önerecek siyasi program etrafında buluşmasıdır. Alevi hareketi  bu sürecin harcı ve tutkalı olabilir. Tüm demokrasi güçlerini, solun ve sosyal demokrasinin yerel ve evrensel değerleri etrafında musahipliğine cem olabilir.

» Son günlerde önemli bir gündem maddesi olan ‘Çatı Partisi’ projesine nasıl bakıyorsunuz?

Ortada yağmur ve doludan kaçmak için kendine çatı arayan toplumsal bir talep yok. Bu talep daha
çok DTP, SDP ve EMEP’nin merkez yöneticileri ve onlara yakın olan birkaç aydınımız tarafından dile getiriliyor.  Bu yeni bir önerme değil. Birkaç kez denenmiş bir projedir. Solun önemli ve öncelikli sorunu ‘Çatı Partisi’ değil, toplumsal güce dayalı sağlam bir zemin yaratmaktır. Yani toplumsallaşma projesinin önemli ve öncelikli olduğunu düşünüyorum. Toplumsal açıdan erozyona uğramış sol, kitlesel cari açığını çatı ile değil, siyaseti toplumsallaştırarak sağlayabilir. Türkiye'ye sol ve sosyal demokrat genişliğinde bir siyasi proje gerek. Türkiye'de yüzde 5 ya da yüzde 7'lik bir toplumsal kesim için değil, Toplumsal kesimlerin tümümü kucaklayan bir siyasi proje oluşturmak gerekiyor. Son günlerde izleyebildiğim kadarıyla, ‘Çatı partisi’ tartışmalarında etnik kimlik ekseninde bir siyaset oluşturulmaya çalışıldığını görüyorum. Bu önerme ve yaklaşım biçimi daraltıcı, eksik ve yanlış bir yaklaşım. Son dönemlerde, başta Aleviler olmak üzere, değişik toplumsal kesimlerde yeni bir sol-sosyal demokrat kitle partisine ihtiyaç olduğu gözlemleniyor.  Geniş kesimleri kucaklayacak sol kitle
partisine ihtiyaç var.  Halkın en büyük özlemi solun, sosyal demokratlar›n, Alevilerin, Kürtlerin ve
yeni toplumsal hareketlerin en geniş biçimde yan yana gelebilmesi yönünde. Kısacası muhafazakârlığa, gericiliğe, siyasal islam’a, milliyetçiliğe, neo liberalizme ve statükoculara karşı Türkiye’nin güçlü bir sola, solun ise ortak akıla, ortak programa, ortak projeye, ortak eyleme ve tek sol seçenek sunacak, sol ve sosyal demokrat kimlikli partiye ihtiyacı var. Aleviler bu sürecin en aktif katılımcısı ve katkı koyanı olmaya adaydır.

» Bugün sizce oluşmuş olan bir seçim stratejisinden bahsedebilir miyiz?

 “Yerellerde halkın güvenini
kazanmış ve önseçimden
kazanarak çıkan tek aday
belirlenmeli.”
22 Temmuz seçimlerinden sonra solun önümüzdeki yerel ve genel seçimlere ilişkin bir strateji oluşturduğuna tanık değilim. Solda ciddi bir muhasebe sorunu var. 22 Temmuz seçimlerinin sayısal verileri ve siyasal sonuçları üzerinde ortaklaşabilecek bir muhasebe ve ortaya konulmuş bir bilanço yok. ‘2009 yerel seçimlerinde solun politikası ve seçim strateji ne olmalıdır?’ sorusuna yanıt verilmemiştir. Seçimlerden sonra solun halkın yaşam alanlarına gidip, bir iletişim kurduğuna tanık olmadım.  Her geçen günün, bir kayıp gün olduğunu bilmeliyiz. Bu nedenle şimdiden yerel seçimler için çalışmaya başlanması gerekir.  Yerel seçimler öncesi, yerel yönetim politikalarımız ve projelerimizi oluşturmalıyız. Sağın rantçı, sadakacı ve cemaatçi yerel yönetim anlayışına karşı, solun katılımcı, demokratik, şeffaf, insan ve emek odaklı hizmet anlayışını oluşturmalıyız. Adayları rüşvet karşılığı belirleyen liderlerin iki dudağı arasına teslim etmemek için, her ilde, her ilçede, her beldede halkın doğrudan katılımını sağlayacak ön seçimlerle solun, sosyal demokratların, Alevilerin, Kürtlerin ve yeni toplumsal hareketlerin adaylarını, kadınların da eşit temsilini savunarak ortak ve tek aday üzerinden oluşturmalıyız. 2009 yerel seçimlerinde sol, sosyal demokratlar, Aleviler, Kürtler ve
yeni toplumsal hareketler olmazsa olmaz tek aday üzerinden seçimlere girme hazırlığını başlatmalıdır. Bu mesajı iyi okursak, aslında görevlerimizi de tanımış oluruz. Yerellerde halkın güvenini kazanmış ve önseçimden kazanarak ç›kan tek aday belirlenmeli. Yerelde sol, sosyal demokrat, Alevi ve Kürt dinamikler bu aday için doğrudan ve tasarrufsuz çalışmalı. bunun için de güçlerini ve enerjilerini birleştirmeli. Solun enerjisini ve çalışmasını mahalleye taşıması gerekir. Sağın rant ve yalan üzerine kurduğu yerel yönetimlere karşı, başka bir yerel yönetimin mümkün olduğunu somut, yalın, sade, anlaşılır bir dille halka ulaştırma zamanıdır. Aslında şimdi, siyasi iklimi solun lehine çevirme zamanı. Bunun yolu ise belli. Sol, sevgiyi, kardeşliği, dayanışmayı ve siyaseti sivilleştirme ve toplumsallaştırmayı hedeflemelidir. Yerel seçimlerin önemi ve öncelliği kavranmalı ve halkla ilişkinin ve iletişimin doğrudan yerel yönetimler üzerinden gerçekleştiği unutulmamalıdır. Bu dileklerimle, Hopa’yı, Dikili’yi çoğaltmak için Bozatlı Hızır hepimizin yardımcısı olsun.

HAZIRLAYAN: HAKAN TAHMAZ - ÖNDER İŞLEYEN
BİRGÜN – 24 Mayıs 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.